Yeniye Körü Körüne Hayranlık*
Said Halim Paşa
Bütün yeni ve meçhul şeylere göstermekte olduğumuz aşırı tutkunluk, bunların fayda ve zararlarını bilmiyor oluşumuzdan doğuyor. Zararlarını bilmeyince de hemen “mükemmel” olduklarına karar veriyoruz.
Pek tabi olarak hatalarını bildiğimiz ve hoş görmediğimiz şeyler, eskiden beri bildiğimiz şeylerdir. Bilmediğimizi ise hatasız ve hoş buluyor, emel ve temennilerimizi tatmin edecek bir şey sanıveriyoruz.
Hâlbuki yeni ve meçhul olan şeyler, çok defa, beklenmedik kötü neticeler doğururlar. Bunlar, yerleşmiş gelenek ve alışkanlıkları yıkarak bazı kıymetleri, his ve inançları incitirler. Bu ise, cemiyetin maddî ve manevî varlıklarını sarsar. Bu yüzden yeniliklerin, en ileri ve en mesut milletlerde bile, itimatsızlık, hatta endişe ve korku uyandırdığını görüyoruz.
Ama biz, yeni ve meçhul olan her şeye karşı gösterdiğimiz bu garip tutkunluğu, sonsuz bir ilerleme aşkı gibi anlıyor, hatta bununla iftihar ediyoruz.
Gerçekte ise, hatalı anlayış ve düşünceler üzerine kurulmuş, yalancı bir âlem içinde yaşamaktayız. Bugünkü ruhi ve fikri durumumuzun sebebi de işte bu haldir.
Gerçek, bizim hayata bakışımızın dışında kalıyor. Böylece biz, doğruyu yanlışa, gerçeği hayale, hak yolu sapkınlığa, olmamışı olmuşa, mümkünü imkânsıza katarak, en olmayacak plan ve hayallerden saadet umuyoruz. Görülüyor ki, büyük hatalar, büyük hakikatler kadar sadedir.
* Buhranlarımız, İz Yayıncılık, Yayına Haz. M. Ertuğrul Düzdağ, 2009.