HZ, NUH (A.S.) Tablo 2/Kadem-i Sıdk - rahle.org

HZ, NUH (A.S.) Tablo 2/Kadem-i Sıdk - rahle.org

HZ, NUH (A.S.) Tablo 2/Kadem-i Sıdk


Facebookta Paylaş
Tweetle



Gazi ÇOBAN

10/71- Bir de onlara Nuh'un kıssasını oku: Hani o bir zamanlar kavmine de­mişti ki: "Ey kavmim, eğer benim aranızda duruşum ve Allah'ın âyetlerini ihtar edişim size ağır geliyorsa, şunu bilin ki, ben yalnızca Allah'a dayanmışımdır, artık siz ve ortaklarınız her ne yapacaksanız toplanıp bütün gücünüzle karar veriniz. Sonra bu işiniz size dert olmasın. Sonra bana ne yapacaksanız yapın, bana müh­let de vermeyin".

72-    Eğer yüz çevirirseniz çevirin, ben de sizden bir ücret istemedim ya! Be­nim mükafatımı ancak Allah verir. Ve ben O'nun emrine boyun eğen müslümanlardan olmakla emrolundum.

73-   Buna rağmen yine de onu yalanladılar. Biz de onu ve gemide kendisiyle beraber olanları kurtardık. Ve onları yeryüzüne halifeler yaptık. Âyetlerimizi inkâr edenleri ise suda boğduk. Bak işte uyarılanların akıbeti nasıl oldu.

Yunus suresinde Nuh (as)'ın kıssasından bu bölümün zikredilişi; surenin nuzül zamanı ve sebebleri de göz önüne alındığında açık biçimde anlaşılabilmededir. Sure: "Mekki"dir ve nuzülü, hicretten önceki son döneme tevafuk etmektedir.Çok zorlu geçen bir Mekke döneminin sonlarında, Hz Peygamber (as)’in as etrafında kümelenen güzide insanların, müşrik ırkdaşları tarafından uğradıkları yo­ğun işkence ve baskının akabinde, sabr taşlarının iyice ısındığı bir zaman birimin­de nazil olmuştu bu sure. Saflar net, taraflar belirgin, tavır da ortadadır. Kendi iç­lerinden, kendileri misali bir “beşer"e nübüvvetin verilmesi: şirk mantığında bir yerlere bir türlü oturmamaktadır. Öyle ise onun-Hz Peygamberin (as)- nebiliği üzerinde, fitne unsuru olabilecek her bir fırsatın değerlendirilmesi kaçınılmaz ol­malıydı.

Böylesi bir dönemde Allah (cc), Sevgili Rasulü'ne (sav) ve ashabına bir rah­met, telsiye/kalbe sükunet ve yatışıklık, müşriklere de tehdit kabilinden olmak üzere, ilk dönemlerden- taa Nuh (as) zamanından- bir sahne sundu insanların basiretlerine.

Surenin ilk iki ayeti, surenin nüzul sebebini içeren bir anlam yüklenmekte:

"Elif-Lam-Ra. İşte bunlar o hakim kitabın ayetleri." 10/1

"İnsanlar için, içlerinden bir ere 'Bütün insanları inzaret ve iman edenleri müjdele; kendileri için Rablerinin nezdinde bir kadem-i sıdk/yüce bir mertebe var' di ye vahyedişimiz, hiç işitilmedik bir acibe mı oldu? Kafirler 'Herhalde bu bir sihir baz’ dediler," 10/2

Yarattıkları içinde kendisine "halife" olarak "insan"ı seçen ve katında ona sar­sılmaz bir derece bahşeden Allah'ı (cc) hakkıyla takdir edemedi, şirkin bulandırdı­ğı kafalar. Öyle ya, En Üstün-İlah, En Düşük-insan ile nasıl olur da ilgilenir, irtibat kurardı(l). Bu iddianın sihr ve cinnet dışında bir açıklaması olamazdı.(l)

Kıssanın bu bölümü; düşünce alanındaki ayrılığın, maddi aleme yansımasını ifa­de ediyor, meydan okuma içeren uslubüyle. Genel kıssa içerisinden bu son bö­lüm çekilip alınarak, yukarıda zikri geçen mesajın taşınması isteniyor. Davetin son aşamasına kadar sadece düşünceye olan düşmanlık ve mücadele, bu aşamadan sonra şirkin bizzat taşıyıcılarına yöneltilmekte. Gün; ayrılık günü, sulhün bittiği gün. Tahammüller tükenmiştir artık;

"...benim aranızda duruşum ve Allah'ın âyetlerini ihtar edişim size ağır geli­yorsa.

Eğer yaptıklarım sizi zor durumda bıraktıysa, aranızda durmam ve Allah'ın (cc) ayetlerini hatırlatmam size ağır gelmeye başladıysa.. .Varlığım ve sözlerime ta­hammülünüz kalmadıysa...

"...ben yalnızca Allah'a dayanmışımdır.”

Tevekkülüm Allah'a (cc)'dır. Yönelişim ve dayanağım da o. Tahammülsüzlüğü­nüzün tüm sonuçlarına hazırlıklıyım.

Nuh as ın makamı ve inzarının müşriklere ağır-büyük gelmesi, Allah'a (cc) te­vekkülün şartı olarak ortaya çıkıyor. Zira böylesi bir durum, müşriklerin bir karşı cephe açmalarından başka bir şekilde neticelenmeyecektir. Tevekkül; bir tercih­tir. Allah'a (cc) tevekkül ise imanın zaruri bir neticesidir, tercih değildir. Tevekkü­lün kuvvetliliğini de iman belirler. Allah (cc) hakkıyla takdir edilebildiğinde mümin, tüm kainata meydan okuyabilir. Hz Nuh (as)'ın meydan okuması sırasında tercih ettiği kelimeler dikkatle incelenirse, kendisindeki tevekkülün boyutları zahiren gö­rülebilir;

"...artık siz ve ortak koştuklarınız, her ne yapacaksanız toplanıp bütün gücü­nüzle karar verin. Sonra bu işiniz size dert olmasın. Sonra bana ne yapacaksanız yapın, bana bir lahza da olsa göz açtırmayın."

 

Yüzlerce yıl devam eden bir tebliğ döneminin akabinde, iplerin koparıldığı an. Helakten evvel sunulan son seçenek için son bir girişim, insanlığın şirkten temiz­lenmesi ve yeryüzüne fıtratın soluyabileceği bir havanın gelmesi ve tevhidi giymiş yeni bedenlerin filizlenmesi için gerekli bir “rahmet ameliyesi", helak...Yeni baş­tan ve yeniden öze dönüşün hikayesi...

Kışkırtıcı bir meydan okumaydı Hz Nuh (as)'ın seslenişi. Karşı tarafın dayana­bileceği türden de değil üstelik. Müşriklere ve onların dayanak diye yaslandıkları sahte ilahlarına. toptan bir meydan okuyuş. Dayanağı yalnızca Allah cc olanların yapabileceği bir seslenişle...Ne yapacakları yönündeki "yol gösterme" ise, diya­logu kapatıcı nitelikte.

Böyle bir meydan okumaya, "ey kavmim" şeklinde başlanıyor olması; azabın­da bile "rahmet" taşıyan Islamın bir inceliği. Ortak koştukları ilahlarını da yardıma çağırmaları yönündeki tavsiyenin, davetin limiti olmadığını çağrıştırıyor olsa gerek. Putların yardıma gelemeyeceği, müşriklerin vicdanlarını belki harekete geçirebi­lecekti.

Vekaletini Allah'a cc sunmuş birinin yapabileceği bir çıkıştı bu duruş. Hz Nuh (as)'ın sığınağı; onun da Sahibi idi, kendilerinden sığındığı muhatablarının da.. O, her şeyin ve herkesin Sahibi idi. Böylesi bir imanın karşı duruşu elbette olamaya­caktı.

Allah'ın (cc) müşriklere lütfettiği son imkandı. Nuh (as)'ın bu seslenişi. Kulla­nacaktan bu tercihin dışında başkaca bir seçeneklerinin olmadığından habersizdi­ler. Geri dönüşleri, son dönüşleri olacaktı ve onlar için "son", başlamıştı artık Ve Hz Nuh (as), müşrikleri kendisi hakkındaki batıl düşüncelerini tashih sadetinde bir sonuç bildirgesi ile sahneyi kapattığını ilan etti:

72- "Eğer yüz çevirirseniz çevirin, ben de sizden bir ücret istemedim ya! Be­nim mükafatımı ancak Allah verir. Ve ben O'nun emrine boyun eğen müslümanlardan olmakla emrolundum."

Şayet aldırmaz, gerisin geri dönerseniz; ücretimi sizden istemedim ya.(l). Üc­retim, Allah'a (cc) aittır.(2)

Ben, tarafımı belirledim ki zaten bununla emrolunmuştum.

Bu meydan okunuşun akabinde yalanlamadan başka bir tavır gösterdiler mi bilmiyoruz. Zira ayetler; bu tavrın hemen akabinde kurt.ukış ve helak ifadelerini verip geçiyor. Kıssanın tümüyle üzerinde döndüğü meydan okumanın cevabı ni­teliğinde olması düşünülen karşı saldırının ve dahi tufan azabının ilgili sahnelerinin burada atlanılması; imanın bu tavrı karşısında, küfrün akla gelebilecek her bir tavrının anılmaya değmeyecek bir "hiç" kabilinden olduğuna işaret değil mi!

 

"Biz de onu ve gemide kendisiyle beraber olanları kurtardık Ve onları yeryüzüne halifeler yaptık Âyetlerimizi inkâr edenleri ise suda boğduk Bak işte uyanların akıbeti nasıl oldu."

Geminin yapılışı ve tufan... Allah (cc) indinde mukadder olanın ötesinde iman etmeyeceklerine göre, yeryüzünün şirkten temizlenmesi ve yarı kalmış nefesin devam etmesi için yerin ve göğün ortak seferberliği. Tüm mesele; gemide olmak ya da olmamak Bu ikisi, ölümle hayat kadar uzak birbirinden, canlı ile ölü kadar...Gemide olmak; dirilmekti. Ve yeni bir dirilişle, temiz bir yeryüzüne halife olarak. İlk günkü gibi, dedeleri Adem (as) gibi. Bir avuç mümine emanet edilmiş ti yeryüzü. (4)

Ya ötekiler; önceden uyarılanlar, yani bu gün ile korkutulanlar.. Peygamber (as)'ın mesajını yalanlayanlar, çoğunluk olmalarına rağmen boğulup gittiler.

İbret arayanlar, onların haline bir baksın. Baksınlar da, zaman geçirmeden taraflarını belirlesinler.

İlgili ayetlerin kapanış yorumunu, harikalığına istinaden merhum Seyyid Kutub' dan alıntılıyoruz.

"Surenin anlatım seyri, Hz. Nuh(as)'ın ve onunla birlikte olanların kurtuluşunu hemencecik ilan ediyor. Çünkü Hz. Nuh ve onunla birlikte olan mü'min azınlık büyük çoğunluğu oluşturan kitleye meydan okumuş ve büyük bir tehlike ile yüz- yüze gelmişti. Dolayısıyla sonuç, sırf bu çoğunluğun yokedılişi değildi. Bundan da­ha öncelikli bir öneme sahip olan, mü'min azınlığın bütün tehlikelerden kurtulma­sı, yeryüzünün onlara emanet edilmesiydi. Zira yeryüzünü tekrar bayındır hale getirecek, diriltecek, şenlendirecek ve belli bir süreden beri aksatılmış bulunan başlıca rollerini tekrar üstlenecek bu bir avuç mü'min azınlıktı.

 

Bu; yüce Allah'ın yeryüzündeki bir yasasıdır. Bu konuda kendi dostlarına verdiği bir taahhüdüdür. Bir kere mü'min olan topluluğun yolu uzadığında bilmelidir ki, gerçekten izlemesi gereken yol, bu yoldur. Sonucun ve yeryüzünü emanet alacak kitlenin mü’minler olduğuna kesin kanaat getirmelidir Allah'ın taahhüdünün ve sözünün erken gerçekleşmesini istememelidir. Allah'ın sözü gerçekleşinceye kadar yoluna devam etmelidir. Yüce Allah, haşa, dostlarını aldatmaz, Kudreti ve kuvveti ile onlara destek olmaktan aciz değildir. Yine yüce Allah, onları düşman­larına teslim etmez... Şu kadar var ki, yüce Allah sınamalarla mü'minlere pek çok şey öğretir, onları eğitir, ve donatır..."(5)

KAYNAK

1-   Müşrikler, peygamberlerin bir menfaat tedariki için böyle bir iddiada bulunduk­ları ve dolayısıyla iman edenlerin azlığının bu menfaate halel getireceği düşüncesinde idiler.

2-   Amel-i salihin karşılığının Allah’tan (cc) beklenilmesi; imani derecelendirmede en düşük seviyeyi teşkil eder. Yapılanın tam karşılığını beklemek; "ticari” bir anlayışı ifade eder ve Kur’an bu metodu, müminleri salih amele teşvikte bir çok kere kullanır- Saff suresi 61/10-12 vs-

Ulu-I Azm bir peygamber olan Hz Nuh (as)’ın böylesi bir yaklaşımı, tamamen muhatablarının anlayacağı bir dil seviyesinde izahtan başkası değildir.

3-   Müşrik kavmlerin, tebliğ karşısındaki tavırlarının yoğunluklu olarak “inkar edip küfrettiier-keferuu” olarak gelmeyip “yalanladılar-kezzebuu” kalıbında olması dikkat çekicidir.

4-   Tufanın umumiliği/hususiliği konusuna ileriki yazılarda değinilecektir.

5-   Fİ Zilal yunus suresi /74

 

 

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ