Okumak - rahle.org

Okumak - rahle.org

Okumak


Facebookta Paylaş
Tweetle

Yakup SELEN

İnsanı bilgisayara benzetiyorum. Bir donanım yönü var; organları ve bunların birbirleriyle uyumu var. Bir de yazılım yönü var; aklı, düşünceleri… Sağlıklı, düzgün çalışan bir yazılımla geliyoruz dünyaya -lisanslı orijinal ürün-İslam fıtratı- fakat sürekli saldırı altındayız nefis, şeytan zararlı-virüslü-reklam mailleri gibi işletim sistemimizi bozmaya çalışıyor.

Güvenilir olmayan sitelerden, albenisine aldanıp indirdiğimiz-kopyaladığımız programlar dünya hayatının çekiciliği gibi, bireyselleşme gibi, cimrilik, korkaklık, kibir gibi virüsleri taşıyor içimize.

Güncellemeleri yapmadığımızda, kapadığımızda, üşendiğimizde bu virüsler önce sistemi yavaşlatıyorlar sonra da çalışmaz hale getiriyorlar. Allah’ın kitabı ile Resulullah’ın sünneti ile cemaat olma ile kendimizi güncellemeliyiz ki yeni nesil virüslere, saldırılara karşı koyabilelim. Namazımız yeniden başlatma işlevi görebilmeli ki daha büyük sorunlar çıkmadan-mavi ekran gelmeden- kulluk vazifemize kaldığımız yerden devam edelim. Orucumuz, haccımız, infakımız geri yükleme noktası olmalı ki kısa sürede, az bir kayıpla yeniden bismillah diyelim. Zikrimiz, tefekkürümüz, derslerimiz, sohbetlerimiz antivürüs programı olmalı ki gözümüzü, dilimizi, elimizi, gönlümüzü haramdan, nifaktan, küfürden koruyabilsin.

Okuduğumuzda, farklı yazarlardan-görüşlerden ve eleştirel bir gözle bakarak okuduğumuzda, kendimizi güncelliyoruz. Bugünün virüslerine zararlı yazılımlarına karşı koyabilen bir yazılıma sahip oluyoruz…

Yıllar önce beni elimde “Yüzüklerin efendisi” ile gören bir arkadaşım bunu niye okuyorsun? Fikir kitapları okusana demişti. Hayali şeyler okumanın sana ne faydası olacak?

Liderlik sana lider gözü ile bakan herkesi, herkese karşı savunman manasına gelir. Hata yapsalar, yorsalar, ihanet etseler bile onlar senin ekibin, senden başkası yargılama hakkına sahip değildir. Bunu kitabın kahramanlarından Aragorn öğretmiyor mu?

Cemaat olma, ekip anlayışı her bireyin en önemli işi yaptığını bilmesidir. Kimi yüzük taşır, kimi yüzük taşıyanı taşır. Kimi hayatı pahasına dikkatleri kendi üzerine çeker. Ayrıcalıklı fertleri olmaz cemaatin. Yüzük kardeşliğinin her bir üyesi gibi. Cemaat doğru işi doğru insanla eşleştirmekten ibarettir.

İnançlı ve planlı grupların kitleselleşme gibi bir aldatmacaya kanmaları, çoğunluğun takdirinden/kınamasından etkilenmeleri, kalabalıkların büyüsüne kapılma gibi çeldiricilere takılmaları(takıldıklarında da saplanıp kalmaları) daha zordur.

İnançlı ve planlı gruplar bir zaferle, bir yenilgiyle savaşın sona ermediğini, zafer veya yenilginin de birer tuzak olduğunu, mücadele de son diye bir şeyin olmadığını göstermiyorlar mı bu kitap da?

Münkeri nehy kavramı örneklendirilmiyor mu? Kötülüğün başı Sauron ile yapılan savaşta, küçük hobbit köyünün serserilerinin de düzeltilmesi gerektiği anlatılmıyor mu?

Liderin veya bireylerin yorulması “Niye hep ben?” diye sorması, kendi işlerini yapmadıkları gibi diğerlerine de yük olmaları insan olmanın gereğidir. Mücadele güzel havada, uygun arazide ölene kadar savaşmak değildir her zaman, soğuk-yağışlı-çamur topraklarda hastalarla, hayvanlarla, kırık dökük ekipmanla evde bekleyenlerle zaten sırtında ağrıyorken haftalar, aylar, yıllar geçirmektir çoğu zaman.

Yüzüklerin efendisi kaçmanın bir çözüm olmadığını, savaşı-mücadeleyi her zaman yanımızda taşıdığımızı da gösterir. Ben kurmadıkça ya da bu yolda ölmedikçe daha iyi bir yer olmayacak anlayışını kazandırır.

Bu şekilde baktığımızda kitaplara mesela; Frank Herbert’tin yazdığı “Dune” ya da Saint Exupery’in yazdığı “Kale” ya da herhangi bir başka kitap bize yeni bakış açıları sağlar. Yalnız olmadığımızı anlarız, olay veya ilişkilerin fark ettiğimizden faklı boyutları olduğunu-olabileceğini görürüz.

Okuyan kişi sadece kendisi için de okumaz, okuyan baba eşi için çocukları için de okumuş olur. Okuyan öğretmen öğrencileri için onların velileri için de okumuş olur. Suya atılan çakıl taşının oluşturduğu dalgalar gibi yayılır kitabın etkisi çevremize.

Okudukça ne kadar az okuduğumuzu görürüz, okumadığımız ne kadar çok kitap olduğunu fark ederiz. Tevazuyu öğretir bize okumak. Okudukça yürüdüğümüz, yürümeyi planladığımız yolu daha yüksekten görmeye başlarız. Nelerle karşılaşabileceğimizi biliriz.

Okudukça değişmeyen insanlardan korkarım. Okumuyor tüketiyor diye düşünürüm. Bilgisayar oyunu bağımlıları gibi gelirler bana. Tek tutkuları bitirmektir. Hayat yanlarından akıp giderken dokunamazlar-dokunmazlar ona.

Okumaya üşenen-fırsat bulamadığını söyleyen insandan da korkarım. İradesi yoktur ya da başkasına teslim etmiştir diye düşünürüm. Kandırılmaya isteklidirler, suçlamaya da.

Okuyup da okumayanlar da vardır. Hep aynı görüşü destekleyecek yazarlar ve kitaplarla hapsetmişlerdir kendilerini, okuduklarını zannederler. Ne okuyacaklarına kendileri karar veremezler. Azıcık uzun zinciri özgürlük sanırlar.

Okumanın bir kevniyatı –Allah’ın kâinata koyduğu ayetleri- okuma yönü vardır, karşımızdakini okuma yönü vardır-bakınca içini görme- kendini okuma yönü vardır ki bunlar da inşallah başka yazıların başka yazarların konusu olur.

 

Selam ve dua ile kalınız.

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ