Bugün toplumumuzda, sosyal ilişkilerin zayıfladığı, insanın yalnızlaştığı ve yabancılaştığı, aile içi iletişimin kopma noktasına geldiği ve birçok aile dramlarının yaşandığı, boşanmaların arttığı bir dönemde yaşıyoruz. Modern hayatımızda evlilik sorunlarının çoğu iletişimdeki olumsuzluklardan ve beceriksizliklerden kaynaklanmaktadır. Aile içi iletişimin sorunları, nedenleri ve çözüm yolları meselesi, günümüz insanının en önemli gündemlerinden biri olmuştur. Toplumun temeli olan ailenin huzuru öncelikle eşler arasındaki sağlıklı ve kaliteli iletişime bağlıdır.
“İki buçuk yıllık evliyim. Eşim benden 6 yaş büyük. Her türlü engellemelere rağmen birbirimizi severek evlendik. Fakat nikâhla birlikte her şey tersine döndü. Eşim bana karşı çok ilgisiz oldu. Öyle ki küçük bir sözden bile haftalarca birbirimize küs durduğumuz oluyor. Eve geç gelmeye başladı.”
“Eşim işten eve gelir, koltuğa uzanır, kumandayı eline alır sürekli televizyon izler. Hatta yemek yerken bile hep onunla meşgul olur. Onu konuşturmak için birkaç söz edeyim desem ‘sus şimdi meşgulüm’ deyip beni tersler veya tek kelimeyle cevap verir. Bu her gün aynen tekrarlanıyor. Bazen 20 kelime konuşmadan bir günümüzü tamamlarız. Aynı evde iki yabancı gibiyiz.”
Birbirini severek, nice hayallerle evlenmiş çiftler aradan bir süre geçtikten sonra neredeyse birbiri ile hiç konuşmayan, bazen de kanlı bıçaklı iki düşman haline nasıl geliyor? İletişim kurmanın, sorunları konuşarak halletmenin bir yolu yok mu sahiden?
Sanırım işe bir karar vererek başlamak gerekiyor. Gerçekten iletişim kurmak ve sorunları çözmek istiyor muyuz? Çoğumuz “Ben elimden geleni yaptım iletişim kurmaya çalıştım ama …” diyerek suçu karşı tarafa atmaya çalışacak, işin yine kolayına kaçmayı tercih edecektir.
Aile içi iletişim eşlerin birbirleri arasında, annenin çocuğuyla veya çocuklarıyla, babanın çocuğuyla veya çocuklarıyla, çocuğun anne ve babasıyla, kardeşlerin birbirleri ile kurduğu iletişim olarak tanımlanabilir.
Aile içi iletişim problemlerinin, yaklaşık üçte ikisini eşler arası problemler oluştururken, geri kalan kısmını da anne-baba ve çocuklar arası problemlerde ortaya çıktığı görülmüştür.
Özellikle erkeğin, kadının tabiatını bilmesi, onunla iyi geçinmesini ve iletişim kurmasını sağlayan en önemli unsurdur. Kadının, Allah’ın fıtratına yerleştirdiği naziklik, alınganlık, hassaslık, ziynete temâyül gibi birçok özellikleri vardır. Eğer koca, kadının tabiatından anlamaz, bir başka deyişle ruhunun derinliklerine inemezse eşler arası iletişim zayıflar ve sonunda evlilik bağı kopabilir.[1]
Aile içi iletişimi güçlendirmek için yapılması gerekenler ve kesinlikle yapılmaması gerekenler şeklinde bir liste yapılabilir.
Kesinlikle Yapılmaması Gerekenler.
Aile içi iletişimde emir vermenin, yönlendirmenin, uyarmanın, gözdağı vermenin, ahlâk dersi vermenin, her şeyi ben bilirim edası ile çözüm ve öneri getirmenin, nutuk çekmenin, yargılamanın, eleştirmenin, suçlamanın, ad takmanın, alay etmenin, tanı koymanın, art niyetli sorgulamanın, sözünden dönmenin, oyalamanın, konuyu saptırmanın iletişimi engellediğini belirtmektedir.[2]
Bunlar günlük hayatta içinde bulunduğumuz psikoloji ile farkına varmadan sık sık yapmış olduğumuz yanlışlar olarak öne çıkmaktadır. Bu yanlışlara düşmemek ciddi bir dikkat ve farkındalık gerektirmektedir. Kuran ve sünnetin bize öğrettiği güzel ahlakı içselleştirebilen bunu bir hayat nizamı haline getirebilen Müslüman bu yanlışlara daha az düşmektedir. Karşı tarafın bu yanlışları yapması sonucu kabaran nefsine dur diyemeyen ve şeytanın vesveselerini fark edemeyen Müslüman ise bu yanlışlara daha çok düşmekte, yanlışlar yanlışları, günahlar günahları tetiklemekte ve bir süre sonra iletişim bitme noktasına gelmektedir.
Aile içi iletişim bozuklukları; ailedeki bireyin kendini doğrudan ifade edemediği durumlarda yadsımak, söylememek, yerine başka bir şey koymak ya da yadsıdıklarını tutarsız bir şekilde ifade etmek şeklinde kendini göstermektedir.
Ailede çocuğun birey olarak görülmemesi, kuşak çatışmalarından kaynaklı karşılıklı iletilerin çözülüp anlaşılamaması, duygu ve düşüncelerin açıkça söylenmemesi, rahat konuşamaması gibi kişiler arası iletişim engelleri ailedeki iletişimi olumsuz yönde etkileyebilmektedir.
Yapılması Gerekenler.
Ebeveynin kendini çocuğa etkili bir şekilde ifade edebilmesi için açık olması, doğru zamanlamayı bulması, yargılamaması, tutarlı olması, kendini açabilmesi, sorunu birlikte çözebilmesi gerekmektedir.[3] Sen dili yerine ben dilini kullanması, aktif dinleme yapması, beden dilini kullanması, sevmesi, saygı duyması gerekmektedir.
Yaşanan tüm problemlerin ortak çözümünde aile içi iletişimi kuvvetlendirmenin etkili rol oynayacağı tartışılmaz. Bu sebeple anne-babaların ergen ile iletişim kurduklarında “sen iletileri” yerine “ben iletileri” göndermeleri gerekmektedir. Genellikle anne babalar iletişimde “sen dili”ni kullanırlar. Oysaki “ben dili” çocuğun anne-babasının kabul edemediği davranışını değiştirmesinde daha etkili olmaktadır.[4]
İletişimde karşı tarafa “Sen şöyle yaptın. Sen şunu dedin. Sen haksızlık yaptın” şeklinde yargılayıcı, suçlayıcı bir dil konuşmak yerine “Yapmış olduğun bu davranış beni üzdü. Bende aramızdaki sevginin azaldığı yönünde bir his uyandırdı.” demek ya da gerekçeleri ve delilleri ortaya koyarak “Ben yapmış olduğun bu davranışın bu nedenlerden dolayı yanlış olduğunu düşünüyorum” demek hem iletişime kapı aralayacaktır hem de karşı tarafa saygı duyduğunuz mesajını verecektir. Dikkat ederseniz burada içinde “Sen” değil içinde “Ben” geçen cümleler kurduğumuzda iletişim daha yapıcı bir hal almaktadır. Tabi insan fıtratı gereği bir şeye kızdığı zaman sabredememekte şeytanında vesveseleri ile intikam alma, gününü gösterme, laf sokma gibi eylemlere yönelmektedir. Bu konularda dinimizin bize tavsiye ettiği ahlak ile ilgili öğretileri uygulamaya çalışan bir Müslüman şüphesiz daha az hata yapacak daha yerinde ameller ortaya koyacaktır. Kızgınlık anında hemen tepki vermemek, ortam değiştirmek, abdest almak, olayın kaynağını araştırmak bize dinimizde öğretilen tavsiyelerdendir.
İletişimde aktif dinleme, konuşurken karşı tarafın gözüne bakmak, başka bir şey ile ilgilenmemek tüm dikkati ona vermek ile olur. Böyle bir dinleme sonucunda iletişim sağlıklı olarak gerçekleşir. Taraflar kendilerine saygı duyulduğunu hisseder muhabbet ve bereket hasıl olur. Aksi takdirde eşi konuşurken elindeki telefona odaklanmış, dinleyip dinlemediği dahi belli olmayan arada kısa kelimelerle “Evet”, “Doğru” şeklinde ifadelerle yapılan bir iletişim tam bir iletişim olmamaktadır. İletişimin gerçekleşmesinde ortalama olarak, kelimeler %10, ses tonu %30, beden dili de %60 belirleyici olmaktadır. Ses tonunun beden diline eklenmesi durumunda, beden dilinin iletişimdeki katkısının %90 olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.
Peygamber Efendimiz (sav) de eşler arasında sevgiye dayanan bir iletişimin kurulması ve kuvvetlenmesi için, eşlerin birbirlerinin gözlerine ve yüzlerine bakarak ya da ellerinden tutarak fiziksel iletişim kurmalarını tavsiye etmiştir.16
Çocuğun veya ergenin probleminin çözümünde etkin dinlemenin önemli olduğunu vurgulamaktadır. Bir kişiyi dinlemek o kişiye saygı gösterildiği mesajını iletmekte ve sağlam bir ilişki kurulmasına yardımcı olmaktadır. Hem saygı hem de ilişki benlik saygısının oluşmasında önemli bir yer tutmaktadır. Aile içindeki iletişim monolog şeklinde gerçekleşiyorsa, bu durum diğerlerinin gereksinimlerinin tam olarak karşılanmaması sonucunu doğurmaktadır.
Aile İçi İletişimde Hz.Peygamber (sas) Örnekliği
Hz. Peygamber, “Müminler arasında imanı en kusursuz olan, ahlakı en güzel olandır. Hz. Peygamber’in aile hayatı, getirmiş olduğu İslâmî prensipler çerçevesinde şekillenmiş, teorik olarak bildirdiği ilkelerin pratik olarak hayata tatbikini ümmetine göstermiştir. Onun, dünya ve ahiret mutluluğunu elde etmek için ümmetine yaptığı Şu tavsiye, aile hayatında huzur ve saadetin temelini belirleyen bir prensiptir: “Sizin en hayırlınız, hanımlarına karşı en hayırlı olanınızdır. Ben hanımlarına karşı en hayırlı olanınızım.” [5]
“Ey inananlar! And olsun ki, sizin için, Allah’a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlara ve Allah’ı çok anan kimselere Rasûlullah (Allah’ın Elçisi) en güzel örnektir.”(33/21)
Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin. (68/4)
Peygamber size ne vermişse onu alın ve size neyi yasaklamışsa ondan kaçının. Allah’a karşı saygısızlık etmekten sakının. Kuşkusuz Allah cezalandırmada çok çetindir. (59/7)
Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet et; onlarla en güzel yöntemle tartış. Kuşkusuz senin rabbin, yolundan sapanların kim olduğunu en iyi bilendir; O, doğru yolda bulunanları da çok iyi bilir. (16/125)
Hz. Peygamber daima doğruyu söylemiş ve her söylediği sözün arkasında durmuştur. O, sabırlı ve hoşgörülüdür. Çok cömerttir. Şefkat ve merhamet timsalidir. Yumuşak huylu ve alçak gönüllüdür. Bu güzel hasletlerinin temeli ise sevgidir. O insanı ve bütün mahlûkatı Allah için sevmiştir.
Hz. Peygamber’in bazen sükût etmesi, bazen tebessüm etmesi, bazen de yüz renginin değişmesi aile üyelerine mesaj vermede yeterliydi. Bu mesajlardan bir kısmı onay anlamında olumlu iken, bir kısmı hoşlanmama, rahatsız olma ve karşı çıkma anlamını taşımaktaydı.11 Hz. Peygamber, gerektiği anlarda konuşmasını jest ve mimikleriyle desteklemiş; karşısındakine mesajın daha iyi anlaşılması ve etkili olabilmesi için beden dilini ölçülü kullanmış, ancak yersiz ve aşırı hareketlere başvurmamıştır. Hz. Peygamber’in hanımları, çocukları ve akrabalarıyla ilişkilerinde sözlü iletişimin yanı sıra sözsüz iletişimi yani beden dilini kullandığını rivayetlerden öğrenmekteyiz.[6]
Hz. Peygamber siyasî, içtimaî ve tebliğ faaliyetleriyle geçen günün o yoğun temposu içerisinde bile, eşleriyle olan sohbetini ihmal etmez, her sabah mescitten çıktıktan sonra ve her ikindi vakti namaz kıldıktan sonra eşlerinin her birine ziyaretler yapar ve belirli bir müddet onlarla sohbet ederdi (Heysemî 1967: IV, 316). Rivayetler Hz. Peygamber’in eşlerini günlük ziyaretlerine selam vererek başladığını, geceleyin evine girerken uyanık olanların işiteceği ve uykuya dalanları uyandırmayacak bir şekilde selam verdiği, hanımlarına yaklaşıp elini omuzlarına ve başlarına koyduğunu, hâl ve hatırlarını sorup sorunlarıyla ilgilendiğini bir başka deyişle onlarla sağlıklı bir iletişim kurduğunu göstermektedir.[7]
Aileyi, sağlıklı bir toplumun esası kabul eden Hz. Peygamber, aynı zamanda bir aile reisidir ve aile kurumuna büyük değer vermiştir. Bir hadisinde; “Mü’minlerin iman bakımından en mükemmeli, ahlâkı en güzel olanıdır. En hayırlınız ise, hanımlarına ve aile fertlerine karşı en iyi ve yumuşak davrananızdır”[8] buyurarak, ailede ahlakın önemine dikkat çekmiştir.
Huzurlu bir aile yaşantısının vazgeçilmez unsuru olan “doğruluk ve sadakat” konusunda, Hz. Peygamber ve eşleri arasında sayısız örnek bulunabilir. Hz. Hatice’nin Ona gösterdiği sadakat, bunlardan biridir.
Aile hayatındaki huzuru sağlayan diğer bir önemli husus da, eşlerin birbirine karşı gösterecekleri “sevgi ve saygı” unsurudur.
“Bir kimse hanımına kin beslemesin, onun bir huyunu beğenmezse, bir başka huyunu beğenir”.[9]
“Size, hanımlarınıza iyi davranmanızı tavsiye ediyorum”[10] hadislerinde ifadesini bulan bu emirler, hep eşler arasındaki sevgi ve saygıyı temin etmek içindir.
Allah Resulünün aile fertleriyle ilişkilerinde, hoşgörü ve fedakârlık örneklerinin yanı sıra, sevinç ve üzüntüde birlik ve destek olma unsurlarının da önemli bir yer tuttuğunu görürüz. Onların meşru istek ve hareketlerini hoşgörüyle karşılamış ve bu konuda onlara yardımcı olmuştur…
Hz. Peygamber, hanımları ve çocukları ile arasındaki muhabbetin artmasını temin edecek davranışlara son derece önem vermiştir. O, aile fertlerinin gönüllerini daima hoş tutmuş, zaman zaman onlara şakalar yapmıştır. Her zaman sevgisini dile getirmiş ve onlara Şefkatle muamele etmiştir.
Açık iletişimin en temel unsuru duygular olduğu için, eşlerin birbirlerine duygu ve düşüncelerini açıkça ifade etmeleri, karşılıklı güveni güçlendirir. İletişimde ilk adım karşıdakine sevgiyi belli etmekle atılmalıdır. Hz. Peygamber’in, “Biriniz kardeşini sevdiği zaman bunu ona bildirisin.” buyurması bu nedenledir.[11]
Efendimizin, hanımlarına faziletlerini söylemesi, kendilerine olan sevgisini göstermesi, onları bineğine alması, dizine basıp hayvanlarına binmelerine yardımcı olması, kederlenip ağlayan hanımının gözyaşlarını elleriyle silerek teselli etmesi, onlara değer verdiğini gösteren örnek davranışlarındandır.
Allah Resûlü’nün aile hayatında baskıcı bir insan tipi görmek mümkün değildir. Efendimiz, hanımlarını dinlemiş, elinden geldiği kadar onlara yardım etmiş, onları memnun etmek için bütün fırsatları değerlendirmiştir.
Peygamberimiz, hanımlarla, özellikle onları ilgilendiren konularda istişare etmeyi tavsiye etmekte ve Şöyle buyurmaktadır:
“Kendilerini alakadar eden hususlarda hanımlarla istişare edin.”[12]
“Dul kadın kendisiyle istişare edilmeden, kızlar da izni alınmadan evlendirilemez.”[13]
Efendimizin hayatına baktığımızda, gerek kendilerini ilgilendiren hususlarda gerekse diğer konularda hanımlarının fikirlerini aldığını, vereceği kararlarda bu görüşlerden istifade ettiğini görmekteyiz. O, hanımlarından gelen teklifleri ciddi bir şekilde değerlendirmiş, makul ve meşru olduğu müddetçe itiraz etmemiştir. Nitekim kızı Zeyneb’in evlendirilmesi, Hz. Hatice’nin teklifiyle olmuştur.
Hz. Peygamber, aile içi ve toplumsal şiddeti söz ve davranışlarıyla önlemeye çalışmıştır. Aile içi problemleri şiddete başvurmadan çözme yoluna gitmiştir. Onun evinde, sevgi ve saygıya dayalı bir hayat tarzı hâkim olmuştur.
Mutlu bir aile kurmak ve sürdürmek isteyen her mümin, Allah Resulü’nün ve ailesinin yaşantısını bir model olarak alması gerekir. Ferdî ve toplumsal hayatta onlar gibi kanaatkâr ve sabırlı olmak, sade bir hayatı seçmek ve her şeyden önce sevgi unsurunu öne çıkarmak, aile mutluluğunun vazgeçilmez şartlarıdır.
Dünün problemleri şekil değiştirmiş olsa da, özü itibariyle bugün aynen devam ediyor. Çözüm ise, Efendimiz (A.S.)’ı bir kere daha okumaktan geçiyor. Hem de hayatının her karesini, dikkatle okuyarak, anlayarak, hissederek ve yaşayarak… Rabbim hepimize O’nu anlamayı, hissetmeyi ve yaşamayı nasip etsin!
[1] Ünlü 2007: 130.
[2] Gordon(Gordon, T. (1997). Aile iletişim dili. (Çev: Emel Aksay). Sistem Yayıncılık, İstanbul.)
[3] (McKay, M. Davis, M. and Fanning, P. (2010). İletişim becerileri. (Çev: Özgür Gelbal). HYB Basım Yayın, Ankara.).
[4] Hayati Hökelekli, Din Psikolojisi, Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yay., 1998, s. 33
[5] İbn-i Mâce, Nikâh, 50.
[6] Hz. Peygamber’in insanlar arası ilişkilerinde beden dilini kullanımı hakkındaki örnekler için bkz. Karataş 2008: 251-289.
[7] Bayburt Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi 2015 Cilt:X, Sayı:I. Hz.peygamber’in aile hayatında eşler arası iletişimin temel ilkeleri Sayfa 106.
[8] Heysemi, 4, 32.
[9] Müslim, Rada, 63.
[10] Ebû Dâvud, Nikâh, 41.
[11] Tirmizî 1992: Zühd 54
[12] Acluni, Keşfu’l-Hafâ, 2,3.
[13] Nesaî 1992: Nikâh 36.