Takva Önderi - rahle.org

Takva Önderi - rahle.org

Takva Önderi


Facebookta Paylaş
Tweetle

Muttaki, Allah'a karşı sorumluluğunun bilincinde olan kişidir. Burada takva ile sorumluluk duygusu, bilinçli bir eylem olarak gerçekleşim ve sorumluluğun Allah'a karşı taşınması noktalarına vurgu vardır.

                Deki: Allah'a itaat edin; Peygamber'e de itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki, Peygamber'in sorumluluğu kendisine yüklenen, sizin sorumluluğunuz da size yüklenendir. Eğer ona itaat ederseniz, doğru yolu bulmuş olursunuz. Peygamber'e düşen, sadece açık seçik duyurmaktır. [1]

“Takva, Allah'a karşı sorumluluğunun bilincinde olmaktır. Allah'a karşı duyulan sevgi ve yakınlıktır. Allah'a yaklaşmak için her çeşit haramdan kaçınmak; O'nun rızasını, O'nun sevgisini yitirmekten çekinmektir. Cehennemle insan arasına engel koymaktır. Şeytanla ilahi emirler arasına, arzularla iman arasına, düşmanla dost arasına engel koymaktır. Takva, İslam davasının öncü [2] fertleri için başat vasıflardandır. “

Onun içindir ki Muttaki, Allah'a karşı sorumluluğunun bilincinde olan kişidir. Burada takva ile sorumluluk duygusu, bilinçli bir eylem olarak gerçekleşim ve sorumluluğun Allah'a karşı taşınması noktalarına vurgu vardır.

Takva düşünce ve pratiğin merkezi olarak geçer Kur'an'da. Takva hayatın her anını kuşatır bu nedenle bazı pratiklerle sınırlanmamalıdır.

Takva korumak ve sakınmaktır, nefsi korktuğu şeyden (günahlardan) korumaktır. Haramı terk etmek ve şüpheli şeylerden sakınmaktır.

İslam davasının öncü fertlerinde mutlaka bulunması gereken bir özelliktir Takva. Takva toplumu ise müttaki insanların oluşturduğu bir topluluktur. İslam toplumunun bütününü kendisi için "Ben de müslümanım" diyen herkesi ifade etmek için kullanılmaz. Onun içindir ki İslam'ın Kelime i Şehadet namaz zekat şeklinde anlayıp sadece bunlarla yaşamayı kendine şiar edinen kişinin varlığı İslam dairesinde görülmüştür.

"Ashabım gökteki yıldızlar gibidir, onların hangisine uyarsanız hidayete erersiniz" diyen Allah Rasülü, sahabeler içinde özel bir toplumun varlığına işaret etmiştir.  Dinin sahibi ise kitabında “İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk (ümmet) bulunsun. İşte kurtuluşa eren onlardır.”[3] buyurarak Müslümanlar içinde özel bir toplumu tanımlamıştır. “Takva Toplumu” diye adlan dırabileceğimiz bu toplum Müslümanların yükünü, örnekliğini ve önderliğini dinin kendisine yakışır bir şekilde yüklenen bir toplumdur. Onlar İslam davasının öncüleridir.

"Önde olanlar (var ya), onlar öncüdürler, iş te o yaklaştırılanlar, Nimet cennetlerindedirler. Çoğu önceki ümmetlerden, Birazı da sonraki terden. (Onlar) cevherlerle işlenmiş tahtlar üzerindedirler." [4]

Bir toplumun öncüleri yoksa tebaasının ne kıymeti olabilir ki? Onun için önce “takva toplumu”nu, “mihenk” taşını ve “temsil” ettiği şeyi anlamak gerekmektedir. Takva Toplumu bir yönüyle Allah’ın dinini sırtlayan, Allah'ın kelimesi en yüce olsun diye varlığını ortaya koyan, dinin dış sınırları içinde kalmayı değil, dinin bir ideal olarak ortaya koyduğu modeli, kendi kimliği olarak benimseyen, bilginin ve modelin kaynağını dinin kitapta ve kitabın en mükemmel pratiği rasullerin sünnetinde arayan insanların oluşturduğu topluluktur. Bu topluluk bundan gayrisinin dinin bir hedefi değil, olsa olsa bir takım Müslümanların maslahatı olduğunun bilinciyle izin verilene değil emrolunana döner yüzünü. “İşte onun için sen (tevhide) dâvet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol."[5]

"Nefsimi kudret elinde tutan Zata kasem olsun, ya ma'rufu emreder ve münkerden de yasaklarsınız veya Allah'ın katından umumi bir bela göndermesi yakındır. O zaman yalvar yakar olursunuz da duanız kabul edilmez"

Bu model toplumu, bu öncü toplumu, bu İslam davetinin yüklenici toplumunu oluşturan ruh ise yine dinin sahibi tarafından tanıtılmıştır. Allah’ın dinini temsil edecek toplum yine onun belirlediği özelliklere sahip olacaktır. Takva toplumunun neferleri modeli, takva toplumu önderinden alacaktır.

O model Allah’ın Rasulü Hz. Muhammed’dir. O ne güzel bir örnektir.

"Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının. Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı çetindir.’{6]

Model belirleyici vasfının yanında Hz. Muhammed ve diğer peygamberlerin yaşantıları ve mücadeleleri kuşatıcı olarak Müslümanların önüne konmaktadır, “ne verdiyse onu alın, ne yasakladıysa ondan da sakının.” emri Müslüman'ın yaşam alanını belirleyen açık bir uyarıdır. Üstelik Allah rasülünün verdiği bir hükme sadece itaatla yetinmenin yeterli olmadığı, buna kalbin de ittiba etmesi gerekliliği, imanla bağdaşlaştırılarak ilan edilir:

“Hayır, Rabbına andolsun ki, aralarında ki anlaşmazlıklarda seni hakem kılıp; verdiğin hükme, içlerinde bir sıkıntı duymadan rıza ve teslimiyet göstermedikçe iman etmiş olmazlar'[7]

Allah Teâla, kullarının hayatını belirgin sınırla sınırlandırmaktadır. Rasulün hükmü karşısında da muhayyerlik yoktur. İslam toplumunun bireyleri arasında ve özellikle Allah'ın dininin yüklenicileri için Allah ve Rasülünün belirledikleri dışında her hangi bir yol yoktur. Bu yolun örneği, Takva Toplumunun önderi Hz. Muhammeddir.

"Muhammed Allah'ın elçisidir. Beraberinde bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi ara Iarında merhametlidirler. Onları rükûya varırken, secde ederken görürsün. Allah'tan lütuf ve rıza isterler. Onların nişanları yüzlerindeki secde izidir. Bu, onların Tevrat'taki vasıflarıdır, incil'deki vasıfları da şöyledir: Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ekicilerin de hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir. Allah onlardan inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük mükâfat vâdetmiştir"[ 8]

Kur’an’da pek çok ayetle dava önderlerine örnek gösterilen Allah rasulünün mücadelesi Takva Toplumu mensuplarının hayatlarına ışık tutmaktadır. Takva toplumunun rehberi ise ümmetine yol gösteriyor ve bir çok söz ve fiiliyle ümmetini aydınlatıyor. Herhangi bir Müslüman değil “İçimizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk (ümmet)” olma şeref ve sorumluluğunda olan Takva Toplumu mensuplarına düşen ise Takva Önderinin gösterdiği örneklikleri al gılayıp ona yaraşır bir ümmet olma mücadelesi vermektir.

Hz. Muhammedi Ne güzel bir takva ön deridir O.        

[1] Nur 54          

[2] Öncü: Sabikun

[3] Al-i imran 104

 [4]         Vakıa 10-16, Ayrıca "Sâbikunun birincileri Mühacirîn ve Ensar ve İhsan ile onların ardın ca gidenler, Allah onlardan razı oldu onlar da Allahtan razı oldular ve onlara altlarında nehir ler akar cennetler hazırladı ki içlerinde ebeden muhalled olacaklar, işte fevzi azîm, bu'Tevbe 100

 [5]         “İşte onun için sen (tevhide) dâvet et ve, emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Onların heveslerine uyma ve de ki: Ben Allah'ın indirdiği Kitab'a inandım ve aranızda adaleti gerçekIeştirmekle emrolundum. Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz de sizedir. Aramızda tartışılabilecek bir konu yoktur. Allah hepimizi bir araya toplar, dönüş de O'nadir." ŞURA 15

[6]          HAŞR 7, Ayrıca "Andolsun ki, Resulullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir" AHZAB 21

[7]          en-Nisâ, 4/65, Ayrıca “Allah ve Rasûlü bir şeye hükmettiği zaman, iman eden erkek ve kadına artık işlerinde muhayyerlik yoktur" elAhzâb, 33/36 ayrıca "Peygambere itaat eden Allah'a itaat etmiş olur" (en-Nisâ, 4/80). "Ey iman edenler, Allah'a itâat edin, Peygamber'e ve sizden buyruk sahibi olanlara (ulû'l-emr'e) itâat edin" (en-Nisâ 4/59)..

[8]          FETİH 29, Ayrıca "İbrahim'de ve onunla beraber olanlarda, sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine demişlerdi ki: «Biz sizden ve Allah'ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öfke belirmiştir.» Şu kadar var ki, İbrahim babasına: «Andolsun senin için mağfiret dileyeceğim. Fakat Allah'tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez» demişti. (O müminler şöyle dediler:) Rabbimiz! Ancak sana dayandık, sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır." MÜMTEHİNE 4

[9]          Tirmizi Fi ten 9, Ravi: Huzeyfe

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ