Namazın Ehemmiyetine Dair - rahle.org

Namazın Ehemmiyetine Dair - rahle.org

Namazın Ehemmiyetine Dair


Facebookta Paylaş
Tweetle

Dr. M. Ratib en-NABLUSÎ

 

Ömer’den (ra) rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur. “İslâm beş temel üzerine bina edilmiştir. Kelime-i şehâdeti söylemek, namazı ikame etmek, zekât vermek, hacca gitmek ve oruç tutmaktır.” (1)

Bu saymış olduğumuz beş erkândan kelime-i şehâdet’i ömürde bir sefer söylemek yeterlidir. Oruç ibadeti hastalık ve sefer sebebi ile düşebilir. Hac ibadeti ise fakirlik ve hastalık halinde düşebilir. Gücü yeten kimse hac vazifesini yerine getirir. Yine zekât ibadeti de fakirlik durumunda düşebilir. Yani oruç, hac ve zekât ibadetleri (belirli koşullarla) kişinin üzerinden düşebilir... Kelime-i şehâdeti ise ömürde bir sefer söylemek yeterli olduğuna göre; düşmeyen ve devamiyeti olan farz ibadeti hangisidir? Şüphe yok ki o da namazdır.

Namaz dinin direğidir. Kim namazı ikame ederse dinini ikame etmiş olur. Kim de namazını ikame etmez ise dinini yıkmış olur.

Namazın söz konusu olmasının sebebi nedir? Çünkü Peygamber Efendimiz (sav) başına bir aksilik geldiğinde namaza koşar idi ve o hevasından konuşmaz idi.

O hevasına göre konuşmaz. O (bildirdikleri) vahyedilenden başkası değildir.” (2)

Allah (cc) ile olan bağın derecesine göre namazdan kuvvet alır, yakîne ve hayırların tümüne ulaşabilir, rahmet ve adaleti elde edersin.

Şüphesiz ki ahlâkın en faziletlisi Allah’ın (cc) hazinelerinde saklıdır. Allah (cc) bir kulunu sevdiği zaman ona güzel ahlâkı ihsan eder. Bu mesele hepimizi ilgilendiren bir meseledir. Namazdan bahseden sahih hadisler üzerinde yoğunlaştığımız zaman üzerimize düşen şey her birimizin kendisini düzeltmesi gerektiğidir.

İnsan bir meseleyle ilgilendiğinde gerekli olan bu meseleyi en güzel bir biçimde ele almasıdır. Şayet aramızda ihmalkâr davranan birisi varsa, şimdi vakit onu düzeltmenin ve namazlarımıza ciddi şekilde özen göstermenin ve onu zamanında eda etmenin vaktidir. Aynı zamanda hayatımıza huşu’u yerleştirmenin vaktidir.

Allah (cc): “Şüphesiz ki namaz mü’minler üzerine vakitleri belirlenmiş bir farzdır.” (3) dediğinde üzerimize farz kılınan bu ibadet, belirlenmiş olan vakitler içerisindedir. Bunun için amellerin en faziletlisi vaktinde eda edilen namazdır. Kim namazı geciktirirse Allah (cc) onun ömründen bereketini alır.

Muaz İbn Cebel’den (ra) rivayet edilen başka bir hadiste şöyle geçmektedir:

Nebî (sav) ile beraber bir seferdeydim ve onun yanında sabahladım. Sefer sırasında kendisine dedim ki: Ey Allah’ın Resulü! Beni cennete ulaştıracak ve cehennemden uzaklaştıracak bir ameli bana haber verir misin? Peygamberimiz (sav) dedi ki: Bana büyük bir şeyden sual ettin… İşlerin ilki İslâm, sütunları namaz, en doruk noktası da cihattır.” (4)

Öncelikli mesele İslâm için çaba sarf etmektir. İslâm’ın sütunları ise namazdır. Peygamber Efendimiz (sav) namazı dinin direği olarak vasıflandırdığında onu kurulmuş olan daire şeklindeki tek direkli bir çadıra benzetmiştir. Namazın dindeki yeri de çadırı ayakta tutan bu tek direk gibidir. Bu direk çekildiği takdirde çadır bozulmuş olur ve görevini yerine getiremez.

Başka bir hadis-i şerifte Ebû Hureyre (ra) Efendimizden şunları işittiğini söylemiştir:

Sizden birinizin kapısının önünde bir nehir aksa ve o kişide günde beş defa o nehrin sularında yıkansa, ne dersiniz onda kirden bir eser kalır mı? 

(Sahabeler) Dediler ki: Hayır, onda kirden bir eser kalmaz… 

(Efendimiz) Dedi ki: Bu da beş vakit namaz gibidir. Allah (cc) bu namazlarla günahları silip süpürür.  (5)

Namazın ilk vazifesi günahları ortadan kaldıran bir ibadet olmasıdır. Günde beş defa ikame edilen namazın en büyük hedeflerinden birisi de günahlara kefaret olan bir farziyet olmasıdır. Allah’tan hakkı ile korkan bir Müslüman namazı ilk vaktinde ikame eder. Âlimler demişlerdir ki:

Namazın ilk vakti yaklaşık olarak ezandan sonraki yarım saattir. Ezandan sonraki ilk yarım saat içerisinde namazını ikame eden bir kişi namazını vaktinde eda etmiş olur.

Cabir’den (ra) rivayet edilen bir hadis-i şerifte ashabından birisi Peygamber Efendimize şöyle bir soru sordu ve dedi ki:

Eğer farz namazlarını kılar, ramazan orucunu tutup, helali helal olarak, haramı da haram olarak bilirsem ve buna da bir şey dâhil etmesem, cennete girer miyim?  (Peygamber Efendimiz) Dedi ki: Evet, girebilirsin. Ve bunun üzerine adam dedi ki: Allah’a yemin olsun ki bundan daha fazla bir şey yapmayacağım.” (6)

Yani farz namazlarını kılar, oruç tutar, helali helal olarak, haramı da haram olarak kabul edersem Allah’ın cennetine gireceğim.

Cabir’den (ra) rivayet edilen başka bir hadiste Allah’ın Resulü şöyle buyuruyor: “Cennetin anahtarı namaz, namazın anahtarı ise abdesttir.” (7)

Allah (cc) buyuruyor ki: “Sen yine de öğüt ver çünkü öğüt mü’minlere fayda verir.” (8)

Hepimiz yakînî olarak biliyoruz ki namaz farzdır ve İslâm rükünlerinin ilkidir. Hangi hâl olursa olsun üzerimizden düşmeyen, devamlılığı olan bir ibadettir. Namaz ibadeti, içerisinde haccın manasını barındıran bir ibadettir. Çünkü namazda Allah’ın evi olan Kâbe’ye yöneliyoruz. Aynı şekilde namaz ibadeti, içerisinde zekâtın manasını da barındırır. Çünkü vaktimizin bir kısmını namaza veririz. Vakit ise mal kazancında asıl olandır. Namaz ibadeti, içerisinde orucun manasını da barındırır. Çünkü namaz esnasında yemeği, içmeyi, konuşmayı ve hareketi terk ederiz. Yani namaz içerisinde orucu, zekâtı, haccı, kelime-i şehâdeti ve Allah (cc) ile olan iletişimi de muhafaza etmektedir. Dinin direği olan, toplayıcı ve engelleyici olan bu aslî farziyet İslâm’daki ibadetlerin ilkidir. Şayet namazı sahih bir şekilde ikame edersek amellerimiz düzelmiş olur. Fakat yanlış ve hatalı bir şekilde ikame edersek amellerimizi boşa çıkarmış oluruz.

Kişinin kıyamet günü hesaba çekileceği ilk şey namazdır. Şayet namazı sahih bir şekilde ikame edenlerden olursak, (Allah’ın azabından) kurtulan ve kazancı elde edenlerden oluruz. Fakat namazı sağlıklı bir şekilde ikame etmezsek (bu defa) kaybeden ve hüsrana uğrayanlardan oluruz.

Peygamber Efendimiz (sav) dünyayı terk edip Refik-i Alâ’ya intikal etmeden önce ashabına namazı vasiyet etmiştir. Ümmü Seleme’den  (ra) rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz’in  (sav) son vasiyetlerinden birisi de “namazın ikame edilmesi ve verilen sözlerin yerine getirilmesi” olmuştur.

 

Dipnotlar:

(1) Muttefekun Aleyh.

(2) Necm: 3-4.

(3) Nisa: 103.

(4) Tirmizî, Ahmed, İbn Mace.

(5) Muttefekun Aleyh.

(6) Müslîm ve Ahmed.

(7) Tirmizî, Ahmed, İbn Mace.

(8) Zariyat: 55.

 

* Bu makale Şam’ın saygıdeğer âlimlerinden Şeyh Nablusî’nin 7-Temmuz 2004 tarihinde vermiş olduğu cuma hutbesinden çevrilmiştir.

 

 

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ