"Röportaj: Ümmet Bilinci - rahle.org

"Röportaj: Ümmet Bilinci - rahle.org

"Röportaj: Ümmet Bilinci


Facebookta Paylaş
Tweetle

[Rahle] Ümmet Nedir? 

[Atasoy Müftüoğlu] Ümmet, evrensel bir düzenin, ilişkinin, dayanışmanın, kardeşliğin, sorumluluğun adıdır. Ümmet, ilahi ölçüler doğrultusunda dünyanın şekillendirilmesi çabasıdır. Ümmet evrensel kardeşler/kardeşlikler toplumudur, aklın, kalbin ve gücün evrensel birliğidir.

 

[Rahle] Ümmet olmanın şartları nelerdir? Ümmet bilicinin yerleşmesini neler engeller?

[Atasoy Müftüoğlu] Evrensel kardeşlik, renk/köken ayrımı yapmayan bir kardeşliktir. Evrensel kardeşlik fikrine sahip olmak, ahlaki üstünlük dışında insanlar arasında bir ayrım yapılmasına karşı olmak demektir. İslam, hiç bir nedenle, her hangi bir milliyetle sınırlandırılamaz, farklı kavimler/milliyetler birbirleri ile tanışmaları için, yarışmaları için vardır. Ümmet bilinci tüm farklılıkları aşan, tüm farklılıkları kuşatan, tüm farklılıkları en güzel şekilde anlamlı kılan ve anlayan bir bilinçtir. Ümmet ahlakı farklılıkları yargılamak/dışlamak yerine, farklılıkları anlamaya ve farklılıklarla uzlaşmaya dayalı bir ahlaktır. İslam tarafından teklif edilen bütün insani nitelikler, bütün insanlık tarafından paylaşılabilir, anlaşılabilir, çok doğal ve vazgeçilemez niteliklerdir. Doğal, ortak insani nitelikleri, kabilecilikler, ırkçılıklar, ulusçuluklar, kendilerini seçilmiş/ayrıcalıklı olarak gören halklar tahrip etmekte, kirletmektedirler.

[Rahle] Yanlış ümmet anlayışları neleri ihtiva eder? Günümüzde Müslüman ümmeti olmadığı tezine nasıl bakmalıyız?

[Atasoy Müftüoğlu] İlahi gerçeklik nazarında, hiç bir alan zaman ve mekanın dışında değildir. Bu bakımdan, İslami ölçütlerin, değerlerin ve erdemlerin her yerde ve her koşulda bir bütünlük içerisinde algılanması, yaşanması ve temsil edilmesi gerekir. Bütünlük bilinci bozulduğu için Ümmet paramparçadır. Irk bencillikleri, kabile bencillikleri, mezhep bencillikleri; farklı unsurların/renklerin/kültürlerin/mezheplerin baskı altına alınması, sömürülmesi, marjinalleştirilmesi, güçsüzleştirilmesi, değersizleştirilmesi, işlevsiz kılınması gerektiğine inanır. Bu nedenle, öncelikle bireysel alandan başlayarak her türlü bencilliği sorgulamak, her türlü bencilliği aşmak gerekir. Günümüzde ümmet, duygu ve düşünce düzleminde, bir proje/tasavvur düzleminde var, ancak ne yazık ki bir gerçeklik olarak, iradeye dönüşen bir gerçeklik olarak yok. Dolayısıyla, bugünün temel konusu, temel sorunu, temel ilgisi ve sorumluluğu, "Ümmet yeniden nasıl gerçek olur" konusu ve sorunu olmalıdır.

 

[Rahle] Cemaat olmak ümmet olmayı engeller mi?

[Atasoy Müftüoğlu] Ulusal bencillikler/egoizmler/narsisizmler, cemaat/grup/hizip bencillikleri/egoizmleri ve narsisizmleri bugün gerçek bir ümmet algısını, gerçek bir Ümmet ilişkisini ve dayanışmasını engelliyor. Bunlara lider bencilliklerini ve egoizmlerini de eklemek gerekiyor. Bugün, maalesef pek çok cemaat çıkar merkezli tercihler yapıyor, çıkar merkezli yorumlar/değerlendirmeler gerçekleştiriyor ve çıkar merkezli kurumsallaşmalara yöneliyor. Bu gün kendi dünyamızda, kendi iklimimizde yaşamadığımızı itiraf etmeliyiz. Pragmatik tercihlerimizle kendimize değil, karşıtlarımıza yardım ediyoruz. Kimi cemaatler Amerikan hassasiyetlerine duydukları saygı kadar, Ümmet hassasiyetlerine, Ümmet dayanışmasına ve birliğine saygı duymuyor. İçerisinden geçtiğimiz olaylar, çevremizde yaşananlar, bize bütün duygusallıklarımızı sorgulayarak, gerçekçi olmamız gerektiğini öğretiyor. Din algısı sulandırılıyor, dini hayat bütünlüğünü, ciddiyetini,vakarını, onurunu, heybet ve haşyetini yitiriyor.

Din adına sınırsız bir yüzeysellik, yozlaşmışlık, laubalilikle karşılaşıyoruz. Gerçek bir bilinç hayatımıza yön veriyor olsaydı, varlığımız bir iradeyi temsil ediyor olsaydı, her önüne gelen kendisini mehdi ilan etmeyecekti, her önüne gelen kendisini halife ilan etmeyecekti, her önüne gelen kendisinin dünyaya ayrıcalıklı olarak gönderildiğini iddia etmeyecekti. Bir şekilde liderlik konumuna gelmiş ya da getirilmiş bir sürü megaloman kendilerine ilahilik yakıştıramayacaktı.

 

[Rahle] Ümmet olmak ile etnik/kimliğin ilişkisi nasıl olmalıdır?

[Atasoy Müftüoğlu] Aziz İslam, dünya hayatının bütün renkleriyle, bütün tezahürleriyle, bütün boyutlarıyla iç içe yaşayan bir dindir. Ümmet, en geniş, en kapsamlı bir dayanışma/paylaşma/müşavere/eyleme biçimi olduğu için totaliter ve otoriter özellik taşımaz. Ümmetin sorumlu bir parçası olmak demek, ilahi hakikat adına gönüllü bir seferberlik içerisinde olmak demektir. Her türlü ırkçılık, milliyetçilik, mezhepçilik parçacılık/ayrımcılık'la sonuçlanır. Hiç bir gerekçeyle hiç bir zaman parçacılık savunulamaz. Allah'ın tekliği, hakikatin tekliği, tüm insanların hiç bir parçacı mazerete sığınmadan eşit olduklarını gösterir. Ümmet bilinci/ahlakı farklı kavimlerin farklı özelliklerini kabul eder, bu özellikler ümmet bütünü içerisinde bir sorun teşkil etmez. Etnik köken, milliyet ve mezhep nihai ölçüt olamaz. Etnik köken gururu kadar, etnik köken nefreti de kınanmıştır. İslam'ın temel şiarı, hiç kimseyi, hiç bir etnik kökeni, toplumu mutlaklaştırmamak ve aşağılamamaktır. Hiç kimse hiç bir şekilde ölçüsüzce yüceltilemez. İslam, insana sadece insan olduğu için, insani değerleri gerektiği şekilde temsil ölçüsünde değer verir

 

[Rahle] Müslüman toplumlarda oluşan "ulus-devlet" bağlamındaki bakış açısı ümmet bilincinin oluşmasında ne derece engel/etkili olmuştur?

[Atasoy Müftüoğlu] "Ulus-devlet" son yüzyılların icadı olan bir tanım. Bütün toplumlar gibi İslam toplumları da, Batı'nın çıkarlarına, kavram ve kurumlarına kölece hizmet etmesi gereken araçlar olarak görüldükleri için, yüceltilen/kutsanan/mutlaklaştırılan ve dokunulmaz kılınan bütün kavramlar gibi "ulus-devlet" tanımı da bir dönem toplumlarımızın gündemini belirledi. Ancak pek çok tanımla birlikte "ulus-devlet" tanımının da aşındığını, aşılabildiğini, işlevlerinin kısıtlandığını, belirsiz bir tanım haline geldiğini yaşayarak görüyoruz. Bir yanda küreselleşme, bir diğer yanda Avrupa Birliği, bir başka yanda ulusötesi piyasa aktörleri "ulus-devlet" tercihlerini/yaklaşımlarını çok ciddi bir şekilde marjinalleştiriyor. "Ulus-devlet" reflekslerinin utanç verici ayrımcılıklara neden olduğunu biliyoruz. Genellikle otoriter devletçilik şeklinde somutlaşan "ulus-devlet" iradesi Türkiye örneğinde de gözlemleneceği üzere topluma karşı, toplumun hassasiyetlerine ve tercihlerine karşı sorumsuz hareket edebilmektedir. "Ulus-Devlet" ulusal çıkar kavramını istediği şekilde istismar ederek, bir tür tecritçiliği savunabilmekte, tecritçilik de bütün toplumların/halkların/kültürlerin birbirlerinden uzaklaşmaları sonucunu doğurmaktadır. İslam, tevhid ilkesi temelinde yükselir. İslami varoluşun. İslam Uygarlığının da temeli tevhiddir. Tevhid, bütün farklı boyutları, renkleri, aidiyetleri birbirlerine bağlar ve bütün bunları kendi ilkeleriyle etkiler. Hiç bir farklı unsurun doğasını değiştirme ihtiyacı duymaksızın bunları bir uygarlık bütünü içerisinde uyumlu hale getirir. Din, algısını, ilgisini ve hassasiyetlerini "ulus-devlet" sınırları ile sınırlandırdığımız takdirde, hiç bir şekilde bir Ümmet ufku içerisinde yer alamayız.

 

[Rahle] İki Ümmet (İman edenler, İnkar edenler) anlayışını zedeleyen, bulandıran görüş ve düşünceler nelerdir?

[Atasoy Müftüoğlu] İslami bütünlüğün bozulması/parçalanması, İslam algısının belirsizleşmesi, kesinliklerinin yitirilmesi, görececiliğin gelenek halini alması, İslami bilincin toplumsal/siyasal hayatın dışına sürülmesi, dünyanın dışına sürülmek istenmesi, İslami ilginin kişisel/içsel/batıni bir tercihe dönüştürülmesi, gelenekselciliğin bir din gibi algılanmaya/yaşanmaya başlaması, geçmişte ve geçmişe özgü yaklaşımlar içerisinde yaşamayı seçmek, İslam'ı bir hobi 'yi temsil ediyor gibi temsil etmek, İslamı psikolojik bir ihtiyacımızı karşılıyor gibi değerlendirmek, İslamı Batılı bir bakış açısı içerisinde yorumlamak, İslam'a bir arkeoloji malzemesi gibi bakmak, kolektif bir bilinci temsil edememek, özgün ve özgür İslami algılarımızın görsel işitsel bir bombardımana tabi tutulması, oryantalist çerçevelere maruz kalmak, militan sekülerizmin sürekli ve sistemli saldırılarına muhatap olmak, İslamı romantik bir çerçeve içerisinde yaşamak, din adına kimi köhne söylemlere saplanıp kalmak gibi pek çok nedenle, iki Ümmet anlayışı hayatiyetini/işlevini yitirmektedir.

 

[Rahle] Bireyselliği dayatan modernizm ortamında ümmet bilinci nasıl yerleşir.

[Atasoy Müftüoğlu] Müslümanların birbirlerini Allah adına ve Allah için sevmeleri, birbirlerine adaletle, merhametle ve sabırla davranmaları gerekir. En güzel amelleri ahlaki üstünlük yoluyla gerçekleştirebiliriz. Bugün ahlaki hassasiyetlerimizi ve itibarımızı yitirmekte olduğumuz acı bir gerçektir. Bir Ümmet dayanışması sağlanamazsa eğer, bir medeniyet yeniden tarihe kazandırılamaz. İslam, vahyin, aklın ve kalbin birliğidir. Hepimizin varoluşu ilahi bir amaca dayalıdır. Bu varoluş ilahi sorumlulukları yerine getirerek, hayatı ilahi ölçüler doğrultusunda dönüştürerek anlamlı hale getirilebilir. Günümüzün sorunlarıyla/sorumluluklarıyla ilgilenmek yerine, bugüne ilişkin bir mücadele zemini açmak, bir direniş ufku gerçekleştirmek yerine, gelenekselciliği seçmek, kolaycı bir kayıtsızlığı seçmektir. Gelenekselcilik bir tavır ve duruş olmaktan çok bir duygusallık biçimidir, marazi bir romantizmdir. İslam'ın en büyük şiarı kardeşliktir. Kardeşlik, hüzünlerin, sevinçlerin, yoksunlukların, özlemlerin paylaşılması anlamına gelir. Ümmet Bilincini yeniden gerçekleştirmek için, imanımızı, bilgimizi, bilincimizi, birikimimizi, sorumluluklarımızı, dayanışmalarımızı, ilişkilerimizi, etkileşimimizi, hassasiyetlerimizi, maddi ve manevi donanımımızı, içtenliklerimizi, yoğunluklarımızı, derinliklerimizi, niteliklerimizi, aşklarımızı, öfkelerimizi, direnişimizi, muhalefetimizi çoğaltmalıyız ve bütün bunları ahlaki anlamda somutlaştırmalıyız.

 

[Rahle] Ümmet Bilinci kapsamında yardım faaliyetleri dışında ameli düzlemde neler yapılmalıdır? Ümmet bilincini canlı tutmak için neler yapılmalıdır?

[Atasoy Müftüoğlu] Ümmet bilincini geliştirmek için, evrensel anlamda bütün bir İslam ailesiyle, hiç bir farklılığı sorun haline getirmeksizin, her alanda sürekli bir ilişki/etkileşim içerisinde olmamız, her türlü düşünce, birikim, tecrübe alışverişine açık olmamız i gerekir

[Rahle] Muhterem Hocam verdiğiniz bilgiler için teşekkür ediyoruz.

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ