CÂNIMIN İÇİ - rahle.org

CÂNIMIN İÇİ - rahle.org

CÂNIMIN İÇİ


Facebookta Paylaş
Tweetle

Yakup SELEN

 

“Ey iman edenler kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyun.” (Tahrim Sûresi, 6. Ayet)

Cânım kızım; hem seni hem kendimi cehennem ateşinden korumalıyım. Rabbim bunu bana farz kıldı. Baba olmak da zaten bunu gerektiriyor.

Seninle aramdaki iletişim nasıl olmalı? Seni ateşten korumak için nelere dikkat etmeliyim? Çevremde gördüğüm, duyduğum ve dikkatle sakınmam gereken yanlış davranışlar neler?

Cânım kızım; zaman değişti. Benim büyüdüğüm/yetiştiğim dönemin şartları artık yok. Seni 30 yıl önceki kurallara/imkânlara göre değil şimdiki ortama göre yetiştirmeliyim. Eskiden önemli olan şeyler artık önemsiz. Yeni dönemin kendi kuralları/değerleri var. Senin beklentilerin/ihtiyaçların da doğal olarak bu yönde. Ben nasıl ki babamın bana, dedemin babama davrandığı gibi davranmasını istemiyorduysam ben de sana kendi gençliğimi dayatmamalıyım.

Sosyal medya, internet, televizyon, okul, sokak çok yoğun bir şekilde “paylaşım” yapan insanlarla dolu. Ekmeği değil fotoğrafını paylaşıyorlar. Mahrem, göz hakkı, edep unutulmuş. Ruhsuz, etkisiz, bencil gösterimler var olmanın amacı haline gelmiş. Sana bunlar gibi olmamanı, böyle davranmamanı söyleyeceğime göre ben de telefonu elimden bırakmalı, bilgisayarın başından kalkmalıyım. Yoksa yapmadığım şeyi söylememin ne faydası olur?

Cânım kızım; sen her ne kadar benim ciğerparem, çok kıymetli bir parçam olsan da, doğumun, emeklemen, yürümen, konuşman, binlerce anı aklımdan çıkmasa da öncelikli olarak sen, Allah’ın yeryüzündeki halifesisin. İslam’ın temsilcisisin. Bu da özgür olman demek. Sana bir robota direktif verir gibi emir verip yasaklar koyamam. Sebebini/gerekçesini sana anlatıp üzerinde anlaşmadığımız şeyleri senden isteyemem. Körü körüne itaatin Müslümanları ne hale getirdiği ortadayken senin sorgulayan, araştıran, ilkeli bir duruşun olması için uğraşmalıyım.

Seni dinlemeliyim. Tüm dikkatimi sana vererek seni dinlemeliyim. Bu sırada başka hiçbir şeyle ilgilenmemeliyim. Sözünü kesmemeliyim. Cevap vermek için değil seni anlamak için seni dinlemeliyim.

Cânım kızım; sırdaşım. Sınıfındaki sevmediğin kızı bana anlatabilirsin. İki arkadaşının birbirleriyle niye anlaşamadıklarını da. Annen, kardeşlerin, akrabalarımız hakkında benimle konuşabilirsin. Söylediğin her şeyin bende saklı kalacağından eminsin zaten. Günlük meseleleri de konuşuruz seninle, İslami konuları da. Siyaset de tartışabiliriz futbol da. “Babam beni her konuda dinler” demeni sağlamalıyım.

Cânımın içi kızım biliyorum ki sen, benden sana bazen baba, bazen de abi olmamı bekliyorsun. Arkadaş olalım diyorsun bazen, bazen de kardeş olalım. Bu doğal/normal bir durum çünkü insan neyin eksikliğini hissediyorsa onun peşine düşer. Bu yüzden ben kendimi sadece bir rolün sınırlarına hapsetmeyeceğim. Bu tembelliğe karşı uyanık olacağım. Evet, tembellik sadece baba, sadece arkadaş olmak. Kolayıma geleni seçmeyeceğim.

Cânım kızım; annemde, annende, halalarında gördüğüm kadarıyla sen de ne söylediğim kadar (belki de daha çok) nasıl söylediğime önem veriyorsun. “Nasıl olmuş baba?” dediğinde “güzel” yerine “harika” diyeceğim. “Yakışmış” yerine “senden başkası giyerse ağlar bu kıyafet” diyeceğim. İlk tepkim olumlu olacak her zaman. Eksik olduğunu düşündüğüm bir kısım varsa onu sonra toparlayacağız beraberce.

Gençlere başkası istediği için bir şeyler yapmanın ne kadar zor geldiğinin farkındayım. Ben de senin yaşındaydım bir zamanlar ve babamla iletişimim senin gibiydi J Bu yüzden seninle konuşurken asık suratlı olmayacağım. Neşeli baba neşeli iletişim demek.

Beraber güleceğiz seninle. Seninle gülmek için bahaneler üreteceğim. “Yine niye gülüyorsunuz?” diyecekler en çok. Seninle esprisini yapamayacağımız hiçbir konu olmayacak. Seni neyin güldüreceğini en iyi ben bileceğim. Eğlenmek denildiğinde, aklımıza birbirimiz geleceğiz.

Âh benim güzel kızım. Bir sürü hata yapacağım haberin olsun. Seni üzdüğüm de olacak beni üzdüğün de. Ama ben özür dilemeyi bir onur/gurur meselesi yapmayacağım. Yaşımı baskı unsuru haline getirmeyeceğim. İkimiz arasında haklılık/haksızlık gibi bir bakış açısı olmayacak. Birbirimizin saçma davranışlarımızı takmayacağız. Aramızdaki bağ kopacak, kırılacak zayıflıkta olmayacak. Bu bağ bizim cennet vesilemiz olacak sağlamlıkta kalacak.

Sen kızım, biriciksin. Özelsin. Ben seni hiç kimseyle kıyaslamam. Şunun kızı, bunun ablası, ötekinin kardeşi asla seninle kıyaslanamaz. Ben; bak şu arkadaşımın babası yapıyor, izin veriyor cümlesini sevmiyorum. Eminim ki sen de kıyaslanmayı sevmiyorsun.

 Akıllı kızım; hata yapman normal. Ben de sana “Kızım bu yaptığın şu gerekçelerle yanlış” diyeceğim. Ama bunu asla yanımızda biri varken yapmayacağım.

Cânım kızım sen bir yanlış yaptığında, utandığımdan, kızdığımdan ya da başka nedenlerle bunu sana söylemeyip surat asarak, sinirli davranarak neyi yanlış yaptığını senin anlamanı beklemeyeceğim. “Babam neye kızdı acaba?” diye telaşlanmana, paniklemene, diken üzerindeymişçesine davranmana sebep olmayacağım. Anlaşılmayı beklemeyeceğim, sana kendim anlatacağım.

Seni ya da bizi etkileyen konularda her dediğini yapmamı benden beklemediğini biliyorum. Benim her dediğim olsun gibi bir tavrın da yok çok şükür. Ama fikrinin sorulmasını, seninle istişare etmemi bekliyorsun. Zaten bu Allah’ın emri bana. Kendini doğru, net ifade etmeyi bu istişarelerde öğreneceksin. Karşı çıkmayı, hakkı savunmayı da. Ve istişare sonucunda çıkan karara –beğenmesen bile- uymayı da.

Senin ergenlik döneminin hem zor hem de önemli bir zaman dilimi olduğunun farkındayım. Her zamankinden daha hassas daha duyarlı olduğun gerçeğini unutmayacağım. Bu dönem benim toprak gibi affedici, deniz gibi kuşatıcı olmam gereken bir zaman. Neyi niçin yaptığını kendinin bile bilmediğin şeyler olacak. Takma kafana, ben hazırım. Geçtiği zaman ikimiz de daha olgunlaşmış olacağız.

Cânım kızım; istikrarlı ve sağlam bir karakter için olaylar ve fikirler karşısında her zaman aynı tavrı göstermeliyim. Aynı olaya bazen kızıp bazen boş verirsem neyin doğru neyin yanlış olduğunu belirlemen zorlaşır. Bir kere sorunca izin vermediğim bir şeye on kere sorduğunda da izin vermemeliyim.

Seninle annen ya da bir başkası aracılığıyla konuşmayacağım. Aramızda söylenemeyecek bir şey yok bizim. Olmamalı da. Seni “Babana söyleriz!” cümlesiyle korkutmalarına izin vermeyeceğim. Kızmamdan değil üzülmemden korktuğun için bir şeyleri yapmanı veya yapmamanı sağlamalıyım.

Güzel kızım; aynı evde olmanın beraber olmak manasına gelmediğinin farkındayım. Sadece sana ayrılmış zamanlarım olmalı. Beraber geçirdiğimiz zamanın kalitesini artırmak için de çalışmalıyım. Belki evin etrafında birlikte dolaşmalı, belki de emek verilmiş hediyelerle sürpriz yapmalıyım. Sana seni düşündüğümü, kızımı nasıl mutlu ederim diye yollar aradığımı göstermeliyim.

Benim senin yaşlarındayken yaptığım hataları sen de yapacakmışsın gibi korkuyorum sıklıkla. Ama yapmadığın şeylere karşı seni uyarıp durmayacağım.  Yoksa seni koruma isteğim, bensiz bir şey yapamaz hâle gelmene neden olur. Beni korkutsa da, hatalarından ders alarak öğrenmene izin vermeliyim.

Güzel kızım; yoksunluğuyla seni tehdit edebilecek dünyevi şeylere bağlanmana engel olmalıyım. Ben de bunlardan uzak durarak sana örnek olacağım. Zühd ve takvaya alışman için birlikte infak edeceğiz. Senden Hz. Fatıma olmanı bekliyorsam ben de peygamber gibi olmalıyım, diyeceğim.

Kokunu unutturma; sarılmanın sıcaklığını, dizine yatmanın rahatlığını, saçlarını kurutup taramanın hoşluğunu hatırlat. Durup dururken sarıl bana. Canım babam deyip öp. Büyüdüm ben artık diye “Seni çok seviyorum baba.” demekten vazgeçme. Ben yaşlandıkça bunları daha çok bekliyorum. Kızımın beni sevdiğini söylemesini, göstermesini, küçükken yaptığı gibi “Baba bugün seni hiç öpmedim yanıma gel de bir öpeyim” demeni.

Cânım kızım, cânımın içi kızım; seni kendime benzetmeye çalışmayacağım. Anneme benzemeni de istemeyeceğim. Birilerine benzemeye zorlananların kendi kişiliklerini de kaybettiklerini görüyorum. Eğer istersen, bence doğru olan yolu gösteririm, istersen, bu yolda beraber yürürüz. İstemezsen de ben yine senin babanım. Benim işim senin yanında olmak.

“Babasının annesi” dermiş Peygamberimiz Hz. Fatıma’ya. Kendisiyle bir anne gibi ilgilendiği için.  Sen de bana yardım et kızım. Cennette beraber olmamız için, Müslümanlara örnek/önder olmamız için. Nefsimize ve şeytana karşı yan yana duralım. Doğruyu sadece ben bilirim der gibi davrandığımda, bizim zamanımızda diye vaaza başladığımda, senden daha önemli bir işim olamayacağını unuttuğumda bana yardım et.

Ya Rab! Beni ve ailemi birbirimizle imtihan etme. Bize dünya ’da da ahirette de güzellikler ihsan et. Senin ve Sen’in sevdiklerinin sevgisini kalplerimize yerleştir.

Cânım kızım, güzel kızım; seni çok seviyorum.

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ