DOĞU ve BATI ARASINDA İSLAM - rahle.org

DOĞU ve BATI ARASINDA İSLAM - rahle.org

DOĞU ve BATI ARASINDA İSLAM


Facebookta Paylaş
Tweetle

 

Yazar :      Alija Ali İzzetbegoviç

Çeviren   :    Salih Şaban

Yayın evi     : Nehir

 

Ali İzzetbegoviç ilmi altyapısı son derece kuvvetli olan ender siyaset adamlarındandır. Bu eseri de O’nun ilmi altyapısının derinliğini açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

Materyalist ve Marksist bir sistemle yönetilen ve Avrupa’da mukim bir devlette, aykırı bir dünya görüşüne mensup bir toplumda yetiş­mesi, bir yandan bu sistem ve Avrupa düşüncesi hakkında derin bir bilgiye sahip olmasını sağlarken, diğer yandan İslam hakkında da kuvvetli bilgiye sahip olma gerekliliğini doğurmuştur. Bu eser bir anlamda bu atmosferin sonucudur aslında.

Eser mukayeseli olarak İslam ve diğer dünya görüşlerini kıyaslıyor ki yazar bunları “Giriş” bölümünde üç ana başlık halinde sıralamış; Maneviyatçı (Dini) , Materyalist ve İslami. Burada bir noktaya temas etmekte fayda var o da kitapta geçen din tabirinin İslam ile ayrı ola­rak ele alındığıdır. Yazarın dini dünya görüşüne yüklediği anlam “Yegane veya esas varlık olarak ruhu esas alan dünya görüşü” dür. Bunun zıt tında Materyalist dünya görüşü vardır ki “Yegane veya esas varlık olarak maddeyi esas âlân dünya görüşü” dür. İslam ise “Ruh ve maddenin bir arada esas olarak alındığı dünya görüşü” dür.

Bu tanımlar ışığında insan hayatını şekillen­dirmek iddiasındaki bu görüşlerin tutarlılığı ile insan arasında önemli bir ilişki olduğun­dan yola çıkan yazar öncelikle insan hayatını inceliyor ve şu fikre varıyor. “İnsan maddi ve manevi olmak üzere iki yönü olan ve bu iki yön itibarıyla aynı anda iki hayat yaşayan bir varlıktır”. Dolayısıyla insan için en uygun hayat tarzı insanın bu düalizmine cevap ve­ren İslam’dır.

Bu yargıyı doyurucu bir şekilde felsefi ve mantıki örneklerle ispatlayan yazar “Giriş” bölümünün sonunda zıddiyetler cetveli ile bu üç dünya görüşünü şematik olarak karşı­laştırıyor.

“Birinci Kısım” da ise Batı düşüncesinin temelleri inceleniyor. Bugünkü batı düşünce­sinin oluşmasında etkili olan maneviyatçı ve materyalist düşünce sistemleri incelendiğin­de bu düşünce sistemlerinden maneviyatçı olanının temelinde yaratma materyalist olanınkinde ise tekamül inancının yattığı ve düşünce sisteminde yer bulan anlayışlarında buradan zuhur ettiği görülmektedir.

İşte bu teori ekseninde düşünce sisteminin olmazsa olmazları sayabileceğimiz anlayışlar bu bölümde incelenmiş. Bu inceleme konu­ları yazar tarafından “Kültür ve Uygarlık”, “Sanat”, “Ahlak”, “Kültür ve Tarih”, “Dram ve Ütopya” başlıkları altında tasnif edilmiş. Her bir bölümde ilgili başlığa mane­viyatçı ve materyalist düşünce sistemleri ta­rafından yüklenen anlamlar detaylı olarak incelenmiş.

Bu bölümde ortaya koyulmak istenen ana fikir her iki dünya görüşünün de İnsanın ( Ruh ve Maddeden müteşekkil ) yapısını kapsamaktan uzak olduğudur. Çünkü insan çift yönlüdür. Bir yönüyle sema’ya diğer yö­nüyle dünya’ya aittir. Bu dünya görüşleri ise insanı ya sema’va ya da dünya’ya hasretmek­tedir ve bu yönüyle eksiktir.

Bu çıkarımdan yola çıkan yazar “İkinci Kı­sım” da İslam'ın iki kutuplu birliğini ele alı­yor. İslam insanın hem semavi hem de dün­yevi yönünü yaratılışına da uygun olarak kabullenip insana bu anlayışa göre hitap edi­yor ki işte İslam'ın fıtrat dini olmasının sırrı da burada yatmaktadır.

Bu kısımda yazar İslam'ın bu düalizm anlayı­şının tezahürlerini “Musa-İsa-Muhammed”, “İslam ve Din”, “Hukukun İslami Mahiyeti” başlıkları altında örneklendirmiş. Yine bu kısma ait “İslam'ın Dışında Üçüncü Bir Yol” bölümünde Avrupa düşüncesinin temel ta­savvurlarının Ortaçağın kaba okulunda şekil­lendiğini bu nedenle de dindar olsun ya da olmasın Avrupa’nın daima Hıristiyanlığın kategorileri içinde düşüneceğini belirten ya­zar bu genellemeden İngiltere’yi ve genelde Anglo-Sakson dünyasını ayrı tutuyor.

Yazar bütün bu hayatı anlama çabalarının neticesinin İnsanı Allah’a teslimiyete götür­düğünü ve i bunun doğru ve geçer yolunun İslam olduğunu belirterek tabiri caizse nok­tayı koyuyor.

Okuma için belli bir seviye gerektiren kitabın çevirisi günümüz Türkçesine göre biraz ağır. Bir yandan kitabın ağırlığı ile meş­gul iken bir yandan da çevirideki ağırlık oku­yucuyu zorluyor. Buna rağmen Batı Düşün­cesi hakkında bu hacme sığdırılabilecek en iyi özet çalışma diyebilirim. Kesinlikle dingin bir atmosferde okunması gereken ve kitaplı­ğınızda bulunmasını tavsiye edebileceğim bir kitap.

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ