MÜSLÜMAN KADIN VE İŞ HAYATI - rahle.org

MÜSLÜMAN KADIN VE İŞ HAYATI - rahle.org

MÜSLÜMAN KADIN VE İŞ HAYATI


Facebookta Paylaş
Tweetle

 

Necip ASLAN

 

Müslüman bir hanımın iş hayatı ile münasebetini önce fıkhi açıdan irdelemeye daha sonra günümüzdeki pratiklerden yola çıkarak iş hayatı müslüman bir hanıma ne kazandırıyor ne kaybettiriyor konusuna değineceğiz. Bir müslümanın konuya bakışı nasıl olmalı hakkında bir ufuk açmaya çalışacağız.

Konuya fıkhi açıdan baktığımızda müslüman bir hanım çalışabilir mi, para kazanabilir mi? Evet çalışabilir. Fakat dinimizin kadına bakışı ve onu toplum içinde nerede ve nasıl konumlandırdığına baktığımızda müslüman kadının, bir zaruret yok ise, sabahtan akşama kadar bir mesai mefhumu ile islami açıdanda uygun olmayan bir yerde çalışmasına sıcak bakılmıyor. Dinimiz, evi geçindirme vazifesini erkeğe yüklemiştir. Müslüman bir hanım evli ise geçimini kocası, bekâr ise babası, dul ise baba, çocuk veya kardeşleri temin etmek zorundadır. Bunların kazancı yeterli olmadığı yani temel ihtiyaçları karşılayacak miktarda olmadığı yada kadının geçimini temin edecek kimsesi bulunmadığı durumlarda kadın, dinin kendisine öngördüğü diğer yükümlülüklere dikkat etmek şartı ile çalışabilir.

Kapitalist bir sistemde yaşıyor olmanın etkisi ve mevcut eğitim sisteminin zihinlere aşılamış olduğu doğrular ile yetişen bu nesildeki algı daha fazla çalışma ve daha fazla tüketmeye, imkanları hep daha fazla iyileştirmeye odaklı olduğundan kadın, erkek tüm bireyler kendilerini çalışmak ve çok kazanmak zorunda hissediyorlar. Büyükler, çocukları kardeşleri iyi bir üniversite okusun bol kazançlı bir iş bulsuna odaklı ve bu bakış açısı ile yetiştiriyorlar. Dolayısı ile müslüman bir aile de yetişen bir kız çocuğu ben üniversite okumalıyım, çalışmalıyım kimseye muhtaç olmamalıyım düşüncesi ile yetişiyor. Ne yazıkki yeni nesil bu konuda İslami bir bakış açısından uzak yetişiyor. Dini hassasiyeti olanlarda çalışma ortamında zamanla dini hassasiyetlerini de yitirmeye başlıyor.

Peki kadınlar niçin çalışıyorlar. Aslında ihtiyacı olmadığı halde çalışan kadınların niçin çalıştıklarını bir kaç başlık altında toplayabiliriz.

  • Üniversite mezunu olduğu için çalışması gerektiğini düşünenler.

  • Maddi açıdan kimseye bağımlı olmamak için kendini çalışmak zorunda hissedenler.

  • Çalışmayı daha rahat bulanlar, çocuk bakmak ve ev işlerinden kaçanlar.

  • Ailesi baskısı yüzünden kendini çalışmak zorunda hissedenler.

  • Can sıkıntısından çalışmak isteyenler.

  • Değer görme isteğinden kaynaklı çalışmak isteyenler.

Üniversite mezunu olup ihtiyacı olmadığı halde madem çalışmayacaktım niye okudum diye düşünenlerin sayısı az değil. Oysa her okuyan kadın çalışmak zorunda değil. Kocaya bağımlı olmamak için ve istediği gibi harcama yapabilmek için çalışmak isteyenlerin düşüncelerinin temelinde boşanmak yada terkedilmek korkusu yada tek başına ayakları üzerinde durabilme fikri hakim. Unutmamak lazım ki kadının erkeğe ihtiyacı olduğu kadar erkeğinde kadına ihtiyacı var, Rabbim kadın ve erkeği birbirinin tamamlayıcısı olarak yaratmış.

Kadın dışarıda nisbeten yüksek bir ücret alacağı bir işte çalışacak ve akşam geldiğinde de yine ev işleri ile uğraşacaksa dışarıda çalışmak ve ev işlerini bir başkasına yaptırmak, çocuk için bir çocuk bakıcısı tutmak daha tercih edilesi oluyor. Burada kadın maddi olarak çalışmanın daha karlı ve daha mantıklı olduğunu düşünüyor ama nelerden fedakarlık ettiğini ve özellikle işin hissi ve manevi boyutunu biraz ihmal ediyor. İş hayatından dolayı çocuğuna yeterince vakit ayıramayan yada günün stresinden yorgunluğundan dolayı çocuklarına karşı sabırsız davranan anneler çocukların iç aleminde nasıl derin yaralar açıyorlar acaba. Bunları ölçmek mümkün olsa ve anneler çocuklarının kendilerine ne kadar ihtiyçları olduğunu içselleştirebilse sanırım çalışmayı ikinci plana atabilirler.

Çalışan kadınlarla ilgili yapılan araştırmalarda görülmüştür ki doğumdan sonraki üç yıl zorunluluk olmadıkça annenin çalışmaması gerekmektedir. Çünkü bu dönemde anne çalışır ise çocuk için ileriki yıllarada taşınan bazı sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Belirli saatler de çocuğun anneden ayrı kalması çocuklar da özlellikle sıfır, iki yaş dönemlerinde bazı psikolojik sorunlara yol açabilmektedir. En iyi bakıcı bile annenin yerini tutmaz unutmayalım.

Şu an yaygın olduğu şekliyle tam mesai çalışmak yani sabah 9, akşam 18 saatleri arasında çalışmak kadın yaratılışına uygun değil. Kadınların özel dönemleri var, hamileliği var, doğumu var, süt vermesi var. Bütün bu gerçeklerin yayında ne gerekçe ile olursa olsun özgürlük adına feminizm adına kadınları erkeklerle yarıştırmak öncelikle kadınlara yapılan büyük bir kötülüktür. Kadınların çalışma hayatına bu denli katılmaya başlaması ile birlikte evlilikler ve aileler daha fazla bozulmaya başladı. Çalışarak kocasına minnet etmeyen kadın işyerinde patronuna, müdürüne, amirine minnet etmeye başladı. Kadınlar mümkün olduğunca mesai saatleri esnek olan ve çalışma saatlerini kendilerinin ayarlayabileceği işleri seçmelidirler.

Can sıkıntısından çalışanlar genelde bekar ya da çocuksuz hanımlar. Maddi ihtiyaçlarıda yoksa bu hanımların ümmetin dertleri ile dertlenerek birilerinin yarasına merhem olma yolunda bir bakış açısı ile hareket etmeleri daha doğru olmaz mı? Hem bu kendi fıtratlarına daha uygun ve hemde bu yönde büyük bir ihtiyaç var. Vakıf ve dernek işlerinde Osmanlı zamanında kadınlar oldukça ön planda imişler. Kadın sadece evinde oturup televizyon izleme, ev işi, yeme, içme, gezme, alışveriş ile ömrünü geçirmesin. Bunun yerine yetimlere, fakirlere, yaşlılara yardım gibi sosyal çalışmalarda hizmet etmeleri para kazanmalarından çok daha öncelikli olmalı.

Çalışarak değer görme arzusunun giderek körüklendiği ve ev hanımı olmanın sürekli küçümsendiği günümüzde kadınlar değer görebilmek için çalışmak istemektedirler. Para ve mevki kadının yaratılışının gereği olan bağlanma ve aile olma ihtiyacını giderememektedir. Toplum paralı, tek başına yada evlenip boşanmış ise çocukları ile mutsuz ve huzursuz kadınlarla dolu.

Geçmişimize baktığımızda bizim annelerimizin, ninelerimizin çoğu aslında hep çalışmışlar. Tarlada, bağda, bahçede çalışıp hep eşlerinin yanlarında olmuşlar. Çalıştıkları kendi işleri olduğu için şartları kendilerine göre ayarlayabilmişler. Gerçi bu yaklaşım bazı bölgelerimizde erkekleri tembelliğe alıştırmış, erkekler kahvelerde tembel tembel otururken, kadınlar gündüz dağlarda, bağlarda tek başlarına çalışıp bir de akşam ev işlerine yetişmeye çalışarak fazlaca bir yükün altına girmişler. Şartlar uygun da olsa kadın erkeği tembelleştirecek kadar çalışmamalı. Kadın erkeğin yanında yardımcı olsa da erkeğin yapması gereken görevleri yapmamalı, onun sorumluluğunu üstlenmemelidir. Sonuçta evin geçimini sağlamak kadının değil erkeğin görevidir.

Dinimiz kadının çalışmasını yasaklamamış. Sahabe hanımlarından evinde iş yapıp satarak aile bütçesine katkıda bulunanlar olmuş. Kadının çalışmasında İslam’a uymayan taraf çalıştığı ortam ve çalışma şartlarının uygun olmaması. Kadın erkek karışık ortamlarda bütün bir günü bir arada geçiren insanlarda İslami hassasiyetlerin zamanla törpülendiği ve insanları harama daha da yakınlaştırdığı malum. Kişiler bu konuya ne kadar dikkatte etseler süreç içerisinde bu hassasiyetlerin kaybolmaya yüz tuttuğu aşikar.

Kadının, evinin dışında, çalışma hayatı içerisinde olması, pek çok açıdan toplumsal düzeni etkiledi. Bu konuda fayda zarar ilişkisine bakılacak olursa, eminim kadının çalışmasının toplum ve aile hayatına zararı, faydasından çok daha fazladır.

Bazı meslek dalları varki kadının fiili olarak bulunması gerekiyor, müslümanların bu alanlarda insan yetiştirmesi gerekiyor. Kadın doğumcular, insan sıhhati ile alakalı her branş, kadının da o branşta bulunmasını gerektiriyor. Bunun için kadınların, dinin koymuş olduğu helal ve haram sınırlarını aşmadan tıp öğrenmelerini ve ibadet niyeti ile bu işi icra etmelerini tavsiye dahi edebiliriz.

Bazı durumlarda şartlar öyle gelişmiştirki kadının çalışması zorunlu hale gelmiştir. Bu durumda Müslüman hanım, en zararsız, en az yıpratan işi tercih eder ve çalışır.

Çalışan Müslüman kadın, uzun mesai saatleri ve beraber geçirilen çalışma yıllarının iş ortamındaki erkeklerle arasındaki mesafeleri kaldırmasına, ciddiyeti bozacak laubali bir ortamın oluşmasına asla müsaade etmemelidir. Yani çalışan Müslüman kadın, çalışacaksa zaruretler nedeniyle çalışır. Daha iyi bir ev, daha iyi bir araba, daha lüks ve konforlu bir hayat için çalışmaz. Zaruretler ortadan kalkınca ilk fırsatta evine döner.

 

 

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ