NAMAZ – TEMİZLİK - rahle.org

NAMAZ – TEMİZLİK - rahle.org

NAMAZ – TEMİZLİK


Facebookta Paylaş
Tweetle

Necip Aslan

İslâm kaynaklarında temizlik kavramı genellikle tahâret (tuhr) kelimesiyle ifade edilir. Temizlik sadece maddî yönden değil mânevî yönden temizlenme anlamında kullanılır.

Râgıb el-İsfahânî tahâretin beden ve ruh (nefis) temizliği diye ikiye ayrıldığını, âyetlerin genelinden her iki anlamın da çıkarılabileceğini belirtir (el-Müfredât, “ṭhr” md.). İlk nâzil olan sûrelerin birinde (El Müddesir 74/4-5)Elbiseni temiz tut, günahlardan uzak dur!” buyurulması Kur’an’ın maddî ve mânevî temizliğe verdiği önemi gösterir. Kuranda temizlik ile ilgili ayetlere baktığımızda; 

Allah tövbe edenleri ve temizlenenleri sever (El Bakara 2/222),

Müminler temizlenmeyi sever, Allah da temizlenenleri sever (Et Tevbe 9/108; krş. Şevkani II.459), 

Allah, Hz. İbrâhim’e ve İsmâil’e kendi evini (Kâbe) temiz tutmalarını emretmiştir (Et Tevbe 9/108; krş. Şevkani II.459),

Allah yeryüzünün hayat bulması (Fussilet 41/39) ve insanların her türlü kirden temizlenmesi için gökten su indirmektedir (El Enfal 8/11),

Bu tertemiz ve tatlı bir sudur (El Furkan 25/48; El Vakıa 56/68-70),

O iyi kullarına cennette tertemiz bir içecek lütfedecek (El İnsan 76/5-6),

Orada müminlere tertemiz eşler verilecektir (El Bakara 2/25; Âli imran 3/15; En Nisa 4/57), 

Allah’ın insanlara iffetli olmalarını, ibadet etmelerini, kendisine ve peygamberine itaat etmelerini emretmekle onları günah kirlerinden arıtıp temizlemeyi murat ettiği (El Ahzap 33/33),

Müminlere abdest, gusül ve teyemmümü emretmekle onları günahlardan temizlemek ve üzerlerindeki nimeti tamamlamak istediği (el-Mâide 5/6; krş. Taberî, IV, 479-480; Şevkânî, II, 23), 

Sadakanın insanları günahlardan arındırdığı bildirilir (et-Tevbe 9/103).

Hz. Peygamber, genel olarak sağlık ve temizliğe, bilhassa ağız, burun ve diş temizliğine (Meselâ bk. Müsned, I, 258, 344; Buhârî, “Riḳāḳ”, 1; Müslim, “Ṭahâret”, 56) ayrıca saç, sakal ve bıyık bakımına (Buhârî, “Libâs”, 64, 74; Müslim, “Ṭahâret”, 54; Ebû Dâvûd, “Tereccül”, 3)   önem verirdi. Temizlik imanın yarısıdır (Müsned, V, 342-344; Dârimî, “Vuḍûʾ”, 2; Müslim, “Ṭahâret”, 1), Namazın anahtarı temizliktir (Müsned, I, 123; Ebû Dâvûd, “Ṣalât”, 73; Tirmizî, “Ṭahâret”, 3) meâlindeki hadisler Resûl-i Ekrem’in temizlik kültürünün gelişmesine verdiği önemin açık ifadeleridir. Bir hadiste bildirildiğine göre sünnet olmak, kasıkları tıraş etmek, tırnakları kesmek, koltuk altındaki kılları almak, bıyıkları kısaltmak bütün peygamberlerin geleneğidir (Buhârî, “Libâs”, 63, 64; Müslim, “Ṭahâret”, 49-56).  Resûlullah çevresindeki insanlara temizlik alışkanlığı kazandırmaya çalışır, kılık kıyafet temizliğine dikkat çekerdi (El-Muvaṭṭaʾ, “Şaʿr”, 7; Ebû Dâvûd, “Libâs”, 17).  Bilhassa cuma ve bayram günlerinde yıkanır, temiz ve güzel elbise giyer, hoş koku sürünürdü (Buhârî, “Cumʿa”, 2-6, 12; Ebû Dâvûd, “Ṭahâret”, 127).  Temizliği gösterdiği için beyaz elbise giymeyi tavsiye ederdi (Müsned, V, 10, 13; Ebû Dâvûd, “Libâs”, 13; Tirmizî, “Edeb”, 46).  Bir cuma günü üstü başı toz içinde, terlemiş vaziyette huzuruna gelen birine, “Keşke böyle bir günde temizlik yapsaydın” demiştir (Buhârî, “Cumʿa”, 15; Müslim, “Cumʿa”, 6).  Bir hadiste Peygamber Efendimiz, “Ümmetime fazla zorluk yüklemekten çekinmeseydim her namaz öncesinde misvak kullanmalarını emrederdim” buyurmuştur (Buhârî, “Cumʿa”, 8; Müslim, “Ṭahâret”, 42).

Ey inananlar! Namaza kalktığınızda yüzlerinizi, dirseklere kadar kollarınızı yıkayın, başlarınızı meshedin ve topuklara kadar ayaklarınızı yıkayın (El-Mâide 5/6)” meâlindeki âyet, Medine döneminde nâzil olmuştur. Namazın ise Mekke döneminde Mi‘rac gecesi farz kılındığı, Cebrâil’in Hz. Peygamber’e namaz ve abdesti öğreterek birlikte abdest alıp namaz kıldıkları ve söz konusu âyetin nüzûlünden önce asla abdestsiz namaz kılınmadığı, siyer âlimlerinin üzerinde ittifak ettikleri bir husustur.

Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken işittiğini söyledi:

“Ne dersiniz? Birinizin kapısının önünde bir nehir olsa da o kimse her gün bu nehirde beş defa yıkansa, kirinden bir şey kalır mı?” Sahâbîler:

– O kimsenin kirinden hiçbir şey kalmaz, dediler. Resûl-i Ekrem:

– “Beş vakit namaz işte bunun gibidir. Allah beş vakit namazla günahları silip yok eder” buyurdular (Buhârî, Mevâkît 6; Müslim, Mesâcid 283. Ayrıca bk. Tirmizî,  Emsâl 5; Nesâî, Salât 7; İbni Mâce, İkâmet 193).

Hz. Peygamber,

Günahlarını affederek kalbini temizlemesi (Müsned, V, 257), Nefsine takvâ verip ruhunu arındırması (Müsned, IV, 371; Müslim, “Ẕikir”, 73), Beyaz elbisenin kirden arıtıldığı gibi kendisini de hata ve günahlardan temizlemesi (Müsned, IV, 354; Müslim, “Ṣalât”, 204) için Allah’a dua ederdi.

İşlediği ağır bir günahtan dolayı pişman olup Hz. Peygamber’den kendisine ceza verilmesini isteyen bir sahâbî bu arzusunu, “Ey Allah’ın elçisi, beni temizle! (Müsned, V, 347, 348; Müslim, “Ḥudûd”, 22)” sözleriyle dile getirmiştir.  Allah’ın âhirette günahkârlarla konuşmayacağı, yüzlerine bakmayacağı ve onları temizlemeyeceği hususu âyetlerde belirtildiği gibi hadislerde de geçmektedir. (bk. Müsned, II, 253, 480; III, 440; Buhârî, “Müsâḳāt”, 5, “Şehâdât”, 22, “Ahkâm”, 48) 

İslâmiyet’in bedenle ruh arasında kurduğu ilişkinin sonucu olarak her yönüyle temizlik konusuna Kitap ve Sünnet’te, Hz. Peygamber’in uygulamalarında, İslâmî kaynaklarda büyük önem verilmiş, bu sayede bir temizlik kültürü oluşmuş, temizlik, su ve bunlarla ilgili tesisler (çeşme, hamam, kuyu, sarnıç vb.) İslâm medeniyetinin en belirgin unsurlarından olmuştur.

Temizliği gerektiren bir husus da vücuttan kötü kokuların giderilmesidir. Özellikle camiye gelirken diğer insanlara eza verecek şekilde kötü kokuyla dışarıya çıkmak hem yasaklanmış hem de kul hakkını ihlal eden bir husustur. Efendimiz bu konuda biz müminleri şöyle uyarmaktadır:

Kim sarımsak veya soğan yemişse, bizden ve mescidimizden ayrılsın  (Buhari Ezan, 160).

Temizlikle alakalı istibra ve istinca çok önemlidir. Küçük ve büyük abdest bozduktan sonra bu mahaller güzelce temizlenmeli ve kurulanmalıdır. Peygamberimiz “Kabir azabının çoğu idrar yüzünden (İbni Mace, Taharet, 26.)” olduğunu bildirmiştir.

Hz. Peygamber bir kabir görmüş ve şöyle buyurmuştur:

Bu iki kabirde yatan insanlar azap görmektedir ve azap görmeleri de çok büyük günah sebebiyle değildir. Bunlardan biri, üzerine idrar sıçramasından korunmazdı, diğeri de koğuculuk, gıybet yapardı. (Tirmizi, Taharet, 51.) 

Gazzâlî’nin İḥyâʾü ʿulûmi’d-dîn’inde temizliğin;

Bedenin ve dış ortamın pislikten, kirden pastan temizlenmesi, Organların günah sayılan davranışlardan korunması, Kalbin kötü huylardan arındırılması, Ruhun mâsivâdan temizlenmesi şeklinde dört mertebesinin bulunduğu belirtilir.

"Cennetin anahtarı namaz, namazın anahtarı ise abdesttir. (Tirmizî, Tahâret, 1) "

Önce namazlarımızı düzeltelim! Çünkü iyi kılınmış bir namazın:

Silemeyeceği bir günah,

Islah edemeyeceği bir kalp,

Alıkoyamayacağı bir kötülük,

Değiştiremeyeceği bir kötü ahlak,

Huzura kavuşturamayacağı bir gönül yoktur.

Çünkü namaz irade terbiyesinin en etkili yoludur. (https://mobile.twitter.com/AKIRANSAL/status/1475330243552497665)

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ