SAADET ASRI / EĞİTİMİN BAŞLANGICI ‘Cahiliye İnanç Yapısı’ - rahle.org

SAADET ASRI / EĞİTİMİN BAŞLANGICI ‘Cahiliye İnanç Yapısı’ - rahle.org

SAADET ASRI / EĞİTİMİN BAŞLANGICI ‘Cahiliye İnanç Yapısı’


Facebookta Paylaş
Tweetle


 

Necmeddin Irmak

Haniflik

Mekke cahili ortamının her yönüyle şirk kokan karanlık ortamında bir takım kimseler vardı ki kendilerini şirkten uzak tutarlardı. Herkes onlara ‘Hanif derdi. Hanifler uzun asırlar boyunca, İbrahim’in (a.s), oğlu İsmail (a.s) Arap yarımadasına getirip bıraktığı zamandan beri bu topraklarda varlıklarını devam ettiriyorlardı. Süreç içerisinde gittikçe azalan sayılarına rağmen, ortamın yeni bir devre hazırla­dığı son ana kadar direndiler. Artık parmakla gösterilmeye gerek kalmayacak ka­dar azaldılar.

Hanifler, kendilerini cahiliyeden uzak tutan, İbrahim’in (a.s) getirdiği tevhid aki­desine bağlılıklarını sürdüren, putlardan ve putçuluktan uzak duran, cahili toplum yapısının kendilerine bulaşmaması için gayret gösteren insanlardı.

Mekke şirk toplumu onları bilir ve tanırlardı. Onlara içten bir saygı ile yaklaşır ve hürmet gösterirlerdi. Kendilerini Haniflerle aynı gelenekten görürlerdi. İbra­him’i (a.s) reddetmez hatta onun bazı ibadet geleneklerini devam ettirirlerdi. Haniflere karşı bir düşmanlık beslemezlerdi. Daha sonra gönderilecek İslam ile aynı akide düzlemine sahip Hanifliğin şirk toplumu tarafından hoşgörüyle karşılık bul­masının sebebi Haniflerin cahili yaşam biçimine müdahil olmayışları idi. Şirk top- lumunun egemenleri, kendi çıkar düzenlerine dokunmayan bu insanlan, kendileri için kültürel bir zenginlik, geçmişle bağlarını ve hatıralarını canlı tutan birer profan gelenek kültürü olarak görüyorlar ve onlara aleni bir hürmet besliyorlardı.

Rasulullah (s.a.v); Hira’da vahiyle muhatap olduğu ve Cebrail (a.s) ile karşılaş­tığı o ilk şaşkınlık anında, karşı karşıya bulunduğu durumu ona tanımlayan ve ken­disini peygamberlikle müjdeleyip yaşadığı takdirde tabi olacağını bildiren Veraka bin Neffel, bir Hanifdi.

Bir başka Hanif, Kusa bin Saide’ydi. Rasululah (s.a.v) daha sonra Medine’de onu hatırlayacak ve Ukaz panayırında, kırmızı devesinin üzerende yaptığı meşhur

hutbeyi ashabından (r.a) hatırlayan olup olmadığını soracaktı. Hutbeyi kelimesi kelimesine hatırlayan Ebu Bekir (r.a) orada yeniden hutbeyi okuyacaktı "Ey insan­lar! Dinleyin ve belleyin. Yaşayan ölür. Ölen felah bulur..." Hutbe, aşağılara doğ­ru tevhit akidesini anlatan ve Kuran ayetleriyle paralellik arz eden pasajlarla do­luydu.

Kuran, vahy olunmaya başlandığında da görülecekti ki gönderilen bu yeni din, İbrahim (a.s) dini Haniflik ile aynı kaynaktan ve birdi.(l)

-"Onlar "Yahudi ve Hıristiyan olun ki doğru yolu bulasınız" derler. De ki: "Ha­yır, -bizim ki- batıl olan her şeyden yüz çeviren (hanif) ve Allah’tan başkasına ilah- lık yakıştıranlardan olamayan İbrahim'in inanç sistemidir." 2/Bakara 135

"Böylece sen, batıl olan her şeyden uzaklaşarak (hanif) yüzünü kararlı bir şe­kilde (hak olan) dine çevir ve Allah’ın insan bünyesine nakşettiği' fıtrata uygun davran ..." 30/ Rum 30

Hanif kavramı tertemiz bir akideyi ifade ediyordu.

"Hanif ifadesi, lafzi olarak "doğru bir yöne veya hedefe yöneldi" anlamında ki h-n-f fiilinden türetilmiştir. İslam öncesinde bu terim kesinlikle tevhidi bir muh­tevaya sahipti ve günahtan, dünyevi zevklerden ve bütün şüpheli inançlardan, özellikle de puta tapmaktan uzak duran bir insan tanımlamak için kullanılırdı." (2)

I -"Hanif kavramı Kuran'da 12 ayette İbrahim (a.s) atfen ve İslam ile aynı kaynaktan olduğunu vurgulamak için kullanılırdı.

2-Kuran Mesajı, Muhammed Esed 2/Bakara 135 ayeti için 110 nolu dipnot    

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ