"Muhammet ALİMOĞLU tarafından yazıldı.
Giriş
Sünnetin bağlayıcılığı konusuna geçmeden önce sünnet kelimesinin anlamını ve ilk asırlardan itibaren yapılan sünnet tasniflerini kısaca açıklamak, meseleyi sağlıklı bir şekilde değerlendirmek açısından önem arz etmektedir. Bunlara genel hatları ile değindikten sonra sünnetin bağlayıcılığını birkaç ayet, hadis ve sahabenin yaklaşımı çerçevesinde ele alacağız.
Sünnet kelimesi sözlükte 'alışılmış yol' anlamına gelmektedir. Hz. Peygamber efendimiz (s.a.v) bir hadisi şeriflerinde 'kim insanların takip edeceği güzel bir sünnet (âdet) başlatırsa, kendisine hem o davranışın hem de kıyâmete kadar onu örnek alan kimselerin sevabı verilir. Kim de kötü bir sünnet (âdet) başlatırsa, kendisine hem o davranışın, hem de kıyâmete kadar onu örnek alan kimselerin günahı yüklenir' buyururken sünnet kelimesini kullanmışlardır.
Fıkıh usûlü ilminde ise sünnet, Hz. Peygamber (s.a.v)'dan nakledilen söz, fiil ve takrirleri ifade etmektedir. Bu tanımdan hareketle sünnet, İslam âlimleri tarafından yapısı bakımından sözlü (kavlî) sünnet, fiilî sünnet ve takrîrî sünnet olmak üzere üçe ayrılmıştır. 'Ameller niyetlere göredir', 'her iyilik bir sadakadır' hadisleri kavlî sünnete; Hz. Peygamber (s.a.v)'ın abdest alması, namaz kılması, hacc farizasını yerine getirmesi, hırsızlık yapanın sağ elini bilekten kesmesi vb. davranışları ise fiile sünnete örnektir. Hz. Peygamber Muaz b. Cebel'i Yemen'e gönderirken, kendisine gelen meseleleri nasıl çözeceğini sormuş, O da konu ile ilgili hükmü önce Kur'ân'da, onda bulamazsa sünnette arayacağını, bu iki kaynakta bulamadığı takdirde kendi re'yi ile çözeceğini söylemiştir. Efendimiz (a.s) onun bu cevabını yerinde bularak memnuniyetini ifade etmiştir. Rasulullah (s.a.v)'ın Muaz b. Cebel'in bu yaklaşımını onaylaması ise takrîrî sünnete örnektir.
Sünnet kelimesi sözlükte 'alışılmış yol' anlamına gelmektedir. Fıkıh usûlü ilminde ise sünnet, Hz. Peygamber (s.a.v)'dan nakledilen söz, fiil ve takrirleri ifade etmektedir...
|
Sünnetin Bağlayıcılığı
İslam âlimleri, Hz. Peygamber (s.a.v)'a nisbeti sabit olan sahih sünnet ile amel etmenin vâcib olduğu hususunda icma ettikleri gibi; ilk nesillerden itibaren sünnetin toplum içerisinde model teşkil etmesi de ümmetin bu konudaki fiilî icması olmuştur. Hz. Peygamber (s.a.v)'ın hayat tarzının İslam medeniyetinin ulaşmış olduğu toplumlarca benimsenerek takip edilmesi ve ümmet içerisinde onun örnek yaşantısının bir model teşkil etmesi de yine bunun bir tezahürüdür.
Sünnet |
İslam âlimleri, Hz. Peygamber (s.a.v)'a nisbeti sabit olan sahih sünnet ile amel etmenin vâcib olduğu hususunda icma ettikleri gibi; ilk nesillerden itibaren sünnetin toplum içerisinde model teşkil etmesi de ümmetin bu konudaki fiilî icması olmuştur... |
'Kim Rasûl'e itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur'[1], 'Allah'a itaat edin, Râsule de itaat edin ve kötülüklerden sakının'[2]. Bu ayetlerde mutlak olarak Rasulullah (s.a.v)'a itaat emredilmiş ve ona itaat etmek Allah'a itaat olarak belirtilmiştir. Dinin getirmiş olduğu hükümler bir bütün olarak değerlendirildiği takdirde Rasulullah (s.a.v)'a itaat edilmeden kulluk görevinin yerine getirilemeyeceği ve âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamber (s.a.v)'a itaat edilmeksizin Allah'a itaat edilemeyeceği açık bir şekilde görülecektir. Peygambere itaat dolayısıyla onun sünnetinin bağlayıcılığı, Allah'a olan sevginin fiili bir göstergesi olarak kabul edilmiş ve bu sevginin kuru bir iddia olmamasının ancak bu şekilde ispatlanacağı belirtilmiştir. Allah-u Teâlâ Rasulullah (s.a.v)'a hitaben '(Resûlüm) de ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir'[3] buyurmuştur. Allah ile kul arasında sevgi ve muhabbetin oluşması ve Allah'ın kulunu affetmesi, kulun peygambere uymasına ve onun göstermiş olduğu yoldan gitmesine bağlanmıştır. Başka bir ayette de 'Peygamber size ne verdiyse (neyi emrettiyse) onu alın, size neyi yasakladıysa ondan sakının ve Allah'tan
Sünnet |
Ümmet ne zaman sünnete bağlı bir yaşam sürdürmüşse Allah-u Teâlâ ümmet üzerine nimetlerini yağdırmış, ne zaman sünnetten kopuk bir hayat tarzı benimsenmişse ümmet zelil bir duruma düşmüştür. |