Necmettin Irmak
DOLU KABI DOLDURMAYA ÇALIŞMAK
Bilmediğini bilmeyenler insanların ahmaklıkta ileri gidenleridir. Zira cehaletinin farkında olmayanlara bir şey öğretmeye çalışmak deveyi iğne deliğinden geçirmekten daha zordur. Sohbet ehli olan her kişi, zihin babında - bilgi dağarcığında illa ki boşluk bulunduğunu bilmeli. Yine bilmeli ki '' her ilim sahibinin üstünde bir ilim sahibi vardır.'' Hele de ilim ile usulünce iştigal etmemiş, sahip olduğu bir kaç bilgiyi de (bu ifade küçümsemek kastıyla söylenilmemiştir) kulaktan duyma ile elde etmişse, bir başka deyişle mürekkep yalayıp dirsek çürütmemişse kendi haddini bilmek ve ona göre hareket etmek kişiye vacip olur.
Ne var ki günümüz Müslümanının en vakıf (!) olduğu konu ahiret kurtuluşunun reçetesi olan dini meselelerdir. Hemen herkes İslam’a dair her hususta ahkâm kesmekte ve söz söylemektedir. Bu durum onların öğrenmeye ve sohbet dinlemeye dair muhtaçlıklarını perdelemektedir. Kendilerini ağzına kadar dolu kalpler olarak görenler muhtaçlıklarının farkına varamazlar. Fakir olduğunu bilmeyenden daha fakir kim vardır? Fakir olduğunu bilmeyenin fakirliğini kim giderebilir ki ?
Sohbet ehline, iştirak ettiği sohbetlerin fayda vermemesinin en önemli sebebi,kendini bilgiye vakıf sunması,kabının dolu olduğunu vehmetmesidir.Bunun içindir ki akleden kalbi (!) kulaklarına kadar doludur.Söylenilen söz yapılan nasihat,dinlenilen sohbet,kulağından içeriye girmez.Böylece sohbetin faydasını da görmez,hatta onu küçümser ve gereksiz addeder.
Sohbet ehli bilmeli ki dolu kabı doldurmaya çalışmak beyhude uğraştır. Önce kişi kabının boş olduğunun farkına varmalı. Kendini dolu kap sanmak hamakati (ahmaklığı) arttırır.
SÖZÜ KAVRAMAKTA YAŞANILAN SORUNLAR
Sohbet ortamının en önemli hususu söylenilen sözü tam ve doğru anlamaktır. Malumdur ki bu husus herkeste aynı seviyede gerçekleşmez. Zira pek çok sebep devreye girer ve sözün tam ve doğru anlaşılmasına engel olur. Özellikle akletme yeteneğindeki farklılıklar ve hıfz sorunları ,bu konuda yaşanılan problemlerin temel sebepleridir.
Sohbet ortamında söylenilen sözün hele de 'din ' hakkında söylenilen sözün anlam ve maksadının tam ve doğru kavranamaması, sohbeti dinleyeni yanlış ve belki sapkın bir noktaya taşıdığı gibi, sohbeti yapan hakkında da su-i zanlara ve yanlış ön kabullere sebep olmaktadır.
Eksik ve yanlış kavrama, sohbet ehli arasında gereksiz tartışa, sürtüşme ve ayrışmalara kapı aralamakta ve kardeşlik hukukunu da zedelemektedir.
Bunun neticesinde sohbet ortamları terk edilmekte veya 'hoca israfı ' dediğimiz başka bir hataya düşülmektedir.
Sohbete iştirak eden bilmeli ki herkesin, sözü kavrama ve anlamada bir seviyesi olduğu gibi kendisinin de bir seviyesi vardır. Bilinen ve kabul gören hakikatlere muvafık bir ifadeyle karşılaştığında bunun kendi seviyesinden kaynaklanan bir sorun olabileceğini düşünmelidir. Bu durumda ya sohbete iştirak eden ve kavrayış düzeyi kendinden daha iyi olanlara danışmalı veya doğrudan hocaya konuyu açıp izahını talep etmelidir. Gereksiz dedikoduların oluşturacağı zararı göz önünde bulundurmalıdır. □