Biliyor musun? - rahle.org

Biliyor musun? - rahle.org

Biliyor musun?


Facebookta Paylaş
Tweetle

 

Betül ÜNSAL

 

Göklerin ve yerin yaratılışında, geceyle gündüzün birbirini izlemesinde, gemilerin insanlara faydalı yükler taşıyarak denizde yüzüp gidişinde, Allah’ın gökten yağmur indirip ölü toprakları onunla canlandırmasında ve yeryüzünde her türden canlıyı yaymasında, gökle yerin arasında Allah'ın emrine boyun eğmiş rüzgârları ve bulutları istediği yöne çevirmesinde aklını kullanan toplum için elbette Allah'ın varlığını ve birliğini gösteren deliller vardır. (Bakara/164)

Gözünü çevir de bak. Kim tutuyor kuşları havada, yedi göğü birbiriyle uyumlu yaratan kim, göğü kandillerle donatan kim?

Duyabiliyor musun yaprakların hışırtısını, kuşların kanat çırpışını, dalgaların denize vuran sesini; görebiliyor musun karın yağışındaki ahengi, güneşin batışındaki güzelliği, bulutların yer değiştirmesini; anlayabiliyor musun çiçeğin neden bin bir çeşit yaratıldığını, gecenin ve gündüzün birbiri ardınca gelişini, mevsimler değiştikçe tekrar tekrar dirilen yeryüzünü; konuşabiliyor musun O'nun yarattıklarıyla O'nun diliyle?..

Biliyor musun? Neden gönderildik dünyaya?

"O ölümü ve hayatı davranış bakımından hanginizin daha güzel olacağını imtihan etmek için yarattı."(Mülk/ 2)

Biliyor musun? Dünya, bir sınav kâğıdı, her mü'min kulun önünde.i Hızlandırılmış bir zamanın ortasında yaşamı yorumlamaya çabalıyoruz. Kaptırırsak kendimizi dünyanın ritmine kayboluyor yağmurun sesi, kar tanesinin güzelliği, sararan yapraklardan okunan zaman. Etrafımızdaki tüm sesleri susturup bir kalbimiz olduğunu hatırladığımızda, çevremizdeki her şeye kalp gözüyle bakabildiğimizde anlıyoruz ki mutluluk mal biriktirmekte değil bir çocuğun yüzündeki gülümsemede. İştahla doldurulan midelerde değil, kalpte oluşan iç huzurunda. Bırak, mutluluğu; biriktirmekte, almakta, yıkmakta arayanlar biriktirsin ve övünsün biriktirdiğiyle. Sen yaralarını sarabildiklerinle övün, iyileştirdiğin kalpleri biriktir biriktireceksen bile.

Biliyor musun? Hızla öldürülüyor kalplerimiz, merhamet artık bir acizlik belirtisi. Kalp taşımak yeryüzünün en ağır yükü haline geldi. Hayatı sadece bu dünyadan ibaret sananlar, kendilerinden başkasına yaşam hakkı tanımayanlar, kalpsiz bir dünya oluşturma derdinde. Cansız çocuk bedenlerinin sahile vurduğu, toprak altından feryatların yükseldiği bu acımasız dünyada "sürekli bir hüzün yağmurunda ıslanıyoruz sanki."ii

Biliyor musun? Kalp ölürse; görmez olur merhamet bekleyen gözleri, duymaz olur yardım isteyen çığlıkları, katılaştıkça katılaşır, parçalanması gereken durumlarda sızlamaz bile. Sen daima merhametli ol, yaralama bir bakıştan bile incinen kalpleri! Merhametin, kalbinin ölmediğinin tek belirtisi.

Biliyor musun?"Belki dünyadaki kötülükleri bitiremeyiz ama iyilikleri çoğaltabiliriz."iii Nefretin yuttuğu tüm kalbî duyguları iyilikle canlandırabiliriz yeniden. İnsan olarak kalmanın mücadele gerektirdiği bu dünyada nezâketini, inceliğini kaybeden, düşmanına benzeyen Müslümanlara hatırlatabiliriz belki; yardımlaşma neydi, kardeşlik ne demekti, kendimiz için istediğimiz neden kardeşimiz için de istenmeliydi."Benim elimden ne gelir ki?" bizim geliştirdiğimiz bir savunma, bir kaçış cümlesi. Kardeşlerimizin acılarına çare olamayışımız duyarsızlaştırdı bizleri. Onları görmezden geldikçe daha da sıkışan kalbimizin dermanı, neyi kaybettiğimizi -niye kaybettiğimizi aramakta saklı. Unuttuklarımızı hatırlayarak, hatırlatarak, "Selamı yayınız." emriyle yola çıkarak, selam verdiklerimize umut olarak şifa arayabiliriz kendi kalbî hastalıklarımıza da belki.

Bizim akraba açken uzanmaz elimiz ekmeğe, komşu tasalıysa tasalanır evimiz. İştihayla gülünmez bizde az biraz tebessüm edilir dünya için sevinilse.iv Biliyor musun, "Biz ebediyete sevdalananlar" bağlanamayız bu dünyaya ait hiçbir şeye; hepsi gölge, hepsi fâni, hepsi gelip geçici. Bu dünyada ancak O'ndan izler aramak, O'nun varlığını idrak etmek, O'nun güzelliğini, yarattıklarında görebilmek avutur bizi.

 

Biliyor musun çekirgelerin, unutulmuş ülkelerin,

Kahrından kuruyan nehirlerin diliyle konuşabilirim seninle

Duyabilirim seni hiç konuşmadan ay sesiyle, gün sesiyle, gül sesiyle
tırmanırım kalbinin tepesine ve işte
zakkumların diliyle konuşabilirim seninle
rüzgârın ve acının bildiği dilde
acelesiz, hiç yarışmadan
sessiz oturabilir miyiz seninlev

i Cahit Zarifoğlu

ii Erdem Beyazıt

iii Sezai Karakoç

iv Cahit Zarifoğlu

 

v Kemal Sayar

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ