Baharda kâinatı okumak - rahle.org

Baharda kâinatı okumak - rahle.org

Baharda kâinatı okumak


Facebookta Paylaş
Tweetle

BAHARDA KAİNATI OKUMAK


Bahar yeniden diriliştir, yeni bir başlangıç, tekrar eden hatırlatmadır, Rahman (cc)’dan kullarına, yeni bir fırsat belki de son bir fırsattır güzün dökülecek Yapraklara. Ey Allah’ın kulları, yaprak döküm mevsimimiz gelmeden dört açıp gözlerimizi ve kulaklarımız dinlemeliyiz, okumaya çalışmalıyız baharla birlikte bize gönderlerin mesajı anlamaya çalışmalıyız.

Hira mağarasındayken Peygamber Efendimize (sav)’e gelen ilk mesaj “Oku!” (Alak Suresi, Ayet 1) olmuştur. Kenidleri de okur yazar olmadıklarını dile getirmişlerdir. Fakat surenin devamında ise “Yaratan Rabbinin adı ile oku” (Alak Suresi, Ayet 2) denmiştir. Demek ki okunacak olan her ne ise bu Allah (cc)’ın ismi ile olmalıymış ve okumak yalnızca satırlarda yazan harfleri dillendirmek ve onları anlamak değilmiş. Harf-harf, kelime-kelime hatta satır-satır okumak gerekiyor âlemi, okumak ve anlamak yaradılışı ve Yardanı (cc).

Sevgili Kardeşlerim, zaman her defasında kâinatın bir takım değişimler yaşamasına vesile oluyor. Fakat özellikle bahar aylarında yaşanan değişim çok hızlı cereyen ettği için farkedilmesi ve bir dğer değişle okunması çok daha kolay oluyor. Bakınız İstanbul gibi metropolde dahi baharın gelişini hissetmeye başladık. Yoğun kar yağışı ve soğuk havaların ardından güneş kendini göstermeye etraf aydınlanmaya ve toprak kıpırdamaya başladı. Ufacık bir toprak alanında en nadide sanat eserlerini kıskandıracak derecede güzel rengarenk çiçekler açıyor. Bir kaç gün öncesine kadar ölü imiş gibi duran ağaçlar domurmaya başladı hatta bazıları çiçeğe duruyor. Daha dün kaldırımda bir karış toprak parçasında hayat bulmuş bir malta eriği ağacının sürgünlerini fark ettim. Ne müthiş bir sanat eseri, ne güzel bir yaratılış örneği? Onun yanında yaprak çıkarmaya hazır sürgünleri domurmuş bir üzüm asması, kaldırım taşlarının arasından inatla çıkmaya çalışan bir parça ot ve unuttuğumuz renkleri bize hatırlatan kır çiçekleri. Çok zaman değil bir kaç hafta sonra Çamlıcada, Fethipaşa Korusunda, Hdiv Kasrının bahçeisnde onlarca çeşit laleler, sümbüller bir birleri ile yarışacak adeta. Yine kısa bir zaman sonra Boğazı boydan boya erguvanlar süsleyecek değil mi? Peki bunlar kendi kendine veya rastgele mi oluyor? Daha düne kadar her biri ölü gibi bekleyen, baharla birlikte emir almış bir ordunun hareket etmesi gibi harekete geçen, adım-adım, aşama-aşama kendilerine verilen vazifeleri yerine getiren bu nebat ordusunun askerleri başıboş olabilir mi?

İki bahçe düşünün, biri alabildiğince süslü ve düzenli, herşey yerli yerinde, güller budanmış, toprak çapalanmış, tüm yaramaz ot ve çalı o bahçeden sökülüp atılmış. Diğeri neredeyse tarumar olmuş, güller çarpık çurpuk uzamış, her yeri ot kaplamış ve kurumaya yüz tutmuş ağaçlarla dolu. Bu bahçeler ile ilgili ne düşünürdünüz? Atalarımız “Bakarsan bağ olur bakmazsan dağ olur” demişler. İşte böyle, aşikâr bir geçektir ki birinci bahçenin bir sahibi ve hatta ona hizmet eden bir veya daha çok bahçıvanı vardır, ikinci bahçenin sahibi ya diyarı terk etmiştir ya da artık ölmüştür yahut miras malı olduğu için birçok sahibi vardır ve ortada kalmıştır. Demek ki aynen böyle tüm kainatın da bir sahibi ve O sahibin işleri düzene sokan hizmetkarları vardır ve bu olanlar kendi kendine olmuyordur. Zira bu bahsettiğimiz değişim hep aynı düzen üzerine (sünnet) tekrar ediyor. Erik ağacı her baharda erik veriyor, portakal değil. Laleler bakım için yapılması gerekenler yapıldığında hep aynı güzellikte açıyor. Evet, biraz gözümüzü açıp etrafımıza baksak, tüm tabiatın bahar ayında sahibinin emri ile bir değişime girdiğini görebiliriz. Bu böyle olmasaydı hep kargaşa ve düzensizlik olurdu, oysaki bu ahenk hiç bozulmadı yüzyıllardır, hatta bin yıllardır devam edip gidiyor. Bu değişimin arkasındaki gerçeği farkeden İbarahim (as) ve Muhammed (sav) gibi peygamberler ve adlarını burada anmaya gücüm yetmeyecek kadar çok alim hakiki kurtuluşa erenlerdir. Peki kainatı okumak için alim veya peygamer olmak mı gerek. Elbette hayır, Kuran’ı Kerimde geçen bir çok ayette Allah (cc), etramızda olup biten herşeyin temiz akıl sahipleri için O (cc)’nun varlığını bulmada ve anlamada deliller olduğunu bildiriyor. “O, gökten su indirendir. İşte biz her çeşit bitkiyi onunla bitirdik. O bitkiden de kendisinde üstüste binmiş taneler bitireceğimiz bir yeşillik; hurmanın tomurcuğundan sarkan salkımlar; üzüm bağları; bir kısmı birbirine benzeyen, bir kısmı da benzemeyen zeytin ve nar bahçeleri meydana getirdik. Meyve verirken ve olgunlaştığı zaman her birinin meyvesine bakın! Kuşkusuz bütün bunlarda inanan bir toplum için ibretler vardır” (En’am 99). Her bir damla yağmur hangi iş ile memur olduğunu bilip görevini yerine getirir. Ardından her bir ağaç tam zamanında tomurcuklar tutar, yapraklar açar, çiçeğe döner ve ardından meyveler verir. Bunların her biri rastgele olabilir mi? Elbette hayır, her bir hücre, her bir sürgün, her bir yaprak, her bir çiçek, her bir ağaç tek tek, tane tane, salkım salkım bizzat şanı yüce Allah (cc) tarafından yaratılır ve bunu yaparken asla acze yahut yorgunluğu düşmez.

Her insan için kırda açan bir paptyanın ayrı bir anlamı olabilir, ama onu anlamak için öncelikle temiz akla sahip olmak gerekir. Öyle bir akıl ki hiçbir art niyet barındırmayan bir kalpten doğmuş olsun. Eğer böyle bir niyetle siz etrafınızdaki olup bitenlere bakarsanız kâinatı okumaya başlayabilirsiniz. O zaman güneşin doğuş ve batışı size Kayyum olan Rabbinizi anlatabilir yahut bir kaldırım taşının arasından fışkıran bir tutam ot sizi Hay olan yaratıcınızdan haberdar edebilir. Baharda yavrulayan bir anne kedinin yavrularına karşı takındığı merhameti size Rabbinizin Rahim isminin tecellisinden bahsedebilir. Yuvasından aç çıkıp geriye tok dönen küçücük şehir serçesi Rezzak olan Allah (cc)’ın kesin bir tasdiki olabilir. Böyledir, gözlerimizi, kulaklarımızı, hislerimiz, gönlümüzü ve aklımızı açıp etrafımza bakmak gerekir, o zaman dağ taş dile gelip, bize kimselerin anlatamayacağı derin ilimleri anlatabilir.

İşte size fısat, onca yıl bu işi yapmadan geçirdiğiniz baharları da telafi etmek niyeti ile gözlerimizi dört açalım ve Yaratıcımız olan Yüce Allah (cc)’ın her an tecelii eden Esma’ul Husna’sını anlamak için kainat kıtabını okumaya koyulalalım, bunu yapabileceğimiz en uygun mevsim olan baharı kaçırmayalım.

 

Allah (cc) a emanet olunuz,  

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ