MEDENÎYET VE MODERNİZM
ALİ ŞERİATİ / BİRLEŞİK YAY.
20. yüzyılın önde gelen Müslüman aydınlarından olan Ali Şeriati’nin, farklı yazılarının derlenmesiyle oluşmuş bir kitaptır. Bu yazılar iki genel başlık altında okuyucuya sunulmuş: “Kültür, Medenîyet, sanat ve modernizm” adını taşıyan bölüm ile “Aydın, entelektüel, peygamber” adını taşıyan ikinci bölüm.
Birinci bölümde; başlıkta adı geçen kavramlar tanıtılmakta, birbirleriyle ilişkileri irdelenmekte; modernliğin, Batı’nın Doğu’yu kendi tüketim çarklarına dâhil etmek için kullandığı bir ağ oluşu ve Doğu’nun da bu ağa takılışı anlatılmakta. Yazar, Batı tarafından geri kalmış olduğuna ikna edilen Doğu’nun bu ağa, Batı’nın ‘Medenîyet’ deryasına ulaşmak için çıktığı yolculukta takıldığı görüşünde. Bu yolun yanlışlığını fark edip halkını uyandırma görevi olan ‘Aydın’lar ise bu görevin hakkını veremediklerinden, düşülen bu durumun en önemli müsebbibi yazara göre yine onlardır.
İkinci bölümde ise; ‘Aydın’ olgusu, ‘Entelektüel’ ile farkları ve ‘peygamber’ ile ortak yanları bağlamında detaylı bir şekilde işlenmekte.
Müstakil bir çalışma olmak yerine, derleme yazılardan oluşması hasebiyle “Medenîyet ve Modernizm” ana ekseninden kopukluklar görülebilmekte eserde. Yazarın tercih ettiği sade dil, ağır gibi gözüken mevzunun anlaşılmasını kolaylaştırmış durumda. Etkilerini gerek toplumsal ve gerekse de ferdi bazda hissetmekten kaçınamadığımız Modernizmi anlayabilmemiz, 21. yüzyılda köklerimizden kopmadan ‘kendimiz’ olarak ayakta kalabilmemiz adına büyük önem arz etmekte.
Tanıtım: Muhammed Doğanay
BATI’NIN SOYKIRIMCI TABİATI
HAKAN ALBAYRAK / VADİ YAY.
Hacimce küçük lakin muhtevasının önemi büyük olan bu çalışma günümüzün önemli aktivistlerinden Hakan Albayrak tarafından kaleme alınmış. Muhtevasının önemi günümüzde Batı tarafından Müslümanlara yönelik sergilenen nefretin kökenlerinden bahsediyor olmasından geliyor. Malumdur ki Müslümanlar çeşitli araçlar vesilesiyle terörist, gerici olarak lanse edilmekteler hatta ikinci sınıf insan muamelesi bile görebilmekteler. Tarihteki -dozajı kimi zaman artırılmış- örneklerine bakarak yazar bizlere bu durumun Batı’nın bilinçaltında yatan gerçeklerden ötürü alışıldık bir durum olduğunu gösteriyor. Bilinçaltında yatan gerçek ise Batı’nın kendisi gibi olmayana tahammülsüzlüğü, beslediği nefret…
Bu nefretin Haçlı seferlerinden sonraki kimi yansımalarını eserinde sunan yazar, verdiği örnekler ile tezini gayet iyi savunuyor. Karşısında alternatif olarak daha çok İslam toplumlarını bulduğundan nefretinin acı izleri ekseriyetle Müslümanlarda görülmekte. Ama bu nefretinin sadece Müslümanlara olduğu sanılmamalı. Kendisi gibi olamayan her türlü unsurun nasiplendiği (!) bir duygu bu…
Yakın zamanlarda Bosna’da, günümüzde Irak’ta, Afganistan’da ve dünyanın çeşitli bölgelerinde sergilenen vahşi ve gayr-i insanî tutuma rağmen, dünyada hümanizmin, insan haklarının, demokrasinin temsilciliği görevini üstlenmeleri garip bir çelişki olarak ortadadır. İşin daha da ilginç yanı ise gerçekleştirilen onca zulmün benimsenen “değer”ler uğrunda olduğunun belirtilmesidir. Hakan Albayrak tüm bu gerçekleri eserinde gayet net bir şekilde gözler önüne sermekte.
Tanıtım: Muhammed Doğanay