Gece Namazı - rahle.org

Gece Namazı - rahle.org

Gece Namazı


Facebookta Paylaş
Tweetle

 

Muaz ÖZ

“Ey örtünüp bürünen (Resûlüm)! Birazı hariç, geceleri kalk namaz kıl.” (Müzzemmil 1-2)

“Gece namazı” yahut “Teheccüd” Mekkede nazil olan Müzzemmil suresi ile Rasulullaha (sav) emredilmiştir. 'Teheccüd' kelimesinin aslı 'hücûd' köküdür. 'Hücûd' sözlükte, uyku demektir. 'Teheccüd', kelime anlamıyla, uykuyu gidermek, birini uyandırmak demektir. Istılahta teheccüd, namaz ve Allah’ı zikir için gece uyanmak demektir. (Ragıb el-İsfahani, el-Müfredat, “hcd” md.)

Gece namazı (salatü'l-leyl), geceleyin kılınan namaz olmakla birlikte teheccüd namazı uykudan sonra olan namazdır. Alkame, Esved, İbrahim en-Nehaî; Arap dilinde bu kelimenin bilinen anlamı budur, demişlerdir. Yine Rasulullah’tan (sav) vârid olan hadislerde Hz. Peygamber’in uyuduktan sonra teheccüd namazı kıldığı İbn Abbas, Aişe ve daha başka sahabe tarafından nakledilir. (Ebu’l-Fida İsmail İbn Kesir, Hadislerle Kur’an-ı Kerim Tefsiri, Çağrı Yayınları: 9/4803-4805)

Gece namazının farz kılınışı ise Müzzemmil suresinin ilk ayetleri ile olmuştur. Hz. Peygamber (sav) ve ashabı bir yıla yakın bu namaza devam etmiş, Allah c.c. onlara ağır gelen bu yükü surenin son ayeti ile üzerlerinden kaldırmıştır. Nitekim Sa’d b. Hişam (ra) anlatıyor: “Ey müminlerin annesi, bana Rasulullah’ın (sav) gece namazından haber ver” dedim. “Müzzemmil suresini okumuyor musun?” dedi. Ben de: “Evet” dedim. O da şöyle dedi: “Allah, bu surenin başında gece namazını farz kılmıştı. Bu yüzden Peygamber (sav) ve ashabı bir yıla yakın bu namaza devam etmişlerdi. Bu namazda ayakları şişerdi. Sonunda Allah, on iki ay geçince bu surenin son ayetini indirdi. Böylece farz olan bu teheccüd namazı nafile olmuş oldu (Müslim, I, 513; Darimi, I, 411; Ebu Davud, II, 40; Nesai, Kıyamul-Leyl ve Tetavvuun-Nehar, 2)

Ayrıca yine Peygamber Efendimiz’e (sav) hitaben: “Gecenin bir kısmında uyanarak sana mahsus bir nafile olmak üzere namaz kıl. (Böylece) Rabbinin seni övgüye değer bir makama göndereceği umulur.” (İsra, 79) buyrularak bu namaz Hz. Peygamber’e (sav) farz kılınmıştır. Genel görüş bu şekildedir. Fakat Mücahid ve Ahmed İbn Hanbel'in Müsned'inde Ebu Ümâme el-Bâhilî'in rivayetinde de bunun gerek Hz. Peygamber’e (sav) gerekse diğer Müslümanlara nafile olduğu kanaatini taşıyanlar da vardır. (Ebu’l-Fida İsmail İbn Kesir, Hadislerle Kur’an-ı Kerim Tefsiri, Çağrı Yayınları: 9/4803-4805)

Gece namazının vakti konusunda ayeti kerimede “Birazı müstesna geceleyin kalk; yarısı kadar yahut ondan biraz eksilt yahut ona biraz ekle” (Müzzemmil 2-4) ve “gecenin bir kısmında”(İsra 79) ifadeleri geçmektedir.” Gece’nin sınırı güneşin batışından tan yerinin ağarmasına kadar devam eder. Gecenin yarısı yahut ondan biraz eksik üçte bir kadarı gece namazı vakti için tavsiye edilen vakitlerdir. Ebu Hureyre ve Ebu Said’den gelen bir rivayette gecenin üçte ikisini namazla geçirmenin teşvik edildiği, İbn Mace’nin İbn Şihab’dan ettiği rivayetten ötürü ise ashab-ı kiramın gecenin son vakitlerini namazla geçirmeyi ilk vakitlerine nispetle daha çok sevdiği bilinmektedir. (Kurtubi, el-Camiu li ahkami’l kuran, XVIII, 119-122)

Farz kılınan gece namazıyla ilişkili olarak Allah (cc) “Muhakkak Biz, sana ağır bir söz vahyedeceğiz” (Müzzemmil 5) buyurmaktadır. Yani farzları, hududu, amel edilmesi açısından ağır, şerefli ve sapasağlam bir söz olan Kuran’ı vahyedeceğiz. Bu ağır yükü ancak dinlenme ile geçirilmesi gereken vakti ibadetle geçiren, bu meşakkate katlanan kimse kaldırabilir. (Kurtubi, el-Camiu li ahkami’l kuran, XVIII, 125-126,129) Allah Teâla, Rasulunu tebliğin ilk adımında eğitmek, ileride göreceği zorluklara karşı sebatkâr kılmak istemektedir. Bu ayetten birkaç ayet sonra gelen “Onların söylediklerine katlan ve onlardan güzel bir şekilde ayrıl!” buyruğu da buna işaret etmektedir.

Şüphesiz her peygamber uyarmak için gönderildiği toplumların eziyetlerine, hakaretlerine, alay etmelerine maruz kalmıştır. Kelime-i tevhidi anlatma uğruna tüm sıkıntılara göğüs germiş, onları davete devam etmiştir. Bu sebat ve tahammül gece namazına kalkma ve onu devam ettirme ile ilişkilidir. Çünkü gece namazına kalkmak onun zorluğunu yenmenin yanı sıra kalbi oyalayıp meşgul eden dünyevi işlerden uzaklaşma, yaptıkların ile baş başa kalma, yalnızca Allah’a yönelme O’na tevekkül ve ihlasla yol almayı gerektirir. Bu açıdan tebliğ yani İslam daveti ile ilişkilidir.

Sorumluluğu ağır olan sözü taşımak Hz. Peygamber’e olduğu kadar onu izleyen davetçileri de bekleyen bir görevdir. Bu bakımdan bu sorumluluğun ağırlığını hafifletecek, kalbimize ferahlık verecek, vahyin anlamını gecenin sükûneti içinde karşılayacak gece namazı davetçinin de azığı olacaktır. (Ahmet Faiz, Davet Yolu, 226)

Müminler için sünnet-i müekkede olan gece namazının fazileti konusunda ise rivayet olunan birçok hadis bulunmaktadır. Onlardan bazıları şöyledir; “Farz namazdan sonra en faziletli namaz, gece namazıdır.” (Müslim, Sıyam, 202(1163),203)

"Rabbimizin her gecenin son üçte biri kaldığında dünya semasına nüzul edip "Yok mu bana dua eden, duasını kabul edeyim; yok mu benden isteyen, ona vereyim; yok mu benden bağışlanma dileyen, onu bağışlayayım" (Tecrid-i Sarîh Terceme ve Şerhi, IV, 112).

“Gece namazına devam ediniz. Zira bu sizden önceki salihlerin ibadetidir. Çünkü gece ibadeti, Allah’a yakınlık, günahlara kefaret olup insanı bedeni hastalıklardan korur ve günahlardan uzaklaştırır. (Tirmizi, Daavat, 101)

Abdullah b. Ömer’den şöyle dediği zikredilmektedir: "Hz. Peygamber (sav) zamanında bir kimse rüya gördüğü zaman bunu Resul-i Ekrem'e (sav) anlatırdı. Ben de bir rüya görüp bu rüyayı Resulullah'a (sav) anlatmayı çok arzuluyordum. O sıralarda genç bir delikanlı idim. Bir gün mescitte uyurken bir rüya gördüm; Sanki iki melek beni almış ateşe götürü­yordu. Bu ateş adeta bir kuyuyu andırıyordu ve üzerine uzatılmış iki sütun vardı. Bu kuyunun içinde benim tanıdığım insanlar da bulunuyordu. Bu dehşetli man­zarayı görünce: "Cehennem ateşinden Allah'a sığınırım!" demeye başladım. O sırada bizi başka bir melek karşıladı ve "Senin korkmana gerek yok!" dedi. Ben bu rüyayı Hafsa'ya anlattım. O da Resûlullah'a (sav) anlattığında Hz. Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuşlar:

"Abdullah ne hoş, ne iyi bir adam! Ah bir de geceleri namaz kılsa!" Bundan sonra gecenin az da olsa bir bölümünde namaz kılmadan uyumazdım. (Buhari, I, 378,388,III, 1367; Müslim, IV, 1927; Müsned, II,146)

 

Allah Teâla bizi geceyi ihya eden kullarından eylesin. (Âmin)

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ