Tevhid tarihinde Tevvâb İsminin Tecelli Örnekleri - rahle.org

Tevhid tarihinde Tevvâb İsminin Tecelli Örnekleri - rahle.org

Tevhid tarihinde Tevvâb İsminin Tecelli Örnekleri


Facebookta Paylaş
Tweetle

Murat Bayrak

Tevhid tarihinde Tevvâb ism-i celilinin latif tecellileri var; insanda ilk tecellisi, ilk insanda.

İlk insan, ilk günahını hatasını işlemiştir. işlenmiştir; yasaklanmış ağaca yaklaşmış ve meyvesinden yemiştir. İlk günahı hatayı işleyen babamız Âdem as, şaşkın ve pişmandır, ancak ne yapacağını bilememektedir.

Tam bu noktada Rabbine yönelerek hatasından nasıl döneceğini öğretmesini talep eder. Hatanın farkına varıp dönmek istemek, Tevvâb isminin tecelli kapısı değil midir?

Âdem as’ın hatasını kabulü ve bu hatanın sorumluluğunu üstlenmesi üzerine Tevvâb olan Rabbi, O’na nasıl tevbe edeceğini, nasıl tekrar aklanıp paklanacağını öğretir. O da öğretildiği üzere Rabbine tevbe eder:

“Derken, Âdem (vahy yoluyla) Rabbinden birtakım kelimeler aldı, (onlarla amel edip Rabb'ine yalvardı. O da) bunun üzerine tövbesini kabul etti. Şüphesiz O, tövbeleri çok kabul edendir, çok bağışlayandır.” (2/ Bakara/37)

Tevbe eder Eder ve tevbesi de kabul edilir. Ancak bu kabul, kolayca olmaz. Belli bir süre yanmakla/yakılmakla olur.

Samimiyetle kapıda beklemeyeceksen, tevbe ettiğin nerden belli olacak?

***

Bunlardan biri de Yusuf as’ın kardeşlerinin tevbe kapısına gelmeleri/getirilmeleri ve affedilmeleri..

Yusuf’un kardeşleri hem Yusuf as’a, hem de babaları Yakup as’a karşı çok büyük yanlışlar yapmışlardı. Bir kıskançlık hastalığına kapılıp kardeşlerine kurdukları tuzaklar, söyledikleri yalanlar, birbiri ardına hatalar, zulümler... Bir kere yanlış yola girmişler, sonra da o yolda devam etmişlerdi.

Yakup ve Yusuf as’ın duaları bereketine olsa gerek; kader onları Tevvâb kapısında pişmanlıkla bekler kıldı.

Yıllarca Yakup as’ın hüzün ve ahına muhatap olarak pişman oldular. Sonra diğer kardeşleri Bünyamin’i de kaybederek bir kez daha yıkıldılar. Babaları her “âh Yusufum!” dedikçe yandılar. Yusuf’un önünde fakr-u zaruret içinde erzak dilendiler.

Pişmanlıkları kemale erdiğinde Yusuf as’ın dilinden son bir kez yakıldılar:

Yusuf dedi ki: Siz, cahilliğiniz yüzünden Yusuf ve kardeşine yaptıklarınızı biliyor musunuz?” (12/Yusuf/89)

Bu sözle iyice yandılar; nedametle kıvrandılar:

“(Kardeşleri) dediler ki: Allah'a andolsun, hakikaten Allah seni bize üstün kılmış. Gerçekten biz hataya düşmüşüz.” (12/Yusuf/91)

Yıllar önce girdikleri yanlış yoldan dönmüşlerdi;, hatalarını anlamış ve iyiden iyiye pişman olmuşlardı. Tevvâb ism-i celili, Yusuf as’ın gönlünden diline dökülerek tecelli etti:

“(Yusuf) dedi ki: «Bugün sizi kınamak yok, Allah sizi affetsin! O, merhametlilerin en merhametlisidir.” (12/Yusuf/92)

Yakupoğullarının zulmüne uğramış diğer mazlum olan Yakup as’ın gönlünde de benzer tecelliler vardır:

“(Ya'kub:) Sizin için Rabbimden af dileyeceğim. Çünkü O çok bağışlayan, pek esirgeyendir, dedi.) (12/Yusuf/98)

Yakub ve Yusuf’un tarafında olmayacaksan, kimin tarafında olduğunun ne önemi var?

***

Bir diğer güzel örnek ise; milletinden olmakla şerefyab olduğumuz Hz. İbrahim as ve oğlu İsmail as’ın hayatından..

Ancak burada öyle latif bir hal var ki;, iki masum Peygamber, hem de herhangi bir hata ve günah yokken, hatta son derece dopdolu bir salih amel işlemiş olmanın ak-pak haliyle Tevvab ism-i celilinin kapısını tıklattılar:

“Bir zamanlar İbrahim, İsmail ile beraber Beytullah'ın temellerini yükseltiyor, (şöyle diyorlardı:) Ey Rabbimiz! Bizden bunu kabul buyur; şüphesiz sen işitensin, bilensin.

Ey Rabbimiz! Bizi sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibadet usullerimizi göster, tevbemizi kabul et; zira tevbeleri çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin.” (2/Bakara/127-128)

Beytullahı inşa ediyorlardı. Gönülleri Allah tealanın kulluğunun huzuruyla dopdoluydu.

Böylesine ihlasla yapılan bir salih amelin arkasından kendileri, daha da çok arkalarından gelecek nesilleri için ellerini göğe açtılar.

Öylesine içten ve ihlasla dua etmişler ki;, yaptıkları bina Tevvab isminin mekân boyutunda tecelligahı oldu. Kendilerine ihsan olunan hac ibadeti, kıyamete kadar Tevvab isminin amel boyutunda en müstesna tecelli kapısı kılındı.

 

 

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ