Okumayı içselleştirmek - rahle.org

Okumayı içselleştirmek - rahle.org

Okumayı içselleştirmek


Facebookta Paylaş
Tweetle

OKUMAYI İÇSELLEŞTİRMEK

Reyhan KİRMİT

Okumak, eylemlerin en soylusudur ve gerekliliği hiç şüphesiz tartışılmaz. Fakat gerekli olduğunu kabul etmiş olmamız, bizi iyi birer okuyucu yapıyor mu yoksa bu kabullenişin yanı sıra okuyamama noktasında mazeretler ürettiğimiz ve bunlara sımsıkı sarıldığımız bir çıkmazda mı buluyoruz kendimizi?

Her birimizin niçin okumalıyız sorusuna verebileceği sayısız cevapları vardır. Bilgi sahibi olmak, kültür seviyemizi arttırmak, kendimizi daha rahat ifade edebilmek, empati yeteneğimizin gelişmesini sağlamak ve daha birçoğu.

Peki, hepsinin ötesinde iyi bir dostumuz olmaya aday olabilir mi kitaplar? Kendisiyle beraber olmak istediğimizde bizi asla geri çevirmeyen, bizi her halimizde ve her daim kabul etmeye hazır bir dost olabilir mi bize. Buna müsaade etmek bizim elimizde aslında.

İçselleştirmek dediğimiz kavram, bir şeyi özümsemek, o şeyi kişinin kendisiyle özdeşleştirmesi ve onu günlük hayatta kullanılabilir hale getirmesi demektir.

Bu nazarla bakınca okumayı içselleştirmiş olsak yani okuma eylemi bizim suya, yemeğe olan ihtiyacımız mesabesinde olsa hayatımızda ve eylemlerimizde nasıl güzel değişikliklere zemin hazırlayabilirdi bunu tahayyül edebiliyor muyuz?

Okuma eylemini zorunluluk kategorisinden çıkarıp gerçekten ihtiyaç olduğunu anlamaya başladığımız zaman, okumanın önündeki birçok engelin aslında aşılabilir olduğunu göreceğiz. Bunun da ötesinde okumamak bizi rahatsız edecek, daha okunacak ve öğrenilecek çok şey var düşüncesiyle elimizdekini bir an önce bitirme heyecanı içinde olacağız.

Okumanın faydaları nelerdir, bize neler kazandırır, okumak niçin gereklidir gibi soruların ve sorunlaştırdığımız başlıkların ötesinde temelde okumaktan bizi uzaklaştıran okuma ile aramıza mesafe girmesine sebep olan nedenler nelerdir bunun üzerinde düşünmemiz ve kafa yormamız gerektiği kanaatindeyiz. Zira bu temel sorunu çözdüğümüzde diğer soruların cevaplarını hayatımızda ve düşünce dünyamızda yaşayarak bulacağız.

Her birimiz bizi kitap okumaktan uzaklaştıran sebebi ya da sebepler yumağını fark edebilir ve bulabiliriz. Fakat bunun için önce gönlümüzün buna razı olması şart. Eğer ki okumadığımız için rahatsız değilsek, evimizde bir gün okunmak üzere alınmış ve raf tozları yutmuş yığınla kitap varsa, kendimize defalarca okuma listeleri yapmış fakat başlama noktasında bir türlü harekete geçememişsek daha kat etmemiz gereken uzunca bir yolumuz var demektir.!

Cemil Meriç’in ifadesi ile “kitaplardan değil kitapsızlıktan korkmalıyız”(Cemil Meriç, Bu Ülke). Kendimize, ailemize, çevremize iyilik yapmak ve faydalı olmak için okumalıyız. Okudukça daha farkında, daha bilinçli, daha farklı olduğumuzu göreceğiz. Bu durum da bizi okumaya daha çok ısındıracak. “Okuyamıyorum” demeyelim. Mutlaka sebeplerimiz ve engellerimiz olacaktır. Marifet düz yolda yürüyebilmek değil, engebeli yolda yürüme gayretinde olmaktır.

 

Okumayı içselleştirmek aslında, niçin okumalıyız sorusuna uzunca bir cevap niteliğinde. Peki, bu kısım zihnimizde netleştikten sonraki basamaklar nelerdir ve bunlarla ilgili neler söyleyebiliriz.

Okuyalım peki ama neyi ve nasıl okuyalım. Bu başlıklarla ilgili önemli gördüğümüz birkaç hususa dikkat çekmek istiyoruz.

 

Ne okumalıyız?

Hiç şüphesiz okumaya karar verdikten sonraki ilk ve en önemli basamak kitap seçimidir. Üst üste yapılmış olan birkaç yanlış seçim, zaten zorlanarak başlatmış olduğumuz okuma hevesimizi kırabilir ve bizi tekrar okumaktan soğutabilir. Bu konuya dair öneri niteliğinde ise,

  1. Seçeceğimiz kitapların içerikleri mutlaka ilgimizi çekmeli ya da eksikliğini hissettiğimiz bir alandan olmalı ki, daha fazla ilgi ve merak ile okuyabilelim. Öğretmenin eğitim ile ilgili, annenin çocuk eğitimi ile ilgili kitapları tercih etmesi gibi.

  2. Seçim yaparken az da olsa kitap hakkında bilgi sahibi olmak gerekir. Kitabın arka kapağındaki yazıları okumak, içindekiler kısmını incelemek, sayfalar arasında biraz dolaşmak kanaat sahibi olmamıza yardımcı olacaktır.

  3. Çevremizde kendisini düşünce yapısı ve okuma noktasındaki istikrarından dolayı takdir ettiğimiz birileri varsa, onlardan tavsiye almak sağlıklı olacaktır. Bu kişilerin bizi tanıması ve ilgi alanlarımızı bilmesi durumunda tavsiyeleri daha isabetli olur.

  4. Ara ara niçin okuyoruz, okumanın faydaları nelerdir başlıklı yazılar okumak ve okuma heyecanımızı diri tutmak. Zira hatırlamak kıymeti arttırabilir ve gönlümüzdeki niyeti canlı tutabiliriz.

  5. Herhangi bir yazarın bir kitabını okumuş ve beğenmiş isek diğer tüm kitaplarını alıp koleksiyon yapma mantığı çokta sağlıklı olmasa gerek. Çünkü yazarın bir kitabını beğenmiş olmamız hepsini beğeneceğimiz anlamına gelmez. Dolayısıyla karar vermeden önce biraz durup düşünmeliyiz. Aksi halde hayal kırıklığı olabilir ve okumaya karşı heyecanımız azalabilir.

  6. Okumalar noktasında belli bir türe hapsolmamak gerekir. Mesela sadece roman okumak ya da sadece deneme okumak süreç ile birlikte bizi kısırlaştırabilir veya sıkılmamıza sebep olabilir. Bunun yerine fayda vereceğini ya da zevk alacağımızı düşündüğümüz birden fazla tür de okuma yapmak daha uygun olabilir.

  7. Sadece basılmış olan eserleri değil, köşe yazlarını, makaleleri ya da süreli yayınları da tercih etmek. Mümkünse ayda bir ya da iki derginin takipçisi olmak.

  8. En çok satanlar” ya da “en son çıkanlar” kitap seçiminde sadece bunların değil, daha fazla bilgiye ulaşma noktasında bizi yüreklendirecek eserlerin takipçisi olmak.

  9. Bazı kitaplar dönüp dönüp tekrar okunası eserlerdir. Okuma yaptıkça biz de iz bırakan bu eserleri ara ara tekrar okumak.

  10. Bütün kitaplar bir tek kitabın daha iyi anlaşılabilmesi için okunur. El-Kitabı her daim başucu kitabı yapmak. Buna ek olarak tefsir ve hadis kaynaklarından faydalanmak. Bu tür klasik eserler hacimli olduğu için haftalık ya da aylık hedefler belirlenip, bu doğrultu da hareket edilebilir. (edilebilinir.)

 

 

Nasıl okumalıyız?

 

Herkesin okumayı tercih ettiği zaman dilimleri ve metotları vardır. Bizim amacımız ise, genel itibariyle metotları hatırlatmak ve kullanılan alternatiflere yenilerini dâhil edebilmektir.

  1. Büyük ve uygulaması mümkün olamayacak hedefler belirlememek. Mesela okumaya karar vermiş olan birisinin başlangıçta günlük olarak 50 sayfayı hedeflemesi çokta gerçekçi değildir. Burada kişinin günlük rutinini ve yoğunluğunu göz önünde bulundurarak hedef koyması ve süreç ilerledikçe arttırması daha sağlıklı olacaktır. Hatta bunu bile yapmayıp bir ya da iki hafta fırsat buldukça okuması ve günlük miktarı uygulama yaparak tespit etmeye çalışması da güzel bir yöntem olabilir. Az da olsa düzenli okumayı hedeflemeliyiz.

  2. Okumayı süreklilik arz eden bir eylem haline getirebilmek için çözüm yolları aramak. Kendimizle yarışmak, belirlediğimiz süreyi ya da sayfa sayısını süreçle birlikte arttırmak, arkadaşlarımızla okuma grupları oluşturmak ve kitap müzakereleri yapmak, kitap kritiklerinin yapıldığı seminerlere dâhil olmak akla gelen öneriler arasında olabilir.

  3. Okuma eyleminden bizi soğutan önemli faktörlerden birisi de, okuduğumuz kitaptan herhangi bir şeyin aklımızda kalmadığını düşünmemizdir. Hâlbuki her okuduğumuz, zihinde yer tutar ve süreçle birlikte biz de bir kanaat oluşmasına katkı sağlar. Yine de kitaplarla ilgili daha kalıcı bilgilerimiz olsun istiyorsak, okurken not almak ya da altını çizmek ve kitap bitimizde özet mahiyetinde bunları yazılı hale getirmek çözüm olabilir. (İnternette kitap özeti formu şablonları mevcut) Fakat unutulmaması gerekir ki, bu daha fazla emek ve zaman isteyen bir uğraştır dolayısıyla okumaktan bizi soğutmamasına dikkat etmek gerekir.

  4. Başlangıç olarak sayısı üç ya da beşi geçmeyecek bir kitap listesi oluşturmak. Sayısı az tutmak önemli, zira okumanın az da olsa devamlılık arz eden bir eylem olmasını hedefliyoruz. Çok uzun listeler gözümüzü korkutabilir.

  5. Yavaş ve anlayarak, özümseyerek okumaya özen göstermek gerekir. Zira önemli olan ne kadar hızlı okuduğumuz değil, okuduklarımızdan ne anladığımızdır.

  6. Okuduklarımızı uygun ortamlarda paylaşmak. Bu durum kendimizi ifade etme yeteneğimizi geliştirmesinin yanı sıra, başkalarını da okumaya teşvik etmemize aracı olabilir.

 

Peki, çocuklarımız nasıl kazanacak okuma alışkanlığını, onlara okumayı nasıl sevdirebiliriz. Asla unutmamız gereken bir şey var ki, o da çocuklarımızın söylediklerimizi değil, eylemlerimizi dikkate aldığı gerçeğidir. Dolayısıyla anne ve babasını sürekli ve aynı kararlılıkla iyi bir okuyucu olarak gören çocuğun, bunu alışkanlık haline getirmesi çok daha kolay olacaktır. Onlara okuma alışkanlığını ikaz, tehdit ve yargılayıcı şekilde değil, örneklik teşkil ederek kazandırmaya gayret edelim.

 

Rabbimiz ‘oku’ ayeti ile bize çok kıymetli bir emanet bırakıyor aslında. Onun adıyla… Onun adına… Onu daha iyi anlayabilmek için haydi dostlar OKUMAYA… Okuduklarımızı düşünmeye, düşündüklerimizi içselleştirmeye ve davranışa dönüştürmeye.

Zira unutulmamalıdır ki, davranışlarımızı düzeltmeye sevk etmeyen okumalar çok da yerinde ve anlamlı okumalar değildir. Vesselam…

 

     İyi okumalar…  

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ