Liyakat - rahle.org

Liyakat - rahle.org

Liyakat


Facebookta Paylaş
Tweetle


M.Murat BAYRAK

 

“Bir liyakat nişanı alacaksam, başkalarına değil, Allah ve Rasülüne liyakat nişanı almalıyım” sevdasında bir Müslüman olarak yaşayacak; öylece ölecek; öylece dirilecek ..

İslâmî, enine boyuna bir “takva” anlayışıyla yaşamaya karar vermiş bir “İslam insanlının, ilk yüklenmesi gereken vasıf sadakat ise İkincisi hiç kuşkusuz liyakat..

Allah (cc)’yü ve O’na ait her şeyi hayatındaki her şeyden daha değerli gören ve hatta hayatındaki tek şey gören iman kaynaklı ferasetin; doğrudan doğruya insan teki üzerindeki tezahürü: liyakat..

Liyakat, elinin tuttuğuna, sırtının giydiğine., daha ötesi kulağının duyduğuna, gözünün gördüğüne., daha ötesi ilminde bildiğine, aklında düşündüğüne.. daha ötesi yüreğinde hissettiğine, gönlünde yeşerttiğine..

ve daha da ötesi hiç görmediğine ğaybın da ötesinde ğayb olana layık olma yolculuğu...

Her kişinin kendi gönül kabının derinliği kadar derin, görüşünün uzunluğu kadar geniş ve takvasının nuru kadar ağır bir yükün dirhem dirhem omuzlanması., yol uzadıkça taşman yükün ağırlaşmasına inat; üstüne ilave olacak yeni yüklere de “eyvallah” demeye teşne olunması., atılan her adımın, yüklenen her yük zerresinin dağların, denizlerin ve göklerin endişe edip sakındığı mukaddes yükün bir parçası olduğu rikka­tiyle yolun ve yükün sahibine layık olma endişesi: Liyakat..

Başlangıç cihetiyle, yakın olanda, hemen elinde olanda yani dünyaya dair işlerinde liya­kat..

Bu cihetiyle, çiftçi ise mese­la, o köyün en iyi çiftçisi olacak. Ekini en iyi O ekecek; tırpanı en iyi o biçecek; harmanı en iyi o savuracak; sapı şamam en iyi o ayıracak.

Mesela boya ustası ise, duva­rı dilinden en iyi o anlayacak; hangi duvara hani boyayı vur­malı, en iyi O bilecek; işi veren farklı bir şey istese de, eğer o istek işin hakkına tecavüz ede­cekse o kazançtan vaz geçecek, ama layıkı olmayan işi yapmaya­cak..

Bir mühendis veya mimar ise, en doğru hesabı O yapacak; en verimli planı O çizecek. Yaptığı bina depremlerde yıkılmayacak; yağmurlarda nemlenmeyecek., kubbeleri zamana meydan okuyacak; köprüleri sel olup akan mekana., en iyi projeyi çizecek; en iyi çözümü üretecek; Sinan-meşrep edasıyla mimar ya da mühendis olmanın hakkını verecek.

Doktorsa hastasını en iyi O anlayacak; hastalığı en iyi O okuyacak. Şifaya vesile esbabı —ilaçları, şurupları, ameliyatları en iyi O bilecek olmanın yanında, Şafi-i Mudak olanı da en iyi O bilecek. Doktor olmanın ötesinde Lokman-meşrep edasıyla hekim olmanın hakkını verecek..

Evin hanımı ise, evi en iyi O çekip çevirecek. Erine sığınacak en iyi liman olacak; Hadice-meşrep edasıyla hanımlığın hakkını verecek. Öte yandan evlatlarına için de —belki de kıymetini bilmeyecekleri en mukaddes derya olacak.. Hacer-meşrep edasıyla anne olmanın hakkım verecek.

Kendi içine doğru bir yolculuğa niyetlenirse bir gün, zikir ehli olmanın hakkını verecek. Dergahın, Peygamber mescidinde kurulmuş Peygamber meclisinin bir tecellisi olduğunu bilmenin sorumluluğuyla zikre duracak. Taşların, yaprakların, çiçeklerin, böceklerin zikrini gönlünde duyacak; varlık adına vekaleten, insanlık adına asaleten zikrettiğini bilecek.

Dili zikrederken gönlü de zikredecek; haline zikir kokulan sinecek. Zikr-i Ekber olan Kuran-ı Kerime en yakın duran O olacak.

Bakışları, gönlünün bir tezahürü olarak hep ötelere müteveccih., bu dünyanın adamı olmadığı ve olamayacağı her halinden belli., gurbet ellerde mahzun ve garip..

Teşbih çeken hayvanatın halinden haberdar olan bir gönül zenginliğiyle “Alemlere rahmet olanın” merhamet cihetiyle varisi olduğunu bilecek., teşbihe layık zâkir, dergâh-ı Muhammediyyeye layık derviş olacak..

Öğretmen ise mesela, öğrencisinin damarında gezeni bilecek, cevherine-arazına vakıf olacak. Hangi öğrenciye hangi ilim emanet edilir, bilecek; hangi toprakta ne yetişir, sezecek. Hızır-meşrep edasıyla öğretmen olmanın hakkını verecek..

Alim ise, ilim ehli olmanın Peygamber varisliği olmasının ağırlığı altında iki büklüm.. “Allah’a karşı huşu ile en dolu olanların ancak alimler” olduğu beyanının tecelligâhı: O’na bakan O’nda Allah (cc) yü görecek., insanlara haram ile helal arasındaki sının dosdoğru çizerek öğretirken; kendisi şüphelilerin terkinden de öte helalin de helaliyle yaşayacak.. Ahmed b. Hanbel gibi, “bu dinin bir hakikati bin Ahmed feda edecek kadar kıymetlidir” diyerek alim olmanın hakkım verecek... 

Allah (cc) nün dinin insanlara ulaştırmaya niyetlenir de mübelüğ olma yoluna girerse, ahiretten bakınca en iyi işi şeçmiş olduğunu; dünyadan bakınca ise “deli” olduğuna hükmedileceğim bilecek.. anlatsa kimse anlamayacak, anlatmasa içindeki yangına yanacak., bu hal içinde ölürken etrafındakilere dönüp “dikkat edin, tebliğ ettim mi?” diyebilecek kadar insanların peşinden koşmuş olacak..

Dosdan bir yana düşmanları bile vazifesini yaptığına şahitlik edecek kadar fedâkârâne; “bir zerre miktar dünyalık alırsam, bütün ecrimi kaybedebilirim. Halbuki ben ücretini sadece Rabbinden bekleyen bir işçiyim” diyecek kadar hasbiyâne bir hal.. Nûh-meşrep edasıyla ömrüne ömür ekleyip davetçi olmanın hakkını verecek..

 

Eline kalem alanda Alim-i Mudak’a layık; kılıç alanda Kahhâr-ı Azîme.. “iki gözü olup arkaya bakmaktansa bir gözü olup ileri bakmak yeğdir” diyecek kadar cesur., “ölürsem şehid, kalırsam gazi”

idrakinde; savaş aşığı değil, şehâdet aşığı.. savaş meydanında düşmanının canından can alan Azrail vekili; savaştan sonra yaralılarım tımar etmekten ecir alacak kadar merhamemedi..

Cepheye çıktığında silaha layık asker, döndüğünde savaşa giden sanki o değilmiş gibisabana layık çiftçi.. Zübeyr bin Avvam edasıyla cennete layık mücâhid..

İster bu aleme ister öte aleme müteveccih; hangi işin ucundan tutsa bütün benliğiyle tutacak; hangi işe sarılsa eniyle boyuyla sarılacak ve her şahidin şahitlik edeceği bir eda ile “işte bu işe layık adam” denilecek bir liyakat nişanının sahibi..

O nişanla yaşayacak.. O nişanla ölecek.. “üstlendiği her işin hakkını vermiş” olarak yaşanan hayatın, bir başka cihetten “Rasül as e layık ümmet ve Allah tealaya layık kul olma” anlamına geldiğini unutmayacak..

O’nun kulu ve O’nun ümmeti olarak yapılan her şeyin hesabının verileceğini bir an olsun unutmayacak.. Bu endişeyle her şeyi yapılması gerektiği gibi yapacak, her vazifeyi hakkıyla ifa edecek..

Ezcümle “bir liyakat nişanı alacaksam, falan devlete, filan orduya değil, Allah ve Rasülüne liyakat nişanı almalıyım” sevdasında bir Müslüman olarak yaşayacak; öylece ölecek; öylece dirilecek..

Not: Liyakat sahibi olmanın 5 vasfı olan emniyet, ehliyet, ciddiyet, şahsiyet ve samimiyet, ileriki sayılarda yazılacaktır.

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ