ÖLÜMSÜZLÜK İKSİRİ: ŞEHADET - rahle.org

ÖLÜMSÜZLÜK İKSİRİ: ŞEHADET - rahle.org

ÖLÜMSÜZLÜK İKSİRİ: ŞEHADET


Facebookta Paylaş
Tweetle

 

“Allah yolunda öldürülenlere "ölüler" demeyin. Hayır, onlar diridirler. Ancak siz bunu bilemezsiniz.” 2 Bakara, 154

Kuran, bize şehadeti, ‘şahit olma’ ve ‘örneklik’ zemininde anlatır:

“Böylece, sizler insanlara birer şahit (ve örnek) olasınız ve Peygamber de size bir şahit (ve örnek) olsun diye sizi orta bir ümmet yaptık.” 2 Bakara, 143

“Allah, sizi hem daha önce, hem de bu Kur'an'da Müslüman diye isimlendirdi ki, Peygamber size şahit (ve örnek) olsun, siz de insanlara şahit (ve örnek) olasınız.” 22 Hac, 78

Allah yolunda can vermeye şehadet denmesinin sebebi de budur.

Değil mi ki Allah’ın bir ismi de Şehid’dir ve kendisini şehid olarak tanıtır:

“O ki, göklerin ve yerin hükümranlığı yalnız O'nundur ve Allah, her şeye şahittir (şehid).” 85 Buruc, 9

Zira O, hakikatin mutlak ve kesin bilgisinin sahibidir ve kâinattaki her şeye şahitlik etmektedir.

Canını Allah yolunda verenlere de şehid denir. Zira

Onlardır, hayatın ve ölümün gerçek bilgisine erenler

Onlardır, şu dünya hayatın (aşağılık hayat) hayat, ölümün de ölüm olmadığını yakinen bilenler

Onlardır, şahitliğin en üst derecesine varanlar

Onlardır, Rabbin nimetlerine şahit olanlar

Onlardır, yakine erenler ve vadedilenlerin hak olduğunu görenler

Onlardır, burada yaptıkları ticaretin karşılığını alanlar

Onlardır, korkuları yenenler, ölümü öldürenler

Onlardır, çaresizliğe ümit, kalplere sekine olanlar

Onlardır, ön açanlar, yol açanlar, yolumuzu aydınlatanlar

Onlardır, hakikatin öğretmenliğini yapanlar

 

Şehadet taliplisi ol ki sana hayat bahşedilsin!

Müslüman şehadet taliplisidir. Bilir ki:

Şehadet bir taleptir.

Allah’tan bir talep; duanın ve arzunun en görkemlisi

"Vallahi ben, Allah yolunda cihat ederken öldürülmeyi, sonra diriltilip Allah yolunda yeniden öldürülmeyi, sonra tekrar dünyaya gelip yine Allah yolunda öldürülmeyi isterim." (Buharî, Müslim) diyen Peygamber (as) bu arzunun görkemini dile getiriyordu.

İstersin ve beklersin

Uhud’da dua eden Abdullah bin Cahş gibi: “Ya Rabbi!  Savaş meydanında karşıma güçlü, kuvvetli bir düşman çıkar. Ben onunla çarpışayım. O beni öldürsün. Burnumu ve kulaklarımı kessin. Yarın Senin huzuruna çıktığımda, Sen bana: ‘Ey kulum, burnun ve kulakların nerede,  burnun ve kulakların neden kesildi?’ dediğinde, ben ‘Senin ve Rasûlünün rızası için kesildi.’ diyeyim.” (Hakim, el- Müstedrek, İbn Sad,Tabakat)

Bilirsin ki bu bir nasip meselesidir. Allah kime nasip ederse o ulaşır.

Bir hayat boyu peşindesindir ama ulaşamazsın.

Aslında şehadetin peşinden de koşulmaz, o gelir seni bulur.

Bazen bir cami avlusunda; bir Ahmet Yasin gibi, bir Metin Yüksel gibi.

Bazen bir sokak ortasında; bir Hasan el-Benna gibi.

Bazen bir zindan köşesinde; bir Ömer Abdurrahman gibi.

Bazen bir darağacında; bir Seyyid Kutub, bir Ömer Muhtar gibi.

Bazen bir davet çabasında bir konferans salonunda; bir Malkolm X gibi.

Bazen bir yetime el uzatırken; bir Bahattin Yıldız gibi.

Çoğu zaman bir cihat meydanında; …

Yeter ki sen istikamet üzere ol, sorumluluğunu bil ve gereğini yap!

Zira Allah bize şehadeti emretmez ve şehadeti bir sorumluluk olarak omuzlarımıza yüklemez.

Bizden istikameti ve çabayı ister.

“Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar.” 11 Hud, 112

“Bizim uğrumuzda cihat edenler var ya, biz onları mutlaka yollarımıza ileteceğiz. Şüphesiz Allah, mutlaka iyilik yapanlarla beraberdir.” 29 Ankebut 69

Emaneti korumamızı ister.

“Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. Onu insan yüklendi. Çünkü o çok zalimdir, çok cahildir.” 33 Ahzab, 72

Takva esaslı bir hayatı yaşamamızı ve Müslüman olarak ölmemizi ister.

“Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa, öylece sakının ve siz ancak Müslümanlar olarak ölün.” 3 Al-i İmran, 102

Ahdinde sadık olmamızı ister.

“Mü'minler içinde Allaha verdikleri sözde sadâkat gösteren nice erler var. İşte onlardan kimi adadığını ödedi, kimi de (bunu) bekliyor. Onlar hiçbir suretle (ahitlerini) değiştirmediler.” 33 Ahzab, 23

Kulluğu ihlas ile Ona has kılmamızı ister.

“Hâlbuki onlara, ancak dini Allah'a has kılarak, hakka yönelen kimseler olarak O'na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte bu dosdoğru dindir.” 98 Beyyine, 5

İhsan sahibi olmamızı ister.

“Ve ihsanda bulununuz. Şüphe yok ki Allah Teâlâ muhsin olanları sever.” 2 Bakara, 195

Şehadet bir taleptir; Müslüman da şehadet taliplisi. Ve bu talebi bir ömür boyu yanında taşır. Lakin bir aksesuar olarak değil, salih bir amel olarak taşır; salih bir amel olarak yaşar.

Şehadetin üç boyutu

Şehadet, sabırdır; sabrı gerektirir. Sabır da direniştir.

Küfre karşı, şirke karşı, zulme karşı direniş.

Şeytana karşı, nefse karşı, dünyaya karşı direniş.

Değil mi ki Allah, kendi yolunda öldürülenleri müjdelemeden önce sabrı emretmektedir:

“Ey iman edenler! Sabırla ve namazla yardım dileyin. Gerçekten Allah, sabredenlerle beraberdir.” 2 Bakara, 153

Şehadet sadakattir; sadık olmayı sadıklarla beraber olmayı gerektirir.

Allah’a verilen ahde, ilk ahde sadakat.

“Bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki ben de size verdiğim sözü yerine getireyim.” 2 Bakara, 40

“Onları kendilerine karşı şahit tutarak, "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" demişti. Onlar da, "Evet, şahit olduk (ki Rabbimizsin)" demişlerdi.” 7 Araf, 172

Emanete sadakat.

“Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. Onu insan yüklendi. Çünkü o çok zalimdir, çok cahildir.” 33 Ahzab, 72

Rasul’e (as) ve onun sünnetine, rehberliğine sadakat.

Rasulullah (as) buyurdu ki: “Size iki şey bıraktım, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece asla sapıtmazsınız: Allah’ın Kitâb’ı ve benim sünnetim.” Mâlik, Muvattâ

İslam davasına ve ümmete sadakat.

“Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun.” 9 Tevbe, 119

“Kim, kendisine hidayet (doğru yol) besbelli olduktan sonra peygambere karşı çıkar, mü'minlerin yolundan başkasına uyarsa, onu yöneldiği yolda bırakırız ve cehenneme sokarız. Orası ne kötü bir varış yeridir.” 4 Nisa, 115

Şehadet özlemdir.

Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı özlemektir ve ümit etmektir.

“Sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı ümit eden ve Allah'ı çok zikreden kimseler için Allah Rasulü'nde güzel örnek vardır.” 33 Ahzab, 21

İlk, güzel, samimi günleri, Saadet Asrını, Rasulullah’ı (as) özlemektir.

Sadece geçmişi değil geleceği özlemektir. Fitnenin kalmadığı, dinin/hükümranlığın Allah’a has kılındığı ve sadece Onun olacağı günleri özlemek.

“Fitne kalmayıncaya ve din (yalnız) Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın.” 2 Bakara, 193

Cenneti özlemektir.

“Rabbinizin bağışına, genişliği göklerle yer arası kadar olan ve Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmış bulunan cennete koşun.” 3 Al-i İmran, 133

Rabbimin şehadet iksirinden tatma arzusunu kalplerimize yerleştirmesi dileği ile. 

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ