Yazar : Alija Ali İzzetbegoviç
Çeviren : Salih Şaban
Yayın evi : Nehir
Ali İzzetbegoviç ilmi altyapısı son derece kuvvetli olan ender siyaset adamlarındandır. Bu eseri de O’nun ilmi altyapısının derinliğini açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Materyalist ve Marksist bir sistemle yönetilen ve Avrupa’da mukim bir devlette, aykırı bir dünya görüşüne mensup bir toplumda yetişmesi, bir yandan bu sistem ve Avrupa düşüncesi hakkında derin bir bilgiye sahip olmasını sağlarken, diğer yandan İslam hakkında da kuvvetli bilgiye sahip olma gerekliliğini doğurmuştur. Bu eser bir anlamda bu atmosferin sonucudur aslında.
Eser mukayeseli olarak İslam ve diğer dünya görüşlerini kıyaslıyor ki yazar bunları “Giriş” bölümünde üç ana başlık halinde sıralamış; Maneviyatçı (Dini) , Materyalist ve İslami. Burada bir noktaya temas etmekte fayda var o da kitapta geçen din tabirinin İslam ile ayrı olarak ele alındığıdır. Yazarın dini dünya görüşüne yüklediği anlam “Yegane veya esas varlık olarak ruhu esas alan dünya görüşü” dür. Bunun zıt tında Materyalist dünya görüşü vardır ki “Yegane veya esas varlık olarak maddeyi esas âlân dünya görüşü” dür. İslam ise “Ruh ve maddenin bir arada esas olarak alındığı dünya görüşü” dür.
Bu tanımlar ışığında insan hayatını şekillendirmek iddiasındaki bu görüşlerin tutarlılığı ile insan arasında önemli bir ilişki olduğundan yola çıkan yazar öncelikle insan hayatını inceliyor ve şu fikre varıyor. “İnsan maddi ve manevi olmak üzere iki yönü olan ve bu iki yön itibarıyla aynı anda iki hayat yaşayan bir varlıktır”. Dolayısıyla insan için en uygun hayat tarzı insanın bu düalizmine cevap veren İslam’dır.
Bu yargıyı doyurucu bir şekilde felsefi ve mantıki örneklerle ispatlayan yazar “Giriş” bölümünün sonunda zıddiyetler cetveli ile bu üç dünya görüşünü şematik olarak karşılaştırıyor.
“Birinci Kısım” da ise Batı düşüncesinin temelleri inceleniyor. Bugünkü batı düşüncesinin oluşmasında etkili olan maneviyatçı ve materyalist düşünce sistemleri incelendiğinde bu düşünce sistemlerinden maneviyatçı olanının temelinde yaratma materyalist olanınkinde ise tekamül inancının yattığı ve düşünce sisteminde yer bulan anlayışlarında buradan zuhur ettiği görülmektedir.
İşte bu teori ekseninde düşünce sisteminin olmazsa olmazları sayabileceğimiz anlayışlar bu bölümde incelenmiş. Bu inceleme konuları yazar tarafından “Kültür ve Uygarlık”, “Sanat”, “Ahlak”, “Kültür ve Tarih”, “Dram ve Ütopya” başlıkları altında tasnif edilmiş. Her bir bölümde ilgili başlığa maneviyatçı ve materyalist düşünce sistemleri tarafından yüklenen anlamlar detaylı olarak incelenmiş.
Bu bölümde ortaya koyulmak istenen ana fikir her iki dünya görüşünün de İnsanın ( Ruh ve Maddeden müteşekkil ) yapısını kapsamaktan uzak olduğudur. Çünkü insan çift yönlüdür. Bir yönüyle sema’ya diğer yönüyle dünya’ya aittir. Bu dünya görüşleri ise insanı ya sema’va ya da dünya’ya hasretmektedir ve bu yönüyle eksiktir.
Bu çıkarımdan yola çıkan yazar “İkinci Kısım” da İslam'ın iki kutuplu birliğini ele alıyor. İslam insanın hem semavi hem de dünyevi yönünü yaratılışına da uygun olarak kabullenip insana bu anlayışa göre hitap ediyor ki işte İslam'ın fıtrat dini olmasının sırrı da burada yatmaktadır.
Bu kısımda yazar İslam'ın bu düalizm anlayışının tezahürlerini “Musa-İsa-Muhammed”, “İslam ve Din”, “Hukukun İslami Mahiyeti” başlıkları altında örneklendirmiş. Yine bu kısma ait “İslam'ın Dışında Üçüncü Bir Yol” bölümünde Avrupa düşüncesinin temel tasavvurlarının Ortaçağın kaba okulunda şekillendiğini bu nedenle de dindar olsun ya da olmasın Avrupa’nın daima Hıristiyanlığın kategorileri içinde düşüneceğini belirten yazar bu genellemeden İngiltere’yi ve genelde Anglo-Sakson dünyasını ayrı tutuyor.
Yazar bütün bu hayatı anlama çabalarının neticesinin İnsanı Allah’a teslimiyete götürdüğünü ve i bunun doğru ve geçer yolunun İslam olduğunu belirterek tabiri caizse noktayı koyuyor.
Okuma için belli bir seviye gerektiren kitabın çevirisi günümüz Türkçesine göre biraz ağır. Bir yandan kitabın ağırlığı ile meşgul iken bir yandan da çevirideki ağırlık okuyucuyu zorluyor. Buna rağmen Batı Düşüncesi hakkında bu hacme sığdırılabilecek en iyi özet çalışma diyebilirim. Kesinlikle dingin bir atmosferde okunması gereken ve kitaplığınızda bulunmasını tavsiye edebileceğim bir kitap.