AHİRETE İMAN - rahle.org

AHİRETE İMAN - rahle.org

AHİRETE İMAN


Facebookta Paylaş
Tweetle

 

Ahmet Faruk Nakışçı

Kur’an’da Ahiret Günü:

Ahiret günü, dinin asıllarından bir asildir. Allah Teala Bakara suresinde mutta- kilerin ahirete imanından bahseder. Kitabın ilk çağrısı gayba imandır. Sonra ibadet­leredir. Ahiret de gayba imanın ayrıntılarındandır.

Ahirete iman, Allah'a imanla beraber zikredilir. (2 /62, 4 /59) Allah'ın kudreti­ne iman, ahiret gününü yaratabileceğine de imanı gerektirir. Bu inanış olmadan di­ğer iman esasları gerçekleşmez. İmanın hepsi bir bütündür, parçalanma kabul et­mez. (2 /177)

Ahiret inancı, kişinin çalışmalarında hızını arttırır. Çünkü ebedilik mükafatı var­dır. Mevdudi’nin de dediği gibi, İslam'da her şeyin kıyameti ahiretteki ebedi neti­celere bağlıdır.

Kıyamet ve Haşir:

Kıyamet günü her mekanda bütün ölülere, alemlerin Rabbi için ayağa kalkma­larıyla emredildiği bir gündür. Ba's için Kur'an'da pek çok isim kullanılmıştır. Saat, yevmu’d-din (din günü), yevmu'l-fasl (mücrimleri ve müminleri ayırma günü), yev-mu'l-hisab (hesap günü), yevmu'l-cem(toplanma günü), el-Karia(dehşetten yürek­leri hoplatan, kapıyı çalan), el-Ğaşiye (her şeyi sarıp kaplayacak olan), el-Hakka, el- Vakıa gibi.

“gün kafir ve fasıkların hali korku ve endişedir” (80 /30-42).” Müminlerin hali de emniyettir “(21 /103; 27 /89)

Hesap ve Ceza (cennet-cehennem):

Dirilişin sunuluşundan sonra Kur'an'da hesap tasvirleri önemli bir yer tutar. Böylece her nefis, hayır ve şerden takdim ettiklerini anlar. (13 /40)

Kur’an ayetlerinin bu husustaki tasnifi şöyledir

  1. Hesapta adalet ve amellere uygunluk vardır (21 /47; 99 17-8).

  2. lnsan, ailesine değil sadece kendisine önem verir (23 /101 -103).

  3. Korku (adaletsizlik yapılması anlamında)yoktur (17 / 13-14; 24 /39)

Akli ve Nakli İman Arasında Ahiret Günü:

Kur'an’daki ahiret günü ile ilgili ayetler nakli olsalar da içerikleri ile de aklidir­ler. Kuran ilk esastır. Bütün meselelerde ahiret gününü aklın hizmetine sunar. Mutezile ve Eş’ari kelamdan ve İslam felsefecileri Kuran ayetlerine dayanarak ahiret gününü bütün boyutlarıyla tasavvur etmeye çalışmışlardır.

Kıyamet Saati:

Ahiret. Aleminden bahis açıldığında söz “saat” meselesine getirilmezse mesele tamam olmaz. Çünkü o, bahsettiğimiz bu alemin başlangıcıdır.

Saat’in gerçekleşmesi için şartlar ve yakınlaştığına delalet eden alametler var­dır. Resulüllah (sav): “Sizden kıyameti gözüyle görmek isteyen, Tekvir, Inşikak, İnfirtar surelerini okusun.” buyurmuştur.

Allah gaybi meselelere dalmaktan nehyetmiştir. Nitekim ruh ile ilgili soru so­rulduğunda Kuranın cevabı malumdur (17 /85). Saat da gaybiyattandır. Bu hu­susta takınılması gereken tavır mutlak imandır (2 / I-2; 7 / 178; 21 /49; 30 /34)

Kıyamet saatinin manevi alametleri:

Bu hususta Ehli Sünnet ve selefin görüşlerine bakılacak ve temel kaynak Re­sulün sahih hadisleri olacaktır.

a-"Kıyamet, insanların şerlileri üzerine kopar." (Müslim) Cibril hadisinde geçen alametler; anne oğlu için köle hükmünde olur, insanların zelilleri değerli hale ge­lir.

b-Davetleri aynı insanlar savaşıncaya kadar kıyamet kopmaz. Kabir ehline gıp­ta edilecek duruma gelininceye kadar kıyamet kopmaz. Bu son özellik, fitnelerin yaygınlaşması, dinin elden çıkması, batıl ve ehlinin galebesi sebebiyledir.

Şia'dan Isna Aşeriyye (On iki İmam Mezhebi) de beklenen Mehdi inancına sahiptir ve bu, hayatlarına hakim olmuştur. Şia bu hususta Buhari ve Müslim’in değil Tirmizi, Ebu Davud, Hakim, Ibn-i Mace’nin tahriç ettiği hadislere dayanır. Bu hadislerde genel hatlarıyla dünyanın sonuna bir gün dahi kalsa Ehli Beyt’ten, ismi peygamberin ismine, babası babasının, anası anasının ismine benzeyen bir adam çıkacağı vs. anlatılır. Ehli Sünnet ve Şia kıyamet saati hususunda manevi işaretlerin neler olduğun­da ihtilaf etmiştir. Ehli Sünnet önceki milletlerde olduğu gibi fışkın yaygınlaşması sonunda insanlığın toptan helakini düşünür. Şia ise, yeryüzündeki hayatın ölçünün dosdoğru olması ile değer kazanacağını ve bunun da Mehdinin zuhuruyla gerçekleşeceğini söyler.

 

Kıyamet saatinin fiziki alametleri:

Bu hususta birçok Kur'an ayeti vardır. Buralarda görüldüğü üzere güneş söne­cek, yıldızlar dökülecek, dağlar yürüyecek, denizler kaynayacak gök yarılacak ka­birler açılacak tabiat bugünkü halinde olmayacaktır.

Dinamik kanunlarının gösterdiği gibi madde ebedi değildir. Fizik ve kimya ka­nunlarına göre tabiatta hiçbir şey için ebedilik söz konusu değildir. Bu durumda tabiatın unsurları bir gün bozulacaktır. Böylece kıyametin vukuu aklen mümkün olur.

Dini düşünce ile bilimsel düşünce böylece birbiriyle uyumlu hale gelir. İnsan­daki manevi ve alemdeki fiziki çöküş sebebiyle alemin son bulması Allah'ın baki kalması içindir. Onunla beraber başlangıçta hiçbir şey olmadığı gibi yine hiçbir şey onunla beraber ebedi değildir.

 

O, Evvel, Ahir, Zahir, Batındır.

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ