Muammer TUFEYL
Ebu Hureyreden gelen bir rivayette peygamberimiz aleyhisselam, hiçbir gölgeliğin bulunmadığı mahşer gününde, Allah'ın arşının gölgesinde kendine yer bulacak olan yedi sınıf insandan bahseder. Bu yedi sınıf insandan bir tanesi de, Allah'a kulluk içinde serpilip büyüyen gençtir.
Yaşlandıktan sonra değil de daha delikanlıyken, elden ayaktan düşmemişken, hayatın her alanında aktif olma lüksüne sahipken Allah'ın rızası yolunda çırpınan, koşturan ve Allah'ın rızasını önceleyen gençlerdir arşın gölgesinde kendisine yer bulacak olanlar. O gençler heva ve heveslerine uyup Allah'ı unutmak yerine duruşu, oturması, konuşması, farzları yerine getirmesiyle öne çıkar ve bu mükafata mazhar olurlar.
''Namaz kılan yaşlıyı severim ama namaz kılan gence aşığım...'' Hazreti Ömer’in bu sözüne binaen şunu söylemek gerekiyor ki yukarıda belirttiğimiz üzere arşın gölgesinde gölgelenecek gencin ilk güzel özelliği namaz kılmasıdır. Allah'a kulluğun ilk nişanesi olan namaz eylemi, Allah yolunda serpilip büyüyen gencin sığınağı, kalesi, her şeyi olur. İşte bu noktada, dergimizin bu sayısında diğer yazarlar namazların mahiyeti ve dikkat edilmesi gereken konular hakkında bilgi verecekler için ben, arşın gölgesine mazhar olmaya aday gençlerimizin namazları üzerinde yoğunlaşmak istiyorum.
İbadet eden bir mü'min'in hiçbir ibadette ilk amacı zevk almak, lezzet duymak değildir. Mü'min kimsenin ibadet ederken ilk amacı, rabbinin emrettiği şeyi yaparak kulluk görevini ifa etmektir. Bununla birlikte mü'min, Allah ile olan bağını -kulluk görevleri içerisinde- öyle sıkı tutar ki imkanı dahilinde bazı ibadetlerden zevk almaya, onun tadına her seferinde daha çok varmaya başlar. Mesela maddi imkanını iyi olan bir mümin, Allah'ın emrinden dolayı zekatını tam verip üstüne infak üzerine infak etmeye başlayabilir ve bunun tadına doyamaz. Mesela başka bir mü'min, maddi imkanlardan dolayı mali ibadetlerden değil de Allah'ın emrinden ötürü kendisini ilme adayıp onun için yolculuklar, belli başlı fedakarlıklar yapabilir ve bundan da mutlu olur. Peki bu nokta da hepimizin üzerine farz olan namaz, biz gençlerin hayatının neresinde? Sonuçtan birinci basamağa doğru ilerleyerek dört adımda bir gencin namaza bakışı, ona yaklaşımı, namazla olan bağı nasıl olmalıdır bunun üzerinde konuşalım.
Hiç namazı bir kurtuluş olarak gördük mü?
Genç kardeşim, gün içerisinde onlarca farklı zorlukla karşılaşıyoruz. Yeri geliyor okul zorluyor yeri geliyor ailemizle problem yaşıyoruz yeri geliyor arkadaşlarımızla. Peki bütün bu problemlerin hepsinden kaçıp sığınabileceğin bir yer olduğunu biliyor musun? Peygamber aleyhisselam bir sıkıntı, bir zorlukla karşılaştığında Bilal Habeşi'ye 'rahatlat bizi ey Bilal' diye bağırır ve ondan ezan okumasını istermiş... Yani bizi bir araya topla, bizi namaza çağır ki rahatlayalım...
Hayatın her alanında bize bir örnek olan Rasulullah aleyhisselamı bu konu da neden örnek almıyoruz? Efendimiz'in gözümün nuru dediği namaz, onun en sıkıntılı anlarında sığındığı bir liman oluyor. Başına bir musibet mi geldi, namaza sığınıyor. Çözmekte zorlandığı bir sorunu mu var, namaz kılarak hem içini ferahlatıyor hem de namaz sonrası Allah'a dua ederek çözüm için yardım diliyor.
İşte bu nokta da biz gençler için bulunmaz bir nimet var. Yaşımız ve duygularımız gereği tükenmeye, güçsüz düşmeye, kırılmaya çok daha elverişliyiz. Beklenmedik anlarda gelen bir musibet karşısında, namaz diye bir sığınağımızın olması bizim için her şeyden değerli olabilir. Karşına çıkan sorun her ne olursa olsun senin tutunacak bir dalın olduğu sürece savrulmazsın. Sorunlar arasında debelenip bocalarken, psikolojik buhranların olmaz senin çünkü kaçıp sığınacağın bir limanın vardır. Namazı gözünün nuru yapan genç psikolog desteğine ihtiyaç duymaz çünkü secdede onu dinleyen bir rabbi vardır. İçine kapanıp her şeyden uzaklaşmaz çünkü buna her ne sebep oluyorsa onu namaz ile başından def eder. Bir şeyden korktuğunda, zarardan çekindiğinde annesine sığınan bir çocuk gibi namaza sığınır. Gönlünü ferahlatır, kalbinin pasını siler ve aynı güç ile hayata tekrar döner..
Evet namazla ferahlamak, namazı bir sığınak olarak görmek önemlidir ancak namazı bir kurtuluş, kaçış vesilesi konumuna getirmek için ilk önce namazdan da zevk almak gerekir. Zira insanoğlu zevk almadığı, hoşuna gitmeyen hiçbir şeyi uzun süre sıkıntısız şekilde devam ettiremez. Bir vakit namazını kıldığınızda diğer vaktin ezanını dört gözle bekleyen, namaz kılmaya abdest alışına özen göstererek başlayan, namazı gönlünün sultanı edenlerimiz ancak onunla ferah bulur. Zor zamanında aklına namaz gelir.. Biz de kurtuluşumuz olduğunu bildiğimiz namazdan zevk alacağız, onu dört gözle bekleyeceğiz ki kalbimiz ferah bulsun.. Bu noktadan sonra halkanın üçüncü kısmı var, o da namazdan zevk almak için manevi olarak temiz olmak..
Genç kardeşim, düşün ki susadın ve su içecek bir yer arıyorsun. Uzun uzun aramadan sonra bir su kaynağı buldun ancak su çamur içinde. İçsen dahi gönlün mutmain olur mu? Yahut keşke bir daha susasam da şu kaynaktan su içsem diye düşünür müsün? Ya da okulda kalbini kırdığın bir hocanın dersine girerken her zaman ki gibi rahat, istekli ve zevkle mi girersin? İşte namazdan zevk almak için de Allah'ın çizgilerini aşmayacağın bir hayatı yaşamaya gayret göstermen gerekir. Böyle yapman gerekir ki onunla buluşmaya giderken çekinmeyesin.
Anne babana davranışın, haramlara karşı tutumun, kimsenin ama hiç kimsenin seni görmediği anlardaki tavırların öyle güzel olmalı ki Allah'ın huzuruna giderken mahzun olmayasın. Bayram sabahını bekleyen bir çocuk gibi Allah'ın huzuruna çıkmayı bekleyesin. Onun yasakladıklarından yüz çevirerek bir hayat yaşamaya gayret edersen, onun istediği gibi bir yaşam sürersen ilk tökezlemende ona yönelmen senin için çok daha rahat olur.
Dördüncü ve son halka, tövbekâr olmak. Ne hata yaparsan yap, sonra Allah'a yönel. Ne kadar büyük günahlar işlemişsen işle, şeytanın seni gaflete düşürmesine izin verme. Kendini bundan sonra günah bataklığında yaşamaya mecbur hissetme. Acizliğini, güçsüzlüğünü bil ve Allah'ın rahmetini umarak tekrar ona yöne, af dile. Tazelen ve yoluna devam et. Umutsuzluğa düşmek, şeytanın tuzağına düşmektir.
Hatandan tövbe etmeyi bil ki, temiz kalasın; temiz kal ki, namazlarından zevk alasın; namazdan zevk al ki, darlık anında ferahlayasın. Genç kardeşim, en büyük ferahlığı arşın gölgesinde tatmamız duası ile..