Saadet Asrı Eğitimin Başlangıcı - rahle.org

Saadet Asrı Eğitimin Başlangıcı - rahle.org

Saadet Asrı Eğitimin Başlangıcı


Facebookta Paylaş
Tweetle

 

 

Hükm el-Cahiliye
Cahilî tasavvur, kendi insan tipini oluştururken kullandığı eğitim anlayışında pratik hayatı unutmaz ve onunla alakalı gereken düzenlemeleri de gerçekleştirir. Kur'an, cahiliyenin bu yönünü bize ‘hükm el-cahiliye' diye isimlendirir.
"Yoksa onlar cahiliye kanunu (ile yönetilmek) mi istiyorlar? Halbuki, kalben mutmain olan insanlar için Allah''tan daha iyi kanun koyucu olabilir mi?""(5/50)
Bu ayetin de içinde bulunduğu pasajdaki ayetler bütünlüğü, söz konusu ayette ki ‘hüküm' kavramına vurgu yapmaktadır. Kur'an, bu vurgu ile kendi insanının pratik hayatında belirleyici unsur olarak "Allah'ın indirdiklerinin" olması gerektiğini ifade etmektedir.
Esasen İslam ile cahiliyenin de dünya hayatı itibarıyla gelip durdukları ve pratik çatışmanın kaçınılmaz olduğunu vurguladıkları nokta burasıdır: ‘Hakimiyet'. İnsanlık tarihi boyunca cahiliye, sürekli olarak bunun peşinden koşmuş ve Hakk'ın temsilcileriyle bunun pazarlığını yapmıştır. Sözünün geçerliliğini –hakimiyet- tesis ettiği toplumları bırakmamak için var gücüyle mücadele etmiştir. Haddi zatında bu mücadelenin başlıca gayesi de kendi yandaşlarının çıkarlarının sürekliliğini sağlamak olmuştur. Bu çıkarcı, pragmatist anlayış, tüm zaman ve mekânlarda cahiliyenin vazgeçilmez vasfı olagelmiştir.
Bununla beraber ‘hakimiyet', eğitimden hem kavramsal hem de kurumsal olarak soyutlanamaz. Saf eğitimin temel hedeflerinden olan ‘hikmet', hakimiyet ile aynı kökten gelirken, aynı zamanda her ‘hakimiyet' sahibi de kendi zihniyetini eğitimle tesis etmenin metodu ve kurumlarını oluşturmaya çalışır. 
Yukarıda sözü geçen cahilî tasavvurun çıkarcılık ilkesi, İslamî eğitimin hedeflerinden ahlâkilik ilkesi ile esastan çeliştiği için Kur'an, cahiliyenin bu ilkesini ‘hükm el-cahiliye-cahiliye kanunu' diye tanımlamıştır.
Teberruc el-cahiliye
Eğitimin genel tarifi diye bilinen; kişide yaratılıştan gelen –fıtrî, ahlâkî- özellikleri istenilen yöne meylettirme şeklinde ki ifadeye uygun olarak cahiliye, kendi insanının ahlâkî yönünü de ihmal etmez.
Kur'an, cahili tasavvurun ahlâkî yönüne işareten cahiliye insanının kadın-erkek ilişkilerinde ki yozlaşmayı örnek gösterir ve bu ilişki biçimi için ‘teberruc el-cahiliye' ifadesini kullanır.
"Ey peygamber eşleri! Sizler kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde iseniz –takva sahibi iseniz- o halde edalı –cilveli- konuşmayın ki kalbinde hastalık bulunan kimse size karşı bir arzuya kapılmasın; sözü daima yerinde ve uygun bir şekilde söyleyin. Evlerinizde sessizce –vakarla- oturun, eski cahiliye günlerindeki çıkışlar gibi cazibenizi sergileyici süslenme ile çıkmayın; namazlarınızı ikame edin, zekâtı verin, Allah'a ve Resulü'ne itaat edin. Ey (peygamberin) ev halkı! Allah, sizden çirkinlikleri –kirleri- gidermek ve sizi tertemiz yapmak ister." (Ahzap 32-33)
İslam öncesi toplumsal yapıdaki insan ilişkileri, özellikle kadın-erkek paralelinde cahilî zihniyete uygun olarak gerçekleşmiştir. Kur'an bu döneme atıfta bulunurken aslında kendi toplumsal modelini oluşturma ve o toplumun bireylerine ahlakilik –iffet, haya- vasfı kazandırma amacını güdüyordu. 
İnsanlık tarihinin hemen her döneminde ahlakî yozlaşmanın başını kadın-erkek ilişkilerindeki bozulma çekmiştir. Cahili toplumlarda kadına biçilen rol, onu hep edilgen ve kullanılan bir konuma getirmiştir. Esasında cahili tasavvurun insan tipinde de bu kaçınılmazdır. Kimi zaman bu edilgen ve kullanılan durum, yobaz ve kaba bir şekilde gerçekleşirken, kimi zaman –özellikle modern zamanlarda- daha ince, daha süslü, insana daha hoş gelen bir yönlendirme ile gerçekleşmiştir.
Cahilî tasavvur, kendi insanının ahlaki zihniyetini oluşturmada, kadının dişiliğini –kadınsı yönlerini- malzemelerinden biri olarak kullanmış ve kadını Kur'an'ın ‘teberruc el-cahiliye' ifadesinde yer bulan bir meta haline dönüştürmüştür.

 

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ