KÜFÜR VE ŞİRK - rahle.org

KÜFÜR VE ŞİRK - rahle.org

KÜFÜR VE ŞİRK


Facebookta Paylaş
Tweetle



Süha Serin

Bizler imanın tadını kalbimizde daha iyi hissetmek istiyorsak, kalbimizi bütün kirlerden arındırmamız gerekir. Zira bir şeyin tadını tam olarak almak istiyorsak onun tadını ifsat edecek şeylerden uzak olmasını sağlamamız gerekir.

İmanı İslam'ı daha iyi anlayıp mümin ve Müslüman, daha iyi tanımlayabilmemiz için imanın zıddı olan küfrün iyi bilinmesi ve tahlil edilmesi gerekmektedir. Ve aynı şekilde sahih birtevhid inancına sahip olmak için kendimizi şirkten uzak tutmamız gerekmektedir.

Peki nedir küfür ve şirk?

‘Küfür lügatta küfran manasında setr-i nimet /nankörlük demek iken bunun aslı olan kefr mutlak manada setr/örtmek anlamına gelir. Nitekim tohum eken çiftçiye ve aynı şekilde geceye kafir, meyve tomurcuğuna kafur, kalça etlerine kafire denilmiştir. Dolayısıyla kefr mutlak ve genel anlamıyla setr/örtmek, küfr ise (şükrün zıddı manasında ) setr-i nimet /nankörlük demektir.

Küfr kavramı Kuranda, Allah’ın bunca nimetini görüp bunlara teşekkür /şükr etmesi gerekirken, bunları görmezlikten gelen, inkar eden, bunların Allah'tan geldiği gerçeğini örtmeye çalışan kişiler için kullanılır.

Küfür içinde bulunan insanların en karakteristik özelliklerinden biri "ben"ini her şeyden, herkesten üstün görmesi, sadece kendini düşünmesi yatmaktadır. Allah bu gerçeği bize şöyle anlatıyor

"Meleklere: 'Adem’e secde edin.’ demiştik derhal secde ettiler, ancak iblis dayattı, kibrine yediremedi, zaten o kafirlerden idi."(Bakara, 34)

İnsanoğlunun, kendi elindeki nimetin yok olmasından korkması, başkasının aynı nimete sahip olmasını istememesi, Allah'ın (cc) şükür için kendisinden iste­diği şeylerin nefsine ağır gelmesi ‘küfür’ etmesine yol açmıştır.

"Onlara şu iki adamı misal olarak anlat: İkisinden birine iki üzüm bağı vermiş, 24

onlann etrafını hurmalarla çevirmiş, ortalannda da ekin bitirmiştik Her iki bağ da yemişini vermiş, ondan hiçbir şeyi eksik etmemiştik. Aralanndan bir de ırmak akıtmıştık Onun (başka) geliri de vardı. Arkadaşıyla konuşurken ona: ‘Ben malca senden zenginim, adamca da senden güçlüyüm.’ dedi. (Böylece) kendisine zul­mederek bağına girdi. 'Bunun hiç yok olacağını sanmam.' dedi. ‘Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Şayet Rabbime döndürülsem bile (orada) bundan daha güzel bir sonuç bulurum.' Kendisiyle konuşan arkadaşı ona dedi ki: ‘Seni topraktan, sonra nutfeden yaratan, sonra seni adam biçimine koyan Rabbine mi küfür ediyorsun." (Kehf, 32-37)

"Arzu etmez o küfredenler-ne Ehl-i Kitap'tan ne de müşriklerden-ki size Rabbinizden bir hayır indirilsin! Allah rahmetiyle imtiyazı dilediğine bahşeder ve Allah çok büyük fazi sahibidir." (Bakara, 105)

insan sadece nimette, bollukta değil darda da küfredici olabilir.

"...Fakat biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman onunla fer­ahlanır ise de kendi ellerinin takdim ettiği sebeplerle başlarına bir fenalık gelse o vakit insan çok küfredici olur." (Şura, 48)

Buraya kadar bahsetmiş olduğumuz küfür kavramı küfrün çeşitlerinden olan büyük küfür / küfrü ekber kısmına dahil olup beş kısma ayrılır.

-Tekzip küfrü

-Tasdikle birlikte kaçınma ve büyüklenme küfrü

-Yüz çevirme küfrü

-Şüphe küfrü

-Nifak küfrü

Küfrün diğer çeşidi ise küçük küfür olup kişiyi imandan çıkarmaz. Peygamber Efendimiz (sav): "Ümmetimde var olan iki şey küfürdür. Bunlar nesebi kötülemek ve ölüye bağırıp çağırarak ağlamaktır." Yine "Kim bir kadına arkadan yaklaşırsa Muhammed’e (sav) indirileni inkar etmiş olur." Diğer bir rivayette "Kim bir kahine veya bilgiçe müracaat eder, onun dediğini tasdik ederse, Allah’ın (cc) Muhammed'e (sav) indirdiğini inkar etmiş olur."hadisleri buna örnektir.

İşlenilen bütün günahlar küçük küfür niteliğindedir ve şükrün zıddıdır. Ancak haramları işleyip farzları terk etmek kibirden /küçümsemekten, inanmamaktan kaynaklanıyorsa bu büyük küfre /itikadi küfre girer.

eş-Şerike veya eş-Şirk şeklinde kullanılan diğer kavramımız şirkte ortaklık anlamına gelir, iki kimsenin sermaye ve emeklerini birbirine katarak ortaklık kur-

 

masına şirket denir.

Şirkte büyük ve küçük şirk oimak üzere iki kısımdır.

Büyük şirk; Allah’a (cc) inanmakla birlikte -inanılmayabilir de - kudret ve kuvvette ona denk başka ilahlar da tanımaktır.

Büyük şirk ancak kendisinden tevbe etmekle Allah'ın (cc) affettiği şirktir. O da Allah (cc) dışında ona ortak edinmek ve Allah'ı (cc) sever gibi onu sevmektir. Bu şirk müşriklerin ilahlarını alemlerin Rabbi ile bir görmelerini de içine alır. Bu nedenle müşrikler cehennemde ilahlarına "Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik. Çünkü biz sizi alemlerin Rabbi ile eşit tutmuştuk." (Şuara, 97-98) diyeceklerdir. Bununla beraber Allah’ın (cc) tek başına her şeyin yaratıcısı, Rabbi, meliki olduğunu ve ilahlarının yaratmadıklarını, rızık vermediklerini, yaşatmadıklarını ve öldürmediklerini kabul ederler. Bu eşitlik, dünyanın çoğu müşriklerinin hatta hep­sinin yaptığı gibi yalnızca sevgide, yüceltmede ve tapınmadadır. Bunlar putlarını severler, yüceltirler, Allah'ın (cc) dışında bir de onları dost edinirler. Nitekim Mekkeli müşrikler Allah’ın (cc) var olduğuna, yarattığına inanıyorlardı. Ancak bunun yanında putlarını da seviyor onları yüceltiyorlardı.

"And olsun onlara: 'Gökleri ve yeri kim yarattı?' diye sorsan, elbette ‘Allah’ derler. De ki: "O halde Allah'tan (cc) başka çağırdıklarınızı gördünüz mü, şimdi Allah bana bir zarar vermek istese, onlar onun vereceği zararı kaldırabilirler mi? Yahut bana bir rahmet vermek dilese onlar onun rahmetini durdurabilirler mi? De ki: Allah (cc) bana yeter. Tevekkül edenler ona dayansınlar." (Zümer, 38)

Kendisine sevgi gösterilen, somut bir put olabileceği gibi soyut şeyler de ola­bilir. Yüceltilen, sevgi beslenilen, tazim edilen şeyin soyut olması onu put olmak­tan çıkarmaz. Mekkeli müşriklerin, Lat, Menat gibi taştan tahtadan oyulmuş put­ları vardı; bugün ise eğer demirden oyulmuş nesneler - araba gibi - sevgi ve ta'z- imde Allah'tan üstün tutuluyorsa o da bugünün putudur.

O put bir makam olabilir, bir kadın olabilir, bilim olabilir, kısacası put, kişinin Allah’ın (cc) dışında hayatının amacı kıldığı maddi manevi her şeydir. Bu putları bütün yönleriyle hayatın amacı kılmakta Allah'a (cc) şirk koşmaktır.

Küçük şirk ise insanı İslam dairesinden çıkarmayan fakat imanın zayıflamasına sebep olan şirktir. Bazen bu şirk o kadar gizli olabiliyor ki; Resulüllah (sav) bunu şöyle ifade ediyor. "Şirk siyah bir gecede siyan bir taşın üzerinde yürüyen siyah

bir karıncanın izinden daha gizlidir."buyurmaktadır.

insanlara karşı riyakarlık içinde bulunmak, sen olmasaydın şu işimiz olmazdı, demek; Allah'tan (cc) başkası adına yemin etmek, eğer filan olmasaydı denizde boğulacaktım, demek bu grup şirk içerisine girer. Niyete göre de insanı dinden çıkaran büyük şirk olabilir.

Küçük olsun, büyük olsun şirkten ancak tam manasıyla Allah'ın (cc) birliğine inanan, Allah'a (cc) şirk düşman olan, onlara buğz ederek Allah’a (cc) yaklaşan, sadece Allah'ı (cc) dost, ilah ve mabut edinen, yalnız onu seven, ondan korkan, ondan yardım isteyen, ona boyun eğen, ona tevekkül eden, ona sığınan, onun emrine tabi olup rızasını gözeten, bir şey istediği zaman ondan isteyen, bir iş yaptığı zaman Allah (cc) adına yapan tek ona ait ve onunla olan kimseler kurtu­labilirler.

Yararlanılan kaynaklar:

Kelimeler Kavramlar, Y. Kerimoğlu, İnkılap Yay.

Kur'an'da Temel Kavramlar, A. Ünal, Kırkambar Yay.

Medaricu's-Salikin, ibn Kayyım el-Cevziyye, İnsan Yay.

K. Kerim Meali, Elmalılı M. Hamdi Yazır, Gonca Yay.

K. Kerim Meali, S. Ateş, Kılıç Kitab Evi    

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ