DAVET: PEYGAMBERLERE ÖZENME - rahle.org

DAVET: PEYGAMBERLERE ÖZENME - rahle.org

DAVET: PEYGAMBERLERE ÖZENME


Facebookta Paylaş
Tweetle

 

Fikri GÜLSOY 

 

İslam daveti misyonuyla yola çıkan herkes kendince; peygamberlerin davet görevini bugün kendi güçlerince yerine getirdiklerinden bir bakıma peygamberlik mesleğini yerine getirmiş olmaktadırlar. Niyetlerine, derinliklerine, ufuklarına göre ecir alacaklardır.

Bu durumu bir örnekle açıklayabiliriz: Taş yontarak cami yapım inşaatında çalışan üç işçiye ne yaptıkları sorulunca birincisi taş yonttuğunu,  ikincisi cami yaptığını, üçüncüsü ise medeniyet inşa ettiğini söylemiştir. Aynı fiil niyete, bakışa, ufka bağlı olarak üç farklı anlam, değer taşımıştır. Davet çalışmaları da davetçinin niyet ufku ulaşabilirse peygamberlik benzeri karşılık bulabilecektir.

Daveti İslam uğrunda yapılan her türlü çabayı kapsayacak şekilde tanımlayabiliriz. Bütün bu çabaların peygamberlerin aldığı karşılık gibi karşılık bulması için peygamberlere has bazı ana yaklaşımlardan bahsedebiliriz. Bu yaklaşımları ele alalım:

1. İstikamet - Doğruluk

“Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O, yaptıklarınızı hakkıyla görür.” (Hud, 112)

Başkalarını bir şeye çağıranların öncelikle kendilerinin hakikate uygun inanmaları-yaşamaları zorunluluktur. Kendileri hakkı temsil etmeyenler başkalarını kurtuluşa sevk edemezler.

Bu ayet için peygamberimizin, saçlarını ağarttığı yönünde ifadeleri mevcuttur. Özünde emrolunulduğu gibi dosdoğru olunması oldukça ağır bir sorumluluktur.

Davetçi bir peygamberlik izinin takipçisi olarak öncelikle kendi istikametini Kur’an’ı referans alarak olabildiğince emrolunduğu hale getirme gayretinde olmalıdır.

2. İbadet, Haramlardan Uzak Durma, Azimeti Tercih Etme, Muhasebe

- Öncelikle Namaz Kılmak: Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’in ayakları şişene kadar namaz kılması ve Hz. Ayşe’nin bunu niçin yaptığını sorduğunda “şükreden bir kul olmayayım mı ey Ayşe?!” demesi namazın peygamberlik misyonundaki önemini gösteriyor. Biz de davet sürecinde bu güzel örnekten ilham alarak bugün kendimizce namazımızı bir adım ileriye taşıma gayretinde olmalıyız.

- Kur’an’ın Vird Edinilmesi: Kur’an’ın her davetçi tarafından yapabildiği miktarda günlük olarak metin ve anlamıyla okunması.

- Haramlardan uzak durulması, mümkün oldukça azimetin tercih edilmesi.

- Kalbin, niyetin korunması için harama bakmamak: “Mü’min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir. Şüphe yok ki, Allah onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır.” (Nur, 30)

- İffeti Korumak: Hz Yusuf (as) örneği bu noktada en güzel örnektir.

- Kendini sürekli kontrol etme, sorgulama: Devamlı kendiyle yaka paça olmak, hatalarını gözünde büyütmek, sevaplarını küçümsemek.

3. Arıtırken Arınmak

Davet süreci tevbe ve ilimle sürekli arınarak insanları arıtmak ve insanların arıtılmasıyla davetçinin arınması şeklinde sürekli bir arınma-arıtma sürecidir.

4. Sabır, Dişini Sıkmak

- Hz. Nuh (as) örneği: 950 yıllık davet ve bir gemi dolusu iman eden. Eşin ve oğulun da iman etmemesi.

- Bu sabırdan kendimizce bir pay almalıyız: Birkaç uyarıyla, az bir birliktelikle uzun yıllar boyunca günah, şirk, cahiliyeden kaynaklanan kirlerin temizlenip arınmasını bekleyemeyiz.

5. Çile

Hz. Yusuf (as)’ın hapsi, Hz. Yakub (as)’ın Yusuf (as)’ı kaybetmesi, Hz. İbrahim (as)’ın ateşe atılması, Hz. Zekariya (as)’ın şehid edilmesi, Hz. Peyganber (sav)’ın Taif’te taşlanması.

Bu büyük çileler bugünün davetçisine başına gelebilecek zorlukların en küçüğünden en büyüğüne kadar katlanabilmesi için ilham olacaktır. Davetçi kendi çilelerinin peygamberlerinkinin yanında önemsizliğinin bilincinde olarak başına gelen zorluklarda geçmiş çileleri düşünerek ve bu niyetle sabrederek sabrını peygamberlerin sabrı gibi kayda geçirebilir.

6. İnsanların Kurtuluşuna İstekli Olmak, Dertli Olmak

“Ey Muhammed! Mü’min olmuyorlar diye âdeta kendini helâk edeceksin!” (Şuara, 3) Payımıza Düşen: İnsanların kurtuluşunu, hidayetini dert edinmek.  Bu dertle hasta olmasak da kendi gücümüzce dertlenmek, en azından yakın çevremizdeki yatkın insanların hidayeti için endişeli olmak.

7. Karşılık Beklememek

De ki: “Buna karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Kendiliğimden bir şey iddia eden kimselerden de değilim.” (Sad, 86)

- Maddi çıkar (ev, araba, para vb.) beklememek.

- Başka da hiçbir paye (ne güzel ibadet ediyor, ne ahlaklı, ne güzel ders anlatıyor vb) beklememek.

- Bütün karşılığı Allah (cc)’tan beklemek.

8. Örneklik, Temsil

- Hudeybiye’de Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) saçını tıraş edince ancak sahabenin de saçını kesmesi örnekliğin önemini gösterir.

- Evine gelen misafirlere gösterdiği edep:

“Ey iman edenler! Yemek için çağrılmaksızın ve yemeğin pişmesini beklemeksizin (vakitli vakitsiz) Peygamber’in evlerine girmeyin, çağrıldığınız zaman girin. Yemeği yiyince de hemen dağılın. Sohbet için beklemeyin. Çünkü bu davranışınız Peygamber’i rahatsız etmekte, fakat o sizden de çekinmektedir. Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez…” (Ahzab, 53)

Bu ayetten anlıyoruz ki bazı sahabeler yemekten sonra sohbet için bekliyorlardı. Peygamberimiz (sav) de bu durumdan rahatsızdı. Fakat öyle bir örneklikle karşı karşıyayız ki ne siyer kitaplarında ne de hadis kitaplarında bu durumla ilgili peygamberimizden olumsuz bir sözün, davranışın sadır olduğunu görüyoruz.

Bugünün davetçisi için de insanlara örnek olması, hakikati hakkıyla temsil etmesi hayati önemdedir. Davetçi bu temsili peygamberlik misyonuyla yapmalıdır.

9. Başkalarının Hatalarına Karşı Toleranslı Olmak

- “Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah’tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah’a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.” (Ali İmran, 119)

- Peygamberimizin (sav) affettiği / tahammül ettiği davranışlar:

- İçki yasağına rağmen içki içen sahabeye bazı olumsuz laflar söylenince “Ama O Allah ve Rasulu’nü seviyor” demesi.

- Ganimet dağıtılırken “Adil ol ya Muhammed!” denmesi karşında tahammülü…

- Bedevilerin edebe aykırı hitaplarına karşı sabrı…

- Uhud’da ve Taif dönüşünde müşriklere karşı sabrı…

- Bize Düşen: Kardeşlerimize karşı müsamahakâr olmak, hataları nedeniyle hemen itham etmemek, fırsat vermek, hatalarının düzelmesine yardımcı olmak. Allah (cc)’ın onca hatamıza rağmen halim sıfatıyla bize fırsat vermesi gibi biz de diğer insanlara karşı toleranslı davranmalıyız.

- Davetçi kendisi mevzu bahis olduğunda alabildiğine katı, kılı kırk yaran biri iken diğer insanlar olduğunda onlar hakkında hüsnü zan besleyen bir karaktere sahiptir.

10. Hakkın Hatırı Ali Nefis Her Şeyden Edna Anlayışında Olmak

Hak aşığı olmak. Hakkın hatırı için her zaman özveride bulunmak. Kendini önemsiz görmek.

Hiçbir başarıda kendini öne çıkarmama, başarıları Allah’ın lütfu olarak görme. Tüm başarısızlıkların kendinden kaynaklandığını bilme.

11. Hak için her an ve hemen kalkıp gidecekmiş gibi hazır olmak

Hz. Hanzala’nın cihad için evlendiği günün sabahında cihad çağrısıyla hemen kalkıp gitmesi ve şehid olması hak uğrunda hiç vakit kaybetmeden, hemen hareket etmenin en çarpıcı örneklerinden biridir.

Bu çabaları ölünceye kadar sürdürmek, adeta koşarak ölen küheylan gibi davranmak. Küheylanlar için koşmanın telaşıyla, koşmaya olan hırsla bağlanma nedeniyle öyle bir kendini kaybetmekten bahsediliyor ki bu hedefe kilitlenmesinin etkisiyle kalbinin durduğunu, çatladığını dahi fark edemiyor, koşmaya devam ediyor.

12. Davet ettiklerimize yüreğimizde kocaman bir yer ayırmak

“Andolsun, size içinizden, sizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki bir sıkıntıya düşmeniz pek ağır gelir ona, pek düşkündür size, müminleri esirger, rahîmdir.” (Tevbe, 128)

Payımıza Düşen: İnsanlara karşı şefkatli, merhametli olmak. İnsanları sıkıntılarını dert edinmek, onlarla kalbi olarak ilgili olmak.

13. Yaşatma Aşkıyla Yaşama Zevkinden Vazgeçmek

İnsanların hidayeti için kendi rahatını ihmal eden,  insanlar kurtulsun için çabalayan olmak.

Peygamberimizin hasır üzerinde yatması bu anlamda önemli bir örnektir. Mekke’nin ticaretle uğraşan maddi durumu iyi olan hanımlarından Hz. Hatice (ra) ile evli ve kendisi de şehrin en güvenilir insanı olarak rahat ve bolluk içinde yaşayabilecekken peygamberlik davasıyla birlikte delilik, sihirbazlık, bozgunculukla itham edilmesine; açlık, savaş ve yokluklara rağmen insanların hidayeti için gösterdiği ihtimamla, insanları yaşatma iştiyakıyla her türlü yaşama zevkini ayaklarının altına almış ve ömrü boyunca bu yaklaşımını hiç bozmamıştır. Öyle ki bu yolculukta bir gün üzerinde yattığı hasırın izi yüzünde iz yapmıştır.

Rasulullah (sav)’ın güzide talebesi Musab bin Umeyr (ra) de peygamberinden ilham alarak, kendince peygamberlik misyonun bir temsilcisi olarak, O’na özenerek,  Mekke’nin en zengin ailesine mensupken yaşatmak için Medine’ye gitmiş, şehadetinde üstünü örtecek elbise kalmayacak kadar yaşama zevkini terk etmiştir.

Bize düşen de küçük de olsa peygamberlik misyonun bu günkü temsilcileri olarak yaşama zevklerimizden feragat ederek yaşatma aşkıyla dolu çabalar içinde olmaktır.

Yukarıda bahsettiğimiz bütün bu peygamberleri özenme hali en başta bahsettiğimiz zihnimizde işin nasıl yer ettiğiyle ilişkilidir. Eğer kendimizi alelade bir çağırıcı olarak görürsek yalnız, meyus, ümitsiz bir taş kırıcısıyız; yok eğer kendimizi peygamberler halkasının bir parçası olarak görürsek kalabalık, ümit var bir medeniyet inşacısıyız. Böylece dünyada peygamberlerin safında yer aldığımız gibi ahirette de peygamberlerin yanında yer almamız umulabilir. □

 

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ