"Fuadi tarafından yazıldı.
Yanık bir yürekten süzülür türküleri anadolunun
hasrete bezenmiştir
ufukları gözleyen gözlerin bebeklerindeki ışık
umuda bilenmiştir, her gün doğuşunda
her gün batımında hüznü kuşanmıştır
sıkı sağlam berkitilmiş sevdalar
toprağın damarlarına su vermiştir
kardelenler açmaya durduğunda, bizim ellerde
başını dik tutup dağlara bakma zamanıdır, sevgili
duvardan dede yadigarı mavzerin inme zamanıdır
çapraz mermileri kuşanma
ondörtlüyü bele takma...
benim yüreğim kıpır kıpır,
seninki kırık dökük
oğlum uyurken daha sabah erken
iki yanağından öpüp, biraz mahzun
sana dönmeliyim yüzümü
kara gözlerinde yaşlar olur elbet
bilirim, kolay değildir
yıllarını verdiğini yollara vermek
bir an bakmalıyım gözlerine, yüreğine
an dediğin nedir ki
gelip geçmeli
kimse yoksa yanımızda yöremizde
-ki yoktur mutlaka-
sarılmalıyım sana
dağların rüzgarı esmeli yanımızdan
cennette buluşmak üzere ahitleşip seninle
yola düşmeliyim
"es-sabikun es-sabikun ulaikel-mukarrabun"
Ekinler biçilmeye durduğunda, bizim ellerde
başı doğrultup gözleri kısma günüdür, sevgili
kan bahasına cenneti alma günüdür
yiğit dediğin alnından vurulur
dağ gibi devrilir üstüne düşmanın
bir düşer, bin doğrulur
ak alınlarda açar cennet gülleri
rengini kandan alır
gözüm açık gidersem,
bil ki şahadete doyamadığımdandır
haberimi getiren yiğide
oğlumu göster
-yaşı kaç olursa olsun-
anlatsın babasının nasıl yiğitçe yürüdüğünü
versin emanetleri
sen al yazmanın ucuyla silerken gözyaşlarını
oğlumun bakışlarına kartallar konsun
sen, bir yemen türküsü söyle
oğlum bir ayet okusun:
"vela taqulu limen yuktelu fi sebilillahi emvat"
Turnalar göçmeye durduğunda, bizim ellerde
başı eğip yüreğine bakma günüdür, sevgili
batan güneşlerden sevda devşirmenin günüdür
sararan yapraklardan,
doğmakta nazlanıp, batmakta acele eden güneşten
dağların yamaçlarında ağarmış saçlardan
gümüş kubbeleri kurşuna dönmüş salatin camilerden
alevli mermilerin hatırasını taşıyan namlulardan...
yağmurlar sevda getirsin yüreğimize
ben bir bozlak söyleyeyim,
sen kanaviçene işle iki mısrasını
caminin imamı, oğluma maşallah desin
önümüzdeki bahara, kızım, önümüzdeki bahara
sabret, sabah yakındır desin
"eleyses-subhu bi-karib"
taşsız, nişansız mezarımın üstüne ilk kar düştüğünde
vuslat vaktidir, gün bizim günümüzdür, sevgili.
ko konuşsun konuşanlar
ko koşuşsun koşuşanlar
sen, başını secdeye koyup
bir dilek tut
"ile-r-refikil-a'la"