İNSAN PEYGAMBER - rahle.org

İNSAN PEYGAMBER - rahle.org

İNSAN PEYGAMBER


Facebookta Paylaş
Tweetle



Serdar Yıldız

"De ki: Ben yalnızca sizin gibi bir beşerim. (Şu var ki) bana ilahınızın sadece bir ilah olduğu vahyolunuyor. Artık her kim, Rabbine kavuşmayı umuyorsa, salih amel işlesin ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ona ortak koşmasın. (Kehf-1 10)

Yüce Rabbimizin buyurduğu ve resulüne "De ki" dediği üzere Efendimiz (sav) yalnızca bizim gibi bir beşerdir. Yani fanidir, yani et ve kemiktendir. Bizden (içi­mizden) seçilmiş ve insanlığa önder olarak Rabbi tarafından biçimlendirilmiştir.

Daha önce de belirttiğimiz gibi resulün tüm insanlarla ortak olan yönü onun beşer olmasıdır. O sadece bu yönüyle tüm insanlığın dikkatle üzerinde durması gereken bir özelliğe sahiptir. Yani hayatı ve mücadelesi çerçevesinde incelenme­li ve takdir edilmelidir, insanlığın, bir insan olarak ondan öğreneceği çok şeyler vardır. Özelde ise biz Müslümanlar için iki ayrı rehberlik ve önderliğe sahiptir. Zi­ra onun hayatında bizim için iki ayrı safha vardır. "Ben yalnızca sizin gibi bir beşe­rim." yönü yani insanlık vasfı ve "Bana ilahınızın tek bir ilah olduğu vahyolunuyor "yönü yani risalet vasfı.

"O seni yetim bulup barındırmadı mı?"

"Şaşırmış bulup da yol göstermedi mi?"

"Fakir iken seni en zengin etmedi mi?" (Duha/6,7,8 )

Resulüne bu şekilde hitap etmekle onun vahiy gelmeden önceki durumunu bize de bildirmiş oluyor. Allah'ın Efendimizi şaşırmış bulup da yol gösterdiği va­hiyden önceki hali ve hayatı da bizim için azami önem arz etmektedir. Çünkü o vahiy gelmeden önce de bir insanın sahip olacağı ve yaşadığı toplumda kendine özel bir yer edineceği üstün insani özelliklere sahipti.

İnsanlar Müslüman olduktan sonra onu imanın bir gereği olarak sevmeye baş­ladılar. Onun bu sevgiye layık olması ise tartışılmazdır. Ancak Müslüman olmadan önce de onu sevip, takdir ediyorlardı. Çünkü o içinde bulunduğu toplum nezdinde sahip olunacak en yüce bir ahlaka sahipti. Bununla alakalı olarak Resulüllah'ın

hayatında bir yolculuk yapıp vahyin geldiği günlere dönelim.

Resulüllah Cebrail ile karşılaşmış, ondan ilk vahiyleri almıştır. Ancak onun sık­ması ve azametli görüntüsü kendisine ziyadesiyle tesir etmiştir. Bu haldeyken ace­leyle evine gelir. Sevgili annemiz Hatice'ye, beni örtünüz, der. Onlar da korkusu geçinceye kadar onu örterler.

Sonra başına gelen olayı biricik eşine anlatır. Ve, kendimden korkuyorum, der. Bunun üzerine sevgili zevcesi, Allah'a yemin ederim ki, Rabbin seni hiçbir zaman utandırmaz. Çünkü sen, akrabanı gözetirsin, aciz olanların ağırlığını yüklenirsin, fa­kire verir, misafiri ağırlarsın, hak yolunda halka yardım edersin, diyerek onu tesel­li eder.

Görüldüğü gibi Hatice Anamız Resulüllah'ın vahiy gelmeden önce sahip oldu­ğu yüce ahlakı gözler önüne sermiştir. Şu sayılan özellikler, yaşadığımız toplumda­ki tüm insanların örnek alması ve ahlak edinmesi gerekli vasıflar değil mi? Sadece bu yönüyle dahi Efendimiz tüm insanlara örnek ve önder olmalı değil mi? Biz Müslümanlar onun "şaşkın" diye Rabbi tarafından adlandırıldığı zamanki ahlakına hangi mesafedeyiz?

Yazımızın başında da değindiğimiz gibi Rabbi onu biçimlendirdi. Vahiyden ön­ce de sonra da onun üstün ahlakı, o sinenin o vahyi alabilmesi içindi. Böylece Yü­ce Rabbimiz onu vahye ve vahyin ağırlığına hazırladı. Bu hazırlık biz Müslümanlar için önemlidir. Zira Rabbi onu hiçbir zaman başıboş ve sahipsiz bırakmamıştır. Onun vahiyden önceki halleri de bizim için en az sonrası kadar önemlidir.

Yaşadığımız coğrafyada ve dünyada hemen her gün yığınlarca moral bozucu, insanı öfkelendiren hatta midesini bulandıran olayları yaşamakta ve izlemekteyiz. İnsanlığın düştüğü bu haller karşısında insanlığımızdan utanmaktayız. Ana babasını öldürenler, çocuklarını öldürenler, ailesini satanlar, devleti soyanlar, ırza tecavüz­ler, mala tecavüzler, katliamlar...Ve tabi ki buna sebep teşkil eden siyasi, politik yaklaşımlar, oyunlar...

İnsanlığın ve insanların hizmetine binaen kurulan kurum ve kuruluşların olayla­ra kayıtsız kalışı, dahası bu olaylara göz yumması ve zımnen destek vermesi...

Ve dahi Etiyopya’da ve Afrika'nın türlü bölgelerinde yaşanan açlık ve zulüm­ler... Açlıktan ölen bebekler...

Ve dahi Amerika'da sokakta yatmak zorunda olan, aç ve açıktaki 10 milyon insan...

 

Ve dahi ülkemizde yoksulluk sınırında ve altında bulunan, vergi verdiği halde hizmet alamayan, hastahanede rehin kalan milyonlar...

Ve dahi...

Ve dahi...

Bunlann arkasında utancından gizlenen bir tarihi de saymıyoruz.

işte bu tablodur, zalimlerin boyayarak çeşitli uydurma adlarla insanlığa sundu­ğu yaşam tarzı. Dünyanın ve insanlığın düştüğü bu durumu idrak eden Bemard Shaw ise sorunların çözümü noktasında bakın ne diyor, "....karşılaştığı problemle­ri bir kahve içme rahatlığı içinde çözen Muhammed'e insanlık ne kadar da muh­taçtır."

Karşımızda ön yargısız, düşünen, araştıran ve onunla ortak yönünü yakalamış bir beşer duruyor. Yineliyoruz ki biz günümüz Müslümanları bırakın vahiyden sonraki Muhammed(sav)’i vahiyden önceki Muhammed'e (sav) ne kadar şiddet­le muhtacız.    

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ