ACI - rahle.org

ACI - rahle.org

ACI


Facebookta Paylaş
Tweetle



seni de vururlar bir gün ey acı

uçuşup durduğun kanadanndan

sazın sözün türkülerin tükenir ellerin,

koynunda kalakalırsın

şakaklarına kar yağıyor bilesin ey acı

gül açan yüzlerimizde göğeriyor rengin senin de

biz seni

tâ eskiden tanırız hani

göğüslerimize taş olur inerden

avuçlarımızda hira dağıydın

al atların tan yerine ayarlanmış

yelelerinde akdeniz rüzgarlarına karışan sendin

biliyorum

hiçbir tarih yazmayacak ve bir

sır gibi kalacak yakılan kitaplarda

göbek bağı anasından henüz çözülmemiş

bebelerimize mitralyözlerin okyanus ötesinden

ayarlandığını

seni de yakarlar bir gün ey acı

bir taptuk kul gözlerinden vurursa

parmakların eğri ağaç tutmaz

çığlıkların çağlar aşar duymazsın

ve ben biliyorum

örümceği, mağarayı, güvercini, asayı

ve İbrahim’in baltasını biliyorum

nereden başladı bu kesik dans

ve bu dansa karşı afyonlanmış hecin yüzlü

insanlar kim?

kim kimin yanında kim kimin karşısında

meclis kürsüsünden konuşan bu adam kim

üsküdür kız lisesinde okuyan genç kız

çantasında kimin fotoğrafım taşıyor

kadıköy vapurunda sigara tüttüren delikanlılar

neden gülüyorlar ki

seni de vururlar bir gün ey acı

fılistin’de sapan taşlı çocuklar dalın,

kolun, fideletin, budanır kuru bir kütükle kalakalırsın

öyle bakmayın balkonlarınızdan

fırat nehri ayrılık çıbanına tutuldu,

damarlarımızı yırtıyor tuna nehri,

onulmaz boşnak sızıları

 

pompalıyor yüreğimize

pilevne türküleri ağıtlara dönüşürken,

çeçenya’da yiğider

inancın emeğin/ve aşk’m

kılcal damarlarına ulanıp sustular...

ve ne bağdat’tan

ne şam’dan

ne mekke’den

ne diyarıbekir’den

ne İstanbul’dan

ne buhara’dan

bunca telefon direğine rağmen kimse kimseyi duymuyor

seni de vururlar bir gün ey acı

halepçe’de soldurulmuş gül gibi

bu sevdaya düşsen,

sen de yanarsın suskun,

sıcak, uzun yaz geceleri

ve siz ey analar,

hani siz, gecelerinizi böler,

çocuklarınıza ninniler söylerdiniz

hani siz, fatihler doğururdunuz...

gelin-kızların giysileri kirletildi

çocuklar hep yetim kaldı

‘elem yecidke yetimen feava’

ve ben biliyorum

ben biliyorum

İstanbul’un

bağdat’ın

diyarıbekir’in

mekke’nin

buhara’nın

birbirine nasıl bağlandığını,

nasıl çözüldüğünü/

sonra

ey insan

ey insanlık

ayağa kalk

kolları ve bacakları budanmış delikanlılan boyunları gövdelerinden ayrılmış insanları gözleri uyur gibi kapanmış, kan pıhtıları içindeki bu

çocukları

gelişmiş laboratuarlannızda dikkatle inceleyin ve bir gün bu dünya

gül bahçesine dönecek

bunu böyle bilin/ veunutmaym...

Cahit ONAN

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ