AMEL’DE İSTİKAMET - rahle.org

AMEL’DE İSTİKAMET - rahle.org

AMEL’DE İSTİKAMET


Facebookta Paylaş
Tweetle

Fikri ÜNSAL

Amel: Dünya ve ahirette ceza veya mükâfat konusu olan her türlü iş ve davranışı ifade eden bir terim

Sözlükte “iş, çaba, fiil, çalışma” gibi manalara gelen amel (bk. Lisânü’l-ʿArab, “ʿamel” md.), “canlı varlığın gayeli olarak yaptığı iş” diye de tarif edilmiştir.

İstikamet: Kişinin her türlü aşırılıktan sakınarak doğruluk üzere bulunması anlamında ahlâk ve tasavvuf terimi.

Sözlükte “doğru, düzgün, dengeli, sabit ve kararlı olma” gibi anlamlara gelen kavm kökünden masdar olan istikamet “doğruluk, dürüstlük, adalet, itidal, itaat, sadakat ve dürüstçe yaşama” manalarında kullanılmaktadır (Dozy, II, 432). Arapça sözlüklerde istikamet kelimesiyle ilgili olarak genellikle “dinî ve ahlâkî hükümlere uygun bir hayat sürme, her türlü aşırılıktan sakınma, Allah’a itaat edip Hz. Muhammed’in sünnetine uyma” şeklinde özetlenebilecek açıklamalar yapılmıştır.

“Şüphesiz, Rabbimiz Allah'tır deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara: Korkmayın, üzülmeyin, size vâdolunan cennetle sevinin! Derler.” (Fussilet30)

“Rabbimiz Allah’tır” dedikten sonra istikamet sahibi olanları övgüyle anan iki âyetteki (Fussılet 41/30; el-Ahkāf 46/13) istikamet kelimesi tefsir kitaplarında “samimi ve kararlı bir imanla hak ve hayır yolunda istikrarlı, dengeli bir hayat sürdürme” şeklinde açıklanmaktadır. Sahâbeden birinin Hz. Peygamber’den kendisine, başka bir öğüde ihtiyacı kalmayacak değerde bir öğütte bulunmasını istemesi üzerine Resûl-i Ekrem ona, “Allah’a iman ettim de, sonra da dosdoğru ol!” demiştir (Müsned, III, 413; IV, 385; Müslim, “Îmân”, 62)

Fahreddin er-Râzî’nin tespitine göre Fussılet suresinin 30. ayetinin yorumuna dair değişik görüşler ileri sürülmüşse de ayetin, “Rabbimiz Allah’tır diyenler” bölümünün iman ve ikrarla, “istikamet sahibi olanlar” bölümünün de iyi ve güzel işlerle ilgili olduğunu düşünmek daha isabetlidir.

AMELDE İSTİKAMET: HAYATIN KURAN VE SÜNNETE GÖRE DÜZENLENMESİ

Bütün iyi davranışların vazgeçilmez şartı, ifrat ve tefrite sapmadan istikrarlı ve dengeli bir şekilde orta yolu takip etmektir. “Böylece sizi orta bir ümmet yaptık” (el-Bakara 2/143); “Bizi dosdoğru yola ilet” (el-Fâtiha 1/6) mealindeki ayetlerde olduğu gibi bu ayetteki “istikamet sahibi olanlar” ifadesinde de bu husus dile getirilmiştir (Mefâtîḥu’l-ġayb, XXVII, 121-122; XXVIII, 12).

Grek kaynaklı felsefe kültürünün gelişmeye başladığı dönemlerden itibaren İslâm ahlâk kültüründe benimsenen “Fazilet iki aşırılığın ortasıdır” şeklindeki sözün de etkisiyle istikamet kavramının bütün ahlâkî davranışlara ölçü oluşturacak bir kapsam genişliğine ulaştığı görülmektedir. Buna göre istikamet sahibi insan bütün davranışlarında aşırılıklardan uzak kalan, dengeli ve ılımlı bir hayat tarzını kararlı bir biçimde sürdüren kimsedir. Ancak hayat boyunca her durumda istikamet çizgisinden sapmadan yaşamanın güçlüğü de kabul edilmiş ve bundan dolayı insanlardan mutlak bir istikametten ziyade imkân ölçüsünde istikamet sahibi olmalarını beklemenin daha gerçekçi olacağı düşünülmüştür. Gazzali, iki aşırılık arasındaki orta çizginin “kıldan ince kılıçtan keskin” olduğunu ifade ettikten sonra iki aşırılıktan birine sapmadan dosdoğru çizgide ilerlemenin neredeyse imkânsız olduğunu, bu sebeple Kurân-ı Kerîm’de (Meryem 19/71-72) sırât-ı müstakîme yakınlığın kurtuluş için yeterli görüldüğünü belirtir ve şöyle der: “İstikametin zorluğundan dolayı her mümin kulun günde on yedi defa (beş vakit namazın farzlarında), ‘Bizi sırât-ı müstakîme ilet!’ (el-Fâtiha 1/6) diyerek dua etmesi gerektiği ifade edilmiştir” (İḥyâʾ, III, 63-64).

 

AMELDE İSTİKAMETLE İLGİLİ GENEL İLKELERDEN BAZILARI

Aşırılıktan Uzak Durmak: Abdullah Ibni Mes’ûd(ra)’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Söz ve davranışlarında ileri gidip haddi aşanlar helâk oldular.” Resûl-i Ekrem bu sözü üç defa tekrarladı.   Müslim, Ilim 7. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 5

Abdullah Ibni Abbas (ra)şöyle dedi: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem insanlara hitap ederken, ayakta duran bir adam gördü ve onun kim olduğunu sordu. Ashâb:

- O, Ebu Isrâîl’dir. Güneşte durmayı, oturmamayı, gölgelenmemeyi, konuşmamayı ve sürekli oruç tutmayı adamıştır, dediler. Bunun üzerine Nebî sallallahu aleyhi ve sellem:

– “Ona söyleyiniz! Konuşsun, gölgelensin, otursun ve orucunu tamamlasın” buyurdular. Buhârî, Eymân 31. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Eymân 19

Enes  (ra)şöyle dedi: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem mescide girmişti. İki direk arasına uzatılmış bir ip gözüne ilişti:

– “Bu ip nedir?” diye sorunca, sahibiler:

– Bu, Zeynep Binti Cahş’a ait bir iptir. Namazda ayakta durmaktan yorulunca ona tutunuyor, dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz:

– “Onu hemen çözünüz. Sizden biriniz canlı ve istekli olunca nâfile namaz kılsın, yorgunluk ve gevşeklik hissettiği zaman ise yatıp uyusun” buyurdu. Buhârî, Teheccüd 18; Müslim, Müsâfirîn 219. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tatavvu’ 18; Nesâî, Kıyâmü’l-leyl 17; Ibni Mâce, Ikâme 184

Orta Yolu Tutmak: Buhari’nin bir başka rivayeti şöyledir: “Orta yolu tutunuz, amellerinizi mükemmelleştirmeye ve Allah’a yakın olmaya gayret ediniz. Sabahleyin, öğle ile akşam arası çalışınız. Bir parça da geceden faydalanınız. Aman acelesiz gidin, telaşsız gidin ki, menzilinize, varacağınız hedefe ulaşasınız.” Buhari, Rikâk 18

Kolaylığı Tercih Etmek: Ebû Hüreyre  (ra)’dan rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Din kolaylıktır. Dini aşmak isteyen kimse, ona yenik düşer. O halde, orta yolu tutunuz, en iyiyi yapmaya çalışınız, o zaman size müjdeler olsun; günün başlangıcından, sonundan ve bir miktar da geceden faydalanınız.”Buhârî, Îmân 29. Ayrıca bk. Nesâî, Îmân 28

Ömür Boyu Kulluk Yapmak: “Ve sana yakîn (ölüm) gelinceye kadar Rabbine ibadet et!” ( Hicr 99 )

Her bireyin kişiye özel, kaldırılabilir ve sürdürülebilir bir kulluk yaşaması en doğrusudur.

Abdullah İbni Amr İbni As hadisi çarpıcı bir örnektir bu konuda. “Allah’a yemin ederim ki, yaşadığım sürece gündüzleri muhakkak oruç tutup, geceleri de ibadet ve tâatle uyanık geçireceğim.” demiş peygamberimiz kendisine daha az ibadetle yetinmesini tavsiye etmiş, Abdullah İbni Amr İbni As  (ra) ömrünün sonlarında keşke Rasulullah’ın (sav) tavsiyesine uysaydım demişti.

Ruhbanlıktan Uzak Durmak: Enes ibni Mâlik  (ra)  şöyle dedi: Peygamber Efendimizin nâfile ibadetlerini öğrenmek üzere, sahabeden üç kişilik bir grup, Peygamber hanımlarının evlerine geldiler. Kendilerine Efendimiz ’in ibadetleri bildirilince, onlar bunu azımsadılar ve

- Allah’ın Resûlü nerede biz neredeyiz? Onun geçmişteki ve gelecekteki günahları bağışlanmıştır, dediler. İçlerinden biri:

- Ben ömrümün sonuna kadar, bütün gece uyumaksızın namaz kılacağım, dedi. Bir diğeri:

- Ben de hayatım boyunca gündüzleri oruç tutacağım ve oruçsuz gün geçirmeyeceğim, dedi. Üçüncü sahabe de:

- Ben de sağ olduğum sürece kadınlardan uzak kalacak, asla evlenmeyeceğim, diye söz verdi. Bir müddet sonra Peygamberimiz onların yanına geldi ve kendilerine şunları söyledi:

- “Şöyle şöyle diyen sizler misiniz? Sizi uyarıyorum! Allah’a yemin ederim ki, ben sizin Allah’tan en çok korkanınız ve O’na en saygılı olanınızım. Fakat ben bazen oruç tutuyor, bazen tutmuyorum. Gece hem namaz kılıyor, hem de uyuyorum. Kadınlarla da evleniyorum. Benim sünnetimden yüz çeviren kimse benden değildir.” Buhârî, Nikâh 1; Müslim, Nikâh 5. Ayrıca bk. Nesâî, Nikâh 4

Azda Olsa Devamlı Amel: “ Allah Rasulü (SAV): ‘‘Allah Teâlâ’ya amellerin en sevgilisi, en makbul olanı az da olsa sürekli olanıdır.’’ ( Buhârî, Rikak,18;Müslim, K.Salatü’l Mûsafirun,30.)

Şüpheli Şeylerden Sakınmak: Hz. Peygamber’in, “Haram belli, helâl de bellidir; bu ikisinin arasında ise insanların çoğunun bilmediği şüpheli durumlar vardır. Şüphelerden korunan kişi dinini ve şerefini korumuş olur” (Buhârî, “Îmân”, 39; Müslim, “Müsâḳāt”, 107, 108)

Zinciri Koparmamak: Belirlenen programın aksatmadan yapılmasıdır. “Ömer İbni Hattâb  (ra)’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Bir kimse, geceleri okuduğu zikir ve duasını okumadan veya tamamlayamadan uyur da, sonra onu sabah namazı ile öğle namazı arasında okursa,  gece okumuş gibi sevap kazanır.” ( Müslim, Müsâfirîn 142. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tatavvu’ 19; Tirmizî, Cum’a 56; Nesâî, Kıyâmü’l-leyl 65; İbni Mâce, İkâme 177)

Âişe (ra) şöyle dedi:           Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, ağrı, sancı veya benzer bir sebeple gece namazını geçirirse, bir sonraki günün gündüzünde on iki rek’at namaz kılardı.  ( Müslim, Müsafirîn 140 )

“Abdullah İbni Amr İbni Âs  (ra)  şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana şöyle dedi: “Ey Abdullah! Filan kimse gibi olma, çünkü o gece ibadetine devam ederken, sonra geceleri ibadet etmeyi terketti.”  (Buhârî, Teheccüd 19; Müslim, Sıyâm 185)

AMELDE İSTİKAMET –  İTİDAL ÖRNEKLERİ

          İbadetlerde ihlaslı olmak ve riyadan uzak olmak

          Haksız yere adam öldürmemek ama cihaddan da uzak kalmamak

          Ölçü ve tartıyı doğru yapmak, hile yapmamak

          Alışverişte yalan söylememek, malın kusurlarını gizlememek, satılan malı abartılı övmemek

          Anne babaya iyilik öf dememe ama şirki emrederlerse uymamak

          İffetli olup şehvete teslim olmamak, ama helali de kendine haram kılmamak

          İnfakta ne saçıp savurmak ne cimrilik yapmak

          Sabır da musibet anında sınırı aşmamak

          Korkuda kendini helak etmemek

          Ümitte affa garanti bakmamak

          Kibir den uzak tevazulu ama zelil de olmamak

          Hasetten uzak durmak

          Öfkeden uzak durmak ama kâfire karşı şecaatli olmak

          Doğru sözlü olmak

          Ahde vefa göstermek

          Dünyada da ahirette de iyilik istemek

          Adil olmak ne zulmetmek ne zulme uğramak

          Davet cemaat çalışmalarında süreklilik, hatta kontrollü artış yapmak

 

AMELLER

Yapılması Gerekenler

Farzlar: Sabittir miktarı değişmez. Ancak niteliği geliştirilebilir.

Sünnetler

Mubahlar : “Ebû Hüreyre (ra)’den rivâyet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:  “Herhangi bir konuyu size emredip yasaklamadığım sürece, siz de beni kendi halime bırakınız. Sizden önceki ümmetleri çok sual sormaları ve peygamberlerine karşı münakaşaya dalmaları helâk etti. Size herhangi bir şeyi yasakladığım zaman ondan kesinlikle sakınınız, bir şeyi emrettiğimde de onu, gücünüz yettiği ölçüde yerine getiriniz.” ( Buhârî, I’tisâm 2; Müslim, Hac 412, Fezâil 130-131. Ayrıca bk. Tirmizî, Ilim 17; Nesâî, Hac 1; Ibni Mâce, Mukaddime 1 )

Nafileler: Sünnet, mübah ve nafile ameller ifa edilirken yukarıda ifade edilen genel ilkelere uyulmalıdır.

Yapılmaması Gerekenler

Haramlar ve mekruhlardır. Olabildiğince uzak durmak, günahtan hemen dönmek, hatada ısrar etmemek, günahı sevmemek ve tevbe etmek gereklidir.

İyiliği Emir Kötülüğü Nehiy: Cemaat iyiliği emir kötülüğü nehiy için önemli bir araçtır. Gençlik dönemiyle başlayan bu çabaların hayat boyu sürmesi beklenmektedir. Ancak evlilik, iş, dünya nimetleri, ortamların değişmesi, gündemlerin değişmesi, önceliklerin değişmesi ve nihayet hayatın değişmesi neticesinde “iyiliği emir kötülüğü nehiy” ameli sekteye uğrayabilmektedir. İyiliği emir kötülüğü nehiy de ömür boyu kulluk bakış açısıyla ele alınmalıdır.

Son Söz

“İnananların gönüllerinin Allah’ı anması ve O’ndan inen gerçeğe içten bağlanması zamanı daha gelmedi mi? Mü’minler, daha önce kendilerine kitap verilip de, üzerlerinden uzun zaman geçmesi yüzünden kalbleri katılaşan kimseler gibi olmasınlar.”  ( Hadîd Sûresi, 16 )

Çözüm Kur’an ve Sünnete uymaktadır. Bu süreçte tercihlerimizde helal/haram çizgisini gözetmek, cemaate-çalışmalara devam /hareket, özellikle sohbetlere devam, okuyarak kendimizi sürekli geliştirmek / yenilemek, dua ile yardım talep etmek ve nihayet hayır üzere ölmeyi istemektir.

“Câbir İbni Abdullah (ra)’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Her kul öldüğü hal (amel) üzere diriltilir.” ( Müslim, Cennet 83 )

 

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ