Sohbet Adabı—3 (İzin İsteme—İsti’zan Bahsi) - rahle.org

Sohbet Adabı—3 (İzin İsteme—İsti’zan Bahsi) - rahle.org

Sohbet Adabı—3 (İzin İsteme—İsti’zan Bahsi)


Facebookta Paylaş
Tweetle

 

Necmettin IRMAK

 

Giriş

Sorumluluk sahibi her Müslüman, taşıdığı bilinç gereği, Allah adına yapıp ettiği işlerde başına buyruk davranamayacağını bilir. Yine bu bilinç gereği, yapıp ettiği işlerde hukuka ve edebe riayet eder. Müslüman olmasından kaynaklanan birliktelik ortamların da diğer kardeşlerinin ve sorumlu şahsiyetlerin hukukuna edebli bir şekilde riayet eder. Çeşitli davranışlarını onların bilgi ve izni çerçevesinde yapar. Bu bilgi ve iznin olmadığı hallerde, kargaşa ve sorunlara sebebiyet verecek tavır ve davranışlardan kaçınır. Allah’ın Kitab-ı Kerim’inde ‘istizan’ hususuna dikkatimizi çektiğini, bunun hem ferdi ilişkilerimizde, hem ailevi ilişkilerimizde, hem de toplumsal ilişkilerimizde dikkate almamız gereken aslî bir mesele olduğunu görür. Hz. Peygamber’in (sa) sahabesine öğrettiği bu önemli hususun sorumluluk bilincini kuşanarak yerine getirilmesi gereken bir özelliğe sahip olduğunu anlar. Gereğince de amel eder.

Sohbette İzin Halleri

Sohbet ortamları ya umumidir ve herkese açıktır veya hususidir ve ancak davet olunanlara açıktır.

Umumi sohbet ortamlarında, salon yahut cami gibi farklı yapılarını göz önünde bulundurarak sohbete dâhil olmak gerekir. Çoğunlukla bu tür ortamlara dâhil olmak için izin almak gerekmeyebilir. Fakat yine de vaktinde gelmek gibi, ortamın dikkatini dağıtmaktan kaçınmak gibi yahut içeriye alınmanın sohbeti düzenleyenler tarafından bir usulü belirlenmişse o usule uygun davranmak gibi izine işaret eden adabına riayet etmelidir. Bu tür sohbet ortamlarına dâhil olunduğunda dikkat edilmesi gereken bir diğer husus da boş yerlere oturma için izin isteme adabıdır. Hem önlerinden yahut aralarından geçilecek şahıslardan izin isteme ve hem de boş gördüğümüz yerin uygunluğunu öğrenmek için izin isteme, bu adabın güzelliğindendir.

Hususi sohbet ortamlarına gelince; kişi, eğer sonradan dâhil olacaksa kendini geri çevrilmeye hazırlamalıdır. Geri çevrildiği her durumda su-i zandan sakınmalı ve niçin içeri alınmadığını hem kendi nefsinde, hem de farklı ortamlarda sorgulamadan kaçınmalıdır. Zira bu durum kişinin iç dünyasında vesveselere zemin hazırlar ve gereksiz bir güven sorunu oluşturur. Neticede sevginin, ilginin ve ülfetin (kaynaşmanın) zayıflayıp bağların koparılmasına yol açar ki, bu caiz olmayan bir neticedir. Kişi özel sohbet ortamına dâhil olmak için izin istemede ısrar etmekten de sakınmalıdır.

Kişi eğer sohbet başlamadan sohbet ortamında bulunuyor ise istifade etmek maksatlı kalmak için isiz istemeli ve eğer ima yoluyla dahi olsa kalması uygun bulunmuyorsa ısrar etmeden ortamı terk etmesi güzel bir davranış biçimi olduğunu bilmelidir.

Sohbet ortamlarına girerken ve bu ortamlardan ayrılırken selam vermenin de bir edebi vardır. Selam verme, bu ortamlarda izin hukukuyla da doğrudan bağlantılıdır. Müslümanın Müslüman üzerindeki haklarından birisi olan selam, muhabbetin ve bağların güçlenmesine de vesiledir. Kişi bir sohbet ortamına girerken -bu ortam ister genel isterse özel ortam olsun- sohbet (ders, seminer, konferans vs.) başlamış ise selam vermeden uygun bir yere oturur.Eğer sohbet henüz başlamamış ise ortama girdiğinde selam verme imkânı varsa yani sohbete iştirak edenler kalabalık addedilmeyecek sayıda ise uygun bir ses tonuyla selam verir ve isterse musafaha yapabilir. Ancak ortamın tümüne selam verme imkânı yoksa yani iştirak edenlerin sayısı çok ise hemen ilk karşılaştıklarının duyacağı bir ses tonuyla selamını verebilir. Sohbet tamam olmadan çıkmak için izin alındığında ise selam vermenin lüzum addetmediğini kişi bilmeli ve sükun içerisinde sohbet ortamından ayrılmalıdır.

Kişi eğer katılması gereken bir sohbete meşru bir gerekçe ile katılamayacak ise bu durumu münasip bir dil ve iletişim ile sohbetin sorumlusu kişiye veya sohbette bulunan hoca efendiye mutlaka bildirmeli ve gereken izni almalıdır. Bu durumun ders ve sohbet adabında ehemmiyetli bir yer tuttuğu bilinmelidir. Zira izinsiz ve meşru bir gerekçe olmadan katılmamak hem büyük bir hak ihlalidir, hem de çalışmalarda zafiyete sebep olur ki, bu da ağır bir vebaldir.

Oluşturacağı kötü örneklik, ayrıca uhrevi mesuliyeti de kişinin omuzlarına yükler. İslamî çalışmaların sorumlularında bulunması gereken ciddiyeti zedelemesi de bir başka mesuliyettir. Ayrıca hem hoca ve hem de diğer katılımcılar da oluşturacağı motivasyon eksikliği ve zaafı da bu mesuliyeti ağırlaştırır. Kişi bunun için yüklendiği bu sorumluluğun gereğini yerine getirdiğinde ahiretteki ecrini nasıl ümit ediyorsa aynı şekilde sorumluluğun gereğini yerine getirmediğinde de ceza ile karşı karşıya kalabileceğini bilmelidir.

Kişi, katılması zorunlu olmayan bir sohbet ortamına özel bir şekilde davet olunmuş ve fakat katılım gösteremeyecek ise yine kendisini davet edenden mazeretini bildirerek izin istemesi güzel ahlakın ve edebin nezaket yönü olduğunu bilmelidir.

Kişinin sohbet ortamında izin isteme adabına uygun davranması gereken bir diğer husus da, soru sormak için izin istemesidir ki, biz bu konuyu bir önceki yazımızda “Soru Sorma Adabı” başlığı altında yazmıştık.

Kişinin katıldığı sohbet ortamları ile ilgili dikkat etmesi gereken bir diğer önemli husus da, bu ortamların özel hukukudur.  Eğer katıldığı ortam, konumu gereği mahrem konuların konuşulduğu, 3. kişi veya kişilerin caiziyet sınırları içinde konu edinildiği yahut Müslümanların çeşitli meselelerinin gündem olduğu bir ortam ise konuşulan hususların bir emanet olduğu ve emanete riayetin de farz olduğunu, emanete ihanetin ve dolayısıyla ortamın hukukunu ihlalin haram olduğunu bilmek gerekir. Meğerki izin verilmiş ola... Bu durumda yani izin verildiği takdirde, izin verilen konu ve miktarca konuşmanın cevaziyeti malumdur.

Kişini katıldığı ortam, mahremiyeti olmayan ve fakat anlatılan ders ve sohbet, aktarılması dikkat gerektiren ve doğru aktarımı için yeterliliğe ihtiyaç duyulan bir özelliğe sahipse bu durumda da özel izin ve icazet zorunluluğu olabilir. Bu takdirde gerekli yeterlilik ve icazete sahip olmayanlar izinsiz aktarmaktan kaçınmalıdırlar.

Sohbete katılımda kısıtlamanın olmadığı genel ortamlarda veya sohbetin içeriğini başkasına aktarmada sınırlamanın olmadığı ders halkalarında işlenilen konuların sohbet ortamı dışında kullanılması için herhangi bir izin isteme gerekmez.

İzin istemeyi gerektiren bir başka durum da, sohbetten ayrılmaya dairdir. Kişi bilmeli ki, girdiği her sohbet ortamından keyfince çıkmak hem hukuka hem de edebe aykırı çirkin bir iştir. Ortam genel katılımın olduğu kalabalık kitlelere hitap edilen ortamlar ise ve ayrılmak zarurî olmuş ise dikkat çekmeden ve ortamın dikkatini dağıtmadan ayrılmaya çalışmak gerekir. Kaldı ki ayrılma durumu önceden biliniyor ise arkalarda yer edinmek daha uygundur.

Bu gibi ortamlarda dikkat edilmesi gereken bir başka husus da zaruret olmadıkça giriş çıkışlardan uzak durulmasıdır. Fakat ortam, özel sohbet ortamı ise ve kısa süreli yahut tamamen ayrılmak zarurî olmuş ise ortamı sahibinden uygun bir dil veya işaret ile ayrılma izni alarak ortamı terk etmek gerekir.

 

 

 

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ