EĞİTİMCİYE NOTLAR - rahle.org

EĞİTİMCİYE NOTLAR - rahle.org

EĞİTİMCİYE NOTLAR


Facebookta Paylaş
Tweetle

 

 
Bekir Yolcu tarafından yazıldı.

Her eğitim, kendi iyisini var etme mücadelesini verir; iyi sosyalist, iyi vatandaş, iyi ... Eğitimin hedefi insanın, 'Allah'a yaraşır salih bir kul' olmasını sağlamaktır. Bunun için, insanın yaratılmışlar arasındaki yerini, hayattaki ferdi sorumluluğunu bilmesi, yaratılış hikmetini idrak etmesi gerekir. İyi bir Müslüman ve iyi bir İslam toplumunun oluşması için, yaratılış gayesini çok iyi bilen, Rasulün eğitim modelini her yanıyla kavramış, çağının şahidi, aydın ve kişilikli Müslüman eğitimcilerin yetişmesi şarttır. Her eğitim, kendi iyisini var etme mücadelesini verir; iyi sosyalist, iyi vatandaş, iyi ... Eğitimin hedefi insanın, Allah'a yaraşır salih bir kul' olmasını sağlamaktır. Bunun için, insanın yaratılmışlar arasındaki yerini, hayattaki ferdi sorumluluğunu bilmesi, yaratılış hikmetini idrak etmesi gerekir. İyi bir Müslüman ve iyi bir İslam toplumunun oluşması için, yaratılış gayesini çok iyi bilen, Rasulün eğitim modelini her yanıyla kavramış, çağının şahidi, aydın ve kişilikli Müslüman eğitimcilerin yetişmesi şarttır.


 

Eğitim Tarifi Üzerine

İlme karşı duyduğumuz ilgi

öyle bir susuzluğa benzer ki, içtikçe

daha fazla susarsınız."(1)

Eğitimin tarifini kısaca şöyle yapabiliriz. "İnsan faaliyetlerinde (fikirsel ve eylemsel) istenilen yönde davranış değişikliği sağlama çabasıdır."

İnsanlık tarihine baktığımızda her toplumun, her ideolojinin, her dinin ve felsefi görüşün aynı zamanda bir eğitim anlayışı geliştirdiğine, varlığını devam ettirebilmek içim mensuplarını kendi doğruları çerçevesinde eğittiğine şahit oluruz. Bütün eğitim tanımları kendi iyisini var etme mücadelesini verirler. İyi bir sosyalist, iyi bir vatandaş, iyi bir Müslüman gibi hedefler belirlerler.

İslami Eğitim Üzerine

" Ey Rabbimiz!

 Onlara içlerinden senin ayetlerini kendilerine okuyacak,

Onlara kitabı ve hikmeti öğretecek,

 Onları şirkten iyice temizleyecek bir peygamber gönder.

Her şeye gücü yeten,

Hüküm ve hikmet sahibi olan ancak sensin."(2)

Yüce Allah, insanı yeryüzünde kendi halifesi (Sizi yeryüzünün halifesi yapan, size verdiği şeylerde, sizi denemek için, kiminizi kiminizden derecelerle üstün kılan O'dur. Doğrusu Rabbin, cezası çabuk olandır ve O, bağışlayan, esirgeyendir. (3) olarak yaratmış, ona kulluk (Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.)(4) görevini yüklemiştir.

Bu kulluk- görevini yerine getirebilmek için, Allah tarafından elçiler gönderilmiş ve bu elçiler insanlığa, yaradılış gayesini, sorumluluk ve yükümlülüklerini; mutluluk ve huzura, acı ve hüsrana götüren yolu hem anlatmışlar hem de yaşamlarıyla anlattıklarına şahit olarak, toplumlarına örnek de olmuşlardır. Hz. Âdem (a.s.) ile başlayan ilahi tebliğ, son peygamber Hz. Muhammed (s.a.v.) ile devam etmiştir. İlahi eğitim şeklinin son noktası, eğitimin evrensel hale dönüşmesi Hz. Muhammed (s.a.v) ile tamamlanmıştır. Son din olan İslam dininin kemale ermesiyle "Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı beğendim"(5) ilahi mesajın -eğitimin- evrenselliği de tekmil olmuştur.

İslami eğitimin hedefi insanın, Allah'a yaraşır salih bir kul' olmasını sağlamaktır. Bu hedefin gerçekleşmesi için de, İnsanın yaratıklar arasındaki yerini ve hayattaki ferdi sorumluluğunu bilmesi, yaratılış hikmetini idrak etmesi gerekir.(6) Hz. Peygamber (s.a.v.)in verdiği mücadelenin özünde de, insanın Allah'tan başkasına kulluk yapmaması ve Allah'a güzel bir şekilde kul olması yatmaktadır.

Dünyayı ve insanlığı, İslam üzere şekillendirmeyi amaçlayan Müslüman eğitimciler, hayatlarının her alanında olduğu gibi eğitim çalışmalarında da, Hz. Peygamberin eğitim modelini örnek almalıdırlar. Çünkü o ilahi bir eğitmendir. Hz. Peygamber (s.a.v) " Ben muallim olarak gönderildim."(7) diyerek misyonunu tanıtmış ve tanımlamıştır.

İyi bir Müslüman ve iyi bir İslam toplumunun oluşması için, yaratılış gayesini çok iyi bilen, Rasulün eğitim modelini her yanıyla kavramış, çağının şahidi, aydın ve kişilikli Müslüman eğitimcilerin yetişmesi şarttır. "Müslüman eğitimci nasıl olmalıdır? Vasıfları nelerdir?" Sorularını yukarıda anlattığımız gaye ve sorumluluklar çerçevesinde ele alacağız.

EĞİTİMCİNİN AHLAKI

a) İnsanlara düşkünlük

Eğitimci, insanlara düşkün olmalıdır. Bütün insanlar aynı mizaç ve yapıda yaratılmamışlardır. Bütün insanlardan, birilerine bir şeyler anlatmasını eğitmenlik yapmasını-öğretmesini bekleyemeyiz. Eğitimci anlattığı doğrulara ne kadar önem veriyorsa, anlattığı insanlara da en az o kadar önem vermelidir. Hedefte olan insandır. Ona değer verip önemsemezseniz sunduğunuz doğru sizin tavrınızdan dolayı çok fazla alıcı bulmaz ve akılcı da olmaz.

" Sizin içinizden bir peygamber geldi ki, zahmet çekmeniz onu incitir ve üzer; size çok düşkündür, Müslümanlara çok merhametlidir, onlara hayır diler"(8)

 

"O vakit Allah'tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları affet; bağışlanmaları için dua et; ( umuma ait) işlerde onlara danış. Artık kararını verdiğin zaman da Allah'a dayanıp güven. Çünkü Allah, kendisine sığınanları sever." (9)

Hz. Peygamberin, Taif'ten çıkarılışında, Mekke devrinde ki her bir eziyette, muhataplarına insanlara- düşkünlüğü onun zafere ulaşmasını sağlıyordu.( Taif'in savaşsız kazanılması, Mekke'nin savaşılmadan ele geçirilmesi...)

Müslüman eğitimci, harama, nifaka, günaha düşman olurken, bu çirkinlikleri işleyenlere düşman olmak yerine; onlara insan olarak değer vererek, onları içinde bulundukları bataklıktan çıkarmanın yollarını aramalıdır.

b) Şefkat ve merhametle yoğrulmuşluk

"Ey Muhammed! Allah'ın yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet et. Onlarla en güzel şekilde tartış."(10)

"Allah beni, zorlaştırıcı ve şaşırtıcı olarak değil; aksine, muallim ve kolaylaştırıcı olarak gönderdi."(11)

Eğitimci genelde bütün insanlığa, özelde ise ilgilendiği fertlere karşı şefkat ve merhamet içinde olmalıdır. Ulaşmak istediği insanlara karşı kaba ve öfkeli bir tavır, cedelci ve kavgacı bir söylem doğru değildir. Muhataplarla güzel bir ilişki kurmak, insan olarak onlara değer vermek, onların hidayetini istemek asıl olandır.

Eğitimci hitap ettiği halkalarda şefkat ve merhameti üst seviyede tutmalıdır. Onların duygu ve düşüncelerini önemsemek, onlara değer verildiğini hissettirmek, sevinç ve üzüntülerini paylaşmak, şefkat ve merhametin en temel göstergesidir. Eğitimci, şefkat ve merhameti politik bir araç olarak görüp kullanmamalıdır. Bu duygular eğitimcide hal' olmalıdır. İnsanları kazanana kadar şefkatli, merhametli olup-ya da öyle görünüp- belli bir aşamadan sonra güzel hallerin terk edilmesi doğru bir davranış değildir. İnsanları, İslam toplumunun cemaatlerin- içine katmak için sergilenen güzel tavır ve davranışların, cemaatin kendi içinde de olması gerekir. Hatta Müslümanlar sevgi ve şefkati ilk önce kendi içlerinde yaşayan olmalıdırlar. Birbirine değer vermeyen, önemseyip yüceltmeyen fertler, İslam'a kazandırmak istedikleri kişilere çok fazla bir şey veremezler.

c) Sabırlı olmak

Küfrün kuşatmışlığı, hayat şartları, imkânsızlıklar ve eğitim çalışmalarındaki zorluklar eğitimciyi yıldırmamalıdır. Çileli yoldaki en büyük silah sabırdır. Sabır, namaz ve duayla canlı kılınmalıdır. "Gerçekleri yüklenip taşımakta sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Şüphesiz o, (sabır ve namaz) kalbi Allah'a saygı ile ürperenler dışında herkese zor ve ağır gelen bir görevdir."(12) Sabır, verilen kavgada tek başına olunmadığının göstergesidir. Güç birikimidir sabır. Davaya adanmışlığın adıdır sabır.

Sabırsız bir eğitimci, hem kendini tüketir hem de böylelerinin etrafındakilere kaybettirdikleri, kazandırdıklarından her zaman fazla olur.

" Onlar ki, Rablerinin rızasına kavuşmak için sabrederler"(13)

"Azim sahibi peygamberlerin sabrettiği gibi sende sabret. Kâfirlere hemen azap insin diye acele de etme."(14)

 

 " Asra yemin olsun ki insan, hüsrandadır. Ancak iman edip salih amel işleyen, birbirine hakkı ve sabrı tavsiye eden kimseler müstesnadır."(15)

d) Cömert olmak

Eğitimci, Allah yolunda malını infak ederek takipçilerine örnek olmalıdır. Küresel kapitalizmin dünya nüfusunun önemli bir bölümünü yoksullaştırdığı bu dönemde, cömert olmak ve infak etmek bambaşka bir anlam kazanmaktadır. Her şeye bir değer ve karşılık biçildiği, bireyciliğin ve çıkarcılığın hayat nizamı haline dönüştürüldüğü bir dönemde yaşıyoruz. Allah rızası için,-maddi değeri çok küçük dahi olsa- bir şeyler infak etmek ya da karşılıksız birilerine yardımcı olmak, onları kendi nefsimize tercih etmek olağanüstü bir anlam taşımaktadır. Cömertlik özlem duyulan bir hal, kat kat değer verilen bir güzellik olarak hayatımızda (ki) yerini aldı. Toplum, cömertliğin kendisine anlatılmasından ziyade, cömert insanların varlığını aramaktadır.

Eğitimci, toplumun içinde yaşamıyla cömertliği sergilerken, toplumun eğitiminde de parazit ve tüketicilikten kurtulup cömertliğe yükselme fikir ve ahlakını aşılamalıdır.

" Hem elini bağlayıp boynuna asma (cimrilik etme) hem de büsbütün açıp saçma (israf etme) ki, pişman olur açıkta kalırsın."(16)

" O ki malını verir, temizlenir."(17)

"Ebu Hureyre (r.a)'den, Nebi (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir. " İbad (ullah) ın, kendisinde sabaha erdiği hiçbir gün yoktur ki, o günde iki melek nazil olmasın. Bunlardan birisi: Ya Rab! Malını infak edene bedelini ver!' diye dua eder. Diğeri de : Ya Rab! İmsak edene (malının) telefini ver.' diye beddua eyler."(18)

e) Cesaret sahibi olmak

Hitap edilen kitle, önderlerini örnek alır. Eğitimcinin cesareti azim, güç ve başarı getirir. Ürkek ve korkak bir tavır, anlatılan doğrular üzerine şüphe çeker. Takipçilerin kafasında sürekli soru işaretleri bırakır.

" Calut ve askerleriyle savaşa tutuştuklarında " Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır. Bize cesaret ver ki tutunalım. Kâfir kavme karşı bize yardım et" dediler." (19)

" Siz onlardan mı korkarsınız? Hâlbuki kendisinden korkmanız gereken Allah'tır, eğer mü'minler iseniz"(20)

" (Mü'minler ki) İnsanlar kendilerine "insanlar size karşı (ordu) topladı; onlardan korkun" deyince bu, sadece onların imanını arttırdı ve " Allah bize yeter, o, en iyi dayanaktır." dediler."(21)

f) Edebe riayet etmek

Eğitim faaliyetlerinde, günlük ilişkilerde edeb dışına çıkmamak gerekir. Enes b. Malik bu konuda şöyle der: "Hz. Muhammed utanç verici sözleri konuşan, lanet eden, söven bir kimse değildi. Azarlayacağı zaman " Ne oluyor ana, alnı toprak olasıcıya" derdi."(22)

"Ve sen elbette yüce bir ahlak üzeresin." (23)

Özellikle nefis ile mücadele içerisinde disiplinize edilmiş bir ahlak anlayışı, fikirsel enginlik ve derinliği de beraberinde getirecektir. Yukarıda ele aldığımız ahlaki özellikler bunların bazılarıdır.

2. EĞİTİMCİNİN EĞİTİMİ

a) Eğitimci çağının şahidi olmalıdır: Olumlu ya da olumsuz her türlü gelişmeleri takip ederek, kendi payına çıkarımlar yapabilmelidir. Sınırlı zamanlar ve mekânlarda kalmayıp evrensel değerleri kuşatıcı kılmanın yollarını aramalıdır.

b) Sürekli kendini geliştirmelidir: Alanında çok iyi olmalıdır. Güçlü teorik bilgisini pratike ederek hayatta anlam bulmayan bilgiyi, hayata anlam katmayan bilgiden ayırabilmelidir. Bilmelidir ki; "İyilerin tembelliği, kötülerin hâkimiyetini hazırlar" (24)

c) Güven vermelidir: Ahlakıyla, davranışlarıyla, anlattıklarıyla, konuşmalarıyla herkese güven vermeli, "El- Emin" vasfını kazanmalıdır. Düşmanları bile onun dürüstlüğüne güven duyabilmelidir.

d) Kısa ve özlü konuşmalıdır: Hz. Muhammed'in konuşmalarındaki hedef, gerçekleri kavratmaktır. Hiçbir zaman yaldızlı söz söyleyerek gerçekleri abartmak ve insanların takdirini kazanmak değildir. O, bazı konuşmaların kalpleri cezbettiğini ve insanları büyüleyerek istenilen yere çekmede kullanıldığını bilmektedir. Bunun için bu tip konuşmaların sakıncalarını da dile getirmiştir. Çünkü böyle konuşmalar, büyüleyici olup gerçekleri saptırabilir. (25)

e) Model alınan bir insan olmalıdır: Eğer eğitimci hoşlanılan bir insan değilse şu özelliklerden birine sahiptir : "Gurur- güvensizlik- karamsarlık- mükemmelcilik ve kuşkuculuktur."

e) Kendisini idealize olmuş görmemelidir. Nefis terbiyesinde, eğitiminde, insanlarla ilişkilerde kendinden memnun olup hiçbir zaman kendini yeterlilik seviyesinde görmemelidir.

f) Disiplinli olmalıdır: Başarıya götüren en önemli unsurun disiplin olduğunu unutmamalı ve hayatının bütün alanını disiplinize etmelidir. Katı, yıldırıcı kuralları, somurtkan suratı, mutluluk vermeyen yasakları disiplinden ayırabilmelidir.

g) Bütün yaşamıyla hayatın içinde olmalıdır: İş, aile ve sosyal yaşamı birbirini destekler nitelikte olmalıdır. Eğitimci, yaşadığı hayatla da örnek olmalıdır. Sadece anlatıcı, bilgi ulaştırıcı durumunda olmayıp anlattığının yaşanılırlığını da gösterebilmelidir.

3. EĞİTİM YOLUNDA EĞİTMEN

"Talebelerine öğrenme arzusu aşılamayan bir öğretmen,

soğuk demiri döven demirci gibidir"(26)

a) Hitap ettiği kitleyi tanımalıdır: Muhataplarının yaşlarından eğitim düzeylerine, fikirsel kuşanmışlıklarından ahlaki durumlarına kadar çok iyi tanıması gerekir. Verilen eğitimde olumlu sonuç alınmak isteniyorsa bunlara dikkat edilmelidir. Birikimli bir insanı kara cahil gibi kabul ederek konuşmak, zeka seviyesi düşük bir kimseye, zeki bir insana hitap eder gibi söz söylemek, inanan birisine, inkar durumunda olan birisine anlatır gibi anlatmak yahut aksini yapmak, hiçbir zaman iyi sonuçlar vermez. (27) Kitlenin ilgi ve ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır. Zararlı ilgi ve istekler kişileri kuşatmış olabilir. Bunlar çok iyi tanımlanıp yönlendirilmesi gerekir.

b) Her bir ferdin değerli olduğunu hissettirmelidir: Eğitim sürecinde fikirsel ve duygusal açıdan kendine yer bulamayan, değer katıp değer göremeyen bir kişi, kısa zamanda bulunduğu ortamdan ya kopar ya da orada sorunlu bir hale dönüşür. Eğitimci, her bir kişinin değerli olduğunu onlara en güzel şekilde hissettirmelidir.

c) Olumlu tutum sergilemeli ve aşılamalıdır: Eğitimci hiçbir zaman karamsar tablo çizmemelidir. En kötü zamanlarda dahi takipçilerine mutluluğa götüren yolu gösterebilmelidir. Aynı zamanda bu olumlu bakışı bütün talebelerine de aşılayabilmelidir.

 

 


Kaynakça ve Dipnotlar 1. L. Sterne 2. 02 Bakara, 129 3. 06 En'am, 165 4. 51 Zariyat, 56 5. 05 Maide, 3 6. ÖZBEK, Yrd. Doç. Dr. Abdullah, "Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed", Esra Yayınevi 7. İbn-i Mace, Mukaddime, 17 8. 02 Bakara,127 9. 03 Al-i İmran, 159 10 16 Nahl, 125 11. Müslim, Talak, 29 12. 02 Bakara, 45 13. 13 Rad, 22 14. 46 Ahkaf, 35 15. 103 Asr 1 3 16. 17 İsra, 29 17. 92 Leyl, 18 18. Alim Cd, hadisler, 711 19. 02 Bakara, 250 20. 09 Tevbe, 13 21. 03 Al-i İmran, 173 22. Buhari, Edeb, 44 23. 68 Kalem, 4 24. Mevlana 25. ÖZBEK, Yrd. Doç. Dr. Abdullah, "Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed", Esra Yayınevi 26. Horace Mann 27. KAZANCI, Ahmet Lütfü, "Peygamber Efendimizin Hitabeti", Mafiret Yayınlar

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ