Süha Serin
Allah Teala «.Kerim'de "Biz her topluma ‘Allah'a kulluk edin tağuttan kaçının' diye bir elçi gönderdik" (16/36) ve " ... Kim ki tağutu inkar edip Allah'a iman ederse hiç kopmayan sağlam bir ipe sımsıkı tutunmuştur."(2/256) ayetleriyle biz- lere sağlam, sarsılmaz imanın ancak tağutu inkarla mümkün olduğunu belirtmektedir. Öyleyse evvel emirde inkar etmemiz gereken tağutu tanımakla başlamalıyız imana.
Arapçada tağut kelimesi kök itibariyle tuğyan ile aynıdır.
Kur'an'da geçtiği üzere ‘Su tuğyan ettiğinde (kabarıp taştığında) sizi akıp geçen gemide taşıdık' (69/1 I) ifadesinde suyun yatağından çıkıp kabarıp taşmasına tuğyan denilir.
İnsan belli nimetlere kavuştuğu ve kendisini başkalarından müstağni zannettiği, kendisinde istediğini yapabilecek bir güç, bilgi, yetenek vehmettiği zaman artık Allah'ı da unutur. Gerçek kudret, ilim, dilediğini dileme yapabilme ve iradesine sahip olanın yalnızca Allah olduğunu aklından çıkarır. Bu durum insan için tuğyana açılan bir kapıdır.
"Hayır insan kendini müstağni görmekle tuğyanlık eder." (96/6-7) Ayette de ifade edildiği gibi Semud kavmi bağlarda, bahçelerde, çeşme başlarında ve hurmalıklar arasında zevk ve sefa içerisinde yaşayıp müsriflerin emrine itaat etmekle, Salih(as)'ın uyarmalarına kulak tıkayarak Allah'ın ayetlerine yüz çevirip O'na şirk koştukları yetmiyormuş gibi bir de Salih (as)'ın peygamberliğine delil olarak istedikleri deveyi boğazlamakla (26/146-147); yine aynı şekilde Ad kavmi ebedi hayat umuduyla köşkler yapıp boş şeylerle uğraşırken, yeryüzünde fesad çıkarırken Hud (as)'ın çağnsına uymayarak Allah'a şirk koşmakta devam etmekle (26/128-130); yine Nuh (as)’ın kavmi kendilerine üstün görüşlü ve müminleri ayaktakımı olarak değerlendirmeleri; Nuh (as)'ı taşlamakla tehdit etmeleri ve bir an önce kaçınmaya çağırdığı azabı getirmesini istemeleri, çağrısına kulaklarını tıkayıp kibirli kibirli ayak diremeleri, büyük tuzaklar kurup taptıkları sözde tanrıları bırakmamalarıyla, şehirlerde tuğyanda bulunmuş ve fesadı artırmış oluyorlardı.
Tuğyankar ve başkası üzerine rableşip tuğyanlarını haklı çıkarmaya, dünya hayatını yönlendirip yeryüzünün rabbi kesilmeye girişen insanlara tağut denir,
Tağut; tuğayankar, azgın, azman, azıtgan demektir. Taberinin tarifine göre; Allah’a karşı tuğyankar olup zor yoluyla ve rızasıyla kendisine tapınılan, mabud edinilen insan (firavun, nemrud v.b), şeytan (sihirbazlar, kahinler), put v.b anlamındadır. Ebu Hayyan bunlann birer misal olduklarını;zira tağutun bunların hepsine hasr edebileceğini söylemiş, Kadı Beyzavi de buna Allah yolunda menedenler fırkasını eklemiştir.
K. Kerim’de Allah Teala: "Sana indirilen Kurana ve senden önce indirilen kitaplara iman ettik diye boş iddialarda bulunanlara bakmaz mısın? Onlar tağutun huzurunda muhakeme olmak (hükümlerine boyun eğmek) istiyorlar. Halbuki tağutu reddetmekle emrolunmuşlardı." (4/6) buyurmaktadır. Ibni Kesir bu ayet hakkında şunları söylemektedir "Bu ayeti kerime Hz. Pegambere ve diğer peygamberlere iman ettiklerini söyleyip bununla beraber ihtilaf ettikleri hususlarda, Allah’ın kitabında ve Peygamberin sünnetinden içtinap edip, insanların kendi akıllarına göre (beşeri kanunla) hüküm vermesini isteyen kişinin iman iddiasını Allah (cc) reddetmektedir."
Yararlanılan kaynaklar:
Kelimeler ve Kavramlar - Yusuf Kerimoglu Kuran'da Temel Kavramlar - Ali Ünal
K.K. Meali - E. Hamdi Yazır.