KURBAN İBADETİ - rahle.org

KURBAN İBADETİ - rahle.org

KURBAN İBADETİ


Facebookta Paylaş
Tweetle

 

Gazi Çoban

"Ibrahim’siz bir kurban bayramı...”

"Kurban” (I) konusunu müstakillen ele alıp düşünmek; eksik ve yanlış bir zi¬hin yapısının oluşumunu kaçınılmaz kılacaktır. Zira Rabbimiz konunun mesajını, artı iki konu eşliğinde iletmekte müminlere:

-Hacc ve tevhid...

Bu üç konunun mesajını iletmede temel sorumluluğun Hz İbrahim as a veril¬diği gerçeğini göz önünde bulundurursak, "kurban" hadisesine daha sıhhatli yak¬laşılabileceğini düşünüyorum. (Hz İbrahim as ile ilgili kıssa, teferruatlı olarak "tev¬hid tarihi" yazı dizisinde ele alınacaktır.)

Kurban kesme, Kabe’nin inşaası ve putlarla mücadelenin temelini teşkil eden tevhidi-hanifi inancın özünü barındırdığından dolayı, Hz İbrahim as ın hayatından sunulan kesitler, parçalanmadan anlaşılmaya çalışılmalıdır. Kurban ve kurbanlıklar¬la ilgili ayetlerin yeküne yakını, Hacc suresinde yeralır. Zaten kurban kesme za¬manı da, hacc ayı olan zilhicce içinde sabitlenmişti. Tüm bu kesişme noktalan- nın merkezinde ”tevhid"in bulunuyor olması da gösteriyor ki, hacc ve kurban, tevhidi bir eylem olarak düşünülmelidir. Kıyafeti, fiileri ve çevresiyle tam bir mah¬şer ortamında yaşayan hacı, kestiği kurbanla kendisini özdeşleştirecek, adeta şah¬sının Yaratıcı katında heran için kurban adayı olduğunu düşünecektir, Ka'benin etrafında tavaf ederken, yönünü dönecek o Beyt-i Harama ve bir taşın ucundan da kendisi tutacak, inşaa ederken Hz İbrahim ve oğulcağızı as....

Kurbanını keserken, teslimiyetin doruğundaki bir Babaya;

'-Dur ya İbrahim! Bak, Rabbin ne gönderdi sana.." diyebilecektir.

"İnsan ..."

Allah celle, halifelik müessesesi ihdas edeceğini ilk ilanında, melaikenin bu

meçhul cins için görüşü; 

"Orada-yerde fesad edecek ve kanlar dökecek birini mi yaratacaksın?..” 2/31 şeklinde olmuştu. Hamdetme ve teşbihe rağmen fesad ve kan dökücülük; bir ter¬cih ve yol ayrımında durmaktadır. İnsanın halife olabilmesi de bunu gerektiriyor¬du. Yani bu iki vasf, fıtrat çekmecesinde beklemekte, kul da sahib olduğu hayat görüşüyle bunlardan birini tercih edip dışanya çıkarmakta. Ki ceza veya mükafat¬tan birisine hakk kesbetmiş olsun. Rabbimizin nefse ilham ettiğini bildirdiği "fücur ve takva”; belirtilen iki eylemin birer temsilcisidir. (91 /8)

İslam, insanı bu farklı eğilimleri ile birlikte ele alır, onun bu duygu ve yönelişle¬rini yok sayarak eğitmeye kalkışmaz, onları birleştirir ve hepsini birlikte Allah'a cc yöneltir. Bu yüzden bilinç ve uygulamayı, enerji ve ibadeti, hareket ve alışkanlıkla- n bu biricik noktaya yöneltmeye çalışır. Böylece tüm hayat, onun boyası ile bo¬yanmış olacaktır.(2)

"Kurban” ın kendisinde nasıl bir anlam bulduğunu sorduğum bir arkadaşım; ilk kestiği kurbandan sonra, öldürme derecesinde nefret duyduğu insana karşı farklı duygular duymaya başladığını, canlılara karşı bakışının değiştiğini söylemişti. Glad¬yatör, arena, boks, boğa güreşi gibi kelimelerin İslam coğrafyasından çıkmamış ol¬ması, cinayet hadiselerinin bu topraklarda neşv-ü nema bulamayışı da; kurbanın toplum ve birey ruhundaki izinin bir yansıması olsa gerek

"Yakınlık..."

Kurban kelimesiyle Kur'an’da ilk kez Hz Adem as ın oğullarının kıssasında kar¬şılaşıyoruz. Burada Habil ve kardeşi Kabil’in, Allah'a cc yakınlık kasdı ile sundukları kurbandan bahsedilir, fakat bunun cinsi belirtilmez. Burada kurban; bir hayva¬nın boğazlanması olabileceği gibi, bu kasdın gerçekleşmesini temin edecek başka bir şey de olabilir. Bu yüzden müfessirler kurbanın ne olduğu noktasında farklı gö¬rüş bildirmiş, hatta bunun başak vb türü bir şey olduğu dahi mervidir. Ayetin bu¬rada, kurbanın cinsinin üzerini kapatıp maksatta yoğunlaşması, niyetin cinsden el¬zem olduğunu ifade eder.

İlk çağlardan beri tüm insanların ortak bir ameliyesidir, kurban kesmek. Sığını¬lan ilahı hoşnut edebilme ve/veya gazabından yine ona sığınma gayretinin bir ne¬ticesi olarak ortaya çıkmakla birlikte, temelde dinin şekil verdiği bu ameliye ile in¬sanlar, kendilerini ifade etme imkanı bulurlar. Bu genel perspektif içerisinde İslam; kurbanı, bireyin takvasının çepeçevre sardığı bir yakınlık hissi ile kabul edeceğini belirtir. Kalbin teslimiyet göstermediği bir fedakarlığı (!) dışlar, sahibine iade eder. (5/27)

"Tevhid ve zikr..."

"Ve her ümmet için, Allah'ın kendilerine merzuk kıldığı enam behimesi (deve, 

sığır, koyun ve keçi) üzerine ismini zikretsinler diye bir mabed yapmışızdır." 22/34

Allah (c.c.) kurbanı, kullarının kendi ismini zikretmeleri için gerekli kılmıştır. Sanki kurban, büsbütün bu gayeye matuftur. O, zikrullah için vardır. Kurban ke¬sen bilir, kestiğini kimin verdiğini ve ondan başkasının hakkı olmadığını o kestiğin¬de. Ve hadisenin mahiyetini, kalbinde taşıdığı belirleyecektir. O bozuksa fiil mef- sud, bozuk ve o sıhhatli ise fiil de sahih ve makbul..

Kurban kesme esnasında niyyetin sıhhatli olması, kabulü için yeterli değildir, usulün de dinin tayin ettiği şekilde uygulanma zarureti vardır. İslamın tesbit et¬mediği bir usul, bazen sahibini dinin dışında bırakabilecektir. Kestiğiniz hayvanın üzerine Allah'ın (c.c.) ismini anmak zorundasınız. Aksi takdirde hayvan, leş-haram et hükmüne girecektir. Canlı-cansız, Allah cc den ğayrısı adına yapılan herbir ke¬sim, şirk eylemi olarak addedilecektir.

”... İmdi, ilahınız; Vahid olan ilahtır. Öyle ise ona teslim olan müslüman olun..." 22/34

Kurban, müslüman olmayandan makbul olmayacaktır. Kurbanı kesme esna¬sında da bu vasfınızı muhafaza etmek zorundasınız, ey Allah’ın (cc.) kullan... Ki muhbitinden (3) olabilesiniz, kevsere koşabilesiniz.

”... müjdele o muhbitleri..."22/34

...O, kalbini kibirden arındıran, teslimiyet ve takva dolu, alçakgönüllü kullan. Hiçbir sıkıntı duymadan, yamulmadan, tereddüdsüz ve şartsız yürüyenleri... Ki on¬lar...

".. Allah anıldığı vakit kalpleri oynar ve kendilerine isabet edene sabırlı ve na¬maza devamlıdırlar ve kısmet ettiğimiz şeylerden de infak ederler.." 22/35

"Allah'ın cc şeairi..." (4)

"Hem o bedeneler-o gövdeli hayvanlar- var ya, biz onları Allah şeairinden kıl¬dık." 22/36

Teslimiyet ve şükr eyleminin nesneleri olan hayvanlar, canlı iken ve boğazlandıklarında da insanlar için bir çok hayır bulunan hayvanlar... Allah (c.c) insanlar  

için boyun eğdirmiştir onları ki şükretsinler, şükür nişanesi olan kurbanlıklarını kes¬mekte hafif kalmasınlar. Eziyet etmesinler boğazlarken ve onlarda ehlinin dışında¬kilerin de hakkı olduğunu bilsinler. Lâkin o bedenelerde takılı kalmasınlar, bu ameliyyenin Allah cc katında nasıl bir anlam kazandığını düşünsünler;

"Elbette onların ne etleri, ne kanlan Allah'a ermez velakin ona sizden olan tak¬va erecektir." 22/37

Yere yan yatırıp da tam boğazlayacağınız sırada kurbanlıklarınızı, ne düşünü¬yorsunuz? Kalbinizi nasıl buluyorsunuz? Servetinizden çekip çıkarırken bir sarsıntı¬sızı hissediyor musunuz? Bu amelinizle insanların sizi nasıl karşıladığı ehemmiyet arzediyor mu sizce? Ya kurbanlığınızı geleneğe kurban ettiğiniz oldu mu hiç? Ame¬linizin makbul olmayabileceği endişesini taşıyor musunuz? Korkuyor musunuz? öyleyse önce kurbanlığınızı ,kalbinizde kurduğunuz bir mensekte(5) kesin, son¬ra kalbinize dönün. Onu sağlam bulamadınızsa tekrar kesin, ta onu sağlam bulun- cağa kadar. Sonra çıkarın o kurbanlığı kalbinizden ve bağlayın gözlerini, yan yatı- nn ve çalın bıçağınızı cimriliğinize, hasedinize, kibrinize ve tüm bidatlerinize. Bir sonraki kurbana kadar başlarını doğruItamayacakları şekilde çalın. Kalbinizde tak¬vadan başkasını bulmuyorsanız, deriyi soymaya başlayabilirsiniz.

" Ve Kevser..."

Dünya , tüm sıkıntılarıyla üstünüze üstünüze geldiği bir sırada müjdelerin en güzeliyle yüzleşmek ister misiniz?

Bayram namazı dönüşünde, o gözlerinizin bebeği yavrucuklarınızı alın kucağı¬nıza ve öpün yanaklarından ve yine... sizlere bahşedene hamdedin, geri verene. Ve Havzın başında bekleyen o Nebiyyi zi şana, ceddi İbrahim ve İsmail'e salat-ü selam...

"Allahümme salli ala Muhammedin ve ala Al-i Muhammed. Kema salleyte ala Ibrahime ve ala Al-i İbrahim.."

"Selamun ala İbrahim.." 37/109

Dip Notlan

I -Örfümüzde "kurban", malum günde kesilen belirli hayvanlara isim olmuşsa da; aslen; sadakayı da içine alan, tazimde bulunulan zata "yakınlık" kasdıyla yapı¬lan her bir ameliyeye isimdir. Bu kelimenin ayetlerdeki tüm kullanımlarında bu an¬lam yüklüdür. 3/183 5/27 46/28 

Hacc ve umre menasikiyle ilgili olarak kesilen kurbanlara "hedy" denir. Hedy; Ka'beye ve Harem bölgesine hediye olmak üzere kesilen kurban demektir. Hic¬retin ikinci yılı meşru kılınmıştır.

Kurban bayramı dolasıyla kesilen kurbanlara ise "udhiyye" denir.

Koyun ve keçi cinsinden olan kurbana "dem”, sığır ve deve cinsi kurbana ise "bedene" denir.

Dolayısıyla bizim "kurban bayramı" diye isimlendirdiğimiz günlerin fıkıhtaki karşılığı "ıd-u udhiyye-udhıyye bayramı" dır. Fakat biz yazımızda kurban kelimesi¬ni, örfi anlamında kullanacağız.

2- "De ki; "Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm hep âlemlerin Rab- b'i Allah içindir. Onun ortağı yoktur. Bana böyle emrolundu ve ben müslümanların ilkiyim." En'am, 6/162-163

3- . Arapça "muhbitin" kelimesini tek bir kelime ile tercüme etmek mümkün değildir. Bu ifade I) Allah önünde gurur ve kibiri bırakıp tevazuyu seçenleri, 2) Kendilerini O'nun hizmet ve kulluğuna adayanları. 3) O'nun emirlerine samimi¬yetle boyun eğenleri içerir.

4- Allah'ın şeâiri, yani iradesini gösteren merasim ve dini sorumlulukları, iba¬det ve taatlarına nişane olanı işaret edici alâmetleri. Mesela; hacc için ihram , mi- katlar, cemreler, Safa ve Merve, Meş'ar-i haram, Arefe ve rükün, tavaf ve sa'y, kurban, traş olma gibi menasik denilen şiarlar

5- Mensek; bir ibadet için özel olarak hazırlanmış mekan, nüsuk yeri 

 

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ