Işığa Koşan Kelebek: Bahattin Yıldız - rahle.org

Işığa Koşan Kelebek: Bahattin Yıldız - rahle.org

Işığa Koşan Kelebek: Bahattin Yıldız


Facebookta Paylaş
Tweetle

Fikri Gülsoy 

 

Sakin görünümlü, keskin bakışlıydı. Güzel kahverengi gözlerinin üstünde siyah kalın kaşları geniş yüzüne ayrı bir kararlılık ve aydınlık katıyordu. Sakin sakin konuşurdu, umutlu, keskin ve kararlı konuşurdu. Sözü özü birdi. Konuştuğunu yapardı. Yaptıklarını pek dile getirmezdi.¹

“Şehadeti başucu seçeneği yapanlar İslâm için yola çıkanlar durur muydu?” ifadesiyle başlar Bahattin Yıldız’ın Cihad Günlüğü isimli eseri.² Bu şiarla hayat boyu yürüdü Bahattin Yıldız. Yürüdü, koştu ve nihayet otuz yıl önce yarım kalan sevdasına kanatlandı gitti. Aşkın bir adının da yorulmamak olduğunun en müşahhas örneğiydi.³ Hiçbir zaman eski akıncı olmadı. Pratiği teorisinden güzel olandı. Duruşu söze gerek bırakmayandı. Aktivist ya da aksiyoner ifadesi yavan kalır o bir mücahitti.⁴ Eylemin bir yakasına da okumayı ve yazmayı yerleştirmişti. Kim ne yapıyor sorusu yerine ben ne yapıyorum sorusunu sorardı.⁵ Başarı peşinde değil değerler peşinde koşuyordu. Tüketim kültürüne isyanı vardı. İşportadan giyinirdi.⁶ Onun uzağı yoktu. Gitmesi gereken her yer hemen kalkılıp gidilecek yerdi.⁷ Bir yerlerden  çıkar gelirdi: İzmir den, Sivas tan Erzurum’dan, Asya’dan Afrika dan… O gelince … Geldiği yere Asya, Afrika, Ortadoğu gelirdi. Filistin, Irak, İran, Pakistan hele ki Afganistan gelirdi.⁸ Tek başına koca bir millet bir kutlu ümmet gibiydi. Soyut bir milleti yönetir gibiydi, önderlik eder, irtibatları sağlar, hizmet akışının önünü açardı.⁹ Ama o bu topraklara bağlıydı. Anadolu'dan etrafına bakan, Anadolu'dan uzak Asya'ya, Balkanlar'a, Kuzey Afrika'ya uzanan sessiz öncülerdendi. Bu toprağın insanıydı ve bu toprakların dirilişine adamıştı kendini.¹⁰ Bahattin Yıldız bir feraset adamıydı. Bu feraseti İran konusundaki tespitleriyle ilgili olarak ifade edilen şu sözlerde görüyoruz: “İran’ı çok iyi tanıdığını düşünenlerin gerçekleşen seçimler üzerine yorumlarının ötesine geçen tespitleri beni şaşırtmıştı doğrusu.”¹¹

Vefalıydı. 12 Eylül sürecinde 10 yıl ülkesine giremeyen bir dostunun annesini her bayramda ziyaret edecek¹² kadar vefalı.

İlk bakışta bir inşaat işçisi izlenimi uyandıran Bahattin Yıldız, Afgan cihadının en ince detaylarından Türkiye’deki sol hareketin tarihine, Godfather filmindeki bir sahneden İsmet Özel şiirlerine kadar geniş bir yelpazede günlerce konuşacak ve kendini pür dikkat dinletecek kadar engin bir insandı. A.g.e , sf:47, Bekir Dilekçi , Onunla biraz konuşanlar, o dış görünüşün içindeki yüreğin ve beynin ne kadar hassas , dikkatli ve rikkatli olduğunu hemen anlarlardı. A.g.e , sf:172, Selahaddin Çakırgil, Yanında okuyacağı kitap bulunmadığı zaman “kendimi ayakkabısız sokağa çıkmış hissederim” diyecek kadar kitap dostuydu. A.g.e , sf:53, Cemal Balıbey , Ellili yaşına rağmen “Babam hala benim büyüyüp akıllanmamı bekliyor” diyecek kadar hizaya girmemiş bir adamdı Bahattin Yıldız. “Bizim kızların “ney” merakı var, onlara sürpriz yapıp ney almak istiyorum” A.g.e , sf:79, Faruk Eşlik , Bu yazının ilk hali Ödemiş Cephe Gazetesinde yayınlanmıştır  derken çocuklarına karşı duyarlı olduğu gibi diğer taraftan da bu işi ufkundaki daha büyük adımların bir parçası olarak gördüğünü de şu sözlerinden anlıyoruz:  ”İçimizden birilerinin ney üflemesi, birilerinin spor yapması, başkalarının şiir yazması bizim zenginliğimizdir, mutlaka devam ettirelim.” A.g.e , sf:79, Faruk Eşlik , Bu yazının ilk hali Ödemiş Cephe Gazetesinde yayınlanmıştır  Bir dostunun “Senin Malezya’da tanıdıkların vardır bu arkadaşı Malezya’ya yollayalım, lisan öğrensin dedi” A.g.e , sf:249, Yusuf Ziya Gökçek (Söz Kemal Kamil Güller’e aittir) sözleriyle ifade ettiği hatırası Bahattin Yıldız’ın zihninde nasıl bir dünya kurduğu, bu dünyaya ulaşmak için gerekli birikimleri elde etmeye ne kadar değer verdiği ve bu birikimleri elde etmek için sürekli çaba sarf ettiğini gösteriyor. 

Bahattin Yıldız’ın hem herkesle bir iletişiminin olması hem de herkesle yürekten bir ilişkisinin olmasındandır ki bir dostu arkasından yazdığı şiirinde “Ağlamadım kanadım, Paramparça kanadım” Fikri Cumhur, Bir Yiğit Gurbete Gitse Gör Başına Neler Gelir şiirinden, ifadesiyle bu ayrılığın sevenlerini nasıl sarstığını dile getirmiştir.

Akranları, arkadaşları, yaşıtları servet, mevki, makam sahibi oldu. O hep geride durdu. Tanış olduklarından hiç biriyle bağını koparmadı. Kınamadı. İyi niyetle baktı hepsine. Kendisi bir şey talep etmedi, önüne çıkan fırsatları kullanmayı düşünmedi, teklifleri geri çevirdi. “Akıncılar ya da Milli Türk Talebe Birliği üniversitelisi” olarak kalmayı tercih etti. A.g.e , sf:96, Hikmet Gök, Evet, O bir Ebu Zerr idi. Zengin olmuş arkadaşlarını bırakmadı, nereye gittilerse onları buldu ve onlara usulünce nasihat etti. A.g.e , sf:161, Ömer Gencalioğlu, Dikkatle baktığınızda dünyaya hiç yakıştıramazdınız onu , iğreti bir duruşu vardı, minderin ucuna şöyle bir iliştirilmiş, biraz sonra kalkıp gidecek bir yolcu gibiydi. A.g.e , sf:122, Mehmet Göktaş,

Vefat eden bir dostunun arkasından yazdığı yazıdaki “Hamidim kardeşim, kalp krizi nasıl vurmasın bizi, bu kalbi sökülmüş çağda. Buyruk en ağır yükün altına salmışken bizi” A.g.e , sf:167, Salih Tuna, ifadeleri  Bahattin Yıldız’ın yüklendiği emaneti  ne kadar derinden hissettiğini gösteriyor.  Eşinin, “Yetimhane için ucuz bir arsa bulmuş. Tapu işlemlerini hızlandırmak için uçağı tercih etti” A.g.e , sf: 244 , Emine Yıldız (eşi), ifadeleri Bahattin Yıldız’ın hayırda nasıl da acele ettiğinin bir nişanesidir.

“Çok azımızın becerebildiği grup bağlılığı ve aidiyetini sürdürmekle birlikte yeri geldiği zaman bunların üzerine çıkabilen, diğerleri ile selam hukukunu sürdürebilen ve her zaman farklı çalışma yapanlara olan sıcaklığını devam ettirebilen güzel özelliği iledir ki, ümmetin yiğidi olmak gibi bir sıfat ona çok yakışır.

Bahattin Yıldız bir tarihtir, bir uzun dönemin bizzat tanığı olarak. Onca badirelerde ve değişimlerde geriye düşmeden ayakta kalmış, ahlâki zaafa uğramamış, standardını bozmamış ve hayalini her daim korumuş bir yiğittir.” A.g.e , sf:101,104 Hüseyin Alan,

28 Şubat 1997 soğuğunda darbeci TSK paşaları değerlerimizin üzerine üzerine tankları yürüttüğü günleri anlatan bir dostu O’nun için: “Türkiye’de ilk defa darbeye karşı caddelere çıkılacaktı. Risk büyüktü. Planlama toplantısında katılımın düşük olacağı varsayımıyla geri adım atılmaya başlamıştı. Elimizin üzerine elini Bahattin kardeşimiz koydu. Yüreklerimiz yeniden ısındı. Tekrar sarsıcı bir muhasebe ve iman tazelemesinden sonra direniş başladı. O olmasaydı platform temelinde direniş kitleleşmeyecekti. Gerileme ve bastırılma sürecine giren İslâmi kesimin mukavemetinin  ve duyarlılığının yükselmesinde onun bu tarihi tavrı ve kararı büyük rol oynamıştı” A.g.e , sf:269, Hamza Türkmen, ifadelerini kullanmaktadır. Bir başkası “Hiçbir zaman zalimlere meyletmedi. Meyledenleri uyardı” A.g.e , sf:203, Yusuf Ensar Çalışkan, sözleriyle zalimlere ve onlara meyledenlere  karşı  tavrını ifade etmiştir.

Bir ayağını İzmir gibi şartları zor bir bölgeye sabitleyip diğer ayağıyla adeta bütün bir dünyayı dolaştı. A.g.e , sf:156, Orhan Demiral, Kiminin “metafiziksiz şehir” dediği  kiminin “gavur İzmir” dediği dünyevileşmenin en ileri düzeyde olduğu bu Ege kentinde İslâmi mücadele zordu elbette. Zoru başaranlardan oldu. A.g.e , sf:179, Serkan Yorgancılar, Bu yazının ilk hali, Yeni Dünya dergisinde, Aralık 2010,”Ömrünü Davasına Adayan Adam:Bahattin Yıldız” başlığıyla yayınlanmıştır.

 Zorlukları değil zorlukların nasıl aşılacağını anlatırdı. A.g.e , sf:155, Orhan Demiral.

“Işığa tutkun bir pervane gibi dönüp durdu ışığın etrafında 54 yıl. Kitaplar yazdı, şiirler okudu, spor yaptı, şehirden şehre, ülkeden ülkeye koştu, arkadaş ziyaretleri yaptı, gençler yetiştirdi, savaşa girdi yaralandı… ama hep o ışığın etrafında döndü durdu.” A.g.e , sf:87,88,89, Ferman Karaçam, Bahattin Yıldız 1982 yılında Afgan cihadında yaralanarak “şehadet için bir dilekçe vermişti, Rabbi tarafından  2010 yılında kabul edildi bu dilekçesi.” A.g.e , sf:73, Fahri Güven (Bu söz Bahattin Yıldız’ın eşi Emine Yıldız hanımefendiye atfedilmeketdir) ,

17 Mayıs 2010’da tamamen Allah rızası için çıktığı bir yolculukta, yetimlere yönelik bir çalışmada aramızdan ayrıldı. Afganistan’ın Kunduz Bölgesinden Kabil’e dönerken meydana gelen uçak kazasıyla kavuştu bizden daha çok sevdiğine.®

Dipnotlar:

1. Bahattin Yıldız: Ümmetin Yüreği, Özgün Yay. 2011, sf: 87. Ferman Karaçam.

2. A.g.e , sf: 240.

3. A.g.e , sf: 18, Ahmet Türkben.

4. A.g.e , sf: 190, Uğur Arslan.

5. A.g.e , sf: 187, Şeref Akbaba.

6. A.g.e , sf: 189-190, Uğur Arslan.

7. A.g.e , sf: 68, Erol Battal.

8. A.g.e , sf: 167, Salih Tuna.

9. A.g.e , sf: 141, Mustafa Yürekli.

10. A.g.e , sf: 108, İbrahim Karagül.

11. A.g.e , sf: 248, Yusuf Ziya Gökçek (Söz: Cihan Aktaş’a  aittir.)

12. A.g.e , sf:36, Arif Altunbaş.

13.

14.

15.

16.

17.

18.

19.

20.

21.

22.

23.

24.

 

 

 

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ