İçinde bulunduğumuz düzlemi tanımlamak ve bunlardan çıkarımlarda bulunmak hemen hemen herkesin yapabileceği bir iştir. Eskiden bu sadece mürekkep yalamışlara mahsus bir amele iken şimdi maişetini insani ilişkilere dayalı kazanan herkes konjöktür uzmanı olabilmektedir. Yine de bilinenleri tartmakta fayda var.
Üzerinde seküler entelektüellerin ve onlarla teşriki mesaileri olan, kendini seküler tanımlamayan aydınların icma ettiği bir kabul vardın insanlığın toplumsal yapısı en temelde 3 döneme ayrılır I. Tarım dönemi, 2. Sanayi dönemi, 3. Enformasyon dönemi.
Bu dönemleri kategorize edersek:
1. Tarım dönemi: Sanayileşme öncesine kadar olan dönemi adlandırır.
• Aile: ana, baba, dede, kuzen, geniş bir şemsiyede ya da aile değil de sülale hakim.
• Ekonomi.
• Alan: tarım temellidir.
• Çalışan: ailenin bütün bireyleri kendi gücü nispetinde ailenin işinde çalışır.
• Güç: sahip olunan ya da üretilen mallar değiş tokuş yapılır (para değiş-tokuş aracı), kıymetli ziynet
• Sosyal çevre ve mülk çok nadiren değişir. Genelde değişim yoktur.
• Yerleşim: toprağın bereketli olduğu her yer.
• Devlet sistemi: çok uluslu imparatorluklar içerisinde kabile yaşamı
• Savaş gücü: bilek mahareti
• Kültür geleneklerdir
İnsani ilişkiler sen, ben, bizim oğlan hesabı paylaşımcı bir münasebet (sanırım özne-özne ilişkisi diye tanımlamak gerekir)
2. Sanayi dönemi: Coğrafi keşifler, reformlar ve bilimin Aristo felsefesi temelli gelişmesi ile şekillenen, geçtiğimiz yüzyılın son çeyreğine kadar dominant kültürü adlandırır.
• Aile: çekirdek aile(anne baba kardeşler)
• Ekonomi
• Alan: fabrika temellidir.
• Çalışan: bilek gücüyle çalışan kalifiye meslek erbabı.
• Güç: para, parayı simgeleyen her şey.
• Yerleşim: fabrikadan çıkan malın en kısa zamanda pazarlanabilme olasılığına sahip temninal-port metropoller.
• Devlet sistemi: üniter ulus devlet
• Savaş gücü: barut, ateşli silah göz mahareti
• Kültür: modernizm
İnsani ilişkiler benim menfaatim varsa beri gel yoksa bana gözükme uzaktan az tenelelli bir sesin gelsin yeter, yaşadığını bilelim, sorunların beni ırgalamaz.(tek özne- kalan nesne ilişkisi)
Bu dönemde önemli olan üretim ve kârlılıktır. Sermaye sisteme hakimdir. Düşünceden alet yapılmıyorsa o düşüncenin bir değeri yoktur. Eşyanın hakimiyeti vardır ki bu durum neticede tüketimi körükler, böylece sermaye tüketiciden üreticiye (büyük sermayeye) akar.
Rehber seküler pozitif bilimlerdir. Tek doğru vardın bir şey ya siyahtır yada beyaz ikisinin arasında bir şey olamaz.
Darvin'in evrim teorisi toplumsallaşmıştır, Gelenek reddedilir. Türün daha iyiye gidebilmesi için kendi ayaklan üzerinde durması ve duygusallıktan annıp güçlü olması, yerinde saymayıp tekamülcü olması gerekmektedir. Ailenin küçülmesinin sebeplerinden birisi de budun böylece aile saçaklarını yok ederek kaynaklarını kendisine yöneltecektir,
2. Dönemin şehirleşmeyi, metropolleri zorunlu kılması şehre göçleri tetikler. Şehirler farklı ekonomik ve kültür seviyelerinin mozaiği haline gelir. Bir tarafta modüler konutlar, grosmarketler, eğlence merkezleri diğer tarafta varoşlar, Müslim babalar. Temelde elektronik donanımı ve makine otomasyonunu içeren şehir yapısı kapitalizmin üretim ve tüketim misyonlarını yüklenmiştir. Ancak tüketilen materyal eksenli bu süreç doğrudan insan hayatına müdahale etmektedir. İnsan hayatını kolaylaştırma hedefini güden bu hümanist süreç toplumda (varoş- sosyete, kaymak yiyen yöneticiler, zenginler, çok çalışıp az sahip olan işçiler vs) refah uçurumu üretmiştir.
İşsizlik, israf, cinsel sapmalar/fuhuş, alinasyon/yabancılaşma, insanı madde ile aynı değerde görme/varoluş, kadın haklan, güvenlik sorunu bu dönemin temel sorunlarındandır.
3. Enformasyon dönemi. Geçen yüzyılın son çeyreğinde borsa ve bilgisayarlı haberleşme sistemlerinin yaygınlaşmasıyla başlayan ve halen topluma nüfuz sürecinde olan dönemi tanımlar.
• Aile: kozmopolit aile (anne, baba, kardeş, akraba, arkadaş bireylerinden en az bir üyeli bir kombinasyonla oluşur.),
• Ekonomi
• Alan: bilginin pazarlanması temellidir.
• Çalışan: bilgiyi pazarlama yeteneğine ve stratejisine sahip kalifiye meslek erbabı.
• Güç: bilgi, hisse senedi, bono.
• Yerleşim: bir bilgisayar yada telefon başı ve bilgi alanıyla ilgili operasyonun yapılabileceği dinamik herhangi bir konum.
• Devlet sistemi: çok hukuklu global devlet
• Savaş gücü: strateji/taktik beyin mahareti
• Kültür postmodernizm
İnsani ilişkiler, senden bana büyük ve uzun süreli bir menfaat sağlayabilmek için senin bir takım küçük problemlerin çözümünde fonksiyonel paylaşımcı olacağım tarzı neo-emperyalist ilişki, (özne-özne gözükse de özne-nesne'nin biraz özne- özne'ye dönmüş hali)
2. Dönemin sorunlar modernizmin sorgulanmasını ve revize edilmesini doğurdu. En temelde insanın varoluş temelli beklentilerine cevap verilmeliydi. Zira toplum semavi dinlere, Budizm’e ilgi göstermeye başlamıştır. Ekonomik alanda toplam kalite yönetiminin geliştirilmesi ve işçilerin huzurlu bir şekilde işletmeye katılıp üretimi artırması, profesyonel yöneticilik gibi kavramların geliştirilmesi birer örnektir.
Tek doğru yoktur bir şey ya siyah yada beyaz olmak zorunda değil, gri de olabilir. Hatta hem siyah hem beyaz da olabilir. Bu bakış açısına göre değişir. Yani birisi için siyah olan aynı şey diğeri için beyaz olabilir. Fuzzy logic yada Einstein'in Nevvton-Aristo bilimini revize etmesiyle bu dönem şekillenir.
Bilginin anlamlı olması için bir katma değer taşıması gerekmektedir.
2. Cumhuriyet, sivil toplum, Medine vesikası gibi kavramlarla irdelenen bu dönem çoğulculuk kültürünün üreticisidir. Dolayısıyla herkes diğerine saygı duymalıdır^).
Olguları tanımlamak/adlandırmak bir derece meselesi olduğuna göne bu durum evrensel okunmalıdır. Zira bir yönüyle olgular birer text/metindir ve iyi okunup tahlil edilmelidir.
Gelenek tamamen reddedilmez ama tüketilin insan gibi. 2. Dönemde insanın sadece emeği tüketilmekteydi ancak şimdi beyni hatta benliği bile bir tüketim unsurudur. Bu nedenle postmodern yapılar sadece dört köşe beton yapılar değil içerisinde geleneksel motifler bulunan kavisli ve çok çeşitli malzemeden üretilmektedir.
Eşyayla kültür ihracı yapılır. Kiralık evler, sık değiştirilen işler, hazır bez, tabak, konserve/dondurulmuş yemekler, hızlı yaşam gibi modülerlik üzerine kurulu bağlanılacak bir şeyi olmayan insanlardan oluşan bu toplumlarda , mesela levi's yada coco-cola’nın var olması batı kapitalizminin hakim olduğu şeklinde yorumlanması için yeterli görülmektedir.
Aile yoktur. Tekleşmiş bireyler vardır. Bir yönüyle Darvinizmin doruğu denebilir. Çünkü birey tüm enerjisini kendine yoğunlaştıracak ve kendisini zayıf bırakan tüm unsurlar bertaraf ederek daha güçlü hatta en güçlü olabilmek adına mücadelesini artıracaktır.
Ancak bu toplumlarda bir doğruya bağlanamamanın getirdiği melankolik depresyon, ironi, alinasyon, güvensizlik hakimdir. "Konuşuyor işte" cümlesiyle geçiştirilen muhatap düşünceler ve beraberinde konuşma melekesini ortadan kalkması insanlar arasındaki bağlan koparmıştır. Muhatabın size değer vererek sunduğu fikirler bu kelimeyle öylesine bir durum konumuna itiliyor.
Üstelik birey bir doğruya bağlansa bile toplumdaki diğer insanlarla bir arada yaşayabilmesi için kendi doğrulannın asgari sınırlanndan bile daha altta bir seviyeye razı olmak durumunda olduğu için bir "neo-faşizm" baskısı hakimdir.
İslam yukandaki sınıflamaya göre I. Dönemde gelmiştir. 2. Ve 3. Dönemde ise bu dönemleri yaşayan Müslümanlar İslam ile söz konusu kültürlerden beraber etkilenmiştir.
Bir Müslümanın söz konusu kültürlerden ne kadar etkilendiğini tartması gerekir. Sözgelimi;
• En çok para getiren müridin/cemaat üyesinin şeyhe daha değerli olması modernizmin kârlılık
• İlla da şeriat devleti kurulması gereklidir yada benim cemaatim hakim olacaktır mantığı modemizmin ulus-devlet
• Islamın yaygınlaşıp hakim olması için silahlı devrim gerekir mantığı modernizmin jokoben/dayatmacılığı
• Her şeyi neden sonuç ilişkisine indirme modemizmin pozitif bilimlerine
• Zikir, teşbih gibi içsel zenginliklerden arınmış fikri ve ameli kişiler modernizmin sekülerliğine
• Tek yol İslam, Her şeyi tevhid-küfür keskinliğine indirgemeyi modernizmin ölçülen tek-doğruculuğuna
• Tarikatta ilminden çok parası olanların etkin olmasını modernizmin sermayenin hakimiyetine
• Sivil toplum, Medine vesikası tezlerini evrenselleştirilmesini postmodernizmin globalizasyon yada çoğulculuğuna
• Toplumsal varlık iddiasında bulunabilmek için illa da vakıf, demek, gazete, oda gibi unsuriurla örgütlenmenin şart olduğunu savlama postmodernizmin sivil toplum örgütçülüğüne
• Dinler ve tarikatlar arası diyalog çağrılarının postmodernizmin çok-doğrululuğuna
• Çok şey bilip amel etmeme, postmodernizmin ironi, melankoli
• Modüler teknolojik eşyaların gölgesinde arzulan köreltirken bir dostu arayıp sormama, bireyselleşme postmodernizmin tekleşmiş bireyciliğine
• Toplumda olanı analiz edip pratik bir şey geliştirmeme/uygulamama postmodernizmin metin okuma
Gibi özelliklerine tekabül edebileceği açıktır, Ameller kendisini üreten kültürün/bilginin ürünüdür. İnsan bildiğiyle amel eder, önemli olan o bilginin kaynağı bir saf bilinç midir? Yoksa bireye dikte edilmiş bir takım alışkanlık veya eşyalarla yönlendirilmiş bir sonuç mudur?
Bir kültürün diğer bir kültürü etkilemesi o kültürün teslim olması anlamına gelmiyor. Ancak etkilenen kültür kendi parametrelerini diğer kültürün değer yargılarıyla kurgular. Yani modernizmden etkilenen insan kendi kültüründe modernist sistemle örtüşen unsurları sloganlaştırır.
Kişi bu durumda kendi amelini sorgulamalıdır. Yaşantısı ve zevkleri ne kadar kendi bilinci ile seçtiği. İslami sürecin ürettiği amellerdir yada ne kadar oranda sürecin çevre, iletişim ve toplumsal süreçlerle kendisine ima/itekleme yoluyla istettiği alışkanlıklardır?
Meselâ;
Yanınızdakilere bakın! Kim bunlar?
Sizinle eş platformda varlık hakkına sahip bir nesne mi? Yoksa size sunduğu her bir cümle onun sadrından, çok değerli bal şerbeti gibi, size akan, bir dost mu?