TESLİMİYETİN ASALETİ - rahle.org

TESLİMİYETİN ASALETİ - rahle.org

TESLİMİYETİN ASALETİ


Facebookta Paylaş
Tweetle

 

Büşra ÜNLÜ

Kirpiklerin kucaklaşmasını ömür bildim. "Ben yaşıyorum. “dedim hep. “Bu, benim hayatım.” Oysa gerçek bu değildi. Ömür takviminden eksilen her yaprağın yerinde bir boşluk kaldı. Bana parçalarımı bir araya ge tirecek örnek bir hayat gerekliydi. Kimi seçersem onunla tamamlayacaktım hayat yapbozumu. Eğer yanı başımda biri olmazsa ya denk gelmezdi parçalar birbirine ya da hep boş kalırdı bir yanım. O boşluğu kahramanımla tamamlamalı, olmayanı onunla oldurmalıydım. Onu, tarihin yapraklarında aradım, aradım. Ve o güzel kahramanımı bulunca kirpiklerim gerçekle kucaklaştı, ben işte o zaman tamam oldum.

Hatice... Hatice binti Huveylid...

Boşlukları tamamlayan, olmayanı olduranım. Varlığıyla cahiliye karanlığını aydınlattığı gibi aciz ömrü mü de ışıklandırdı. Her hayali “imkânsız” kelimesine sığdıran ben imkânsızlığı onunla sildim lügatimden. İmkânsızdı her şey. En azından öyle olmalı, öyle kalmalıydı. Çünkü her istediğine ulaşan insan kıymet bilmez, nankör olurdu. Aklından geçirdiğini ister ve alırsa kibirlenir, kalbine söz geçiremezdi. Eğer bir hayal kurar, ona inanır ve gerçekleştirirse, her şey parmağının ucunda olursa benliğini kaybederdi. Heveslerinin kölesi olurdu kanaatimce. Sonra o buldu beni. Buldu ve tüm doğrularımı yeniden yazdı. Gönlünden geçene ulaşması bir lafına bakardı onun. Bir insanın isteyeceği her şeye sahipti; para, pul, şan, şöhret... Yolunu kaybetmesi işten bile değildi. Putlarla örülü şehrin cilvesine kapılıp ömrünü bir hiç uğruna hibe edebilirdi. Yüreğinde kibir olsa, kibri gözünü kör etse müminlerin annesi olamazdı. Onun lügatinde “imkânsız” olsa İslam'a kucak açmazdı. Çünkü bir kadın isterse cehaletten iman doğar.

Hatice... Hatice binti Huveylid...

Karanlık çağın sakinlerine fikrî devrimi yaşatan, kuruyan vicdanları maneviyatıyla yeşerten kadın...

Sadakatin beden bulmuş hali... Resul’ün ailesine dâhil olmasıyla İslam'ın sağlam temeller üzerine kurulmasına ve sile olan o, hayatıma girişiyle beni köklerime bağladı. Mecbur kalmadıkça evinden çıkmayan, akrabasını arayıp sormayan ben onlarla muhabbeti eksik etmez, onları hoşnut etmeden gün geçirmez oldum. Çünkü sadakat aileydi. Yaprak dalından ayrılınca kurumaya mahkûm olurdu. Akrabası bile yüz çevirirken Resul'den o yalnız bırakmamıştı Habib’ini. Habib’in deyişiyle Hatice'den hayırlısı yoktu onun için. “Halkın çoğunun kâfir olduğu bir zamanda o bana iman etti. Halkın çoğunun beni tekzip ettiği bir zamanda o beni tasdik etti. Herkesin benden yüz çevirdiği bir zamanda o servetinin tamamını bana bıraktı. “demişti o. Hatice’nin bağlılığını bir sözüyle özetleyivermişti. Davasındaki samimiyetini bugün mumla aradı ğımız kadın, babasının adını verirken düşündüğü gibi birkaç ay değil bin dört yüz yıl erken doğmuştu. Bugünü bizzat aydınlatamasa da cahiliye fitnesinin nuru olmuş, gönülleri nurlandırmıştı. Çünkü bir kadın isterse gecede bile güneş olur.

Hatice... Hatice binti Huveylid...

Şirk toplumuna direnen asil ruhu, sapkınlığın bağrında yetişen temiz kadın... İçine düştüğü bağnaz şehrin bir parçası olmak yerine asaletiyle herkeste iz bırakmıştı. Dünü aydınlatmakla yetinmemiş bugüne uzanıp bir de benim yaralarımı sarmıştı. Gittikçe herkesleşen ben, onunla kendim olmayı hatırlamış; altında ezildiğim gölgelerden kurtulmuştum. Hati ce’yi tanımakla kaybettiğim beni bulmuştum. O; fitnenin, fesadın kuşattığı beldeyi Resul'e yoldaşlık ederekzİslam'ın merkezi kılmıştı. Suya atılan toprak suyu bulandırır. Ama bulanık suya eklenen berrak su onu çamurundan arındırmaz. Biz bunu bilir, bunu söylerdik. Lakin yanılmıştık. Olmaz denen olmuş Hatice'yle Mekke çamurundan arınmıştı. Cehaletin pençesindeki insanlıksa yeniden berraklaşmıştı. Çünkü kadın isterse zehri bal, dikeni gül yapar. Ve ben... Kaptansız bir gemi misali hayallerimin rüzgârına kapılmış gidiyordum. Hatice geldi ve dümenimin rotasını gerçeğe çevirdi. Doğruya, güzele... Ne karanlık gökyüzü ne heybetli dalgalar... Hiçbiri beni korkutamaz. Onu da korkutamamıştı çünkü. Hatice ki zulme boyun eğmeyen kadın... Hatice ki karanlığın en zifirîsine göğüs geren kadın... O varsa ben de yapabilirim biliyorum. Sonra birden aydınlanıyor gökyüzüm. Maviyi tarıyor kirpiklerim...

Fark ediyorum ki hırçın dalgalar da canımı yakamaz olmuş. Ben, gayr-i ihtiyari mütebessim;

 

o artık benimle.

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ