PARMAKLARLA KONUŞMA AHLAKI - rahle.org

PARMAKLARLA KONUŞMA AHLAKI - rahle.org

PARMAKLARLA KONUŞMA AHLAKI


Facebookta Paylaş
Tweetle

“Bugün biz onların ağızlarını mühürleriz de neler kazandıklarını bize elleri söyler, ayakları da şahitlik eder.” (Yasin 65)

 

Çeşit çeşit imtihan türlerinin çoğaldığı zor bir dönemde yaşıyoruz. Daha kırk yıl kadar önce Anadolu’nun birçok yerinde kırk elli haneli küçük bir köyde yaşayanların imtihanları ne de kolaymış meğer. Topu topu yüz yüzelli kişiyle muhatap olunan, teknoloji adına köyün tamamında üç beş radyo, tek kanal çeken bir iki siyah beyaz televizyon o kadar. Dünya küçük bir köye dönüşecek derlerdi de inanmak istemezdik ‘hadi canım sen de’ der geçerdik. Ta ki internet çıkana kadar. Gerçi ilk yıllarda ne olduğunu pek anlayamadık, merakla izledik derken msn çıktı. Msn ile masaüstü bilgisayar imkânı olan dar bir kesim de olsa bu vesileyle ‘çetleşme’ diye bir tabir literatürümüze kazandırıldı.

Bu süreçte hiç hazırlıklı olmadığımız şekilde hayatımızı alt üst edecek ‘akıllı telefon’ teknolojisi karşımıza çıkıverdi. Adeta karaya vurmuş balık gibi gafil yakaladı bizi. Henüz ne olduğunu anlamaya çalışırken teknolojik yenilikler üst üste geldi akıllı ekranlarda. Tabiki hepimizi esareti altına alan, adına sosyal medya denen facebook, youtube, twitter, whatsapp, instagram gibi çok sayıda yaygın uygulama içerisinde bir anda özgürce ve bir o kadar da korunaksız buluverdik kendimizi, çocuklarımızı, ailemizi, dostlarımızı.

Bizim olmayan bu mecralarda sanal özgürlüğü yaşamak için bahanemiz de hazırdı tabi: ne olsa hiç görüşme imkânı bulamadığımız, uzun yıllar ayrı kaldığımız dostlarımıza bir iki ekran dokunuşuyla kolayca ulaşabiliyorduk, hasret gideriyorduk. Yeniden karşılaşmış olmanın hatırına güzel temenniler, muhabbetler uzayıp gidiyordu ilk günlerde, sonradan sıradanlaşsa da.

Bu yazının derdi; akıntıya kürek çekercesine, internet denen bu sanal ortamı hayatımızdan tamamen silip atalım fikri asla değil. Gelen gelmiş, olan olmuş bir kere, yapmamız gereken ahir zaman müslümanları olarak internet denilen mecrada nasıl bir iletişim geliştirelim ki şer görüleni hayra dönüştürüp bu sınavdan alnımızın akıyla çıkabilelim?

Parmaklar Konuşacak

İlk olarak her ne olursa olsun bu dünyaya Rabbimiz’e kulluk için geldiğimizi asla unutmayalım. Amel bakımından en güzel davranış ortaya koyanların sonuç ne olursa olsun kullukta muvaffak olacaklarını unutmayalım. İnternet sayfalarında ekranı parmak uçlarımızla kaydırarak dolaşırken, sosyal medyada resim ve videolara bakarken, bir yorumda bulunurken İblis’in tatile çıkmadığını, melaikenin her şeyi kişisel kitabımıza not düştüğünü, hesap günü bunları görerek yüzleşeceğimizi hatırdan çıkarmayalım.

Bunu yaparken dikkat kesileceğimiz ilk kural kendi aramızdaki hukukumuzla ilgili. Resulullah (sav) buyuruyor ki: “Müslüman, dilinden ve elinden diğer müslümanların güvende olduğu kimsedir.” (Buhari, İman, 4/10; Müslim, İman, 65/162.) Hadis kitaplarımızın iman bahislerinde geçen bu hadis aslında konunun temel mihenk noktasına dikkat çekiyor. Sosyal medyada ne de sık yapıyoruz bu dikkatsizliği öyle değil mi? Nasıl olsa kardeşimiz o an için karşımızda yok. Kurduğumuz kısa bir cümle ile onu inciteceğimizi uygularını öfke ile dolduracağımızı hiç de akıldan geçirmiyoruz ilk etapta. Oysaki iki parmak dokunuşuyla ok yaydan çıkmış, dönüşü mümkün olmayan veya dönüşü çok zor bir yola girmiş oluyoruz. O halde parmaklarımızla konuşurken kardeşimizi tedirgin etmeme en temel hassasiyetimiz olacak.

İkinci en önemli ilkemiz Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Kendisini (doğrudan) ilgilendirmeyen şeyi terk etmesi, kişinin iyi müslüman oluşundandır.” (Tirmizî, Zühd 11.) Demek ki mâlâyâniyi terk internet ve sosyal medyada hele şu dönemde en çok uygulamamız gereken en önemli ilkelerden. Rahatlığın verdiği özgürlükle(!) kendimizi âlim sanıp her alanda fetva dağıtmayı, doktor olup ilaç yazmayı, kardeşimizin bir fotoğrafını paylaşıp alay konusu yapmayı, yazılan bir yazıyı alaya almayı, bizi hiç ilgilendirmeyen, muhatabımız olmayan insanların özeli hakkında yorumda bulunmayı, vs. terketmemiz gerektiğini anlayıp kendimize bir sınır koymayı becermek zorundayız.

Üçüncü önemli kuralımız sırrı ifşa etmememizdir. Rabbimiz şöyle buyuruyor: “... Verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü verilen söz sorumluluğu gerektirir.” (Furkan, 34). Sosyal medya bu kuralı ihlal etmede en büyük zafiyetlerimizden birini oluşturuyor. Kardeşimiz bize güvenerek istişari anlamda özel bir soru soruyor, bir konuda istişare ederek fikrimizi alıyor. Aslında bu danışma, fikir sorma bize bir emanet, sır oluşturuyor. Biz ise whatsapp’ın bize verdiği paylaşma kolaylığı ile hemen konuyla alakası olmayan bir diğer arkadaşımıza bunu aktarıveriyoruz. Sonra olay üzerinde ilgili ilgisiz kişiler arasında dedikodu rüzgârları fırtınaya fırtına kasırgaya dönüşerek ortalığı yıkıp geçiyor. Bu konuda bir hatırlatma yapmakta da yarar var. Özel görüşmeleri veya telefon konuşmalarını izin olmadan asla kayda almamalıyız. İki kişi arasında başkasına ulaşacağı planlanmadan özel yapılmış konuşmaları yayma riski konusunda İblis’in fitlemelerine asla fırsat vermemeliyiz.

Dördüncü ilkemiz Müslüman parmaklarıyla konuşurken de daima hayır konuşur, hayırlar yayar. Resulullah (sav) şöyle buyuruyor: “Ahiret gününe imân eden misafirine ikramda bulunsun. Allah’a ve ahiret gününe imân eden kimse, ya hayır söylesin veya sussun.” (Buhârî, Edeb, 31, 85; Müslim, Îmân, 74, 75) Sosyal medyada doğru olarak dolaşıma sokulan çok sayıda bilgi ile karşı karşıya kalıyoruz. Mümin olarak burada çok titiz seçici olmaya dikkat etmeliyiz. Hayırlara vesile olmak istiyorsak doğru bilgiye doğru kaynaklardan ulaşarak aktaracağız. İnternette hadis olarak dolaşıma sokulan çok sayıda kulakdan dolma bilgi olduğunu da unutmayacağız. Bu ortamdan edinilen bilgilerin yalan olma ihtimalinin daima yüksek olduğu ihtimaliyle hareket etmek durumundayız. Aksi durumda, twitter kitabımız, whatsapp kitabımız, facebook kitabımız önümüze konulacak ve mutlaka ‘Oku!’ denilecek. O halde okumaya utanacağımız meselelerden uzak durup sükût etmeye bakalım.

Beşinci ilkemiz kadın/erkek yazışmalarında son derece dikkatli olacağız. Çok elzem bir zorunluluk yoksa mahremimiz olmayanlarla yazışmamak en güzeli. Bu tür yazışmalarda şeytanın kelimeleri ustalıkla seçerek karşımıza fitne vesvesesi olarak çıkartarak ayağımızı kaydırmaya çalışacağını aklımızdan çıkarmayalım. Unutmayalım bu yolda ‘hayır işleri’ niyetiyle başlanan birçok konuda şeytanın muvaffak olup ayak kaydırdığı örneklerin sayısı oldukça fazla.

Altıncı ilkemiz olarak Müslüman kardeşimizin gıybetini yapmamak, gizli hallerini araştırmamak bu mecradaki önemli prensiplerimizden biri olmalı. Ebû Berze el-Eslemî"nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Ey diliyle iman edip, kalbine iman girmemiş olan kimseler! Müslümanların gıybetini yapmayın ve onların gizli hâllerini araştırmayın. Çünkü her kim onların gizli hâllerini araştırırsa Allah da onun gizli hâlini araştırır. Allah kimin gizli hâlini araştırırsa onu evinde bile (gizlice yaptıklarını ortaya çıkararak) rezil eder.” (D4880 Ebû Dâvûd, Edeb, 35). Bu mecrada İblis’in verdiği en büyük vesveselerden biri de kardeşinin özeline ait bilgileri ayrıntıya varacak şekilde inceletme riskidir. Böylece kardeşinin özel gizli hallerine merak sararak asla araştırma, inceleme ve teşhir etme. Diğer yönden bu özel bilgilere ‘fake hesap’ (sahte hesap) olarak adlandırılan hesaplarla ulaşmaya çalışmanın da şeytanın kuşatmalarına pirim vermek olacağını bilerek mümin olarak asla bu yollara başvurmamamız gerektiğini de akıldan çıkarmamalıyız.

Burada genel olarak hatırlatmamız gereken bir durumu özellikle belirtmekte yarar var. Bir müminin mahremi olan; hanımı, kız kardeşi, kuzeni gibi fotoğrafları sosyal medya durumlarında paylaşarak ortaya dökmesi asla kabul edilebilir bir durum değildir. Bu kardeşimiz bu tür paylaşımları varsa hemen kaldırmalı ve mutlaka tövbeyi unutmamalıdır.

Konuyla ilgili değinilmesi gereken birçok husus olmakla birlikte biz önemli gördüğümüz bir kaç noktayı hatırlatmaya gayret ettik. Son olarak şunu vurgulamak gerekir ki internet mecrasındaki davranışlarımız, yazışmalarımız, durumlarımız vs. imtihanımızın önemli bir parçası olan amellerimiz haline gelmiştir. Bunları meleklerin incelikle her açıdan kayıt altına aldığını ve hesap günü önümüze getirileceğini farkına vararak bilmemiz gerekiyor. Rabbim Ümmet-i Muhammed’i ahir zamanın zorlu imtihanlarından olan internet ve dolayısıyla sosyal medya şerlerinden muhafaza buyursun. Bu zorlu imtihandan başarıyla çıkmaya cümlemizi muvaffak kılsın.

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ