Fikri ÜNSAL
Neden i-Nesli?
“i-Nesli” kitabı Amerika’da yapılan ekran süresi, akıllı telefon kullanma, bilgisayar oyunu oynama gibi davranışların gençler üzerindeki etkisini geniş şekilde ele alan bir kitap. Kitapta ekran süresinin i-Neslinde oluşturduğu “mutsuzluk, yalnızlık, depresyon, alışveriş, ev-arabaya karşı tutum, okula ve okumaya karşı tutum, din, siyaset, madde kullanımı, kürtaja karşı tutum” gibi hayatın neredeyse her alanındaki etkileri ele alınmış. Kitap Psikoloji Profesörü Jean M. Twenge tarafından yazılmış. Amerika’da uzun yılları kapsayan çok sayıda araştırma çalışması ve Jean M. Twenge’nin yüz yüze görüşmeleri kitaba kaynaklık etmiş. Bu yazıda yazarın yüz yüze görüşmelerinde geçen veya elektronik ortamda kişilere ait ifadeler tırnak içinde yazılmıştır.
“i-Nesli” bizler için gençleri tanımak [ Davet – Eğitim ], çocuklarımızı tanımak [ Yetiştirme ] ve yetişkin i-Neslini tanımak [ Dikkat - Davet – Eğitim ] anlamında bir katkı sağlayabilir. “i-Nesli” tanımı “elektronik aygıt kullanımı üzerinden ele alındığı için” gençler, çocuklarımız ve biz; kısaca “elektronik aygıt kullanan herkes için geçerli bir tanımlama” olabilir. Kitap, Amerika’da yapılan çalışmalarla oluştuğu için bizim kültürümüze uymayan, Amerika’ya özgü durumlar içeriyor olabilir. Çalışma Türkiye’de dahi yapılmış olsa bu tür çalışmaları mutlaklaştırmamak gerekiyor. Bugünün gençliğini ve bugünün insanını anlamaya katkısı olabilecek bir çalışma olarak görülmesi en doğrusu beklide.
i-Nesli
“i-Nesli” kavramı kuşak doğum yılı kesitlerinde (1995-2012) arası doğanlar için kullanılmış. Bebek Patlaması Nesli (1946-1964), X Nesli (1965-1979), Y Nesli (1980-1994) olarak ifade edilmektedir.
Kitapta geçen “Gelecek 10 yıl içerisinde bir duruma uyan yüz ifadesini değil, emojiyi (duygu ikonu) bilen daha fazla genç insanla karşılaşabiliriz” ve “Amaç gerçekten kaygılı bir sürü insan üretmek için bir ortam oluşturmaksa bunu başardık” diyor Cornell Üniversitesinde araştırmacı Janis Whitlock. “İçinden çıkamadıkları bir uyarıcı kazanındalar” ifadeleri gelecek açısından endişe veriyor.
i-Nesli Kavramı “iPhone Nesli” , (iPhone ise İnternet Telefonu anlamında kullanılıyor) “Bireycilik Nesli” (İndividualism), “Güvensizlik Yaratan Gelir Eşitsizliği Nesli” (İncome İnequality) olarak kullanılıyor.
American Girls dergisi sosyal medya sayısına konuşan bir kız “Herkesin iPhonu olmak zorunda”
Her 3 gençten 2 sinin iPhone’u var ABD de (2015 yılı Pazar araştırması sonucu)
Ne kadar i-Neslindensiniz?
Son 24 saatte en az bir saatinizi cep telefonunda mesaj yazarak ya da konuşarak geçirdiniz mi? Evet
Snapchat hesabınız var mı? Evet
Kendinizi dindar birisi olarak mı görüyorsunuz? Hayır
Sürücü ehliyetinizi 17 yaşında mı aldınız? Hayır
Ergenlik döneminde anne babanızla çok kavga ettiniz mi? Hayır
Lisedeyken neredeyse haftanın her akşamını arkadaşlarınızla mı geçiriyordunuz? Hayır
Lisedeyken öğretim yılı içinde bir işte çalıştınız mı? Hayır
Siyasi açıdan bağımsız mısınız? Evet
Esrar kullanımı yasal olmalı mı? Evet
Lisedeyken kendinizi sık sık dışlanmış ve yalnız hisseder miydiniz? Evet
Sorulara Evet ve Hayır olarak cevap veriniz. Cevabınız sorudaki cevapla aynı ise 1 puan veriniz. Puanınız ne kadar yüksekse o kadar i-Neslindensiniz.
Yavaş Yavaş Büyümek
Araba kullanma, çalışma, anne baba olmadan evden çıkma, evden kaçma i-Neslinde bunlar yok veya daha az. Yetişkinler gibi harcama eğilimi daha az çocuklar gibi davranma eğilimi daha fazla. Bir üniversite öğrencisi öğretim üyesine “Bize çocuk gibi davranmanızı istiyoruz, yetişkin gibi değil” demiştir. i-Nesli büyümek için acele etmiyor. Şimdi 18 bir zamanların 14 yaşı, 14 ise 10 yaşı andırıyor. Ergenlik artık yetişkinliğin başlangıcı değil çocukluğun bir uzantısı. Çocukluk “az stres” ve “eğlence” ile özdeşleştiriliyor. Yetişkinlik ise “sorumluluk üstlenmek” ve eğlencenin bitmesi. “Herkes yatağında mışıl mışıl uyurken işe gitmek için kapıdan çıkmak. Yetişkinleşmek canıma tak etti”. “18 YAŞINA BASMAK İNSANLARI NEDEN HEYECANLANDIRIYOR???? YETİŞKİNLEŞMEKTEN ÖDÜM PATLIYOR BENİM !!!!” demiş bir twitter kullanıcısı.
i-Nesli daha az çalışıyor, ödevlere daha az zaman harcıyor ve daha az dışarı çıkıyor ise ne yapıyorlar? Akıllı telefonlarıyla daha çok vakit geçiriyorlar. New York 33. Bölge Polisi “Bölge sakinlerini gece yatarken yastık altında bırakılan telefonların yangın tehlikesine karşı” uyarıyordu. “Uyurken telefonunuzu ne yapıyorsunuz? Neden?” Yanıtlar bir takıntı profilini ortaya koyuyor. Hemen hepsi telefonlarıyla uyuyordu. Telefonları yastıklarının altında, yatağın üzerinde veya hemen uzanabilecekleri bir yerde duruyordu. Uyumadan önce sosyal medyaya bakıyor, video izliyorlardı. Sabah uyanır uyanmaz da telefonlarına uzanıyorlardı. (Uzanmak zorundaydılar. Alarm olarak da telefonlarını kullanıyorlardı). Uyumadan önce son gördükleri uyandıktan sonra ilk gördükleri telefonlarıydı. Telefonlarıyla ilgili söyledikleri, bir bağımlının uyuşturucu hakkında konuşmasını andırıyordu. Yataktayken telefonuna baktığını söyleyen biri : “Yanlış bir şey, biliyorum ama karşı koyamıyorum” diyordu. “Uyurken telefonumun yanımda olması beni rahatlatıyor” diyordu 20 yaşındaki Molly.
i-Neslinde Lise Son Öğrencileri günde ortalama 2.25 saatini mesajlaşmayla, 2 saatini internette, 1.5 saatini elektronik oyun oynayarak, 0.5 saatini görüntülü sohbetle geçiriyor. Toplam ekran süresi 6 saat.
“İnstagram’da insanların resimlerine bakarak o kadar çok zaman harcıyorum ki ….”. “Snapchat’e bakmak için telefonumu açtığımda bir saatten önce bırakamıyorum, kendimden geçiyorum”. “Ev ödevimi yapmaya başladığımda telefonumda yanımda olmalı, arkadaşlarımın mesajlarına bakabilmeliyim. “Birisi hiç durmadan omzunuzu dürtüyormuş gibi, dönüp bakmak gerekiyor”. “İnstagram’ı kaldırmak istedim hep ama sonra fotoğraflarda o kadar güzel görünüyorum ki diye düşündüm”.
“Değişimin görece hızını düşündüğünüzde bugün her şeyin ne kadar çılgınca olduğunu fark ediyorsunuz. Ben lisedeyken ‘bakın burada bir fotoğrafım var, beni beğenin’ desem her halde yumruğu yerdim. Kızın biri ortalıkta dolanıp çıplak fotoğraflarını gösterse terapiye gitmesi gerektiği düşünülürdü. Bugünse bunlar “Selfie Pazarı” nın bir parçası.” ( Dürtü Toplumu: Anında tatmin Çağında Amerika – Paul Roberts )
Kızlar erkeklere göre daha fazla sosyal medyada zaman geçiriyor, erkekler ise kızlara göre daha fazla bilgisayar oyunu oynuyor. Bilgisayar oyunlarında istatistikçilerin “İki Tepeli Dağılım” dedikleri durum göze çarpıyor. Ergenlerden bazıları hiç oynamıyor bazıları da çok oynuyor. 2015 yılında ergenlerin %27’si haftada bir saatten az oynarken %9’u 40 saatten fazla oyun oynadığını söylüyor- tam zamanlı bir iş gibi. Gençlere “Yaşça büyük olanların senle ilgili neyi anlamasını isterdin?” diye sorulduğunda “İnsanın anne babası bir şey istedimi onun hemen oracıkta olmasını istiyor. Oyunu kafama göre durdurup yeniden başlatamam, bunu anlamıyorlar” diyorlar.
Kitaplar Öldü Mü?
2015 yılında her üç lise son sınıf öğrencisinden biri geçen yıl zevk için bir tek kitap dahi okumadığını söylüyor. Neden? Belki de kitaplar yeterince hızlı olmadığı için. Kitaplar bir sonraki bağlantıyı tıklayacak ya da bir sonraki sayfaya birkaç saniyede geçecek şekilde büyütülmüş bir kuşağın dikkatini uzun süre odaklandıramıyor olabilir. Okulda hep en yüksek notu alan Harper: “Okuyan bir insan olduğum pek söylenemez. Aynı kitabı öyle uzun bir süre okumak bana zor geliyor. Hareketsiz oturup süper sessiz olamıyorum. Günde 20 dakika okumamız gerekiyor ama kitap kısa sürede ilginçleşmiyorsa okumakta çok güçlük çekiyorum” diyor. Bir karikatürde kütüphane görevlisi çocuğun eline kitap verirken şöyle diyordu: “Uzun bir mesaj gibi düşün”. Kitapla ilgili bazı kanaatler şöyle: “Sadece bir ders için gerekiyorsa okuyorum”. “Kitaplardan zevk almıyorum”. “Uykum geliyor, kitaplar sıkıcı”. “Hiç kitap okumuyorum”
Akıllı telefonlar ergenlerin o kadar çok zamanını alıyor ki başka şeyler için boş zamanları kalmıyor. Belki de basılı yayınlardan uzak kalmak zararsızdır. Özellikle akademik başarı korunuyorsa. Ancak SAT (Akademik Yeterlik Testi) verilerine göre 2006’dan bu yana yazma becerisi ve 2003’ten bu yana eleştirel okuma becerisi %13 azalmıştır. “Çok az kitap okuyan öğrenciler sekiz yüz sayfalık bir üniversite ders kitabını nasıl sindirebilir?”.
Okuma Konusunda Çözüm Önerileri
Bilmeleri gereken şeyleri onlara öğretirken “onarla buldukları noktada buluşmamız gerekiyor. Resim-video paylaşımı, küçük test ve anket gibi etkileşimli etkinlikler içeren e-kitaplar hazırlanması. Daha kısa ve yazı dili olarak daha fazla konuşma ağırlıklı kitaplar hazırlanması. Kısa metinler oluşturulması ve okuma düzeyinin düşürülmesi. i-Nesli akılı telefonlarıyla o kadar meşgul ki dergi-kitap okumakla, sinemaya gitmekle televizyon izlemekle ilgilenmiyorlar ya da bunlara zaman bulamıyorlar. İnternet basılı yayınların düşüşünü daha da hızlandırdı. Matbaa 1440 yılında bulundu ve kâğıda baskı 500 yıldan uzun bir süre bilgi iletmenin standart yolu oldu. Şimdi bunun değiştiğine tanık oluyoruz. i-Nesli ve sonraki kuşaklar bir konuyu derinlemesine incelemek için gerekli olan sabrı öğrenemezse bu nedenle de ABD ekonomisi geri kalmaya başlarsa bizim için kötü olur
Yanyana Değil Sanal
Ergenlik çağında her gün arkadaşlarıyla buluşanların sayısı sadece son 15 yılda yarı yarıya azalmış, özellikle son dönemlerde sert bir düşüş olduğu görülüyor. “İnsan neden parti yapar? Sıkıldığı için. Şimdi Netflix var sınırsız dizi izleyebiliyorsunuz. Snapchat’te parti hiç bitmiyor”. Üniversite öğrencileri 2016 yılında (1980’lerin sonlarına oranla) arkadaşlarıyla yüz yüze görüşme süresi haftada 7 saat azalmış. Bu azalma toplumsal becerileri, uzlaşma ilişkilerini ve duygu yönetimini geliştirmeye de haftada 7 saat daha az zaman ayırmak anlamına geliyor. Piyano çalmak gibi toplumsal becerilere alıştırma gerektiriyor. i-Nesli’nin toplumsal becerilerde alıştırma yapmadığı için üniversite-iş görüşmeleri, arkadaş edinme gibi durumlarda hata yapma olasılığı daha yüksek. Bu süre ödevde değil ekran başında geçiriliyor
“Bazı çocuklar sosyal medyaya ve oyunlara o kadar bağımlı ki yanlarındaki insanlarla etkileşime geçemiyor” diyor Kevin. 13 yaşındaki Athena “Evdeyken de arkadaşlarının ve kendisinin aileleriyle değil telefonlarıyla ilgilendiklerini söylüyor. “Arkadaşlarımı aileleriyken de gördüm – onlarla konuşmuyorlardı” diyor. “Bir yandan telefonlarıyla uğraşırken sadece ‘Evet, evet, tamam’ diyorlardı. Aileleriyle ilgilenmiyorlar.” Athena son zamanlarda çoğunlukla yalnızmış: Bir başına kapandığı odasında Netflix, mesajlaşma ve sosyal medya ile geçen yazın ardından “Yatakta izim çıkmıştı” diyor. i-Neslinin daha fazla yaptığı bir tek etkinlik var: Boş zamanlarında daha fazla yalnız kalıyorlar.
i-Nesli Birlikte AVM’ye daha az gidiyor, eğlence olsun diye arabayla dolaşma eğilimi daha az, birlikte sinemaya daha az gidiyor, gece kulüplerine daha az gidiyor. Bunların yerine elektronik iletişim kuruyorlar. Whatsapp, Facebook, İnstagram, Snapchat, Youtube’la iletişim kuruyorlar. i-Neslinde çevrimiçi arkadaşlık çevrimdışı arkadaşlığın yerini almış durumda.
Ekran Süresi Mutluluk İlişkisi
Ekran başında daha çok zaman geçiren ergenlerde mutsuz olma eğilimi daha yüksek. Haftada 10 saatini sosyal medyada harcayan 8. sınıf öğrencilerinin mutsuz olma olasılığı %56 oranında daha yüksek.
Yüz yüze etkileşimlerde ise bun tam tersi geçeri: Arkadaşlarıyla yüz yüze etkileşim yapanlarda mutsuzluk olasılığı %20 daha az.
1095 Danimarkalı rastgele 2 gruba ayrıldı. 1. grup 1 hafta Facebook kullanmayacaktı (Deney Grubu) 1I. grup Facebook kullanmaya devam edecekti (Kontrol Grubu) 1 hafta sonunda ara verenlerin kendilerini daha mutlu, daha az yanız, daha az depresif hissettikleri görüldü.
Ekran Süresi Yalnızlık İlişkisi
İnternet haberleri, tv, sosyal ağ, ev ödevi yalnızlığı artırırken; çalışmak, basılı yayın okumak, dini törenler, spor eksersiz ve kişisel toplumsal etkileşim yalnızlığı azaltıyor
Sosyal medya sitelerini her gün ziyaret eden ergenlerde şu ifadelere katılım oranı daha yüksek: “Kendimi sık sık yalnız hissediyorum”. “Kendimi sık sık dışlanmış hissediyorum”. “Sık sık keşke daha fazla yakın arkadaşım olsaydı diyorum”.
Ekran Süresi Depresyon İlişkisi
İnternet haberleri, tv, sosyal ağ, çalışmak depresyonu artırırken; ev ödevi, basılı yayın okumak, dini törenler, spor eksersiz ve kişisel toplumsal etkileşim depresyonu azaltıyor
Depresyon belirtileri; 1- Hayat sık sık anlamsız geliyor 2- Geleceğe genellikle umutsuz bakıyorum 3- Hiçbir şeyi doğru yapamadığımı hissediyorum 4 – Hayatımın çok yararlı olmadığını hissediyorum İFADELERİNE KATILMAK 5- Hayattan herkes kadar zevk alıyorum 6- Yaşamak güzel bir duygu İFADELERİNE KATILMAMAK
Sosyal medya “Yetersizlik duygularında” bir rol oynuyor olabilir. İnternette genellikle ‘yalnızca başarılarını paylaşıyor’. Ergenler de yeterli olarak yüz yüze de gelmedikleri için hata yapanın sadece kendileri olmadığını bilemiyorlar. New York City Bellevue Hastanesi Psikiyatrist Fadi Haddad Time Dergisi’ne şunları söylüyor: “Acil servise her hafta sosyal medyadaki bir dedikodu ya da olaya sinirlenen bir kız geliyor”.
Ekran Süresi İntihar İlişkisi
Aşağıdakilerin en az biri “Evet” olarak cevaplanıyorsa intihar riski olarak değerlendiriliyor: 1. İki hafta boyunca kendini çok üzgün ve umutsuz hissetmek. 2. İntiharı ciddi bir şekilde düşünmek 3. İntihar planı yapmak ya da daha önce intihar girişiminde bulunmak.
Ergenlik çağında günde 3 saatten fazlasını elektronik aygıtlara ayıranlarda en az bir intihar riski etkenini sergileme eğilimi %35 daha fazla. Elektronik aygıtlar içinde televizyon da var ancak riski az, asıl risk akılı telefonlar, sosyal medya kullanımı ve bilgisayar oyunu oynamakta. Tersine ekran dışı faaliyetler örneğin “Spor” intihar riskini azaltıyor.
Öyleyse ekran başında geçirilen kaç saat çok fazla? Risk ekran başında günde 2 saat ya da daha fazlasıyla başlıyor ve yükseliyor. Çok yüksek düzeylerde (5 saat ve fazlası) kayda değer oranda yüksek intihar riski arasında bağlantı kuruluyor.
Ekran süresi ile intihar arasında neden böyle bir ilişki var? Etkenlerden biri SİBER ZORBALIK. Siber zorbalığa maruz kalan ergenlerin üçte ikisi (%66) en az bir intihar riski etkeni sergiliyor, bu da okulda zorbalığa maruz kalanlardan %9 oranında daha yüksek. Siber zorbalıktan kurtulamıyorlar çünkü telefonlarından vazgeçemiyorlar.
15 yaşındaki Sierra American Girls’de ona siber zorbalık yapan kızlar için “Mesajlarda ‘Seni kimse sevmiyor, git kendini öldür’ diyordu” yazmış. Yine Sierra’nın bir Instagram paylaşımı yorumunda “…Salak gibi duruyorsun… üzerindeki giysilerle köşede bekleyen ucuz bir fahişeye benzemişsin” yazılmış. Ardı arkası kesilmeyen zorbalıklar Sierra’yı bulanıma sokmuş. “Acısını hafifletmek için sürekli dondurma yiyorum ama şişmanlamak da istemiyorum. Sonunda çözümü kesmekte buldum” diyor Sierra. Sierra neyi kesti? Dondurma yemeyi! Ya da? Sierra “kesmek” derken “kendini yaralamayı” kast ediyordu. Sonunda kendini öldürmeye çalışmış. Önce bulabildiği kadar hap yutmuş. Sonrada bir arabanın altına atmış kendini.
Bir araştırmaya göre “#selfharmmm (kendine zarar verme) etiketi Integram’da 2014 yılında 1.7 milyon kez anılırken 2015 yılında bu sayı 2.4 milyona fırlamış. (Etiketteki fazladan m harfi bu eylemden alınan zevki ifade ediyor, gaddar bir ironi)
Kendine zarar veren bir çocuğun annesi kızının 17 Facebook hesabı olduğunu keşfedip hemen hepsini iptal etmiş. 2015 yılında ergenlik çağında kendini öldürenlerin oranı 2007 yılına göre %46 daha fazla. i-Neslinde bir arada geçirilen zaman azaldığı için cinayet azalmış.
Araştırmalarda kısa süreli toplumsal reddedilmelerin dahi insanı altüst ettiği, saldırganlığı artırdığı, umutsuzluğa sürüklediği ve daha fazla kurabiye yemelerine neden olduğu bulunmuştur. Mesajlaşma ve sosyal medya -özellikle ergenlerde- reddedilmenin getirdiği olumsuz duyguların ortaya çımasına -işler yolundayken bile- çok elverişlidir. Elektronik iletişimde genellikle bulunduğumuz nokta ile karşı tarafın cevabı arasında bir gecikme oluyor. Bir mesaj gönderdiğinizde olanları düşünün: Hemen cevap gelmediğinde “acaba bana kızdı mı?” “Yazdıklarım hoşuna gitmedi mi?” gibi duygular içine giriyoruz. Sosyal medya paylaşımlarında da herkes hemen beğeni almak istiyor. Beğeniler gecikince ya da hiç gelmeyince KAYGI oluşuyor. Cevap gelmemesi : “Yani, hepimiz bunu çok fazla irdeliyoruz” diyor Greta. “Bir çocuğa gıcık olduğumda mesajını okuduğumu ama onu görmezden geldiğimi bilmesine bayılıyorum” “Evet ama bu taraftaki sen olduğunda insan stres oluyor” diyor Melisa. “Ve depresyona giriyor” diyor Padma. “Mesajlarınızı görmezden geldiklerinde insan, ben niye yaşıyorum ki zaten, diye düşünüyor”. Kusursuz selfielere verilen önem kızlar arasındaki beden imgesi sorunlarını artırdı. “Kendini değiştirmek zorunda olduğunu hissettiriyorlar sana, sadece kendin olman yetmiyor, kilo vermen ya da alman falan gerekiyor.” “Her sabah kalktığında bir maske takman, kendin değil bir başkası olman gerekiyor sanki”. Kızların bir türlü vaz geçemediği “Bana kızdı mı acaba?” sorusunun yanıtını akıllı telefonlarda bulmak daha da zor.
Güvensiz: Yeni Akıl Sağlığı Bunalımı
Dışlanmış ve Yalnız: 13 Yaşındaki Grace Instagram’ı açınca en yakın arkadaşlarının bir doğum günü partisindeki fotoğraflarını gördü – onu davet etmemişlerdi. “Bir tek beni çağırmamışlar gibi hissettim..”. “Bensiz çok eğleniyorlar diye düşünüyordum. Sonra kendimi kötü gerçekten çok kötü hissettim.”Grace in yaşadıkları yaygınlaştı artık. Eskiden olaylar okulda kulaktan kulağa duyulurken şimdi kaçırdıkları her şeyi paylaşılan fotoğraflarla dakikası dakikasına görebiliyorlar. i-Nesli bu durumlar için FOMO (Fear Of Missing the Opportunity) “Fırsatı Kaçırma Korkusu” diyor. Sosyal medya ortaokul ve lisedeki kız öğrencilere kız arkadaşlarına yönelik yedi gün yirmi dört saat sözlü şiddet uygulama, soyutlama ve dışlama olanağı sundu. Kendini dışlanmış hisseden kızların oranı 2010 yılına göre %48 artmış, bu oran erkek çocuklarda %27.
Uyku Hırsızı
“Bütün gece telefonuma bakıyorum, uyumuyorum” diye itiraf ediyor New Jersey’den 13 yaşındaki bir kız. Annesi fark etmesin diye yorganın altından mesaj yazıyormuş. Sabah çoğu zaman yorgun uyanıyormuş, enerji içeceği içiyormuş. “Bazı arkadaşlarım sabah 2’ye kadar falan uyumuyor”. Hem de okul zamanında da ve sabah yediye çeyrek kala kalkmaları gerekiyor. Akıllı telefonlar uyku süresini azaltmış olabilir. Ergenlerde günlük ideal uyku süresi 9 saat. 7 saatten az uyuyan ergenlerin ciddi bir uykusuzluk çektiği söylenebilir. Uyku eksikliği çeken ergenlerin oranı 2015 yılında 1991’e göre %57 artmış.
Elektronik aygıtları günde en az 3 saat kullanan ergenlerin 7 saatten az uyuma eğilimi %28 oranında daha yüksek, sosyal medya sitelerini her gün ziyaret edenlerde de uykusunu alamama olasılığı %19 daha yüksek.
Akılı telefonların cazibesine, karanlıkta ışıldayan mavi ışığa karşı koyamıyorlar. Elektronik aygıtların yaydığı mavi ışık beyinlerimize hala gündüzü yaşadığımızı söylüyor ve buda beynin daha geç uykuya dalmasına neden oluyor.
Uyku eksikliğinin çok sayıda sorunla ilişkisi var. Düşünme ve akıl yürütme yetisinin zayıflaması, hastalığa yatkınlık, kilo alma, yüksek tansiyon gibi, depresyon, anksiyete (kaygı bozukluğu).
i-Neslinde depresyon eğiliminin daha fazla olmasının bir nedeni de uyku eksikliği olabilir. Gece 7 saatten az uyuyan ergenlerde intihar risk faktörlerinden en az birini sergileme olasılığı da %68 daha yüksek. Yetersiz uyku ruh halini tam anlamıyla harap ediyor ve zamanla çığ gibi büyüyerek ciddi akıl sağlığı sorularına dönüşebiliyor.
Ne Yapabiliriz?
Akıl sağlığını daha iyi kılmanın basit ve ücretsiz bir yolu var: “Telefonu bırakın, başka bir şey yapın.”