EĞİTİLMEK VE İNSANOĞLUNUN KONUMU - rahle.org

EĞİTİLMEK VE İNSANOĞLUNUN KONUMU - rahle.org

EĞİTİLMEK VE İNSANOĞLUNUN KONUMU


Facebookta Paylaş
Tweetle


 

Emin Oğulcan

Merhaba! Kavuşturan Rabbe hamd olsun. Geçen sayımızda eğitimin önemini kavramak ve kafalarımıza çakmak için biraz kelam etmiştik. "Eğiltilmek" diye bir kavram ortaya atmıştık Biz eğilmekten, bükülmekten yola çıkarak ona bir anlam yüklemiştik Eğitimle insanların kötü davranışlarının, bir ağacın dallarını budamak gibi olduğunu düşünerek böyle bir işe soyunduk. Amacımız bir şeylerden sade­ce ders çıkarmak, bir şeyleri anlamak

İnsanoğlu, bütün dünyayı terbiyesinden geçirmeye çalışmaktadır. Ağaçlar ke­silerek yontulmakta ve istenilen şekillere sokulmaktadır. İstenilmeyen şekilleri bu­danmaktadır. Demir, kanunları bulunarak eğilip, bükülmekte ve istifade için şekil­lendirilmektedir. Dağlar, ovalar düzlenmekte ve istenilen şekilde düzenlenerek yol haline getirilmektedir. Kafamızı çevirip etrafımıza baktığımızda birçok şeyin bu şekillendirmeden (terbiyeden, eğiltilmeden) nasibim aldığını çok rahatlıkla göre­biliriz. Buradan yola çıkarak eğitmenin, şekillendirmenin gerekliliğini savunabiliriz. Savunmaktayız da. İnsanoğlunun burada yapmaya çalıştığı rahatın ve mutluluğun olabilmesi (zorluğun kalkması) için -maddenin halinin bilinerek- halinden "eğiltilerek" (ona hükmederek) elde edilen istifade metodudur. Burada ise tespit etti­ğimiz iki durum yatmaktadır.

1 -Madde

2-lnsanoğlu

Bu ikilinin bir tarafında madde (bilinçsiz obje) diğer tarafında (bilinçli süje) bu­lunmaktadır.

Bilinçli olanın, bilinçsiz olana yönelerek bir ilişkiye girmesi ve bu ilişkinin bilinç­li olanın lehine şekillendirilmesi faaliyeti söz konusudur.

Yani , insanoğlu şekillendirmeye çalıştığı (eğiltmeye çalıştığı) maddenin konu­munu, kanununu bilmektedir veya bilmeye çalışmaktadır.

Şekillendirmeye çalıştığı maddenin bütün özelliklerini bulduktan, bildikten sonra bu işleme başlamaktadır. Yoksa ağacın direncini, demirin erime ve kırılma noktasını bilmezse istemediği sonuçlarla karşılaşacaktır, karşılaşır da.

Ne demek istiyoruz? Şunu:

En üst eğitici (Rab) Allah’tır. Bizler de Rabbin terbiyesinden geçerek ona eğil­mek (itaat etmek) ve insanları ona eğmek zorundayız. Kendimizi ona eğmeliyiz.

Bizi en iyi o bildiğine göre, bizi o yarattığına göre onun sesine kulak vermeliyiz. "Eğiltilerek" ve eğiterek yeryüzünün terbiyesindeki (imarındaki) yerimizi almak zo­rundayız. En üst eğitici olan "Rab" Hz. Muhammed (sav)'e ilk emrini "Oku."olarak vermiştir.

"Yaratan Rabbin adıyla oku. Oku, Rabbin nihayetsiz kerem sahibidir. Ki o, ka­lem ile ( yazı yazmayı) öğretendir, insana bilmediğini o öğretti. (Okumamaktan) sakın! Çünkü insan muhakkak azar." (Alak Suresi, 1 -5)

Bütün kainatı "oku'mak zorundayız. Çünkü okunacak (rab, nihayetsiz kerem sahibi olduğu için) çok şey var. Rabbimiz bize bir şey bilmediğimizi ve bildikleri­mizi de kendisinin bildirdiğini haber vermektedir.

Neden öğrenmek zorundayız. Çünkü "...insan muhakkak azar"da ondan. Ay­nen etrafı otlardan, dallardan, budaklardan temizlenmeyen, kendi kendine bırakı­lan bir arazi veya bir ağaç gibi olur. Ondan istifade etmek mümkün değildir. Ya­bani bir erik gibi tadı ekşi mi ekşi olur. İnsanoğlu da aynen böyledir. Eğitilmezse nahoş bir yapıya sahip olur ve tadımızı tuzumuzu kaçırır.

Bir maddeden bile istifade için o maddeyi araştırarak özelliklerini bulmaya ça­lışırız. Onun hakkında bilgi sahibi oluruz. Sonra faaliyete gireriz. Bu yüzden bizim yapımızı bilen en üst eğitici (Rabbe) kulak vermek zorundayız.

İşte insanoğlu "eğiltmeye" (eğmeye) çalıştığı şeyin bütün özelliklerini iyi "oku'mak zorundadır. (Bilmek; bulmak zorundadır.) Biz de insanoğlunun özellik­lerini iyi okumak zorundayız. Başarının sim burada yatmaktadır.

"Kendini bilirse" okuması ve eğitmesi, faydalı hale getirmesi kolaylaşacaktır. Bu yüzden kendimizi ve en küçüklerimiz olan çocuklarımızı iyi okumak ve onları iyi okutmak zorundayız. O zaman kendimizi ve çocuklarımızı eğitebiliriz.

Okuyabilmek ve eğiltilmiş olabilmek dileğiyle...    

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ