(Tercüme: Mustafa Yılmaz)
Hikmet ehli kişilerden bazıları şöyle demiştin "Cesedin selameti yemeğin azlığında, ruhun selameti günahların azlığında ve dinin selameti de insanlığın hayrına dua etmededir."
Allah Teala: "Ey iman edenler ! Allah'a muttakiler olun!" (5/35)buyurmuştur. Yani Allah'a karşı haşyet (içten saygı) duyun ve ona itaat edin. Yine o, şöyle buyurun "Her nefis, yarına ne gönderdiğine baksın." (59/18) Yani kıyamet günü için ne yaptığına baksın. Bunun manası tasdik edin, itaatle amel edin, çünkü kıyamet günü onların sevabını hazır bulacaksınız demektir.
"Allah'tan sakının. Şüphesiz Allah (hayırdan, şerden ) her ne yaparsanız haberdardır." (59/1 8)
Melekler, gökyüzü, yeryüzü, gece, gündüz; Ademoğlu, hayır veya şer, itaat veya isyan ne yapmışsa hepsine şahitlik eder. Hatta kendi organları bile kendisi aleyhine şahitlikte bulunur.
Yeryüzü; mümin ve zahit kişi için şöyle diyerek şehadette bulunur "Üzerimde namaz kıldı, oruç tuttu, haccetti ve cihat etti." Bu durumda mümin ve zahit kişi ferahlar. Kafir ve isyankar kişi için de şöyle şehadet eder "Üzerimde şirk koştu, zina etti, şarap içti, haram yedi." Merhametlilerin en merhametlisi hesapta kiminle münakaşa yaparsa vay ki o kişinin haline vay!
Mümin, organlarının hepsiyle Allah Tealadan korkandır.
Fakih Ebu’l-Leys'in dediği gibi, müminde Allah korkusunun varlığı şu yedi şeyde belli olur
I- Dilinde: Yalandan, gıybetten, dedikoduculuktan, iftiradan ve gereksiz sözden dilini alıkoyar ve onu Allah'ın zikriyle, Kuran okumayla, ilim müzakeresiyle meşgul eder.
2- Kalbinde: Düşmanlığı, iftirayı, kardeşlere hasedi kalpten çıkarıp atar. Çünkü, "Haset, ateşin odunu yediği gibi iyilikleri yer.Yivayetinde geçtiği üzere tüm iyilikleri mahveder. Şu iyi bilinmelidir ki haset, kalplerdeki büyük hastalıklardandır. Kalplerin hastalıkları da ancak ilim ve amelle tedavi edilebilir.
3- Bakışında: Haram olan yiyecek, içecek, elbise ve bunun dışındaki şeylere; hırsla dünyaya asla bakmaz. Bilakis bakışında ibret yönü esastır. Kendisine helal olmayan şeye bakmaz. Hadiste geldiği üzere; "Gözüne haram dolduran kişinin Allah da kıyamet gününde gözüne ateş doldurur."
4- Karnında: Kamına haram girmez. Çünkü bu durum "Ademoğlunun karnına haram bir lokma girdiği zaman, o lokma kamında kaldığı müddetçe yerdeki ve gökteki bütün melekler ona lanet eder. Şayet o hal üzere ölürse yeri cehennemdir." hadisinde geçtiği gibi büyük günahtır.
5- Elinde: Elini harama uzatmaz. Aksine içinde Allah Tealaya itaat olan şeylere elini uzatır.
6- Ayağında: Allah’a isyan olan bir şeyde adım atmaz, aksine Allah'a itaat ve onun rızası olan işlere yürür, alimlerin ve salih kişilerin sohbetine gitmek için yürür.
7- Itaatında: İtaatim sırf Allah için yapmaya çalışır ve riyadan (gösterişten), ikiyüzlülükten korkar.
Böyle olan kimseler hakkında Allah Teala şöyle buyurur "Ahiret, Rabbinin katında muttakilerindir." (Zuhruf, 35) Başka bir ayette de şöyle buyurur "Şüphesiz muttakiler cennetlerde ve pınar başlarındadır." (Hicr, 45) "Muttakiler güvenilir bir makamdadır." (Duhan, 51) Bütün bu ayetlerde Allah Teala sanki şöyle buyurmaktadır "Onlar kıyamet gününde ateşten kurtulmuşlardır."
Mümine gereken korku ile ümit arasında olmaktır. Böyle olursa Allah'ın rahmetini umar ve ondan ümidini kesmez. "Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz." (Zümer, 53) Mümin, Allah'a ibadet eder, çirkin fiillerinden dönüş yapar ve Allah’a tövbe eder.
Hikaye:
Davud (as) çekildiği bir inziva köşesinde oturmuş Zebur okurken, toprakta kırmızı bir kurtçuk görür ve kendi kendine: "Allah, bu kurtçukla acaba neyi ar-
zuladı?" der. Bunun üzerine Allah, kurtçuğa izin verir, kurtçuk da konuşun "Ey Allah'ın nebisi ! Rabbim, her gün gündüzleri bin defa şöyle dememi bana ilham etti: "Sübhanallah, elhamdülillah, la ilahe illallah, Allahu Ekber" Geceleri de bin defa şöyle dememi ilham etti:" Allah’ım ümmi peygamber Muhammed'e, ailesine ve ashabına salatlar ve selamlar olsun. "Kurtçuk bundan sonra Davud’a şöyle soran "Sen neler söylersin anlat bakalım da ben de, senden istifade edeyim." Davud (as) kurtçuğu küçük gördüğüne pişman olur ve Allah Tealadan korkar da ona tövbe eder, ona tevekkül eder, ona dayanır.
Allah dostu İbrahim (Allah'ın salatları üzerine olsun.) işlediği hatalarını hatırladığında ağlar, kalbinin ıstırabını dinlerdi. Bu durum üzerine Allah, Cebrail'i gönderir. Cebrail de ona gider ve şöyle den "Cebbar olan Allah sana selam ediyor ve sana diyor ki: "Dost, dosttan korkar mıymış hiç?" İbrahim (as) da: "Ey Cebrail ! Hatalarımı hatırlayınca akıbetimi tefekkür ediyorum ve dostluğu da unutuveri- yorum." İşte bu, peygamberlerin, salihlerin ve zahitlerin hallerindendir. İyice ve derinlemesine düşün.