Hasan ARISAN
Şubat 1992'de bağımsızlığını ilan eden Bosna - Hersek 7 Nisan 1992 'de ABD ve diğer batılı ülkelerce tanındı ve 22 Mayıs 1992 Birleşmiş Milletlere yaptığı üyelik başvurusu kabul edildi.
Bosna'daki savaş 1992 yılının ilkbaharında başladı. Bosna'nın kuzeyini hedef alan saldırıların amacı bu bölgelerden Boşnak ve Hırvatları uzaklaştırarak Sırp devletini kurmaktı. Sırpların bu saldırıları bölgedeki diğer etnik gruplar için tam bir felakete dönüştü. Kuşatma altındaki şehirler ve mülteci kamplarında pek çoğu öldürüldü ve işkenceye uğradı.
Savaşın ilk aylarında doğudaki pek çok Boşnak şehri Sırpların saldırıları sonucu kolayca düştü. Ancak şehri çeviren tepelerinde yardımıyla Srebrenizka saldırılara karşı kendisini başarıyla savundu.
1993 'te Birleşmiş Milletler 6 yerleşim birimini "güvenli bölge" ilan etti, Srebrenizka 'da bunlardan birisiydi. Amaç sınırları korunabilir hale getirerek barış için görüşülebilir bir zemin yaratmaktı. Yardımların güvenli bölgelere ulaştırılması gündeme gelince bu uygulama işgalci/saldırgan güçlerle Birleşmiş Milletler askerlerinin işbirliği yapmasını gerektirerek amacı ile tam bir tezat oluşturur hale geldi.
Mayıs 1995 'te Sırplar Saraybosna'daki kuşatmayı şiddetlendirdi ve NATO Sırplara karşı hava saldırısı düzenlendi. Buna misilleme olarak Sırplar 6 güvenli bölgeyi bombalayarak 300 Birleşmiş Milletler askerini rehin aldı. Temmuz 1995 'te General Mladic komutasındaki Sırp güçleri Srebrenizka 'daki Hollandalı Birleşmiş Milletler güçlerini etkisiz hale getirerek şehri hedef aldı. Yaklaşık 25,000 Boşnak Sırp tehdidi üzerine şehri terk ederek bir başka güvenli bölge olan Potocari'ye ulaştı. 5000 mültecinin kampa girmesinin ardından Hollandalı barış gücü askerleri kampın dolduğunu bildirerek kampın girişini kapattı. Bu olay, kampın yakınlarındaki yaklaşık 20,000 Boşnak’ın Sırpların ölüm tehdidine karşı savunmasız kalmasına yol açtı. Sırplar bölgedeki Boşnakları tahliye etmeye başladığında Hollandalı birlikler müdahale bulunmadı, hatta işlemlerin düzgün bir şekilde gerçekleştirilmesi için organizasyonda yardımcı bile oldu. Kadın ve çocuklar ayrıldıktan sonra askerlik çağına gelmiş olan erkekler otobüslere bindirildikten sonra kampın yakınında kurşuna dizilerek öldürüldü. İkinci Dünya Savaşından sonraki bu en büyük soykırımda 10 - 15 bin Boşnak'ın katledildiği iddia edilmektedir. Kızılhaç yetkilileri bu olaylar sırasında 7500 kişinin kaybolduğunu bildirmiştir.
"TECAVÜZLER SİSTEMATİK YAPILDI"
Bosna Hersek ’te 1992 yılında başlayan ve 1995’te Dayton Antlaşması’yla silahların sustuğu savaşın en büyük mağduru çocuklar ve kadınlar oldu. Yaklaşık 300 bin sivilin katledildiği, binlerce kadının tecavüze uğradığı, masum sivillerin toplama kamplarında açlığa terk edildi.
Tecavüzlerin kanlı savaşın stratejisinin bir parçasıydı: "Tecavüzler sistematik yapıldı. Çünkü savaş stratejisini yapanlar Müslüman Boşnakların aile yapısını çok iyi biliyorlardı. Bu nedenle sistematik bir tecavüzün Boşnak toplumuna vereceği zararı da iyi biliyorlardı. 11 ila 60 yaş arası on binlerce çocuk ve kadına tecavüz edildi. Tecavüzler sonucu birçok evlilik son buldu. Birçok kadın memleketinde yaşamayıp gurbete gitti. Yine tecavüzler sonucu hamile kalan çok sayıda kadın doğan çocuklarını çeşitli devlet kuruluşlarına verdi. Bu durum Boşnakların aile yapısına en büyük darbeyi vurdu. Bunun sonucunu ilerleyen yıllarda daha acı bir şekilde görüldü"
1992-1995 yılları arasında yaşanan ve Sırpların soykırım faaliyetleri sonucu yüz binden fazla kişinin hayatını kaybetmesiyle son bulan Bosna Hersek savaşı, miras bıraktığı acılarla insanlığın yüzünü kızartmaya devam ediyor. Savaş sırasında tecavüze uğrayan Bosnalı kadınların doğurduğu ve daha sonra kaderlerine terk ettiği çocuklar “nefret çocukları”, bugün Avrupa’nın ortasında fuhuş sektöründe kullanılıyorlar. Bosna savaşı 16 yıl önce bitti. Savaşlar bitse bile izleri bir anda silinir mi?
BOSNA-HERSEK: SAVAŞTAN ÖNCE VE SONRA
Bosna-Hersek, 1971 yılına gelindiğinde 3,7 milyon ve 1981 yılında 4,1 milyon nüfuslu ülkeydi. Bosna Hersek Savaşı'nın hemen öncesinde, 1991 yılında yapılan nüfus sayımında ise 4 milyon 374 bin 379 kişi olarak tespit edilmişti.
1991 yılında gerçekleştirilen son nüfus sayımında Bosna Hersek'in, yüzde 43.41'ine tekabül eden 1 milyon 889 bin 122 kişisi 'Müslüman', yüzde 31.25'ine tekabül eden 1 milyon 367 bin 155 kişisi 'Sırp', yüzde 17.22'ye tekabül eden 753 bin 242 kişisi 'Hırvat' ve yüzde 8.11'ine tekabül eden 354 bin 860 kişisi ise kendini Yugoslav ya da başka bir etnik unsur ile tanımlayan 'Diğerleri'nden oluşuyordu.
Ne var ki, bu son nüfus sayımının üzerinden geçen 22 yılda çok şey değişti. 1992-95 yılları arasındaki savaş sebebiyle, yaklaşık 2,2 milyon Bosnalı evini terk etti. Bunların 1,2 milyonu, yüzden fazla farklı ülkeye sığındı. Geri kalanlar ise ülke sınırlarındaki başka bir yerleşim yerine göç etmek durumunda bırakıldı. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği verilerine göre, savaş sebebiyle evlerini terk edenlerden sadece yarısı eski ikamet yerlerine dönebildi. Yut dışında yaşayan Bosna Herseklilerin yüzde 80'i, bulundukları ülkeye, geri dönmemek üzere yerleşmiş bulunuyor.
Bosna Hersek, nüfus sayımı meselesini çözüme kavuşturmak uzun yıllar boyunca çabaladı. Fakat politikacıların uzlaşamaması sebebiyle, bu gayretler boşa çıktı. Boşnak liderler, tüm etnik unsurların Bosna Hersekli üst kimliğinde birleştirilmesini, dil, din ve etnik unsurların dikkate alınmamasını talep ediyorlardı. Buna karşılık, Bosna Hersekli Sırp ve Hırvatlar, tam aksini savunuyorlardı.
Yıllarca devam eden tartışmalar, AB'nin zorlamaları neticesinde bir neticeye ulaştı ve Bosna Hersek Parlamentosu, nüfus sayımının 1-15 Nisan 2013 tarihleri arasında yapılması kararlaştırıldı. Bu çerçevede, 15-29 Ekim 2012 tarihleri arasında, deneme amaçlı pilot sayım yapıldı. Fakat Uluslararası İzleme Operasyonu, teknik hazırlıklarda yetersizlikler tespit ederek, nüfus sayımının altı ay ertelenmesini tavsiye etti. Böylelikle, nüfus sayımı 1 Ekim 2013'e ertelendi.
1-15 Ekim 2013 tarihleri arasında yapılan nüfus sayımında; yaş, cinsiyet, eğitim, okuryazarlık, etnik-milli kimlik, din, dil ve gelir durumu gibi konulara dair 46 soru yöneltildi. Fakat bunlardan üç tanesine, 'milliyet', 'din', 'dil' ve 'etnisite' sorularına, verilecek cevaplar Bosna Hersek'in geleceği adına büyük bir önem taşıyordu.
Nüfus sayım formlarında etnik-milli kimliğe ilişkin soruya sadece 'Boşnak', 'Hırvat', 'Sırp' ya da 'Diğer' seçeneklerinden biri ile cevap verilebildi. Bu ülkede yaşayan Türk ya da Roman gibi azınlıklara etnik kimlik seçme hakkı tanınmadı.
Dini inanca ilişkin soruya da, 'İslam', 'Katolik', 'Ortodoks', 'Cevap vermek istemiyor' ya da 'Diğer' seçeneklerinden biri ile cevap verilebildi. Musevilik gibi ülkede daha az sayıda inananı bulunan dini gruplara ilişkin bir seçenek bulunmadı.
Nüfus sayım formlarında cevaplanması istenen bir diğer soru ise anadil ile ilgiliydi. Cevap seçenekler ise 'Boşnakça', 'Sırpça', 'Hırvatça' ve 'Diğer' ile sınırlı kaldı.
Bu sorulardan ilk ikisinin cevabı isteğe bağlı iken, dil sorusuna cevap vermek zorunluluk arz ediyordu. Dil sorusunu cevaplamayanların, 100 KM (50 Euro) para cezası ödeyecekleri duyuruldu.
Geçtiğimiz sene Ekim ayında yapılan deneme amaçlı pilot nüfus sayımında sadece 'ülke vatandaşlığı' sorusu sorulmuştu. Ancak başını Bosna Hersek Sırp Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Milorad Dodik'in çektiği Bosna Hersekli Sırpların gayretleriyle, 'ülke vatandaşlığı' sorusuna bir de 'entite vatandaşlığı' sorusu ilave edildi. Cevap seçenekleri ise, Sırp Cumhuriyeti'nin gelecekte yeni bir bağımsızlık bir bağımsızlık denemesine zemin teşkil edebilecek şekilde 'Bosna Hersek Federasyonu', 'Sırp Cumhuriyeti' ve 'Cevap vermek istemiyor' olarak düzenlenmişti.
Bu sorulara Bosnalı Sırp ve Hırvatların vereceği cevaplar çoktan belli olmasına karşın, Boşnakların kafası oldukça karışıktı.
'Boşnak' etnik tanımlamasına hiç alışık olamayan birçok Bosna Hersekli Müslüman, 'Bosnalı', 'Müslüman' ve 'Boşnak' cevapları arasında tereddüt ediyordu. Bu durum, Bosna Hersekli Müslüman Boşnak halkı için 'ulusal azınlık' konumuna düşmek gibi büyük bir tehlike arz ediyordu. Tehlikeyi bertaraf etmek adına, Bosna Hersek İslam Birliği, Adil Zulfikarpaşiç Boşnak Enstitüsü, Bosna Hersek İslam Birliği resmi yayın organı Preporod, yardım kuruluşu Merhamet ve Boşnak Aydınlar Kongresi Konseyi gibi beş güçlü organizasyonu tek çatı altında toplayan, 'Nüfus Sayımı 2013 Fonu' tarafından yoğun bir bilgilendirme faaliyeti yürütüldü. Öyle ki, Bosna Hersek İslam Birliği'nin camilere astırdığı bilgilendirme ilanları, camilerdeki vaazlar ve düzenlenen konferanslar ile seçim dönemlerinde dahi görülmemiş, organize bir propaganda ve kampanya dönemi yaşandı.
STK'ların bu faaliyetlerine Boşnak siyasetçilerden de destek geldi. Rahmetli Aliya İzetbegoviç'in kurucusu olduğu Demokratik eylem Partisi-SDA ve Üçlü Cumhurbaşkanlığı Konseyi Boşnak eski üyesi Haris Silajdziç'in kurucusu olduğu Bosna Hersek İçin Partisi-ZABİH de, bu fonun çalışmalarına destek verirken, nüfus sayımında oynanmak istenen oyunlara karşı durdular. Buna karşılık, Bakanlar Kurulu tarafından Boşnakları temsilen nüfus sayımı görüşmelerinde görevlendirilen, İletişim ve Ulaştırma Bakanı ve Sosyal Demokrat Parti-SDP üyesi Damir Haciç'in tavrı oldukça ilginçti. Kendisini 'Boşnak' yerine Bosnalı" olarak tanımlamayı tercih eden Haciç, nüfus sayımı esnasında, kendisini 'Müslüman' olarak tanımlayacakların 'Boşnak' olarak kayıtlara geçirilmesine karşı çıktı. Boşnaklığı kabul etmeyen birinin, bu tavrı elbette şaşırtıcı değil. Şaşırtıcı olan Boşnaklığı kabul etmeyen birinin, Boşnakları temsil etmek üzere görevlendirilmesindeydi.
Resmi Olmayan İlk Sonuçlar
İşte böylesine kafaların karmaşık ve ayak oyunlarının bol olduğu bir ortamda 1-15 Ekim 2013 tarihleri arasında nüfus sayımı gerçekleştirildi. Zaman zaman bazı usulsüzlük ve suiistimaller yaşansa da, Türkiye'deki bazı basın yayın organları ve bunlara bağlı gazetecilerin abartılı ifadelerle süslediği kadar, büyük bir olay yaşanmadan nüfus sayım süreci tamamlandı.
Nüfus sayımına dair ilk neticelerin 90 gün içerisinde ve detaylı neticelerin 1 Temmuz 2014'den itibaren aralıklarla yayımlanacağı daha önceden ilan edilmişti. İlan edildiği üzere, sayımının resmi olmayan ilk neticeleri 31 Ekim 2013'de belli oldu.
Bosna Hersek'in BN Televizyonu tarafından açıklanan ilk verilere göre Bosna Hersek'in nüfusu, 3,7 ila 3,8 Milyon arasında. Ülkenin iki kurucu federasyonundan biri olan Bosna Hersek Federasyonu'nda 2,6 Milyon ve Sırp Cumhuriyeti Entitesi'nde 1,2 Milyon kişi yaşıyor. Bosna Hersek Sırp Cumhuriyeti Entitesi'ndeki 1,2 Milyon kişiden, 186 ila 205 bini Boşnak.
BN televizyonunun, Bosna Hersek Hırvat Demokratlar Birliği-HDZ BH lideri Dragan Coviç'e dayanan, bir başka tahminine göre de, ülkede 470 bin Hırvat ve diğer etnik unsurdan insan yaşıyor.
Özellikle son on yılda Bosna Hersek'in çeşitli şehirlerinde yaşayan birçok Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bulunuyor. Yapılan sayım esnasında kendisini Türk olarak tanımlayanlar da 'Diğerleri' hanesine işlenmiş bulunuyorlar.
Resmi olmayan bu ilk neticeler, ülke nüfusunun yüzde 54'ünün Boşnak, yüzde 32.5'inin Sırp, yüzde 11.5'inin Hırvat ve kalan %2'sinin diğer etnik unsurlardan oluştuğunu gösteriyor.
Sonuçların anlam ve önemi
Boşnaklar bugüne kadar on iki nüfus sayımı geçirdiler. Osmanlı'dan sonra ülkede yapılan nüfus sayımlarında, Boşnaklar kendilerini 'Muhammedciler', 'Sırp Müslümanlar', 'Hırvat Müslümanlar' ve eski Yugoslavya döneminde 'Müslüman' olarak tanımlamak zorunda bırakıldılar. Bu sebeple bu nüfus sayımının en önemli neticesi, Bosna Hersekli Müslüman Boşnakların, tarihte ilk defa 'Boşnak' kimliğini resmi hale getirme şansına erişmiş olmasıdır.
Son sayımının ilk neticeleri, 1991 yılındaki sayımın neticeleri ile karşılaştırıldığında; aradan geçen 22 yıla rağmen, ülke nüfusunun 600 bin kişi azalmış olduğu görülüyor. Bu azalışta, doğum ve ölümlerin yanı sıra, çoğunluğunu Müslüman Boşnakların oluşturduğu; savaş sırasında hayatını kaybedenler ve ülkeyi terk etmek zorunda kalanlar kaynaklanıyor.
1-15 Ekim 2013 tarihleri arasındaki sayımın kesin neticeleri, 1992-95 yılları arasında yaşanan savaşta hayatını kaybedenlerin, evine ve iş yerlerini terk etmek zorunda kalanların ve kayıpların sayısı hakkında daha net bilgilere ulaşılacak. Bu aynı zamanda soykırım hareketlerine dair resmî bir veri olacak. Boşnakların, savaştan sonra azınlık duruma düştükleri, Srebrenitsa, Foça, Banya Luka ve Vişegrad gibi şehirlerdeki dönüşüm daha net hale gelecek.
Nüfus sayımının resmi kesin neticelerinin açıklanmasının ardından daha net ve güvenilir istatistiki bilgilere erişecek olan Bosna Hersek, AB'ye entegrasyon yolunda önemli bir yol almış olacak ve üyelik başvurusu için kapıyı biraz daha aralayacak. Bosna Hersek'in, AB eğitim, sağlık ve bilim fonlarından yararlanma şansı da artacak. Ayrıca, ülkede kişi başına düşen GSYİH'nin doğru hesaplanması, hayat standardının belirlenmesi, sosyal politikaların geliştirilmesi ve işgücü verilerinin güncellenmesi gibi birçok meseleye ışık tutacak.
Açıklanan neticeler, sadece ilk bakışta, oldukça umut verici gibi görünüyor. Örneğin, Boşnakların sayısı 1991 yılında 1 milyon 889 bin 122 kişisi iken bugün iki milyonu aşmış bulunuyor. 1991 yılında Boşnakların toplam nüfusa oranı yüzde 43.41 iken, bugün yüzde 54 seviyesine ulaşmış görünüyor.
Buna karşılık, Bosna Hersekli Sırpların sayısı 1991 yılında 1 milyon 367 bin 155 kişisi iken bugün 1 milyon 235 bine gerilemiş bulunuyor. Ancak 1991 yılında Bosna Hersekli Sırpların toplam nüfusa oranı yüzde 31.25 iken, bugün yüzde 32,5’e yükselmiş.
Hırvat cephesinde de durum pek farklı değil. Bosna Hersekli Hırvatların sayısı 1991 yılında 753 bin 242 kişisi iken bugün 437 bine kadar gerilemiş bulunuyor. Ancak 1991 yılında Bosna Hersekli Hırvatların toplam nüfusa oranı yüzde 8.11 iken, bugün yüzde 11,5’e kadar yükselmiş.
Bosna Hersek Sırp Cumhuriyeti'ndeki değişimi değerlendirmek için de bölgeden gelecek ayrıntılı neticeler beklenmeli. Çünkü Bosna Hersek Sırp Cumhuriyeti Yerel Yönetimler Kanunu'nun üçüncü maddesi gereği, son nüfus sayımına göre, yüzde 51 ve üzeri Sırp nüfusun yaşadığı bir şehirde, Boşnak birinin belediye başkan yardımcısı, belediye meclis başkanı ya da resmi kurumlarda yönetici pozisyonunda bulunamayacak.
Resmi olmayan ilk neticelere göre, Bosna Hersek Sırp Cumhuriyeti Entitesi'ndeki 1,2 Milyon kişiden, sadece 186 ila 205 bini Boşnak. Sırp Cumhuriyeti'ndeki Boşnak nüfustaki bu azalma, 1992-95 Bosna Savaşı'ndaki soykırımların açık bir neticesi ve gelecek adına büyük bir tehlikenin işareti.
SONUÇ
Rakamlara çok fazla aldanmamak gerekiyor. Evet, Boşnak nüfusta sayısal ve oransal olarak bir artış söz konusu. Fakat bu artış istenen seviyede değil.
Sayım neticeleri adına söylenmesi gereken bir başka önemli husus, her şeye rağmen ülkede çoğunluğu elinde bulunduran, Boşnak nüfusa sabitlenmiş ticari ve ekonomik destek verilmesinin şart oluşudur.
İslam ülkeleri, duygusallığın ötesinde, ticari ve ekonomik açıdan kalıcı destek sağlayamazlarsa, Bosna Hersek'teki Boşnak çoğunluk kuru bir kalabalıktan ibaret kalabilir.