ANLAMLANDIRMA ÇALIŞMASI -5 - rahle.org

ANLAMLANDIRMA ÇALIŞMASI -5 - rahle.org

ANLAMLANDIRMA ÇALIŞMASI -5


Facebookta Paylaş
Tweetle

 

 

Medeniyetler Savaşı

Muhammed ARSLAN

Medeniyetler Savaşında iki ana mücadele şekli vardın Birisi devrim, İkincisi ise sivil itaatsizlik.

Devrim sürecinde mevcut rejime karşı aleni bir tavır vardır. Rejim bütün ku¬rum ve kuruluşlanyla tanımlanır, analiz edilin alternatif medeniyetle rejimin ortak bir zeminde (birbirlerinin vazgeçilmezlerinden taviz vermeksizin) bulgulamayaca¬ğı belgelenir ve açık bir savaş başlar. Medeniyet ve unsurları açık bir meydan oku¬mayla iktidardaki medeniyeti reddederler ve kendi dinamiklerinin hayata hakim olması mücadelesini güttüklerini deklere ederler. Bu deklerasyon hal-i hazırdaki iktidar ideolojisinin ve elitlerinin, devrimden sonra toplumsal alanda yaşam hakkı¬na sahip olmadıklan anlamına da gelmektedir, yahut bu şekilde anlaşılabilmede¬dir.

Muhalif medeniyet öngörüsü seçtiği silah ile mücadelesini başlatır ve sürdürür. Silah kapsamında sadece cana kastedici silahlar yoktur. Bunun yanında medeniye¬ti temsil eden yapılar, ideolojik eğitim veren okullar, gazete vb. medya organlan, ekonomik yapılanmalar vardır, hatta bu savaşın silahı haline getirilmiş semboller bir mücadele unsurudur, Kılıç, tüfek gibi yaptıncı güce sahip tüm şiddet unsurlan ise, medeniyet yanlılarının toplumsal (ve hatta coğrafi) ayrışımından sonra ortaya çıkan, çoğu zaman savaşın son aşaması kabul edilen haldeki kullanılan silahlardır,

İktidar güçleri, deklerasyonla kendini gösteren ve/veya yukandaki mantaliteye sahip bir mücadeleyi görünce, gerekeni(l)yapmaktadır. Iktidann hedefi, insan un¬surunu yok etmek değil, muhalif medeniyeti yok etmektir, muhalif medeniyet hangi silahı seçmişse, o silahla gelen saldınyı, elindeki imkanla, en uygun şekilde yok eder.

örneğin: Rejim, Recep Tayyip Erdoğan’ın Siirt'te okuduğu "Minareler süngü/Camiler mektep/..." şiir pasajı nenesinden bakılırsa bakılsın, bir medeniyet savaşı ilanı olduğunu görmemezlikten gelme¬miş, ve doğal tepkisini ortaya koyarak bu şekildeki bir savaşı bastırmıştır. Süreç insan unsurunu da yok etmeyi gerektirecek boyutta gözükmediğinden Recep Tayyip Erdoğan'a verilen ceza, şahsından çok, sloganını dillendirdiği medeniyet tasansınadır. İktidar medeniyetinin temsilcileri halen, durumun analitik bilgisine vakıf olmak için, el-ense çekerek, medeniyet savaşının var olup olmadığından, bun- 

■ daki insan unsurundan ve bu unsurun kullanabileceği şiddet miktanndan emin olmak istemektedir- $ ler. Bu nedenledir ki, Recep Tayyip Erdoğan'ın "hümanizm, insan haklan..." Iakırtılan(?), konjektürel KÜf-f- hesaplar dışında, akis bulmamıştır.

Yukarıda zikredilen silah sınıfindaki unsurlar, ulus devletin yaşamsal organlan- na(2) karşılık düşer. Bunlar aracılığı ile ortaya çıkan muhalif medeniyet talepleri¬ne karşı harp refleksi verir. Camilerin ne ideolojik eğitim veren mektepler şeklin¬de tanımlanmasına, ne de bu şekilde kullanılmasına müsaade etmeyecektir.

İslam medeniyetinin doğuşunda, iktidarın toplumsal tasansının olmadığı bir zemine, gökten zembille inmesi nedeniyle bir medeniyet savaşının şiddetini gör¬medi. Ancak haçlı seferlerinde bir savunma stratejisi geliştirildi. İslam dünyasını etkileyen, ve hatta medeniyet iktidanndan uzaklaştıran çatışmalar ise, modemist tanımlı (ulus devletler) medeniyetler ile stratejik tabanlı yürütülen , şiddet kullan¬ma yeteneğine dayalı savaşlardır. Yani devrimler tam anlamıyla ihtilal şeklinde ol¬du. Yani sahip olunan savaş tecrübesi, modemist şiddet içerikli mücadele şeklin¬de oldu.

İktidarlar vatandaşlanna modemist düşünme tarzını da yerleştirince, hem ik- tidann temsilcileri ve hem de vatandaşlan, medeniyet mücadelesinden; "muhale¬feti her türlü olanaktan mahrum ederek toplumsal hayatın dışına atmak için her türlü yöntemi kullanma" olarak algıladılar. Bu durumda da iktidar güçlerinin mu¬halefeti ezme/sindirme faaliyetleri (uygulamadaki yasalarda nasıl karşılık bulursa bulsun) vatandaşlan açısından yerinde ve zamanında operasyonlar olmaktadır.

Sivil itaatsizlik iktidardaki medeniyeti kısmen yada tümden reddederek, iktida- nn talep ettiği uygulamalara uymama şeklindeki bir mücadele yöntemidir. Sivil itaatsizlik yönteminde özellikle şiddet kullanılmaz Böylece amacın birilerini ve yandaşlannı(n iktidannı) hedef alan bir mücadele değil, bir davetin anlaşılması ve hayata geçirilmesi mesajı ön plana çıkanlır. (Sivil itaatsizlik her zaman iktidar me¬deniyete alternatif medeniyet taraftarlanndan gelmez, bazen de iktidann yanlıla- n da, bir konudaki uygulamayı beğenmeyip "vicdani red"çi olabilmektedirler.)

Bir yönüyle sivil itaatsizlik toplumsal kimlik şeklinde de ortaya çıkabilir. İktida¬nn ne sunduğu, ne tür toplumsal projelerinin olduğu, ne tip anzlara sahip oldu¬ğu gibi sorulara cevap aramaz Zira iktidardaki medeniyet kendi medeniyeti de¬ğildir ve onun vizyonuyla oyalanacak vakti yoktur. Gözü kendine dönmüştür, me¬selesi başkasıyla değil kendisiyledir ve kendi tekamülünün peşindedir. (Temel ta¬rikat geleneği de sivil itaatsizlik kapsamında değerlendirilebilir) 

bir medeniyete bağlı bir insana art ortamı yada başlangıç koşullannı analiz edip bir hükme varmasının kendisi açısından bir anlamı yoktur. Çünkü o koşullan kendisi üretmemiştir, katkıda bulunmamıştır ve vanlan nokta kendisi gibi düşünmeyen bi¬lileri tarafından ulaşılan noktadır. O medeniyetin perspektifiyle düşünebilse zaten o medeniyetin insanı olurdu. Böyle bir anlamlandırma süreci sadece kendi zama¬nını işgal eder, böyle bir düşünme yöntemiyle bina edilecek bir alan yoktur.

İslam medeniyeti doğuşunda, iktidarın bir medeniyet tasansı olmasa da, kamu¬sal erk ellerinde idi. Başlangıçta sivil itaatsizlik şeklinde cereyan eden süreçte mev¬cut yapı evrensel usa (fıtrata) göre kritize edilmiş (eleştirilmiş/değeriendirilmiş) reddedilmişti. Ölçüde hile yapmanın, kız çocuklan diri diri gömmenin, adaletsizli¬ğin. ırkçılığın (köleciliğin) kabul edilebilir bir yanı yoktu . Diğer taraftan içtimai mi¬henk kaymıştı, Allah'a şirk koşuluyordu. Topluma rağmen, erkin temsilcilerinin el¬lerindeki gücü kullanmalanna rağmen sürece itaat edilmedi, ortaya konulan mo¬del hayata geçirildi. Ancak mevcut erke karşı ısrarla şiddet kullanılmadı. Söz ko¬nusu durum ile sivil itaatsizliğin karakteri oldukça birbirine benzeşmektedir.

Medine'ye hicretin ilk zamanlannda da yine bir çeşit sivil itaatsizlik örneği var¬dı. Ne zaman ki Medine topluluğu kendi çözümsüzlüğüne karşı bir model talep edip İslam'ın medeniyetine iltihak ettiler, İslam kendi alanına girmiş her meseley¬le ilgilendi. Çünkü söz konusu alan (coğrafya)da artık O sorumlu idi.

Ömer bin Abdülaziz örneğinde olduğu gibi, sorumluluğu taşınamayacak alan- lann vergisi iade edilerek, sivil itaatsizliğin dahili problemlere de çözüm olarak gösterilebilecek bir uygulaması ortaya kondu.

Sivil itaatsizliği bir mücadele( 1,3) stratejisi(2) olarak benimsemek söz konusu olduğunda, bir hikmete binaen, iktidann mucizevari bir devrimle geleceği, dolayı¬sıyla medeniyet yanlılannın samimiyet gayretkarlık ve açık bir zihinden başka bir donanıma sahip olmalarına gerek olmadığı, bir özellik olarak, tanımın yanına ekle¬nebilir.

(Not: bu yazı Nisan 2002'de kaleme alınmıştır)

1 Anlamlandırma Çalışması-ll

2 Anlamlandırma Çalışması-lll

 

3 Anlamlandırma Çalışırıası-l

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ