Tırnakların Sökülüyor Sanki Titriyor Ellerin - rahle.org

Tırnakların Sökülüyor Sanki Titriyor Ellerin - rahle.org

Tırnakların Sökülüyor Sanki Titriyor Ellerin


Facebookta Paylaş
Tweetle

İlyas Şahin

 

Tırnakların sökülüyor sanki titriyor ellerin, aklın gidecek sanıyorsun, korkuyorsun! Verdiğinde azalacağını görüyorsun. “Azalıyor işte” diyorsun “azalıyor yahu” diyorsun kısık bir sesle. Hastasın!

Sana ait ne varsa vermelisin. Sana ait olduğunu mu sanıyorsun? Eğer sana aitse ver, senin değilse de ver. “Onlar mallarıyla…” demiyor mu o ses, duymuyor musun? Yoksa işine mi gelmiyor duymak. Ah, ne de zordur onlardan vazgeçebilmek. Hepsinden vazgeçmek en güzeli değil midir aslında?

Malını ne de çok seviyorsun? Artık ölmeyi yaşamaya tercih etmiş, ölümü yenmiş, korkunç canavarların kâbusu olmuş bir yiğidin sırtına yükleyiver ki taşısın hem senin yerine de taşısın. Yüklemezsen eğer, yığmaya devam edersen eğer; taşıyamaz o cılız bacakların bu korkunç yükü çekmeye. Yükünü paylaş ki hafiflesin, paylaş ki azabın olmasın, paylaş ki çağrıya cevap veresin “Onlar mallarıyla…”

Onların gülümseyen yüzünü gösteriyor kitap. Vücudunu titreten bu sıtmadan kurtulmak istiyorsan eğer, titremekten bıktıysan eğer, yığma. Paylaş ki azalsın, azaldıkça çoğalsın, azaldıkça çoğalsın ki yükün hafiflesin. Yükün hafiflesin ki çakılmaktan kurtulasın.

Şu insanın yaptığına da bakın. Kendisinden vazgeçemediği ama kimi zaman vazgeçmek zorunda kaldığı, kârlı bir ticaret için ortaya koyduğu canını; kararlı ve şuurlu bir irade ortaya koyarak zorlukların üzerine fırlatması, karanlığı yok etmeye çalışması, ne kadar da saygıdeğer bir eylemdir. Saygıdeğerdir çünkü kitap böyle söylüyor “ve canlarıyla…” diyor.

Kitap, O’na boyun eğmeyi kabul ettikten sonra doğru işler yapmaya davet eder, aksiyona çağırır “diri olmak isterseniz nehir olun” der; “akın” der; “eğer akmazsanız bataklık olursunuz” der; “kokarsınız” der.

Varlığını anlamlı kılmak için yürümek ve koşmak ayakların hakkı değil midir? Zalimin bileğinden tutmak ellerin hakkı olmalı değil mi? Gözlerin, kulakların, vücudunu kaplayan derinin, saçının, sakalının ve ciğerinin hiç mi hakkı yoktur? Varsa nedir?

Kitap oturmayı, hareketsiz kalmayı yerer, yere çalar. Boyun eğmeyi kabul etmek koşmayı gerektirir. Koşarken yorulursan eğer yürüyerek dinlenmelisin. Oturmak bitirir adamı. Dinlendikten sonra koşmaya devam etmelisin ta ki yorulana kadar sonra yine yürümeli… Kitabın çağrısıdır bu: “Hiç oturanla yürüyen bir olur mu?”

Bu yola girdiğinde devamlı, durmaksızın hareket etmelisin. Seni durdurmaya, engel olmaya çalışanlara, doğru yol üzerinde oturanlara kıvrak bel hareketleriyle çalım atmalı; pervasızca onları geçmelisin.

Doğru yol üzerinde oturanlar ve yandaşları hezimeti tatmalılar, yenilginin utancı içinde başları eğik dolaşmalılar, sana ve diğerlerine çelme atmaya çalışmanın ne çetin bela olduğunu hissetmeliler.

Sakın ha! Bu güzel parkurda ipi göğüslemek varken oturup kalmayasın. Oturup kalırsan yerinden kalkamazsan, diğer oturanlarla birbirinize bakan ve yerinden kıpırdayamayan kayalar olmazsınızda ne olursunuz? “Hiç oturanla yürüyen bir olur mu?”

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ