Onlar Filistin’de savaşta yaralanmış iki mücahid. Onlar cihadın unutulduğu bir dönemde, hayatını hiçe sayabilen yiğitler. Biri bacağından kurşun yemiş, diğerinin ise hem bacağını, hem midesini, hem de sırtını vurmuş İsrail askerleri. Onlarla konuştuğumuzda iki sözlerinden biri cihad diğeri, şehadet oluyor. Aksaya başımız feda diyorlar. Dönmek için can atıyorlar. İHH onları Mısır’dan almış ve tedavilerini yaptırmak üzere İstanbul’a getirmiş. Kendileri burada ama gönülleri, yürekleri hala orada. Bunu onların gözlerinden anlamak mümkün. İkisi de öğrenci.... Birinin ismine ALİ diğeri ise VELİ diyelim burada. Veli biraz kilolu. Ali ona takılıyor ara sıra, bunun işi yemek yemek diyor. Ali çok neşeli hayat dolu bir insan. Veli ise biraz daha durgun. Savaşın ızdırabı yüzlerinden okunuyor. Ali nişanlı.
Dönünce “dört tane hanım alacağım, 10 ar tane çocuk yapacağım toplam 40 tane mücahit” diyor. Hepimizi güldürüyor. Ölüm korkusu yok onlarda. Ölümü yenmiş insanlar. Aksa’ya başımız feda diyorlar. Ve şehit olmak istediklerini söylüyorlar. Bizi çok sıcak kanlı karşılıyorlar. Yüzlerinden tebessüm eksik olmuyor. Hayatları boyunca rahat yüzü görmemişler. Ama isyan yok onlarda. Şükrediyorlar. Hemen baş uçlarında ki kuran ve tesbih göze çarpıyor. Zikrediyorlar.
Sizinle konuşmak birkaç soru sormak istiyoruz dediğimizde önce kuran okuyalım diyorlar. Ve Ali başlıyor Kur’an okumaya. Rahman suresini okuyor. Sesi ve kıraati çok güzel. O okurken biz mest oluyoruz. Onlara ne sorsak “elhamdulillah” diyorlar. Onların yanında Müslümanlığımızdan utanıyoruz. İsrail ve Amerika’dan korkmuyorlar. “Zafer bizimdir” diyorlar. Ve bize soruyorlar; “bize orada ambargo konurken, zulüm yapılırken, küçücük çocuklarımız öldürülürken, genç kızlarımızın ırzına geçilirken, siz neredesiniz?” diyorlar. Başımız önümüze düşüyor ve hiçbir cevap veremiyoruz. Yüzlerimiz kızarıyor insanlığımızdan utanıyoruz. Yine de her şeye rağmen gülmesini biliyorlar. Ne yazık ki namazlarını oturarak kılıyorlar. Çünkü yaşları çok genç olmasına rağmen bizler kadar sağlıklı bacaklara sahip değiller. Bazen bir sessizlik çöküyor odaya, onları izliyoruz. Bize Kur’an’da tasvir edilen cennet ehlini hatırlatıyorlar. Mallarıyla ve canlarıyla cihadı hatırlatıyorlar. Hamdi, şükrü, zikri hatırlatıyorlar. Ve “Allah-u alem bunlar kazanmış” diyoruz. Bu söylemimizi yineliyoruz; “Allah-u alem onlar kazanmışlar, Allah-u alem onlar yarın cennette olacaklar”. Böyle istiyoruz, böyle dua ediyoruz. Birkaç soru soruyoruz içtenlikle cevaplıyorlar:
- Mücadeleniz sırasında silahlarınızı nereden ve nasıl tedarik ediyorsunuz?
- Biz silahlarımızı kendimiz yapıyoruz. Dışarıdan hiçbir yerden silah gelmiyor bize. Bir silahımız, bir kendimiz, birde Allah var. Başka kimse yok. Üzülüyoruz. Çünkü yanımızda kimse yok. Müslümanlar, Araplar hep uyuyorlar. Onlar uyuyor işgal sürüyor. Mücadelemize yalnız devam ediyoruz.
- Filistin de ne işle uğraşıyorsunuz?
- Okuyoruz. İkimizde öğrenciyiz
- el —Fetih hakkında bize bilgi verebilir misiniz?
- Onlar münafık. Hem de büyük münafık. İsrail ve Amerika’nın adamı. Onlarla birlikte çalışıyor. Tek amacı Filistin’i dağıtmak. Aramıza fitne sokuyorlar.
İsrail’le savaşmıyorlar. Bizimle savaşıyorlar. Mücahitleri vuruyorlar.
- Halkın Hamas’a bakışı nasıl?
- Halk Hamas’ı seviyor. Hamas’ı destekliyor. Hamas İslam’dır. Halk nezdinde büyük yeri var Hamas’ın.
- Filistin’e gelebilir miyiz?
- Tabi ki gelirsiniz. Sefa verirsiniz. Ama devletiniz izin verir mi? Orasını bilemem.
- Türkiye’den beklentileriniz nelerdir?
- Biz orada her hangi bir ırkı veya milleti kayırmıyoruz. Bizim için önemli olan bir insanın güzel Müslüman olmasıdır. Türkiye’de ve dünyanın her hangi bir coğrafyasında yaşayan güzel Müslümanları Filistin’e direnişe, mücadeleye bekliyoruz. Çünkü Yahudi- ler Kudüs’ü yıkmak Mescid-i Aksa’yı talan etmek istiyorlar. Mescid-i Aksa yalnızca bizim değildir. Tüm Müslümanlarındır. Şuan yalnız biz savunuyoruz. Ama ümmetin. Öyleyse bütün ümmet savunmalı. Birlik olmalı, birlikte direnmeli, birlikte mücadele etmeliyiz. Çünkü Kudüs hepimizin.
- Çok teşekkür ederiz Allah razı olsun.
Amin, cümlemizden. Asıl biz teşekkür ederiz.