Rabb'ine yalvardı İbrahim (as): "Bana iyilerden bir çocuk İhsan et" diye. Rab- b’i ona bir çocuk bahşetti. Sevgili, varlığının anlamı, hayatının meyvesi. Çocuk sahibi olmak güzeldi. Ama bir gün "En sevgili", "sevgilinin" feda edilmesini isteyecekti ondan. Onu sevdiğiyle çetin bir imtihana tabi tutacaktı.
Nitekim bir gün rüyasında sevgili oğlunu kurban etmesi emredilecekti. Uyandığında heyecanlanmıştı İbrahim (as). Acaba rüyası hakikaten bir emir mi ihtiva ediyordu? Yoksa sadece bir rüya mıydı?
Ertesi gün aynı rüya... Yine aynı tereddüt içerisindeydi. Bu bir emirse kat'i miydi, yoksa emir değil de yalnızca bir öğüt mü ifade ediyordu?
Ertesi gün üçüncü defa aynı rüya ve bu defa daha da açıkça anlaşılıyordu ki, bu bir emirdi Allah’tan. Ya "Sevgili" "En sevgiliye" feda edilmeliydi, yada yüreğindeki dayanılmaz acılara kulak verecek, şeytanın fısıltılarını dinleyecek en azından şimdilik erteleyecekti.
Belki de Allah (cc) kendi hayatını feda etmesini emretse daha kolay olacaktı. İçinde evlat sevgisi ile Allah'a itaat etmenin zorunluluğu çatışıyordu. Kuşkulan oğluna olan sevgisinden kaynaklanıyordu. Allah'a itaat etmekten başka bir alternatifi yoktu. Durumu oğluna açmayı kararlaştırdı. Mina’da oğluyla baş başa iken birden ağzından dökülüverdi sözler. "Oğlum! Seni rüyamda kurban ediyorum." Oğlunun yüzüne dahi bakamayacak durumdaydı. Oğlu babasından daha dirayetli davrandı. Onu teselli ederek, "Babacığım, itaatkar ol ve Allah'ın emrini yerine getirmek için tereddüde düşme. Beni itaat edici olarak bulacaksın,.." diye soğukkanlılıkla cevap verdi. Oğlu da kendisini destekleyince kararını vererek kalktı ve bıçağı eline aldı. Onu keseceği yere götürdü, yatırdı. Bacaklarını tuttu., saçını kavradı, besmele çekti. Canını fazla acıtmamak için hızla boynuna vurdu bıçağı. Biran evvel bitirmek istedi. Ama, o da ne? Bıçak kesmiyordu. Sonra yeniden besmele çekip bıçağı boynuna vurdu. Ancak yine kesmiyordu. Bu arada İsmail (as), olanca sükunetiyle bekliyordu. Bir daha denedi yine olmadı. İşte tam bu sırada bir koç göründü
bir sesle birlikte: "Ey İbrahim! Allah, İsmail'i kurban etmeni istemiyor. Bu koçu fidye olarak gönderdi. Emri yerine getirdin. Allahu Ekber." Ve İsmail'e bedel olarak koç kurban edildi. Allah'a itaatin bir sembolü olarak...
Hiç bir şey Allah sevgisini aşmamalıydı. Gerekirse en çok sevilenler Onun uğrunda feda edilmeliydi ve feda edildi. İmtihanı yüz akıyla geçti. Allah’ın peygamberi İbrahim (as).
Allah’ın peygamberlerinin bütünü böylesine şiddetli, çetin imtihanlardan geçtiler başarıyla. Allah (c.c), salih kullarını belaların en çetiniyle, sınavların en zoruyla imtihan edecekti. Bu, sünnetullahtı.
Kuşkusuz Allah’ın bütün emirlerinin, O'na yaptığımız bütün ibadetlerin bir anlamı vardı. Haddi zatında Allah’ın bizim yaptığımız ibadetlere ihtiyacı yoktu. Aksine bizim şiddetle ibadetlere ihtiyacımız vardı.
Bütün insanlık içimizdeki en muttaki insanın ameli gibi amel etse, bu Allah'ın mülkünde hiç bir şeyi arttırmaz. Yine bütün insanlık içimizdeki en facir insanın ameli gibi amel etse buda Allah'ın mülkünden hiçbir şey eksiltmez.
"O kurbanların ne etleri, ne de kanlan asla Allah’a ulaşmaz. Fakat sizden O'na (yalnız) takvanız ulaşır. Size doğru yolu gösterdiğinden, Allah’ı tekbir edesiniz (büyüklüğünü anasınız) diye onlan sizin fayda ve hizmetinize verdi, (Rasulüm!) Güzel hareket edenleri (cennetle) müjdele.(22/37)
İbadetlerin ruhu yakalanmalı. Maalesef kasıtlı olarak Müslümanların ibadetleri, dini semboller anlamsızlaştırılmaya çalışılıyor birileri tarafından. Suni gündemlerle oyalanıyor Müslümanlar. Her sene ramazan ayı geldiğinde ramazan ayının ruhunu kaçırmak için ne gerekiyorsa o yapılıyor. Kurban vakti gelir haccı, kurbanı ve diğer İslami şiarları sulandırmaya, müslümanların dikkatini başka mecralara çekmeye çalışırlar. Müslümanlar olarak bizlerde kayıtsız kalırız böylesine önemli olaylara karşı.
Ramazan ayı geldiğinde bağışlanmış olarak tamamlayabiliyor muyuz bu değerli ayı. Kurban bayramı geldiğinde İbrahim (as)'ın oğlunu kurban etmek için verdiği mücadele, Rabb'ine sunduğu kıymetli varlığı gözümün önüne getiriyor. Bu ruhla idrak edebiliyor muyuz kurbanı, bayramı?
Biz de, Ismaillerimizi Mina'ya getirip Allah'a feda etmeye hazır mıyız?
Ismaiİlerimizi, evimizi, işimizi, aşımızı, makam-mevkiimizi, en sevdiğimizi Allah'a
feda edecek kadar cesarete, yeterliliğe, sahip miyiz? Bu ahlakı, hayatı kuşanabildik mi?
Allah'ım! Mukayyet ol aklımıza, imanımıza, hayatımıza. Yardım et bize! Kelimelerini yüceltmeye, uğrunda mücadeleye.,.
Müslüman'ca yaşamayı, ancak Müslüman olarak can vermeyi nasib eyle.