Muhammed ARSLAN
Stratejik() açıdan bakıldığında; dinin insanlara ulaşmadığı bir toplumda; "ina¬nanın da dinin, kendi kavramlarıyla, talebini idrak ederek inanması, reddedenin de dini, dinin kavramlarıyla talebini anlayıp -yine de ve iradi olarak- inkar etme¬si" ilkesinin uygulanamadığı (pratik karşılığını bulamadığı) bir toplumda; yani top¬lumsal (meşhur ifadesiyle kamusal) platformlarda dinin kendini yetkin olarak ifa¬de edemediği cemiyetlerde, iktidarda 'inanan'ların olması bir kazanım değil bir risktir(). Çünkü kamusal alanda iktidar bulmuş, yönetimdeki bir sistemde, yöne¬tici makamını dolduran kişilere düşen sistemin ürettiği arızalan, sistemin bekası lehine onarmaktır. Zaten sistem kendi dinamiğini üreteceği için yöneticilerin sis¬temi güçlendirmek gibi bir misyonu olamaz.
Aynı şekilde dinin kalbi/irfani bütünlüğünü kavramamış ve/veya kabullenme¬miş bir toplumda, Kur'ani esaslara dayalı bütüncül bir sistemi mekanik yönü üze¬rine kamusal alana tatbik etmek, statik olarak uygulamak da, tarihin hızlı bir de¬vinimi olacaktır. Eşyanın NŞA (Normal yaşam şartlan) dışında varoluş limitleri aşı¬larak kullanılması onun sağlıklı ömür sürecini sekteye uğratttığı vakıadır.
Bu nokta-i nazariyeden bakıldığında varılacak menzillerden biri şudur ki;
Modernist devletin dörtlü saç ayağına( I) birebir karşılık gelen unsurlar zaten dinin evrensel temellerinde yoktur. Hatta kimi entellektüeller İslam'ın bir devlet şekli tanımı olmadığını bile ortaya koymaktadırlar. Aslolan iman ve salih amel ve bilinçle hakkı tavsiye(adaletin tesisi)dir. Bu hedeflerin icrası/karşılığı modernist terminolojideki dört ayakla kesişse de, bu terminoloji yerine başka terminolojiler kullanıldığı zaman başka kavramlara yönelip/kesişecektir.
Örneğin postmodernizme olan izdüşüme bakalım: Postmodernist bir dünya modeli için şu şekilde bir sistem tasavvur edilebilir;
Devlet ana çatı olacak; Ülke güvenliği ve alt yapıdan sorumlu olacak ve bu¬nun için gerekli düzenlemeleri yapacak
Yargı çok hukuklu olacak
Her düşünce kendi iç sitemini (eğitim, yönetim, yargı vs.) kuracak Kültürler arası protokoller oluşacak
Birey ait olduğu kültürü deklere edecek Gerekli zamanlarda, kültürler arası protokole uygun olarak transferler yapılabilecek
Kişinin kültür içinde işlediği suçlar ait olduğu kültüre göre, kültürler arası suç¬lar ise tanımlanmış protokollere göre değerlendirilecek Böyle bir protokol yoksa yada söz konusu suç unsuru alt kültürleri aşıp, genel anlamda vatana ihanet yada kamu düzenini sarsıcı/ anarşizm boyutlu ise, üst yapı; devlet buna müdahale ede¬cek
Yine üst devletin, ayrıklaşan alt kültürler için bir takım standartlar belirlemesi mümkün, yani birtakım standartları sağlamayan gruplara kült olma hakkı verilmez. Mesela okuma yazma bilirlik eğitimde ortak unsurlar, müesseseler, diyaloga açık¬lık vs..
Banka, meyhane, camii gibi, bir takım kültürlerin tanımsal sembollerini, kendi yaşam alanlannda görmek istemeyen kültüder için, sıfırdan olmak kaydıyla kendi¬lerine istedikleri şekilde, getto kurma hakkı verilebilir. Böylece ilgili getto söz ko¬nusu kültürün tanımlı medeniyet şehri statüsüne alınır. Böyle bir sitenin tüm alt yapısı yine onlara ait olur, ancak üst devlet diğer vatandaşlann da rahatça kulla¬nabileceği kamusal yapılarda bir takım ergonomik standartlar talep edebilir.
Postmodemist devlet- toplum yapısının -üst devlete hakim olan dışında- Isla- mi bir modelle şeklen bir farkı yoktur. İslami gelenekte halife olarak ifade edilen erk temsilcisi dönemin kavramı olduğuna göre, mevcut erkin sahibinin İslami kim¬liği önem taşır. Yöneticinin adil vasfı da bir diğer mihenk taşıdır.
Bu durumda bir İslami alt kültür bireyi iman, amel, davet süreci aksamadığı için böyle bir sistemden sıkıntı duymaz.
Bu yönüyle umumi ortamlarda umumi söylemler dillendirilir, şartlara bağlı kontrol parametreli yargılar, söz konusu durumu idrak edeceklerin meclisinde masaya yatınlır.
Bu metinde irdelenen konu modernist jargonla örtüşen Islami olguların, post modernist perspektifle de izdüşümlerinin olacağını göstermektir, postmodemizmin mutlak İslam olduğunu göstermek değil.
"İslam Allah'a kulluk menşeine sahip olduğundan, tüm kavramsal dünyası, dünya hayatı ve hedefleri, yani insanının her şeyi Allah tarafından tanımlanmıştır. İs¬lam ne modernisttir, nede modernist değilidir, ne gelenekçidir, nede gelenekçi değilidir, ne kominist/kapitalisttir nede değilidir, nede bunlann ara kesitidir İslam kendi kelimeleriyle ve dünya görüşüyle kendisini ifade etmiştir Elbet söz konusu sistemlerin kabulleriyle yada netleriyle şeklen benzeşen yanları olacaktır. Ama o bunlara benzemek yada onlardan uzak olmak veyahut onlar arasında orta yolu bulmak için gelmemiş, o sadece insanı yaratan, yarattığının ne olduğunu bilen ve yarattığına şefkatle yaklaşıp ona uygun olanı, kaldırabileceğini yazan Allahtan gel¬miştir Onun için temelde hepsi modernist olan dünya nizamlarıyla alıp vereme¬diği yoktur. O insanlığı yalnız özgürce (muharraran) Allah'a kulluğa ve kulluğu öz-gürce yaşamağa çağırır(l)"
1 Anlamlandırma Çalışması-lll
2 Anlamlandırma Çalışması-ll