Allah’ın adı ile...
Söylediği söze kulak verenlerin olduğunu görmek, hiç şüphesiz söylenilen sözü anlamlı kılması ve söz söyleyeni, söz söylediğine pişman etmemesi yönünden anlam ifade ettiği sanılsa da bu her zaman böyle olmayabilir ve değildir de.
Her ne kadar geçmişler, "marifet iltifata tabidir" demişlerse de marifetin gerçekten 'marifet' olduğu yerlerde iltifat, geçer akçe olmaktan çıkar, iltifat marifete tabi olur.
Sizinle beraber olduğumuz bunca zamandır söylediğimiz sözleri sizin iltifatınızı celb maksadıyla dile getirmediğimizi şüphesiz bilmektesiniz.
Gümüşün beş para etmediği bir çağda sözü gümüş değerine çıkarmak -indirmek- için bir gayretten öte söylenmesi gerekirken söylenmeyen sözlerden hesaba çekilme endişesidir bizim yaptığımız, yapmaya çalıştığımız.
Şunun bilincindeyiz; bu sözleri önce ve sadece biz söylemiş değiliz. Yine en iyi şekilde de biz söylemiş değiliz. Fakat bizim için önemli olan bu sözleri bizimde söylemiş olmamızdır.
Buradan kastımız, Allah'a karşı sorumluluğumuzun bilincinde olarak -takvayı kuşanma adına- sözün en güzelini -en doğrusunu- ifade etme endişemizdir.
Öte yandan bize düşen, hesap endişesi taşıyan sana ve bana düşen, "sözü dinlemek ve sözün en güzeline tabi olmaktır."
Allah’ın emanında olun.