HZ. İDRİS A.S - rahle.org

HZ. İDRİS A.S - rahle.org

HZ. İDRİS A.S


Facebookta Paylaş
Tweetle



Gazi Çoban

"Kitabta İdris’i de an; çünkü o bir sıddık bir peygamber idi ve biz onu yüksek bir mekana ref ettik -yükselttik” 19/56-57

"İsmail’i de. Idris’i de, Zü’l-kifl’i de (zikret Habibim). Hepsi sabredenlerden. Bunları da rahmetimize dahil eyledik Çünkü cidden salihindendirler." 21/85-86

Zikredilen dört ayet dışında İdris as hakkında sıhhatinden emin olunan başka­ca hiçbir rivayet mevcud değildir. Bununla birlikte, özü mesajdan hayli uzak bir hayli bahse konu olmuş, hatta Kuranda zikri geçen Hz İlyas as ile aynı kişi olup olmadığında dahi ihtilaf edilmiştir. Kendisinin, Ben-i İsrail peygamberlerinden bir olduğunu iddia edenlere Mevdudi, 19/58 ayetini delil getirerek karşı çıkar ve ço­ğunluğun görüşünde olduğu gibi onun, Hz Nuh as dan önce gönderilen bir pey­gamber olduğunu zikreder. (I)

İhtilaflı rivayetleri yazının son kısmına bırakmak üzere, zikri geçen ayetlerin iza­hına geçebiliriz.

SADIK NEBİ

Her iki surede de Allah cc, Hz Peygamber as den, ismi geçen nebileri ümme­tine zikretmesi-Meryem suresinde ise Kitabta yani Kuranda zikretmesi- istenmek­tedir. Lâkin ne ayetlerde, ne de sahih hadislerde Hz İdris as ın tevhid mücadele­sinden veya yaşadığı havadisten en ufak bir pasaj sunulmamaktadır. Hz İdris as ın tarih tünelinden insanoğluna tuttuğu ışığı görmek ve istifade edebilmek için ilgili ayeti tedebbür etmek/düşünmek elzem.

Meryem suresindeki ayette (19/56), İdris as’ın zikre şayan olmasının sebeb-i hikmeti; onun sıddık bir nebi olmasıyla açıklanmış, sıdkına delalet eden bir ifade­ye ihtiyaç duyulmadan, bu vasfın karşılığı olan nimetin zikriyle yetinilmiştin yüksek bir mekana yükseltilmek

İfade bu kadar açık ve kesindin Allah cc katında sadık kulların yeri; yüce bir mekandır.

İdris as ın yükseltildiği "yüce mekan"ın neresi olduğu hakkında farklı görüşler mevcuttun

I -Dördüncü kat semadır. Buhari ve Müslim de geçen "mi'rac" hadisine göre Hz Peygamber sav, o gece İdris as ı bu mevkide görmüştür.(2)

2-        Altıncı kat semadır.

3-       Cennettir. Birinci rivayet ile birleşen bu görüşe göre cennetin de bu sema­da olduğu iddia edilmektedir.(3)

4-         Yedinci kat semadadır.

Bir çok müfessir tarafından ortaya atılan bu rivayetleri, aynı tarzda tarih ve kıs­sa kitablarında da bulmaktayız.

İtikadımızın gereği olarak istisnasız bütün nebi/peygamberlerin as iman üzere vefat ettikleri ve Allah’ın cc cennette kendilerine yüce mekanlar hazırladıklarına iman ediyoruz. Hal böyle iken ayetteki "al-i mekan" esprisinin, -kısmi olarak üç nolu görüş hariç-gerçekleşmediği düşünülebilir. Bu dört görüşün kesiştiği ortak nokta, İdris as ın al-i mekana çıkarılma keyfiyeti konusunda oldukça ilginç bir gö­rüşün ortaya çıkmasına vesile olmuştur İdris as hayatta iken, semaya-cennete yükseltilmiştir!.

Bu son görüş hakkındaki tahlili, ilgili rivayetleri zikrettikten sonra ele alacağız.

İdris as ın semaya çıkış sebebleri ile ilgili olarak tefsirlerde bazı şübheli rivayet­ler vardır

a-ldris (a.s.) ın Azrail as ile dostluğu ve ricası üzerine önce ruhunu kabzedip sonra da cenneti ve cehennemi gezdirmesi, kendisinden çıkması istendiğinde karşı gelip Kur’an dan 3 ayetle cevap vermesi zikredilir. Idris as cevabında ;

"Her can ölümü tadacaktır" 3/185, ben. tattım,

"Sizden cehenneme uğramayacak yoktur." 19/72, ben oraya uğradım.

‘Allah cc cennet ehli için "Onlar orada bir yorgunluk hissetmezler, oradan çıkanlacak da değillerdir." 15/48 buyuruyor. Allah cc çıkarmadıkça ben cennetten çıkmam’ der.

Allah cc, bir melek hakem tayin eder ve sonra melek hafiften ses duyar da

bunun üzerine İdris as ın cennette kalmasına izin verilir.

b-Bir melek Allah cc dan Idris as ile buluşmak için izin ister ve onunla arkadaş­lık kurar. İdris as melek arkadaşından, Ölüm Meleğinin kendi lehinde faidesinin dokunmasını talep eder. Melek arkadaşı onu sırtına alıp semaya çıkarır ve Azrail as ile buluşturur. İdris as ın ne kadar ömrü kaldığını sorarlar. Göz açıp-kapama ka­dar bir ömrü kaldığını ve isminin divanda silindiği haber verilir. O esnada, yedinci kat gökte İdris as, melek arkadaşının kanatlan arasında ruhunu teslim etmiştir bi­le.

c-İdris as bir yolculuk sırasında güneşin hararetinden muzdarip olunca, bu sı­caklığın, her gün bu sıcakta 500 senelik yol yürüyen "güneş meleği" nin lehinde hafifletilmesini niyaz eder. Kendi ölümünün tehir edilmesini de bu melekten rica eder. Melek onu güneşin doğduğu yere götürür, ölüm meleği ile buluşurlar ve onun ölüm gününe bakmasını isterler. Listede Idris as ın ismini bulamazlar. Bu, onun tam güneş doğarken öleceği olarak yorumlanır.

d- Ka’b-ul Ahbar'a Ibn-i Abbas ra tarafından ”al-i mekan"ın yeri sorulur, (a) şık­kında geçen kısmın küçük bir farkla benzerini zikreder.

Birinci ve son rivayet tam bir israiliyyattır. Diğer rivayetlerin sahihliği açıkça id­dia edilmemekle birlikte ihtiyatla yaklaşılması gerektiği söylenmektedir.

Tefsirler de dahil olmak üzere bazı İslami kaynaklarda yer alan "Idris, güneş mülkünün sahibi idi. Göklere çıkmak istedi, izinle semaya çıktı. Orada canı alındı, tekrar dirildi ve o cennetin hullerini(elbise-kıyafet) biçiyor."gibi sözlerin aslı yok­tur. (4)

DİB yayınlarından İslam Ansiklopedisine "İdris" maddesini yazan A.J.Wensinck

"Müslüman müfessirlerin hemen hepsi -hepsi değil/GÇ-, İdris’in as İncildeki ef­saneye göre, ebedi hayata ermiş olan, yahut israiliyyatın söylediğine göre ölme­den cennete giren "HANOK" olduğu fikrinde ısrar ederler. Idris as hakkında ve­rilen bu malumatın başlıca kaynağı, yazılı olmayan Yahudi kaynaklan olmuştur." di­yerek, mevcut haberleri kritikte kendinden önceki müslüman tenkidçilere iltihak eder.(5) Buna ilave olarak, tüm bu rivayetlerin insanlar tarafından kolayca kabullenilmesine sebeb olan ayetteki "rafea-yükseltti" fiilinin Kur’an terminolojisinde detaylı bir inceleme yapılması durumunda, bu fiilin büyük çoğunlukla "Allah cc ka­tındaki derece yüksekliği" ile karşılık bulduğunu görüyoruz.

Yukarıda zikredilen rivayetlerin genel bir kritiği olarak;

 

           1-Idris as şahsında, insan/melek/Allah düzeyinde çizilen bir nebi portresinin, *3 akidevi ve ilmi bazı gerçeklerin dışına taştığı rahatça görülebilir.

                            2- Ayetin odaklandığı mesaj tamamen gölgede kalmakta, insanlar mitolojik rü­yalara sürüklenmektedirler.

3-llk rivayetteki henüz nazil olmamış Kur’an ayetlerinin, Idris as tarafından na­sıl dile getirildiği gözden kaçmış mıdır?

İdris as, Enbiya 21/85 ayette, benzer şekilde üç peygamberin İkincisi olarak anılmış, anılması istenmiştir.

"...Onların her biri sabredenlerdi."

Burada da onun sabrına yönelik bir vakıa zikredilmeden medhedilmiş.

Peygamberlerin tümü müminler için numune-i imtisaldir. Böyle olmakla be­raber geçmiş peygamberlerin as kıssalarının Kur’an da zikredilmesinde, "mesajın muhatablığı"(9) cihetinden üç farklı usûl göze çarpar

I -Bizzat Hz Peybamber sav i muhatab alan yönü...-Bütün peygamberlerle is­tisnasız alay edilmesi(6) ve Meryem 19/57-58 de geçen "sıddık nebi" tanımlama­sı gibi...

2-        Hz Peygamber sav in şahsında müminleri muhatab alan yönü...-Allah cc ın Hz İbrahim as ı "halil” edinmesi (7)

3-        Müminleri muhatab alan yönü...Geçmiş peygamberlerin as etrafında küme lenen-havariyyun vb- muvahhidlerin sabrından ve gayretlerinden bahsedilmesi gibi...

Idris as çağlar ötesinden iki el uzattı; birinde "sıdk”ın Allah cc indindeki kadr- u kıymeti,

diğerinde sabreden kullarla beraberliğin(8) zikre şayan hasletten olduğu yazı­lı. O elleri tutabiliyor musunuz?

Salat-u selam, o nebiyy-i zi-şan'a.

Kaynakça

1-       Tefhim-ul Kuran c.111 s.225

2-        Buhari Menakıb-ı Ensar 42- Müslim İman 264

3-        lbn-ul Cevzi, tefsir V,24l-Bu görüşün, Al-i imran 3/133 ile çeliştiği ifade edilmekte.

4-        Yunus Emre’ nin "Idris nebi hülle biçer. Giyer Allah deyu deyu." beyti, bu rivayetin et­kisiyle söylenmiş olsa gerek.

5-        Mevdudi, ilgili ayetin tefsirinde Eski Ahid ve Talmutitan misaller vererek konuya açık­lık getirmiştir. Tefhim-ul Kur’an c.lll s.225

6-        13/32, 15/11-12,21/41

7-        4/125

8-        "Sabredenlerle birliktelik", "sabretmek" hadisesinden farklı ve daha geniş bir anlam içerir.

" Söz muhatablığı" İle "Mesaj muhatablığı” nı birbirine karıştırmamak gerek. "Hitabın hususi olması, hükmün umumi olmasına mani değildir.” prensibi, fıkıh usulünde önemli bir kaidedir. Doğrudan Hz Peygambere sav yöneltilen hitablarda dahi, ümmet için Örneklik mevcuttur.    

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ